MEDYA OKURYAZARLIĞI ALANINDA YAPILMIŞ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA
TEZLERİ
A.) YÜKSEK LİSANS TEZLERİ
Yazar adı: Pınar IŞKIN
Danışmanı: Doç. Dr. Alper KESTEN
Tez adı: Öğretmen görüşlerine göre medya okuryazarlığı programı.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi/Eğitim Bilimleri
Estitüsü/ İlköğretim Anabilim Dalı
Özet: İçinde bulunduğumuz yüzyılda, televizyonda izlediğimiz
reklamlardan, sokakta gördüğümüz billboarda, kıyafetlerimizin ambleminden,
içtiğimiz suyun markasına kadar her şey medyadır. Medya kavramının dört bir
yanımızı böylesine kuşatması "medya okuryazarlığı" kavramının da
doğmasına neden olmuştur. Bu kavram, medyanın her türlü etkisinin farkında
olarak davranabilmeyi vurgulamaktadır. Medyanın bize sunduklarını bir eleştiri
süzgecinden geçirerek alabilme becerisine sahip olabilmek medya
okuryazarlığının temel ölçütüdür. Bu araştırma yapılmadan önce 2006 yılı Medya
Okuryazarlığı ders programı ile 2013 yılı Medya Okuryazarlığı ders programı
karşılaştırılmış, aralarındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya koyulmaya
çalışılmıştır. Bu amaçla 2006 yılı Medya Okuryazarlığı ders programı ile 2013
yılı Medya Okuryazarlığı ders programı, 2006 yılı ders programının "örnek
etkinlikler" bölümü hariç tutularak karşılaştırılmıştır. Araştırmada nitel
araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi tekniği kullanılarak veriler analiz
edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'na bağlı
okullarda Medya Okuryazarlığı dersini veren öğretmenlerle görüşme yoluyla veri
toplamak için bir görüşme formu hazırlanmıştır. Hazırlanan formlarda yer alan
sorular Samsun ilinde Medya Okuryazarlığı dersini seçen on okulda görev yapan
on iki Sosyal Bilgiler öğretmenine sorulmuştur. Toplanan verilerin analizinde
betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin genel
olarak Medya Okuryazarlığı kavramını önemli buldukları ve Medya
Okuryazarlığı'nın ders olarak verilmesine olumlu baktıkları, öğrencilerin
dersle ilgili tutumlarının olumlu ve olumsuz olarak farklılaştığı saptanmıştır.
Öğretmenlerin genel olarak 2013 yılı Medya Okuryazarlığı ders programını 2006
yılı ders programından daha olumlu değerlendirdikleri tespit edilmiştir.
Öğretmenler 2013 yılı ders programının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini
vurgulamışlar ve programın üzerinde kazanım, beceri, değer, etkinlikler, ölçme
ve değerlendirme ve ders saati bağlamında belli değişikliler yapılması
gerektiğini önermişlerdir. Öğretmenlerin Medya Okuryazarlığı dersini
işlemelerinin önünde idari görev, okulun fiziki yapısının yetersizliği,
öğrencilerin derse karşı ilgisiz oluşu gibi engeller olduğu saptanmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda 2013 yılı ders programının
yeniden değerlendirilerek düzeltmeler yapılması, okulların fiziki donanım
anlamında iyileştirilmesi, dersin daha ilgi çekici hale getirilmesi için
çalışmalar yapılması gerektiği şeklinde önerilerde bulunulabilir.
Yazar adı: SEDA ŞEYMA SANGİN
Danışmanı: PROF. DR. UĞUR YAVUZ
Tez adı: İlköğretim öğrencilerinim medya okuryazarlığı dersine
bakış açıları. (Ankara-Keçiören örneği)
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi/ Sosyal Bilimler
Enstitüsü/Gazatecilik Anabilim Dalı/Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: 21. yüzyılda, hızlı bir şekilde ilerleyen ve hala devam
etmekte olan bilim ve teknolojideki gelişmeler her alanda olduğu gibi iletişim
alanında da etkili olmuştur. Buna ek olarak, bu yeni teknolojiler bankacılık
işlemlerinden, görüntülü konuşmaya kadar pek çok alanda insanların günlük
yaşamlarını kolaylaştırmakta, bir o kadar da bu yeni teknolojiler sayesinde
insanlar sosyalleşmektedirler. Artık internet ve cep telefonları insanların
olmazsa olmazları haline gelmiş, sosyal hayatlarına yön vermeye başlamıştır.
Söz konusu bu yeni teknolojiler aracılığıyla medya iletileri daha çabuk ve daha
kolay bir şekilde aktarılmaya başlamıştır. Medya tarafından sunulan bu
hizmetlerin ve unsurların doğruluğunun ve işlevselliğinin incelenmesi
gerekmektedir. Çünkü medya her zaman her şeyi doğru bir biçimde aktarmamakta,
kimi zaman insanların işine yaramayacak unsurları içermektedir. Bu durumdan en
çok etkilenen grup da çocuklardır. Yapılan tüm araştırmalar ve bunlar üzerinde
yapılan değerlendirmeler; görsel, işitsel ve yazılı medya karşısında savunmasız
bir alıcı durumunda bulunan çocukların, ekranda izlediklerini,
"gerçeklik" ve "kurgu" bakımından ayırt etme becerisini de
kazanacakları medya okuryazarlığı dersinin ilköğretimden başlayarak okutulması
gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Bu durumda, medya kullanıcıları için
çok önemli bir yer teşkil eden medya okuryazarlığı bu çalışmanın temel dayanağı
olmuştur. Bu çalışmamda medyayı çözümleyebilme aracı olan medya okuryazarlığı
kavramı, işlevleri, çocuk eğitimindeki rolü, sosyal paylaşım ağları ve çocuklar
üzerindeki etkileri anlatılmıştır. Yapılan bu izahların ardından tezin asıl
kapsamını oluşturan ilköğretim öğrencilerinin medya okuryazarlığına bakış açısı
ele alınmıştır. Medya okuryazarlığı dersi ile ne istediğini bilen, medyadan
gelen mesajları ve bu mesajların üretim süreçlerini korumacı yaklaşımla değil
de eleştirel, aktif bilişsel işlemlerden geçirerek kontrolün medyadan bireye
geçmesini amaçlayan eleştirel yaklaşımı ön plana çıkararak değerlendirebilen ve
bu değerlendirmeler sonucunda medyaya yönelik taleplerini oluşturabilen
bilinçli izleyicilerin oluşturulması amaçlanmaktadır. Yapılan anket çalışması,
Mayıs 2014 tarihinde araştırma evreninden seçilen Ankara Keçiören İlçesi'nde
bulunan Cemal Gürsel İlköğretim Okulu'nda medya okuryazarlığı dersini alan 8.
Sınıfta okuyan toplam 119 öğrenciye uygulanmıştır. Üç bölümden oluşan bu tez
çalışmamın; İlk bölümünde, medya kavramı, işlevleri, modelleri ve medyanın
çocuk eğitimindeki yeri izah edildi. Ardından sosyal medya ve geleneksel medya
kavramları açıklanarak, sosyal paylaşım ağları kavramları üzerinde duruldu. Ve
ilk bölümün sonunda medyanın sınıflandırılması ile görsel, yazılı ve işitsel
medya tanımları yapılarak, bunların çocuk eğitimindeki etkileri anlatıldı.
İkinci bölümde, medya okuryazarlığı tanımı yapıldı. Türkiye'de seçmeli ders
olarak okutulan medya okuryazarlığı dersi ile ilgili yapılan çalışmalara
değinildi. Ardından medya okuryazarlığı modelleri, yaklaşımları ele alındı.
Üçüncü bölümde, SPSS(Statistical PackageForSocialScience) programı aracılığıyla
öğrencilerin cinsiyet, kardeş sayısı, anne baba eğitim durumu ve gelir
düzeyleri baz alınarak araştırmanın yöntemi yer almaktadır. Araştırma sonucunda
elde edilen bulgular yorumlanmıştır.
Yazar adı: LOKMAN SEMİZ
Danışmanı: DOÇ. DR. CEMALETTİN DENİZ
Tez adı: Ortaokul öğrencilerinin medya okuryazarlığı
yeterlilikleri ve medya okuryazarlığı dersini yürüten öğretmenlerin
karşılaştıkları sorunlar.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi/ Sosyal
Bilimler Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı/Sınıf Öğretmenliği Dalı
Özet: Bu araştırmanın genel amacı, ortaokul öğrencilerinin medya
okuryazarlığına ilişkin yeterliklerini belirlemek ve dersi yürütmekte olan
öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri tespit etmektir. Bu amaca bağlı
olarak, ortaokul öğrencilerinin medya okuryazarlığına ilişkin yeterliklerinin
cinsiyete, medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumuna, velilerin TV
denetim durumuna, okunulan sınıfa ve öğrencilerin TV izleme sürelerine göre
anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği sorularına cevap aranmıştır.Çalışma
grubu olarak, öğrencilerin medya okuryazarlığı yeterliklerini belirlemek
amacıyla 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Rize ilinde okumakta olan 810
ortaokul öğrencisi, medya ürünü oluşturma yeterliklerinin tespiti için 30
yedinci sınıf öğrencisi ve öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri tespit
etmek için araştırmanın yapıldığı okullarda bu dersi vermekte olan altı
öğretmen belirlenmiştir.Bu araştırmada karma yöntem kullanılmıştır. Ortaokul
öğrencilerinin medya okuryazarlığı yeterliklerini belirlemek amacıyla
hazırlanan nicel veri toplama aracı ile elde edilen veriler SPSS programı
kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik
ortalama, t testi ve Anova testi kullanılmıştır. Öğretmenlerin derste
karşılaştıkları problemler ve ortaokul öğrencilerinin medya ürünü oluşturma
yeterliklerine yönelik nitel kısmında içerik analizi yöntemi kullanılmış elde
edilen veriler frekans ve yüzde ifadeleriyle açıklanmıştır.Araştırmada;
cinsiyetin, medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumunun, velinin TV
denetim durumunun ve öğrencilerin okudukları sınıfların medya okuryazarlığı
yeterlikleri üzerinde etkili olduğu, gün içinde TV izleme sürelerinin ise medya
okuryazarlığı yeterliklerine etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Araştırmanın nitel kısmından elde edilen bulgularda ise öğretmenlerin medya
okuryazarlığı alan bilgisi bakımından yetersiz oldukları ve medya okuryazarlığı
dersi programının güncellenmesi gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır.
Yazar adı: YAVUZ SELİM SÖYLEMEZ
Danışmanı: DOÇ. DR. NURDAN ÖNCEL TAŞKIRAN
Tez
adı: Asya ve Okyanusya
ülkelerinde medya okuryazarlığı eğitimi: Türkiye ve Yeni Zelanda
karşılaştırması.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Kocaeli Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Özet: Hızla ilerleyen ve değişen teknolojiyle küreselleşme
etkisindeki medya, toplumsal yaşantının her alanında önemli bir güç olarak yer
almakta olan bireylerin davranışlarının ve değer yargılarının oluşumunda önemli
bir role sahip olmuştur. Bu sebeple artık medya iletilerini anlama, seçme ve
değerlendirme konusu bütün dünyada toplumlara verilmesi gereken önemli
eğitimler arasında ele alınmaktadır.Bu çalışmada öncelikle medya okuryazarlığı
kavramı bütün bileşenleriyle ele alınmış ve buna bağlı olarak tarihsel
gelişimi, kuramları, problemleri aktarılmıştır. Daha sonra dünyada UNESCO ve AB
çalışmaları olmak üzere medya okuryazarlığı alanındaki çalışmalara kısaca değinilmiştir;
fakat genel olarak başta Yeni Zelanda ve Türkiye olmak üzere Asya ve Okyanusya
ülkelerinde yapılan medya okuryazarlığı çalışmaları ele alınmıştır.Çalışmanın
Türkiye bölümünde bu alanda yapılan akademik, sivil ve devlet çalışmaları
incelenmiştir. Türkiye'de medya okuryazarlığı kavramının yeni olması nedeniyle
akademik dünyada büyük ihtiyaç duyulan, dünyadaki medya okuryazarlığı
etkinlikleri bilgisine yer veren bu çalışmanın araştırmacılara ışık tutması
hedeflenmiştir. Daha sonra hakkında konu malzemesiyle ilgili bilgi bulunabilen
Asya ülkeleri ele alınarak medya okuryazarlığı alanında ne düzeyde eğitim
verdikleri, öğretmen eğitim sisteminin nasıl olduğu ile sivil ve devlet
girişimlerinin bilgileri aktarılmıştır.
Çalışmanın son bölümünde Okyanusya'nın hem ekonomik hem de teknolojik olarak en gelişmiş ülkelerinden ve medya okuryazarlığı alanındaki çalışmaları ve uygulamalarıyla önde gelen bir ülke olan Yeni Zelanda'nın medya okuryazarlığı eğitimi, uygulama ve etkinlikleri ele alınarak Türkiye deki medya okuryazarlığı ile bir karşılaştırması yapılmıştır. Alanla ilgili az sayıda bulunan kaynak, yöntem ve konu sınırlılığını kendiliğinden belirlemiş, temel olarak Yeni Zelanda odaklı bir tarama, inceleme çalışması ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türkiye'de Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Yeni Zelanda, RTÜK, MEB
Çalışmanın son bölümünde Okyanusya'nın hem ekonomik hem de teknolojik olarak en gelişmiş ülkelerinden ve medya okuryazarlığı alanındaki çalışmaları ve uygulamalarıyla önde gelen bir ülke olan Yeni Zelanda'nın medya okuryazarlığı eğitimi, uygulama ve etkinlikleri ele alınarak Türkiye deki medya okuryazarlığı ile bir karşılaştırması yapılmıştır. Alanla ilgili az sayıda bulunan kaynak, yöntem ve konu sınırlılığını kendiliğinden belirlemiş, temel olarak Yeni Zelanda odaklı bir tarama, inceleme çalışması ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türkiye'de Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Yeni Zelanda, RTÜK, MEB
Yazar adı: EMİNE SUR
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. EMRE ÜNAL
Tez adı: İlköğretim ikinci kademe öğretmen ve öğrencilerinin medya
okuryazarlığa ilişkin görüşleri.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Niğde Üniversitesi / Türkçe Eğitimi Anabilim
Dalı / Türkçe Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: 19. yüzyıl tüm dünyada önemli değişiklik ve gelişmelerin
yaşandığı bir dönem olarak anılmaktadır. Bu yüzyılda matbaa keşfedilmiş ve
kitle iletişim araçlarından ilki olan gazeteler ortaya çıkmıştır. Teknolojik
gelişmeler bu keşifleri hızlandırmış ilerleyen zamanlarda radyo, televizyon,
internet de toplum hayatında yerini almıştır.
Zamanla gelişen ve yaygınlaşan bu kitle iletişim araçlarındaki ses ve görüntüler insanları etkilemekte, hayatlarını şekillendirmektedir. Özellikle de çocuklar, kitle iletişim araçlarından daha fazla etkilenmekte ve yönlendirici etkisine daha fazla maruz kalmaktadır. Kitle iletişim araçlarının birey üzerindeki etkisinin fark edilmesiyle beraber bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak ve kitle iletişim araçlarının yönlendirici gücünü en aza indirmek amacıyla dünyada medya okuryazarlığı çalışmaları başlamıştır. Türkiye de dünyadaki gelişmeleri takip etmekte ve yeni gelişmelere ayak uydurmaktadır.
Medya okuryazarlığının öneminin fark edilmesiyle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kurulu öncülüğünde çeşitli çalışmalar başlatılmıştır. İlk defa 2004 yılında (Şiddeti Önleme Platformu toplantıları, toplumsal alanda, ailede ve kitle iletişim araçlarında şiddetin önlenmesi ve bu konudaki toplumsal duyarlılığı arttırma amacıyla Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal AKŞİT koordinatörlüğünde düzenlenmiştir.) Şiddeti Önleme Platformu'nda dile getirilen medya okuryazarlığı; 2006-2007 eğitim-öğretim yılında seçilen pilot okullarda, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında ise müfredatta seçmeli ders olarak yer almıştır.
Bu çalışmada, ülkemizde geçmişi çok yeni olan medya okuryazarlığı dersine ilişkin mevcut durumu ortaya koymak ve ihtiyaçları saptamak amacıyla medya okuryazarlığı dersi veren öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda öğretmenlerin medya okuryazarlığı dersine ilişkin hizmet içi eğitime ihtiyaç duydukları, medya okuryazarlığı dersinin içerik olarak yeterli fakat etkinlik olarak yetersiz olduğu, bu dersi aldıktan sonra öğrencilerin medya bakış açılarında önemli değişikliklerin yaşandığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Öğrencilerin medya okuryazarlığı düzeyini belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Düzey Ölçeği? ve medya okuryazarlığı tutumunu belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Tutum Ölçeği? uygulanmıştır. Öğrencilere ait bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen ?Kişisel Bilgi Formu? ile edinilmiştir.
Araştırma sonucunda öğrencilerin; medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutum düzeyi ile medya okuryazarlık düzeyleri arasında pozitif, düşük düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıflar ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin babalarının ve annelerinin öğrenim düzeyi ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı belirlenmiştir.
Ayrıca ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin günlük gazete okuma durumları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin radyo dinleme sıklıkları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi
Zamanla gelişen ve yaygınlaşan bu kitle iletişim araçlarındaki ses ve görüntüler insanları etkilemekte, hayatlarını şekillendirmektedir. Özellikle de çocuklar, kitle iletişim araçlarından daha fazla etkilenmekte ve yönlendirici etkisine daha fazla maruz kalmaktadır. Kitle iletişim araçlarının birey üzerindeki etkisinin fark edilmesiyle beraber bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak ve kitle iletişim araçlarının yönlendirici gücünü en aza indirmek amacıyla dünyada medya okuryazarlığı çalışmaları başlamıştır. Türkiye de dünyadaki gelişmeleri takip etmekte ve yeni gelişmelere ayak uydurmaktadır.
Medya okuryazarlığının öneminin fark edilmesiyle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kurulu öncülüğünde çeşitli çalışmalar başlatılmıştır. İlk defa 2004 yılında (Şiddeti Önleme Platformu toplantıları, toplumsal alanda, ailede ve kitle iletişim araçlarında şiddetin önlenmesi ve bu konudaki toplumsal duyarlılığı arttırma amacıyla Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal AKŞİT koordinatörlüğünde düzenlenmiştir.) Şiddeti Önleme Platformu'nda dile getirilen medya okuryazarlığı; 2006-2007 eğitim-öğretim yılında seçilen pilot okullarda, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında ise müfredatta seçmeli ders olarak yer almıştır.
Bu çalışmada, ülkemizde geçmişi çok yeni olan medya okuryazarlığı dersine ilişkin mevcut durumu ortaya koymak ve ihtiyaçları saptamak amacıyla medya okuryazarlığı dersi veren öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda öğretmenlerin medya okuryazarlığı dersine ilişkin hizmet içi eğitime ihtiyaç duydukları, medya okuryazarlığı dersinin içerik olarak yeterli fakat etkinlik olarak yetersiz olduğu, bu dersi aldıktan sonra öğrencilerin medya bakış açılarında önemli değişikliklerin yaşandığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Öğrencilerin medya okuryazarlığı düzeyini belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Düzey Ölçeği? ve medya okuryazarlığı tutumunu belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Tutum Ölçeği? uygulanmıştır. Öğrencilere ait bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen ?Kişisel Bilgi Formu? ile edinilmiştir.
Araştırma sonucunda öğrencilerin; medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutum düzeyi ile medya okuryazarlık düzeyleri arasında pozitif, düşük düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıflar ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin babalarının ve annelerinin öğrenim düzeyi ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı belirlenmiştir.
Ayrıca ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin günlük gazete okuma durumları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin radyo dinleme sıklıkları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi
Yazar adı: SEHER SEYLAN
Danışmanı: PROF. DR. SERMİN TEKİNALP
Tez adı: Medya okuryazarlığı ders uygulamalarında dünya üzerinde
görülen aksaklıklar
Yılı: 2008
Hangi iniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü
Özet: Bu çalısmanın amacı,
dünya üzerinde medya okuryazarlığı dersi
uygulamalarında görülen aksaklıkları ortaya koymaktır. Bu amaçla öncelikle,
hayatımızdaki yeri gün geçtikçe artan kitle iletisim araçlarının özellikle çocuklar ve
gençler üzerinde bıraktığı etkiler tartısılmıstır. Kitle iletisim araçlarının çocuklar
üzerinde bıraktıkları etkiler, çocukların psikolojik ve fizyolojik gelisimlerini
etkilemektedir. Topluma sağlıklı bireyler kazandırmak adına bilinçli çocuklar
yetistirmek çok önemlidir. Bu noktada etkin bir medya eğitimi, çocuklara hem kitle
iletisim araçlarını nasıl kullanmaları gerektiğini öğrettiği ve bünyesindeki elestirel bakıs
açısı sayesinde gördüklerinin ötesindekileri yorumlama yetisini kazandırdığı için
toplumsal bir gereksinimdir. Böyle bir eğitim sürecinden geçen birey, etrafında olup
bitenlere kayıtsız kalmayacaktır. Bilinçli bireylerin sahip olması gereken bilinçli tüketici
profili, elestirel bakıs açısı, değerlendirme, yorum yapabilme ve yasadığı topluma
katkıda bulunabilme gibi özellikler medya okuryazarlığı derslerinde öğrencilere
verilmelidir.
Toplum için bu denli önemli ifade eden medya okuryazarlığı derslerinin, niteliği
de gelismis olmalıdır. Bu çalısmada, Fransa, ?ngiltere, Kanada, Avusturya, Amerika ve
Türkiye'de uygulanan medya okuryazarlığı dersleri incelenmistir. Kanada dısındaki
ülkelerde medya eğitimine iliskin görülen en önemli eksiklik medya eğitimi için
belirlenmis resmi bir öğretim izlencesi olmamasıdır. ?stanbul'da medya okuryazarlığı
dersinin islendiği pilot okulda öğretmenlerle yapılan görüsme sonucunda, elde edilen
bulgular, ülkemizde verilen medya okuryazarlığı derslerinin korumacı bir anlayısla
islendiği ve bu anlayısın topluma bilinçli bireyler kazandırmaktan çok uzak olduğunu
göstermistir. Öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olmamaları, finansal yetersizlikler,
politik gündemlerin derslerde yer almaması, popüler metinlerin derslerde
çözümlenmemesi gibi eksiklikler, medya okuryazarlığı derslerinin basarıya ulasmasını
engelleyen unsurlar olarak görülmektedir.
Çalısmanın sonucunda, etkin bir medya eğitimi için yeni öğrenim yöntemleri
gelistirmek gerektiği görülmüstür. Çalısmada, bu stratejiler ısığında etkin bir medya
eğitimi için gereksinim duyulan asamalar tartısılmıstır. Bu noktada, ilgili bakanlıklar,
sivil toplum kurulusları, okullar ve ebeveynler arasında yapılacak is birliği oldukça
önemlidir. Böylece, okulda baslayan eğitim evde ve toplum içinde de devam edecektir.
Medya okuryazarlığı derslerine iliskin kaynaklar ne yazık ki sınırlıdır. Bu noktada
yapılacak akademik arastırmalar ve çalısmalar, süphesiz medya eğitiminin gelismesine
yardımcı olacak bir diğer unsurdur.
Anahtar Sözcükler: Medya okuryazarlığı, kitle iletisim araçları, elestiri,
çözümleme, korumacı yaklasım, elestirel yaklasım.
uygulamalarında görülen aksaklıkları ortaya koymaktır. Bu amaçla öncelikle,
hayatımızdaki yeri gün geçtikçe artan kitle iletisim araçlarının özellikle çocuklar ve
gençler üzerinde bıraktığı etkiler tartısılmıstır. Kitle iletisim araçlarının çocuklar
üzerinde bıraktıkları etkiler, çocukların psikolojik ve fizyolojik gelisimlerini
etkilemektedir. Topluma sağlıklı bireyler kazandırmak adına bilinçli çocuklar
yetistirmek çok önemlidir. Bu noktada etkin bir medya eğitimi, çocuklara hem kitle
iletisim araçlarını nasıl kullanmaları gerektiğini öğrettiği ve bünyesindeki elestirel bakıs
açısı sayesinde gördüklerinin ötesindekileri yorumlama yetisini kazandırdığı için
toplumsal bir gereksinimdir. Böyle bir eğitim sürecinden geçen birey, etrafında olup
bitenlere kayıtsız kalmayacaktır. Bilinçli bireylerin sahip olması gereken bilinçli tüketici
profili, elestirel bakıs açısı, değerlendirme, yorum yapabilme ve yasadığı topluma
katkıda bulunabilme gibi özellikler medya okuryazarlığı derslerinde öğrencilere
verilmelidir.
Toplum için bu denli önemli ifade eden medya okuryazarlığı derslerinin, niteliği
de gelismis olmalıdır. Bu çalısmada, Fransa, ?ngiltere, Kanada, Avusturya, Amerika ve
Türkiye'de uygulanan medya okuryazarlığı dersleri incelenmistir. Kanada dısındaki
ülkelerde medya eğitimine iliskin görülen en önemli eksiklik medya eğitimi için
belirlenmis resmi bir öğretim izlencesi olmamasıdır. ?stanbul'da medya okuryazarlığı
dersinin islendiği pilot okulda öğretmenlerle yapılan görüsme sonucunda, elde edilen
bulgular, ülkemizde verilen medya okuryazarlığı derslerinin korumacı bir anlayısla
islendiği ve bu anlayısın topluma bilinçli bireyler kazandırmaktan çok uzak olduğunu
göstermistir. Öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olmamaları, finansal yetersizlikler,
politik gündemlerin derslerde yer almaması, popüler metinlerin derslerde
çözümlenmemesi gibi eksiklikler, medya okuryazarlığı derslerinin basarıya ulasmasını
engelleyen unsurlar olarak görülmektedir.
Çalısmanın sonucunda, etkin bir medya eğitimi için yeni öğrenim yöntemleri
gelistirmek gerektiği görülmüstür. Çalısmada, bu stratejiler ısığında etkin bir medya
eğitimi için gereksinim duyulan asamalar tartısılmıstır. Bu noktada, ilgili bakanlıklar,
sivil toplum kurulusları, okullar ve ebeveynler arasında yapılacak is birliği oldukça
önemlidir. Böylece, okulda baslayan eğitim evde ve toplum içinde de devam edecektir.
Medya okuryazarlığı derslerine iliskin kaynaklar ne yazık ki sınırlıdır. Bu noktada
yapılacak akademik arastırmalar ve çalısmalar, süphesiz medya eğitiminin gelismesine
yardımcı olacak bir diğer unsurdur.
Anahtar Sözcükler: Medya okuryazarlığı, kitle iletisim araçları, elestiri,
çözümleme, korumacı yaklasım, elestirel yaklasım.
Yazar adı: BÜŞRA KOÇAK
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. A. HALİM ULAŞ
Tez adı: İlköğretim yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin
medya okuryazarlığı dersine ilişkin algıları. (Erzurum ili örneği)
Yılı: 2011
Hangi iniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırma ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin
Medya Okuryazarlığı dersine ilişkin algılarını belirlemek amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Araştırma genel tarama modeline uygun olarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Erzurum ilinde öğrenim görmekte
olan ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklemi ise
seçilen 5 ilköğretim okulunda 2010-2011 eğitim öğretim yılında 7. ve 8. sınıfta
medya okuryazarlığı dersi almış 500 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada
öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersine yönelik algıları Çınkır vd. (2009)
tarafından geliştirilen 5'li likert tipi ölçek ile ölçülmüş ve örnekleme ait
diğer bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ile
edinilmiştir.
Elde edilen verilerin analizi için, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmış, kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin bulunması için Ki-Kare Testi kullanılmıştır. Analizler SPSS 17.0 paket programı ile yapılmıştır.
Araştırma sonucunda, öğrencilerin medya okuryazarlığı dersini genelde olumlu algıladıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin öğrenim gördükleri okullara göre medya okuryazarlığı dersine ilişkin algıları genelde farklılaşma göstermemiştir. Ancak okul değişkeni ile medya, medya okuryazarlığı dersinin işlenişi, medya okuryazarlığı dersinin algılanışı ve medya okuryazarlığının etkileri arasında bazı anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Elde edilen verilerin analizi için, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmış, kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin bulunması için Ki-Kare Testi kullanılmıştır. Analizler SPSS 17.0 paket programı ile yapılmıştır.
Araştırma sonucunda, öğrencilerin medya okuryazarlığı dersini genelde olumlu algıladıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin öğrenim gördükleri okullara göre medya okuryazarlığı dersine ilişkin algıları genelde farklılaşma göstermemiştir. Ancak okul değişkeni ile medya, medya okuryazarlığı dersinin işlenişi, medya okuryazarlığı dersinin algılanışı ve medya okuryazarlığının etkileri arasında bazı anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Yazar adı: EDA BÜTÜN
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ALPER KESTEN
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersine ilişkin öğretmne, öğrenci ve
veli görüşleri (Samsun ili örneği)
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Böümü / İlköğretim Anabiim Dalı / Sınıf Öğretmneliği
Bilim Dalı
Özet: 21. yüzyılda medya haber ve bilgi verme, eğlendirme
işlevlerinin yanı sıra siyasi görüşlerimizi, yaşam tarzımızı belirleyen, boş
zamanlarımıza hükmeden bir kurum haline gelmiştir. Medyanın toplum üzerinde bu
kadar etkin bir hale gelmesi `'medya okuryazarlığı'' kavramının doğmasına neden
olmuştur. Medya okuryazarlığı kavramı medyanın yönlendirici etkilerinin
farkında olmak, medyaya karşı sorgulayıcı ve eleştirel olabilme becerilerini
içermektedir.
Bu araştırmada ülkemizde 2006?2007 eğitim-öğretim yılında ilköğretim programlarında pilot uygulama olarak yer alan, 2007?2008 eğitim?öğretim yılında ise tüm ülkede seçmeli ders olarak müfredat programına konulan seçmeli Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip etme durumlarında ne gibi farklılıklar meydana getirdiği belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Medya Okuryazarlığı dersinin verildiği okullardaki Sosyal Bilgiler öğretmenleri, öğrenciler ve veliler ile görüşmeler yapılarak görüşleri alınmıştır.
Araştırma Samsun ilinde altı ilköğretim okulunda görev yapan altı Sosyal Bilgiler öğretmeni, altı öğrenci ve altı veli ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip şekillerinde herhangi bir farklılığa neden olmadığı, öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersi müfredatını genel olarak sıkıcı buldukları belirlenmiştir. Ayrıca Medya Okuryazarlığı dersi hakkında öğretmen?veli işbirliğinin sağlanamadığı ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada ülkemizde 2006?2007 eğitim-öğretim yılında ilköğretim programlarında pilot uygulama olarak yer alan, 2007?2008 eğitim?öğretim yılında ise tüm ülkede seçmeli ders olarak müfredat programına konulan seçmeli Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip etme durumlarında ne gibi farklılıklar meydana getirdiği belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Medya Okuryazarlığı dersinin verildiği okullardaki Sosyal Bilgiler öğretmenleri, öğrenciler ve veliler ile görüşmeler yapılarak görüşleri alınmıştır.
Araştırma Samsun ilinde altı ilköğretim okulunda görev yapan altı Sosyal Bilgiler öğretmeni, altı öğrenci ve altı veli ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip şekillerinde herhangi bir farklılığa neden olmadığı, öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersi müfredatını genel olarak sıkıcı buldukları belirlenmiştir. Ayrıca Medya Okuryazarlığı dersi hakkında öğretmen?veli işbirliğinin sağlanamadığı ortaya çıkmıştır.
Yazar adı: ABDULLAH YÖRDEM
Danışmanı: YRD.DOÇ.DR. CEVDET YILMAZ
Tez adı: Pre-servıce teachers perceptıons of medıa lıteracy ın the
department of Englısh language teachıng ın Turkey / İngilizce eğitimi bölümünde
okuyan öğrencilerin medya okuryazarliği algilari (Tez
İngilizce’dir.)
Yılı: 2012öç
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Omsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / İngilizce Öğretmenliği Anabilim Dalı
Özet:
Medyanın her çeşidine tamamen doymuş bir toplum olarak olumlu veya
olumsuz, hayal ürünü veya gerçek, doğru veya yanlış, güvenilir veya
güvenilemez içerikler arasında doğru bir seçim yapabilmek veya onların
farkına varabilmek özellikle genç insanlar için her geçen gün daha da
zorlaşıyor. Bu şartlar altında, değişik formatlardaki mesajlara ulaşma,
bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği kazanabilmek olarak ifade
edilen medya okuryazarlığı kaçınılmaz olmaktadır. Bu çalışmanın başlıca amacı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünde okuyan
öğrencilerin Medya Okuryazarlığı algılarının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü
sınıf seviyelerine ve cinsiyetlerine göre nasıl farklılaştığını
araştırmaktır.
Bu araştırma her sınıf seviyesinden iki sınıf olmak üzere toplam sekiz sınıfta yüz seksen üç (183) öğrenciye uygulanmıştır. Yüz seksen üç İngilizce Eğitimi Bölümü öğrencisinin yer aldığı bu anket çalışması dört bölümden oluşmaktadır: Öğrencilerin Medya Okuryazarlığı algıları, İngilizce dil yeteneklerini geliştirmek için medya ile ilgilenme, İngilizce öğrenmede ve öğretmede Medya Okuryazarlığının faydaları ve İngilizce Eğitimi Bölümü öğretmenlerinin öğrencilerin gözüyle Medya Okuryazarlığı seviyeleri. Bu çalışmadan elde edilen veriler araştırmacı tarafından Excel ve Sosyal Bilimler için İstatistik Programı (SPSS) kullanılarak analiz edilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar göstermiştir ki Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İngiliz Dili Eğitimi Bölümünde okuyan öğrenciler ?Medya Okuryazarlığı? kavramının bilincindeler ve İngiliz Dilini öğrenmede çok farklı medya araçlarını kullanmaktalar. Bununla beraber İngilizce öğretmenlerinin derslerde medya araçlarını sıklıkla kullanmalarına rağmen, öğrencilerin fikirlerine göre, medya okuryazarlığı seviyeleri nispeten düşük çıkmıştır. |
|||
Yazar adı: ÖZLEM APAK
Danışmanı: YRD. DOÇ.DR. BELGİN TANRIVERDİ
Tez adı: Türkiye, Finlandiya ve İzlanda ilköğretim programlarının
medya okuryazarlığı eğitimi açısından incelenmesi.
Yılı. 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Kocaeli Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim
Programları ve Öğretim Bilim Dalı
Özet: Bu çalışmada, Türkiye'deki ilköğretim okullarının eğitim
programları, İrlanda ve Finlandiya İlköğretim programlarıyla medya
okuryazarlığı eğitimi açısından karşılaştırılmalı olarak incelenmektedir. Bu
konunun seçilmesinde amaç, eğitim programlarındaki yapısal farklılıkları göz
önüne alarak seçilen Türkiye, İrlanda ve Finlandiya'nın medya okuryazarlığı
eğitimlerini karşılaştırarak farklılıklarını ve benzerliklerini ortaya
koymaktır. Bu ülkelerin seçilmesinde, medya eğitiminde öncü olduğu alanyazınla
tespit edilen ülkelerin arasında olması, medya okuryazarlığı programının ayrı
bir ders, ayrı bir ünite ve disiplinlerarası olarak yer alması ve eğitim
programlarına ulaşılabilirliği dikkate alınmıştır. Alan yazın taraması ile
belirlenen ölçütler ışığında Türkiye, İrlanda ve Finlandiya medya okuryazarlığı
programları betimleme modeli kullanılarak incelenecek ve doküman incelemesi
yöntemi ile medya okuryazarlığı merkezlerinin yayınladığı dokümanlar
yorumlanacaktır. Bulgular ışığında ülkemizde uygulanmakta olan medya
okuryazarlığı eğitimi ile ilgili durum tespiti yapılarak, İrlanda ve Finlandiya
ile uzlaştığı ve ayrıldığı noktalar belirtilecektir. Son olarak da standart bir
medya okuryazarlığı programından söz etmek mümkün olmadığından alanyazın
taraması ışığında geliştirilen ölçütler doğrultusunda her üç ülkenin
programlarında yer alan benzerlikler ve farklılıklar göz önüne alınarak
sonuçlar ve öneriler
Yazar adı: ERHAN AYDOĞDU
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. EROL İLHAN
Tez adı: Medya metinlerinin bilinçli okunmasında medya
okuryazarlığı dersinin etkisi üzerine
bir analiz. (Ankara ili örneği)
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Gazetecilik Anabilim Dalı / Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: "Medya Metinlerinin Bilinçli Okunmasında Medya
Okuryazarlığı Dersinin Etkisi Üzerine Bir Analiz (Ankara İli belirtilecektir.
Örneği)"
başlıklı yüksek lisans tez çalışmasında, ilköğretim ikinci kademede seçmeli
olarak okutulan medya okuryazarlığı dersi ve dersin öğrenciler üzerindeki
etkileri üzerinde durulmaktadır. Araştırma betimleyici bir çalışma olmuştur.
Çalışmanın örneklemini medya okuryazarlığı dersinin verilmekte olduğu Ankara
Mamak'tan 75. Yıl İlköğretim Okulu, Keçiören'den Gülhane İlköğretim Okulu,
Çankaya'dan Gülen Muharrem Pakoğlu İlköğretim Okulu, Altındağ'dan İhsan Sungu
İlköğretim Okulu ve Yenimahalle'den Yeşilevler İlköğretim Okulları'nın tesadüfi
örnekleme yoluyla seçilen ikişer sınıfından toplam 258 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırma sonucunda ulaşılan veriler medya okuryazarlığı dersinin yararlı ve
gerekli bir ders olduğunu ortaya koymuştur. Araştırma kapsamında, medya
okuryazarlığı dersini alan öğrencilerin medya ile medyanın içeriklerine karşı
eleştirel bir bakış açısı kazandığı da görülmüştür. Anahtar kelimeler: Medya
Okuryazarlığı, Medya, Kitle İletişim Araçları, İlköğretim, Bilinç.
Yazar adı: HÜSETİN TUĞRUL
Danışmanı: DOÇ. DR. ŞENOL TUĞRUL
Tez adı: Demokrasi kültürünü geliştirme aracı olarak medya
okuryazarlığı: Türkiye uygulaması
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Kamu Yönetimi Anabilim Dalı / Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
Özet: Tez çalışmasının amacı problemli olduğunu varsaydığımız
demokrasi-medya ilişkisinin çözümünde medya okuryazarlığının sağlayabileceği
katkıları göstermek ve Türkiye uygulamasını değerlendirmektir. Demokrasi halk
iktidarı anlamına geldiğinden, demokratik bir sistemde kamuyu ilgilendiren
bütün olayların açık bir şekilde cereyan etmesi ve kamuyla ilgili kararların
kamuoyunda açıkça tartışılması gerekmektedir. Günümüzde medyadan sağlıklı bir
kamuoyu oluşumuna ve demokratik düzenin işleyişine katkıda bulunması
beklenmektedir ancak medya ile ilgili demokratik beklentilere, medyanın
demokratik rollerini belirleyen kuramların varlığına rağmen bugün medya bu
görevlerini tam olarak yerine getirememektedir. Medyaokuryazarlığı,
vatandaşları siyasal sınıflandırma yapabilen, toplumsal tartışmaları anlayan ve
bunlara katılabilen ve sadece seçim sürecinde değil demokratik hayatın tüm
aşamalarında karar verebilen hale getirebilecek bir projeksiyona sahiptir. Bu
çalışmada, problemli olduğunu varsaydığımız medya-demokrasi ilişkisinden yola
çıkarak ?medya okuryazarlığı? nın bu problemli ilişkiyi düzeltme imkan ve
yeterlilikleri sorgulanmaya çalışılmıştır. Birinci bölümde demokrasinin
dünyadaki gelişimine ve günümüzdeki anlamına, demokratik bir ortamdan
beklentilere değinilerek demokratik bir ortamda bulunması gereken şartlar ve
demokrasi kültürü ele alınmıştır. İkinci bölümde medya okuryazarlığının tanım ve
özelliklerine yer verilerek medya mesajlarının nasıl değerlendirilmesi
gerektiğine bakılmış ve medya okuryazarlığı eğitiminin, demokrasi kültürünün
oluşumuna verebileceği katkılar değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde öncelikle
Türkiye?deki demokratik ortama, demokratik kültüre ve demokrasi-medya
ilişkisine değinilmiştir. Daha sonra ülkemizdeki medya okuryazarlığı
uygulamasına değinilerek özellikle uygulamaya yönelik akademik çalışmalar ve
kamuoyu araştırmaları değerlendirilmiştir. Değerlendirme kısmında özellikle
ülkedeki demokrasi kültürü ile medya okuryazarlığı anlayışının gelişimi
arasındaki paralelliğe dikkat çekilmiştir. Çalışma sonucunda her ne kadar
dünyada en yaygın yönetim biçimi demokrasi olsa da farklı kültürel ortamlardan
dolayı farklı farklı demokrasi anlayışlarının geliştiği ve bu durumun sadece
yönetim biçiminde değil ele alınan tüm konularda ülkeler arası farklılıklara
yol açtığı gösterilmiştir.
Yazar adı: İKBAL BOZKURT AVCI
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ENDERHAN KARAKOÇ
Tez adı: Medya okuryazarlığı
dersini alan öğrencilerin medyaya bakışı: Kayseri örneği
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Selçuk Üniversitesi / Radyo Televizyon ve
Sinema Anabilim Dalı / Radyo Sinema ve
Televizyon Bilim Dalı
Özet: Medya günümüz insanının duygu, düşünce, tutum ve
davranışlarının şekillenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Her geçen gün
gelişen teknolojiyle insanların yaşamında daha çok yer edinmektedir.
Dolayısıyla bireyleri; medyanın olumsuz etkilerine karşı çok erken dönemlerde
bilinçlendirmek ve medya mesajlarına dair eleştirel bir bakış açısı
geliştirmeleri doğrultusunda yönlendirmek gerekmektedir. Bireylerin medyaya
karşı bilinçlendirilmesi ise herkesin kazanması gereken yeni bir beceri olan
medya okuryazarlığı eğitimi ile mümkündür. Medya okuryazarlığı genel olarak
çeşitli formlardaki medya mesajlarına erişme, mesajları analiz etme,
değerlendirme ve yeni medya mesajı yaratma yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Bu
doğrultuda çalışmanın amacı medya okuryazarlığı dersinin ilköğretim
öğrencilerinin medyaya bakışı üzerinde yarattığı farklılıkları ortaya
koymaktır. Araştırma, 2011-2012 eğitim öğretim döneminde Kayseri?nin Melikgazi,
Kocasinan, Talas, Hacılar ve İncesu olmak üzere 5 ilçesinde
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini Kayseri?deki 26 farklı
ilköğretim okulunda eğitim gören 6. 7. ve 8. sınıf öğrencileri arasından
tesadüfi olarak seçilen 963 ilköğretim öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada
son-test iki gruplu rastlantılı tasarım kullanılmıştır. Araştırma sonucunda
medya okuryazarlığı eğitimi alan öğrencilerle bu dersi almayan öğrencilerin
kitle iletişim araçlarını kullanım sıklıklarında, medyaya ve medya
okuryazarlığı dersine bakış açılarında anlamlı farklılıklar olduğu ortaya
çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: İletişim, Medya, Medya Okuryazarlığı, Farkındalık
Yazar adı: FATİH GÜNER
Danışmanı: YRD.DOÇ.DR. SALİH ZEKİ GENÇ
Tez adı: İlköğretim 2. Kademe öğrencilerinin televizyon
dizilerindeki mesajları algılamalarında medya okuryazarlığının etkisi.
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: 2007- 2008 eğitim- öğretim yılından beri medya
okuryazarlığı dersi, Türkiye genelindeki tüm okullarda ilköğretim 6, 7, veya 8.
sınıflarda bir defaya mahsus olmak üzere seçmeli ders olarak okutulmaktadır.
İlköğretim ikinci kademede seçmeli olarak okutulan bu ders, `Televizyon'u
önemli derecede konu edinmektedir. ?İlköğretim II. Kademe Öğrencilerinin
Televizyon Dizilerindeki Mesajları Algılamalarında Medya Okuryazarlığının
Etkisi? adlı bu araştırmanın amacı, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerine
seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersinin, öğrencilerin günümüzde
oldukça çok izlenen televizyon dizilerindeki mesajları algılamalarına etkisini
belirlemektir.
Bu araştırmada, kontrol gruplu öntest ve sontest deneysel araştırma modeli kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma evrenini 2009- 2010 eğitim- öğretim yılında Çanakkale il merkezindeki Merkez İlköğretim Okulu ve İstiklal İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini evrenden yansız atama yolu ile seçilen 20 deney grubu öğrencisi ve 20 kontrol grubu öğrencisi oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığı dersini seçmeli ders olarak alan deney grubu öğrencileriyle 12 ders saati süren ?Televizyon? ve ?Televizyon, Aile Çocuk? üniteleri, teknoloji destekli sınıfta yapılandırmacı anlayış çerçevesinde işlenmiş; deney ve kontrol grubuna öntest ve sontest olarak ?Medya Okuryazarlığı Formu? uygulanmıştır. Sonuçları değerlendirmede öğrencilerin betimsel sonuçlarını ve görüşlerini belirten puanlarda frekans ve aritmetik ortalama, değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için t testi ve cinsiyete göre değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için iki faktörlü varyans (F) analizi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda ilköğretim ikinci kademede seçmeli olarak okutulmakta olan medya okuryazarlığı dersinin, öğrencilere televizyon dizilerindeki mesajları analiz edip değerlendirme becerisi kazandırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu araştırmada, kontrol gruplu öntest ve sontest deneysel araştırma modeli kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma evrenini 2009- 2010 eğitim- öğretim yılında Çanakkale il merkezindeki Merkez İlköğretim Okulu ve İstiklal İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini evrenden yansız atama yolu ile seçilen 20 deney grubu öğrencisi ve 20 kontrol grubu öğrencisi oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığı dersini seçmeli ders olarak alan deney grubu öğrencileriyle 12 ders saati süren ?Televizyon? ve ?Televizyon, Aile Çocuk? üniteleri, teknoloji destekli sınıfta yapılandırmacı anlayış çerçevesinde işlenmiş; deney ve kontrol grubuna öntest ve sontest olarak ?Medya Okuryazarlığı Formu? uygulanmıştır. Sonuçları değerlendirmede öğrencilerin betimsel sonuçlarını ve görüşlerini belirten puanlarda frekans ve aritmetik ortalama, değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için t testi ve cinsiyete göre değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için iki faktörlü varyans (F) analizi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda ilköğretim ikinci kademede seçmeli olarak okutulmakta olan medya okuryazarlığı dersinin, öğrencilere televizyon dizilerindeki mesajları analiz edip değerlendirme becerisi kazandırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yazar adı: SEMANUR SİVRİTEPE
Danışmanı: DOÇ. DR. İBRAHİM TORUK
Tez adı: Öğrencilerin medya okuryazarlığı dersine bakış: Konya ili
örneği.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Selçuk Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet:
Yazılı, görsel ve işitsel iletiler yoluyla insanlara ulaşan medya; modern
insanın tutum ve davranışlarını etkilemede önemli bir güce sahiptir. Gün
içerisinde medyayla geçirilen sürenin artması, hatta medyaya bağımlı hale
gelinmesi, medya araçları üzerinde düşünülmesini zorunlu hale getirmiştir. Çünkü
çeşitli çıkar grupları tarafından yönlendirilen medya mesajları, sanılanın
aksine zararsız değildir. Çeşitli amaçlar doğrultusunda oluşturulan ve
aktarılan medya mesajlarına karşı bilinçli olma eğilimi, medya okuryazarlığı
anlayışının doğmasındaki en önemli nedendir. Bu alanda bir eğitim,
öğrencilerin medya konusunda bilinçlenmesine katlı sağlar. Bu çalışmada;
ülkemizde kısa bir geçmişi olan medya okuryazarlığı dersinin öğrenciler
üzerinde ne derece etkili olup olmadığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda
öğrencilere yöneltilen sorulara verilen cevaplarla; medya okuryazarlığı
dersini alan ve almayanlar arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığı
tespit edilmiştir. Teorik bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen
bulgular ışığında programın olumlu ve eksik yanları ortaya konularak,
yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı
oluşturulmuştur. Araştırmada evren olarak Konya iline bağlı ilköğretim
okullarının 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Konya'daki üç
merkez ilçe olan Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerine bağlı 10 farklı
ilköğretim okulundan toplam 513 öğrenci belirlenmiş ve saha araştırması
yöntemi kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Medya
Okuryazarlığı Eğitimi
|
|||
Yazar adı: GÜLBİYE ÇİNELİOĞLU
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. AHMET AKGÜN
Tez adı: Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı
dersine yönelik tutumlarının incelenmesi
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Balıkesir Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı
Özet:
Bu araştırmanın temel amacı Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının
medyadaki şiddet sunumlarına bakış açılarında Medya Okuryazarlığı dersinin
etkisini belirleyebilmektir. Araştırma tarama modelindedir ve Balıkesir
Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi ile Denizli Pamukkale Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği birinci, ikinci, üçüncü ve
dördüncü sınıfta öğrenim gören 406 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir.
Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının medyadaki şiddet sunumlarına yönelik
tutumlarını belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından Sosyal Bilgiler
Öğretmen Adaylarının Medyadaki Şiddet Sunumlarına Yönelik Tutum Ölçeği
(Sos-Medto) adında bir adet tutum ölçeği geliştirilmiştir. Ölçeğin
geçerliliğini belirlemek amacıyla faktör analizi yapılmıştır. Ölçeğin
güvenirliğine ilişkin ise, madde toplam korelasyonu, madde ayırt edicilik
gücü ve Cronbach Alfa değerleri hesaplanmıştır. Sos-Medto için Cronbach Alfa katsayısı
değeri 0.74 bulunmuştur. Ölçeklerin uygulanmasından elde edilen verilere,
yüzde ve frekans analizi, ilişkisiz örneklemler için t-testi, ilişkili
örneklemler için t-testi ve bağımsız örneklemler için tek faktörlü varyans
analizi testi yapılmıştır. Veri analizinde Statistical Package for the Social
Sciences (SPSS) 20.0 programı kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre
örneklemi oluşturan öğretmen adaylarının yarısından fazlası Medya
Okuryazarlığı dersini almış bulunmaktadır. Medya Okuryazarlığı dersi almış
olan öğretmen adaylarının genel tutum puanları, henüz almamış olan öğretmen
adaylarına göre daha yüksek olarak bulunmuştur. Medya Okuryazarlığı dersi
medyadaki şiddet sunumlarına yönelik tutumlar üzerine etkili olmaktadır
sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte iki öğretime göre de anlamlı bir
farklılığa rastlanmıştır. Cinsiyet ve sınıf düzeyine göre ise herhangi bir
farklılaşmaya rastlanmamakla birlikte, öğretmen adaylarının bilgi edinme
amaçlı en çok internete ve televizyona başvurduğu, yine en çok vakitlerini
geçirdikleri medya kaynağı olarak internet ve televizyonu tercih ettikleri
görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Medya Okuryazarlığı, Medya Şiddeti,
Sosyal Bilgiler, Tutum.
|
|||
Yazar adı: MEHMET ŞAHİN
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. GÖKSEL AYMAZ
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersini alan ve almayan ilköğretim
okulu öğrencilerinin medya tüketimi alışkanlıkları farklılaşması
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Blimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı / Radyo Teevizyon Bilim
Dalı
Özet: Medya Okuryazarlığı eğitimi, gelişmiş ülkelerin birçoğunda
doğrudan ya da başka derslerin üniteleri içinde okutulmakta ve eğitimi
verilmektedir. Avrupa Birliğinde zorunlu ders olması yönünde çalışmalar
başlamıştır. Türkiye de ilk defa 2004 yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı derslerinin okutulmasını önermiştir.
2005 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından Türkiye'de ilk
kez düzenlenen Uluslararası Medya Okuryazarlığı Konferansında katılımcıların
sunduğu tebliğlerde dikkati çeken bir noktanın da gerek üniversitelerde gerek
ilk ve orta öğretim kurumlarında medya okuryazarlığının ders olarak okutulması
vurgusu olmuştur. 2006 yılından itibaren MEB TTK Başkanlığının 306 sayılı
kararıyla ilköğretim okullarında seçmeli medya okuryazarlığı dersi okutulmaya
başlanmıştır. Biz tezimizde ?Medya okuryazarlı dersi seçen ve seçmeyen
ilköğretim okulu öğrencilerin medya tüketim alışkanlıklarında bir fark
oluşturulabilmiş mi?? sorusunun cevabını araştırdık.
Yazar adı: KÜBRA ÖZDEMİR
Danışmanı: PROF. DR. EROL NEZİH ORHON
Tez adı: Türkiye’de medya okuryazarlığı ve öğretimi materyalleri:
2014 yılı medya okuryazarlığı materyalinin incelenmesi
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Anadolu Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Sinema Televizyon Anabilim Dalı
Özet: 20. yüzyılda başlayan ve halen devam eden, kitle iletişim
araçları ve bireysel kullanılan iletişim araçlarındaki değişimler ve gelişmeler
söz konusu bu araçların kullanımını yaygınlaşmıştır. İletişim
teknolojilerindeki bu değişim ve gelişimler içerik sorununu da beraberinde
getirmiştir. Bu durum "enformasyon" bolluğuna yol açmıştır. Böyle bir
ortam, bireyin gerekli enformasyona ulaşarak, bilgi sahibi olabilmesi sorununu
beraberinde getirmiştir. Medya, ürünlerinin talep görmesi ve daha çok alıcıya
ulaşması için kendine özgü yöntemlerle izleyicisini etkilemeye çalışır. Bu
durumda bireyin içinde bulunduğu medya ortamında maruz kaldığı medya
mesajlarının farkında olması gerekmektedir. Söz konusu bu farkındalığın
oluşmasını ise bireyin "medya okuryazarı" olması ile sağlanabilir.
Medya okuryazarlığı gelişmiş ülkelerin birçoğunda resmi izlencede zorunlu ders
olarak okutulmaktadır. Türkiye'de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'nun
2004 yılında ortaya koyduğu öneri ile medya okuryazarlığı dersi 2006 yılından
itibaren Milli Eğitim Bakanlığı'nın onayı ile ortaöğretim okullarında seçmeli
ders olarak verilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada Dünya'da ve Türkiye'de medya
okuryazarlığının durumu alan yazın taraması yapılarak incelenmiştir. Doküman
incelemesi yöntemiyle 2014 yılında basılan "Medya Okuryazarlığı Öğretim
Materyali (2014)"nin tekil taraması yapılarak içeriği analiz edilmiştir.
Yazar adı: MURAT KELEŞ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKADİR ATİK
Tez adı: Eleştirel pedagoji bağlamında medya okuryazarlığı
dersinin işleniş biçiminin incelenmesi
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Ssoyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Özet: Bu tezin amacı; Türkiyede ilköğretim ikinci kademede
(ortaokul) seçmeli ders olarak okutulan Medya Okuryazarlığı dersinin eleştirel
pedagojik anlayışa uygun olup olmadığını incelemektir. Öncelikle eleştirel
pedagoji kavramının eleştirel düşünmeyle olan ilişkisi ele alınarak medya
okuryazarlığı dersinin hangi eleştirel pedagojik bakış açısıyla inceleneceği
sorunu tartışılmıştır. Devamında medya okuryazarlığı meselesi üzerinde
durularak Türkiyedeki durum analiz edilmiştir. Sonuç olarak seçmeli ders olarak
okutulan medya okuryazarlığı dersi, Giroux ve Freire gibi eleştirel pedagojiye
yön veren bilim insanlarının görüşlerini benimseyen eğitimciler tarafından
verilmesi bu dersin arzu edilen düzeye ulaşacağına inanılmaktadır.
Yazar adı: FATİME SEVİM
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. OYA ŞAKİ AYDIN
Tez adı: Medya okuryazarlığı, toplumsal cinsiyet ve kadının
medyada temsili
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Ticaret Ünversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Medya ve İletişim Sitemleri Anabiim Dalı
Özet:
Bu çalışmanın amacı medya okuryazarlığı öğretisi ve çalışmaları
kapsamında toplumsal cinsiyet konusunu irdelemektir. Medya okuryazarlığının
eleştirel perspektifinde anlam bulan toplumsal cinsiyet konusunun üretilen
eşitsizlikler bağlamında tartışması yapılacaktır. Toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerinin kamusal hayattaki görünen kısmını kitle iletişim araçları
yeniden üretmektedir. Toplumsal ekonomik, kültürel ve siyasi pratiklerin
üretimi çerçevesinde kadın ve erkeğin de rollerini çizen medya toplumsal
cinsiyet eşitsizliklerinin üretiminden de sorumludur. Cinsiyet temelli bir
kadın temsiline ve söylemine sahip olan medyanın üretim şekilleri bu bağlamda
incelenmiştir. Bu çerçeveden bakarak, Elle dergisinin kapak incelemesi
göstergebilim metoduyla gerçekleştirilmiştir. Neticede toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerinin medya yolu ile üretimleri netleştirilmiş ve medya
okuryazarlığı öğretisinin eğitim temelli yapılandırılmasında lisans ve yüksek
lisans seviyesinde medya eğitimi almış uzman eğiticilerin kullanılmasının
çözüme katkısı irdelenmiştir. Anahtar kelimeler: Medya okuryazarlığı,
toplumsal cinsiyet, göstergebilim, kadının temsili
|
|||
Yazar adı: TÜRKAN ÇELİK
DanışmanI: YRD. DOÇ. DR. NURETTİN BİLGEN
Tez adı: Sosyal bilgiler
öğretmen adaylarının çok kültürlü bakış açısı geliştirmelerinde medya
okuryazarlığı dersinin rolüne ilişkin bir çalışma
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Pamukkale Ünversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Soysal Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmenliği, 3.
Sınıf öğretmen adaylarının, Medya Okuryazarlığı dersinin öğretmen
niteliklerinden çok kültürlü tutum geliştirmelerine etkisini incelemektir.
Araştırmanın çalışma grubu 2010-2011 eğitim öğretim yılında Pamukkale
Üniversitesi Sosyal bilgiler öğretmenliği 3. Sınıfta okuyan 102 öğretmen
adayından oluşmuştur. Araştırmanın yöntemi ise, yarı deneysel desenlerden
öntest-sontest kontrol gruplu modeldir. Deney grubunu Medya Okuryazarlığı
dersini alan grup; kontrol grubunu ise, Kalkınma ve Çevre Sorunları Coğrafyası
dersini alan grup oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanması için deney ve
kontrol grubundaki öğretmen adaylarına, dönemin başında ve sonunda çok kültürlü
öğretmen tutum ölçeği (ÖÇTÖ) uygulanmış; verilerin istatistiksel
çözümlemelerinde SPSS paket programından yararlanılmıştır. Deney ve kontrol
gruplarının öntest ve sontest puanları elde edildikten sonra, grupların
ortalama puanları ile puan dağılımlarının standart sapmaları hesaplanmıştır.
Gruplar arası karşılaştırmalarda t testinden yararlanılmış ve araştırmada
anlamlılık düzeyi olarak .05 güven düzeyi benimsenmiştir. Sonuç olarak, kontrol
grubunun öntest ve sontest puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır;
ancak deney grubunun öntest sontest puanları arasında anlamlı bir fark
bulunmuş, ama bu fark medya okuryazarlığı dersinin çok kültürlü tutum
geliştirmelerine yönelik olumlu yönde bir fark değildir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Nitelikleri, Medya Okuryazarlığı, Çok kültürlü Tutum
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Nitelikleri, Medya Okuryazarlığı, Çok kültürlü Tutum
Yazar adı: TÜLİN BACAKSIZ
Danışmanı: DOÇ. DR. KEMAL İNAN
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersinde gazete ve dergi kullanımı-
İzmir’de medya okuryazarlığı dersinin öğrencilerin gazete ve dergi okuma
alışkanlıklarına olan etkisi
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Soyal Bilimler Enstitüsü
/ Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet:
Tezde, ?Medya Okuryazarlığı? dersinin öğrencilerin basılı ? online gazete
ve dergi okuma alışkanlıklarına etkilerinin neler olduğunu belirlemek ve dersin
öğrencilerin gazete ve dergilerde yer alan haberleri eleştirel olarak
değerlendirebilme yetilerinde bir fark yaratıp yaratmadığı ortaya konulmaya
çalışılacaktır.
Medya Okuryazarlığı dersinin, öğrencilerin gazete ve dergi okuma alışkanlıklarını ne ölçüde ve nasıl etkilediğinin ele alındığı bu çalışmada, dersi alan ve almayan toplam 212 öğrenciden oluşan iki gruba açık ve kapalı uçlu soruların bulunduğu bir anket yöneltilmiştir. Anket cevaplarından ve sınıfta dersler izlenerek doldurulan 56 adet özellik kayıt çizelgesinden hareket edilerek genel bir değerlendirmeye gidilmiştir. Medya okuryazarlığı dersi, öğrencilerin gazete ve dergi okuma alışkanlıklarını nispeten olumlu yönde etkilemekte ancak öğrencilere bu medya metinlerini okurken eleştirel bir perspektif kazandırmaktan uzak kalmaktadır. Özellik kayıt çizelgelerine baktığımızda ise, evlerine düzenli olarak gazete veya dergi alınan öğrencilerin alınmayanlara göre derse katılımda daha aktif oldukları gözlemlenmiştir. Bütün bunlara göre; dersin öğrencilerin gazete ve dergilere yaklaşımında az da olsa olumlu bir etkisinin olduğunu ifade etmek mümkündür. Ancak, ailelerin gazete ve dergilere ilişkin olumsuz tutumlarının, ders saatinin azlığının, sınıfta konuya uygun materyallerin kullanılmamasının, dersi branş öğretmenlerinin vermemesi gibi faktörlerin de ders verimliliğini azalttığı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler 1. Medya Okuryazarlığı 2. Öğrencilerin Okuma Alışkanlığı 3. Kitle İletişim Araçları 4. Korumacı Yaklaşım 5. Eleştirel Yaklaşım |
|||
Yazar adı: HASBİ ASLAN
Danışmanı: DOÇ.DR. METİN EKER
Tez adı: Medya okuryazarlığının görsel kültür ve sanat eğitimi
ekseninde çözümlenmesi
Yılı: 2009
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Resim Bölümü / Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı / Güzel
Sanatlar Eğitimi Bilim Dalı
Özet: Bu çalışma ilgili alanlarda literatür değerlendirmesi
yaparak, günümüzde medya okuryazarlığı kavramının ve eğitiminin görsel kültür
ve sanat eğitimi ekseninde incelenmesini gerekli kılan nedenleri ortaya koymayı
amaçlamaktadır. Ses ve görüntünün etkin bir şekilde kullanıldığı medya bütün
kültürel ifadeleriyle birlikte 1980'li yıllardan sonra bütün Dünya'da bireysel
ve toplumsal açıdan en önemli güç olarak öne çıkmaktadır. Medyanın
üretimlerinin `hangi görsel içerikle' ve `hangi içerikle' nasıl verildiği
önemli bir sorun alanı olarak görülmektedir. İncelendiğinde tasarım
yöntemlerini ve prensiplerini kullanan medyanın, görsel kültürün hegemonyası
altında olduğu görülmektedir. Analiz yeteneği açısından sanat eserlerindeki
görsel elemanların aralarındaki ilişkiyi tespit etmek için referans gösterilen
tasarım prensipleri medya üretimleri için de söz konusudur. Görsel kültür bu
anlamda medya ve sanatın ortak bir çatısı niteliğindedir. Görsel kültür genel
olarak tasarımsal ve estetik bağlamlar içinde düşünülen bir olgudur. Günümüzde
görsellik kavramının görüntü üreten sistemler ve teknolojik araçlar sayesinde
değişime uğradığını görmekteyiz. Bunu sağlayan en etkili unsur olarak, medya ve
ona ait teknolojiler gösterilmektedir. Sonuçta, görsel kültürü büyük ölçüde
medya üretimlerinin oluşturması, sanat eğitimi ile medya üretimlerini birlikte
düşünme gereğini ortaya koymaktadır. Medya okuryazarlığı, görsel kültürün tüm
sanatsal potansiyellerini anlama, değerlendirme, yorumlama, yansıtma ve
alımlama süreçleri içinde önemli pedagojik bir konuma taşınmaktadır. Sanat
eğitiminin kamusal açılımını sağlayan faktör olarak da dikkat çeken medya ve
medya üretimleri, kitle kültürü eğilimleri açısından sanatsal motivasyonları
etkileyebilecek potansiyellere sahiptir. Bu bağlamda, görsel okuryazarlık,
medya okuryazarlığı, görsel kültür eğitimi, yaşam için sanat eğitimi ve medya
eğitimi gibi pedagojik sahaların birbirleriyle etkileşimli olarak çağdaş sanat
eğitiminin yeni doğrultularını oluşturdukları söylenebilir.
Anahtar Sözcükler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Görsel Kültür, Sanat Eğitimi.
Anahtar Sözcükler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Görsel Kültür, Sanat Eğitimi.
Yazar adı: SİDE YILDIRIM ANKARALIGİL
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ŞENGÜL ILGAR
Tez adı: İlköğretim 6. Ve 7. Sınıf öğrencilerinde medya
okuryazarlığı ve eleştirel düşünme üzerine bir araştırma.
Yılı: 2009
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitimde Psikolojik Hizmetler
Bilim Dalı
Özet:
Bu araştırma, ilköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme
düzeylerinin, medya okuryazarlığı dersi ve çeşitli değişkenler açısından
incelenmesi ve kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları açısından
medya okuryazarlığı dersini alan ve almayan öğrencilerin arasında bir fark
olup olmadığının saptanması amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın örneklemini, İstanbul'da 8 farklı ilköğretim okulunda 6. ve 7. sınıflarda öğrenim gören 725 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimleri, araştırma kapsamında geliştirilen Eleştirel Düşünme Eğilimleri Ölçeği aracılığıyla ölçülmüş ve örnekleme ait diğer bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu ile edinilmiştir. Elde edilen verilerin analizi için, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmış, değişkenler arasındaki farklılaşmanın bulunması için İlişkisiz Grup ?t? Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi, kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin bulunması için Ki- Kare Testi kullanılmıştır. Analizler SPSS 13 paket programı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin eleştirel düşünme puanlarının medya okuryazarlığı dersini alma değişkenine göre anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmektedir. Öğrencilerin kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları eleştirel düşünme puanları arasında; kitle iletişim araçlarını kullanma alışanlıkları ve medya okuryazarlığı dersini alma değişkeni arasında bazı anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Sosyo-demografik özellikler açısından, yaş, cinsiyet, sınıf, gelir düzeyi, ebeveyn eğitim düzeyleri ele alınmış, öğrencilerin eleştirel düşünme puanlarında bazı farklılıklar tespit edilmiştir. |
|||
Yazar adı: GAMZE OSKAY YURTTAŞ
Danışmanı: PROF. DR. TÜLAY UĞUZMAN
Tez adı: İnternet kullanım alışkanlıkları açısından ilköğretim
5-6-7-8. Sınıf öğrencilerinin durumu-internet kullanımı ile ilgili ailelerin
değerlendirilmesi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Başkent Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Halka İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler ve
Tanıtım Bilim Dalı.
Özet:
Yapılan bu çalışma, toplumun her bireyinin yaşamında önemli bir yer tutan
internetin; çocukların hayatında da hem olumlu hem de olumsuz etkileri
olacağı, ailelerin bu etkilere olan farkındalıkları ve denetimlerini tespit
etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma, Ankara?da bir kolej ile
bir devlet okulunda uygulanmış; ilköğretim 5.-6.-7.-8. sınıf öğrencilerinin
interneti kullanım alışkanlıkları ile ailelerinin çocukların interneti olan
bir alan araştırmasıdır. Araştırmada; Ankara ölçeğinde farklı sosyo ekonomik
veli profiline sahip bir kolej bir devlet okulu olmak üzere iki okulda 5.- 6.-7.-8.
sınıfta okuyan kız ve erkek öğrencilerin interneti kullanım alışkanlıkları,
çocukların bilgi edinme davranışları arasında internetin yeri, çocukların
interneti kullanım alanları, anne-babaların çocuklarına internet sağlama
gerekçeleri ve internet kullanımı üzerine anne babaların değerlendirmelerini
konu edinen anketler hazırlanmış, 240 öğrenci ve 240 velisi olmak üzere
toplam 480 kişiye anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, çocukların
internet kullanımlarına ilişkin yapılan araştırma ile, sosyo ekonomik
düzeylerin çocukların internetle tanışma yaşlarına ilişkin farklılıklar
yarattığı; sosyo ekonomik düzeylerin internete bağlanma süreleri, bağlanma
sıklıkları gibi kullanım alışkanlıkları açısından fark yaratmadığı;
araştırmaya katılan her çocuğun interneti kullandığı; çocukların bilgi
kaynakları arasında internetin ilk sırada yer aldığı; çocukların interneti en
çok ödev ve dersleri için kullandığı; dersler haricinde oyun aramaları
yaptığı; anne babaların çocuklarını en çok saat ve gün kısıtlamaları ile
denetledikleri; internet filtre programlarının çok kullanılmadığı sonuçlarına
ulaşılmıştır. Sonuç olarak; internet ortamında gerek çocukların gerekse
ailelerinin ?Eleştirel Medya Okuryazarlığı? ile güçlendirilmesinin önemi
üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: İnternet, Çocuk ve Anne-Baba,
İnternet Kullanımı ve Denetimi, Medya Okuryazarlığı, Eleştirel Medya
Okuryazarlığı.
|
|||
Yazar adı: SEVİLAY AYDEMİR
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. İSMAİL YÜKSEL
Tez adı: Ortaokul 8. Sınıf öğrencilerinin medya okuryazarlık
düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Programları ve
Öğretim Bilim Dalı.
Özet: Amaç: Bu araştırmanın temel amacı; ortaokul 8. sınıf
öğrencilerinin medya okuryazarlık düzeylerini; sosyo-demografik özellikleri,
sosyo ekonomik durumları, medya iletişim araçlarını kullanım sıklıkları ve
medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumları açısından incelemektir.
Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi
kullanılmıştır. Bu amaçla eğitim uzmanlarının görüşleri dâhilinde araştırmacı
tarafından geliştirilen Medya Okuryazarlığı Düzey Belirleme Ölçeği?nin 8. sınıf
öğrencilerine uygulanmasıyla veriler toplanarak, elde edilen verilerin
istatistiksel çözümlemeleri yapılmıştır. Bulgular: Araştırma bulguları,
öğrencilerin iyi bir düzeyde medya okuryazarı olduğunu göstermektedir. Ayrıca
öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri arasında; anne-baba eğitim durumuna,
sosyo-ekonomik duruma ve okulun bulunduğu yere (şehir merkezi - kırsal),
televizyon izleme süresine, internet bağlantılı bilgisayara ve cep telefonuna
sahip olma durumuna, sinemaya gitme, kitap, gazete ve dergi okuma sıklığına
göre anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra dersi alan ve
almayan öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılığa rastlanmamıştır. Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada; şehir
merkezindeki okullarda öğrenim gören, anne-baba eğitim düzeyi ve sosyo ekonomik
düzeyi daha yüksek olan, kitap, dergi ve gazete okuma alışkanlığı olan, daha az
televizyon izleyen, internet bağlantılı bilgisayarı ve cep telefonu olan
öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür.
Araştırmada ortaya çıkan bu sonuçlar değerlendirilerek öğrencilere medya
okuryazarlığına ilişkin bilgi, beceri ve tutumların kazandırılması yönünde
yapılacak uygulamaların geliştirilmesinin; gelecekte bilgiyi yalnızca tüketen
değil aynı zamanda bilgiyi inşa eden, bilinçli, sorumluluk sahibi ve çevresine
duyarlı bireyler yetiştirmek açısından faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Yazar adı: ERKAN ÇİÇEK
Danışmanı: DOÇ. DR. ALİ MURAT YEL
Tez adı: Medya okuryazarlık düzeyi ile medya kullanımı arasındaki
ilişki: İletişim meslek lisesi öğrencieri üzerine alan araştırması.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı / Radyo Televizyon Bilim
Dalı.
Özet: Zaman içinde gelişen ve yaygınlaşan kitle iletişim
araçlarındaki ses ve görüntüler insanları etkilemekte, yaşamların her
anınışekillendirmektedir. Çocuklar, kitle iletişim araçlarından daha fazla
etkilenmekte ve bunların olumsuz yönlendirici etkisine daha fazla maruz
kalmaktadır. Kitle iletişim araçlarının insan üzerindeki etkisinin fark
edilmesiyle beraber bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak ve kitle iletişim
araçlarının olumsuz yönlendirici gücünü azaltmakiçin dünyada Medya
Okuryazarlığı çalışmaları başlamıştır. Türkiye de dünyadaki gelişmeleri takip
etmekte ve yeni gelişmelere adapte olmaktadır.Bu araştırmanın amacı, İletişim
Meslek Lisesi öğrencilerinin Medya Okuryazarlığıdersine ilişkingörüşleri
ışığındaMedya Okuryazarlıkdüzeylerininbelirlenmesidir.Çalışma grubu olarak,
2012-2013 öğretim yılında İstanbul ili Başakşehir ilçesinde Özel Fatih Anadolu
İletişim Meslek Lisesi Radyo Televizyon ve Sinema, Gazetecilik ve Halkla
İlişkiler ve Tanıtım 10.11. ve 12. sınıflarında okumaktaolanöğrencilerden
oluşan 144 kişi seçilmiştir. Anahtar Kelimeler :Medya, iletişim,Medya
Okuryazarlığı
Yazar adı: HATİCE BESLER
Danışmanı: DOÇ. DR. BLGE CAN
Tez adı: Dijital ve medya etkinliklerinin ortaokul öğrencilerinin
ve ebeveynlerinin medya ve bilim okuryazarlıklarına etkisinin belirlenmesi.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Pamukkale Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmada Dijital ve Medya Etkinlikleri'nin ortaokul
öğrencilerinin ve ebeveynlerinin bilim okuryazarlığı ve medya okuryazarlığına
etkisini tespit etmek ve bu ikisi arasındaki ilişkinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bu amaca bağlı olarak ortaokul öğrencilerinin bilim okuryazarlık
düzeylerinin; dershaneye gitme durumuna, ders ile ilgili materyal kullanma
durumuna, öğrenim gördükleri sınıflara ve ebeveynlerin öğrenim durumuna göre,
öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerinin; günde TV izleme sürelerine, gün
içerisinde en çok vakit geçirdikleri duruma ve haftada okudukları gazete
sayılarına göre, anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği ile öğrencilerin
ve ebeveynlerinin medya okuryazarlık düzeyleri ve bilim okuryazarlık düzeyleri
arasında bir ilişki olup olmadığı sorularına da cevap aranmıştır. Araştırmada
nicel verilerin kullanıldığı tek grup üzerinde ön-son test çalışmalarının
yapıldığı yarı deneysel model kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini
2013-2014 eğitim-öğretim yılı Bursa iline bağlı okulda öğrenim görmekte olan 60
öğrenci ve 119 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin bilim
okuryazarlığı ile ilgili görüşlerinin alınması için ''Bilimsel Okuryazarlık
Ölçeği'', ebeveynlerin bilim okuryazarlık düzeyleri için ''Bilimsel
Okuryazarlık Ölçeği'' ve öğrencilerin ve ebeveynlerinin medya okuryazarlık
düzeyleri için ''Medya Okuryazarlık Düzey Belirleme Ölçeği'' kullanılmıştır.
Öğrencilerin bilim okuryazarlık düzeylerini ölçülmesinde yardımcı olacağı
düşünülen hazırlamış olduğumuz PISA ve TIMSS sınavları da kullanılmıştır.
Verilerin analizinde SPSS 16.0 istatistik programı kullanılmıştır. Araştırmadan
elde edilen verilerin analizlerine göre, Dijital ve Medya Etkinlikleri ortaokul
öğrencilerinin ve ebeveynlerin bilimsel okuryazarlık ön testleri ve son
testleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Ebeveynlerin öğrenim
durumuna göre öğrencilerin bilimsel okuryazarlık düzeyleri bakıldığında;
annelerin öğrenim durumu ile öğrencilerin bilimsel okuryazarlık düzeyleri
arasında istatistiksel olarak bir fark gözlenmese de, özellikle babaların
öğrenim durumuna göre öğrencilerin son test bilimsel okuryazarlık düzeyleri
arasında manidar düzeyde bir fark gözlemlenirken, Fen Bilimleri dersi ile
ilgili materyal kullanma ve öğrenim gördükleri sınıflara göre anlamlı bir farka
rastlanmamıştır. Öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri ile gün içerisinde
izledikleri TV süreleri ve en çok vakit geçirdikleri faaliyetlere göre anlamlı
bir fark oluşturmaz iken, haftada okudukları gazete sayıları ile orta, pozitif
bir ilişki bulunmuştur. Öğrencilerin ve ebeveyn olarak annelerin medya ve bilim
okuryazarlık düzeyleri arasında bir ilişki bulunmaktadır. Uygulanan PISA ve
TIMSS sınavları ile öğrencilerin bilim okuryazarlıkları arasında bir farka
rastlanmıştır. Bulunan bu sonuçlar ışığında, 21. yy becerileri
okuryazarlıklarının öneminin vurgulanması ve bilim ve medya okuryazarlık
düzeylerini geliştirilmesi ve daha kapsamlı sonuçlar elde edilmesi hususunda
bazı öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Bilim
Okuryazarlığı, Fen Bilimleri Dersi, Dijital ve Medya Etkinlikleri
Yazar adı: VAHİT AĞA YILDIZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. A. HALİM ULAŞ
Tez adı: Bir sosyal öğrenme aracı olarak medya ve ahlaki gelişim
kuramları açısından medya okuyazarlığına eleştirel bir bakış.
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu çalışmada medya araçlarının etkileri ve sosyal
öğrenmeye olan katkılarının belirlenmesinin yanı sıra medya araçlarından en
yaygın olarak kullanılan televizyonun ahlaki gelişime olan etkilerini
belirlemek amaçlanmıştır.
Araştırmada evren olarak Erzurum iline bağlı ilköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Erzurum iline bağlı üç merkez ilçe olan Aziziye, Yakutiye ve Palandöken ilçelerine bağlı 12 ilköğretim okulundan toplam 456 öğrenci belirlenmiştir.
Bu çalışmada, medya okuryazarlığı eğitimi ve eğitim programları incelenerek, bu programlarda çocuklara kazandırılmak istenenler ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca programın olumlu ve eksik yönleri de belirlenerek öneriler sunulmuştur.
Çalışmada ayrıca medya araçları incelenmiş ve bunların etkileri ortaya çıkarılmıştır. Medya araçlarının sosyal öğrenmedeki rolü ortaya çıkarılmış, ayrıca medya araçlarının özellikle televizyonun bireylerin ahlaki gelişim düzeylerini etkileyiş biçimleri de belirlenmiştir.
Alan yazın taraması yapılarak konu ile ilgili kuramsal bilgilere ve daha önceden yapılmış olan araştırmalara ilişkin bilgiler toplanmıştır. Daha sonra bunlardan yola çıkılarak hazırlanmış olan anket soruları ve test öğrencilere uygulanarak çocukların televizyon seyretme durumları ve ahlaki gelişim düzeyi tespit edilmiştir.Bu iki bilgi arasında ilişki kurulmuş ve televizyon seyretme durumlarının ahlaki gelişim düzeyini etkileyip etkilemediği tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ankette yer alan 11 soru ve 3 değişkenin her biriyle ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yalnızca sınıf düzeyine göre ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu, diğer durumlara göre ise anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
Bütün bu kuramsal bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi, Ahlaki Gelişim, Sosyal Öğrenme?
Araştırmada evren olarak Erzurum iline bağlı ilköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Erzurum iline bağlı üç merkez ilçe olan Aziziye, Yakutiye ve Palandöken ilçelerine bağlı 12 ilköğretim okulundan toplam 456 öğrenci belirlenmiştir.
Bu çalışmada, medya okuryazarlığı eğitimi ve eğitim programları incelenerek, bu programlarda çocuklara kazandırılmak istenenler ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca programın olumlu ve eksik yönleri de belirlenerek öneriler sunulmuştur.
Çalışmada ayrıca medya araçları incelenmiş ve bunların etkileri ortaya çıkarılmıştır. Medya araçlarının sosyal öğrenmedeki rolü ortaya çıkarılmış, ayrıca medya araçlarının özellikle televizyonun bireylerin ahlaki gelişim düzeylerini etkileyiş biçimleri de belirlenmiştir.
Alan yazın taraması yapılarak konu ile ilgili kuramsal bilgilere ve daha önceden yapılmış olan araştırmalara ilişkin bilgiler toplanmıştır. Daha sonra bunlardan yola çıkılarak hazırlanmış olan anket soruları ve test öğrencilere uygulanarak çocukların televizyon seyretme durumları ve ahlaki gelişim düzeyi tespit edilmiştir.Bu iki bilgi arasında ilişki kurulmuş ve televizyon seyretme durumlarının ahlaki gelişim düzeyini etkileyip etkilemediği tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ankette yer alan 11 soru ve 3 değişkenin her biriyle ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yalnızca sınıf düzeyine göre ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu, diğer durumlara göre ise anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
Bütün bu kuramsal bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi, Ahlaki Gelişim, Sosyal Öğrenme?
Yazar adı: UĞUR BAKAN
Danışmanı: DOÇ. DR. HÜSEYİN KÖSE
Tez adı: İlköğretim medya okuryazarlığı dersinin öğrencilerin
eleştirel düşünme becerilerine etkisi.
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet: Medyanın etkileri konusunda 1930-1960'lı yıllar arasında
yapılan ilk araştırmalardan günümüze çıkan sonuçlar medyanın birey ve toplum
üzerindeki etkilerinin tehdit sınırına ulaştığı gerçeğidir. Başta çocuklar
olmak üzere tüm bireyler medyanın vermiş olduğu mesajları seçme konusunda
yetersiz kalmaktadır. Bu tehlike karşısında dünyanın birçok ülkesinde medya
eğitimi dersleri ilköğretim düzeyinde başlamak üzere okutularak bilinçli medya
tüketicisi oluşturulması amaçlanmaktadır.
Bu çalışma, ilköğretim 6., 7., ve 8. sınıfta okutulan Medya Okuryazarlığı dersinde öğrencilerinin eleştirel düşünme beceri düzeylerini belirlemek ve eleştirel düşünme beceri düzeylerinde gözlenen varyansın öğrencilerin yaşı, cinsiyeti, okul başarısı, sosyo-ekonomik düzey ve çeşitli değişkenler açısından incelemek için hazırlanmıştır. Araştırma sonucunda 2009 programları hakkında yapılacak yorumlar, programların iki yıllık uygulama süresinden elde edilecek bulgularla değerlendirilecektir. Araştırma 2009-2010 eğitim öğretim yılında Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne okullarda gerçekleştirilen Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilere eleştirel düşünme becerilerine katkıları ölçülerek bir model oluşturulacaktır.
Bu çalışma, ilköğretim 6., 7., ve 8. sınıfta okutulan Medya Okuryazarlığı dersinde öğrencilerinin eleştirel düşünme beceri düzeylerini belirlemek ve eleştirel düşünme beceri düzeylerinde gözlenen varyansın öğrencilerin yaşı, cinsiyeti, okul başarısı, sosyo-ekonomik düzey ve çeşitli değişkenler açısından incelemek için hazırlanmıştır. Araştırma sonucunda 2009 programları hakkında yapılacak yorumlar, programların iki yıllık uygulama süresinden elde edilecek bulgularla değerlendirilecektir. Araştırma 2009-2010 eğitim öğretim yılında Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne okullarda gerçekleştirilen Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilere eleştirel düşünme becerilerine katkıları ölçülerek bir model oluşturulacaktır.
Yazar adı: MERVE APSAR GÜZELKOKAR
Danışmanı: DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
Tez adı: Dijital medyada fanatizm: futbola ilişkin sosyal ağlarda
nefret söylemi.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Galatasaray Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radya Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Özet: Bu tez çalışmasında,
dijital medya platformlarından Facebook ve Twitter ağları üzerindeki gruplar ve
bireysel kullanıcılar tarafından dolaşıma sokulan ve hem saha içindeki hem de
saha dışındaki nefret suçlarına dolaylı yoldan etkisi olduğu düşünülen nefret
söylemi incelenmektedir. Nefret söylemi en genel tanımıyla; hoşgörüsüzlüklerden
kaynaklanan, nefreti yayan, savunan, teşvik eden veya haklı çıkaran ifade
şekilleri olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle, tahammülsüzlüğün bir nevi
dışavurumudur. Bu dışavurum, içinde aşırılık taşıyan önyargıları ve peşin
hükümleri de barındırır. Bu sebeple, nefret söylemi hoşgörü ve karşılıklı
saygıyı zedeleyerek diğer bakış açılarının adil ve eşit bir şekilde
değerlendirilmesini engeller. Dijital medya araçları yapıları gereği, etkileşimsellik,
hipermedya ve hızlı yayılım gibi özelliklere sahip olmaları nedeniyle
kullanıcıların içerik üretmelerine ve üretilen bu içeriklerin hızlı bir şekilde
yayılmasına olanak sağlamaktadır. Bu ağlar, özellikle, nefret söylemi içeren
olumsuz, ayrımcı, cinsiyetçi ve dışlayıcı metinlerin dolaşımını
kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, medyalararası etkileşim yaratarak bireylere
ulaşmasını da hızlandırmaktadır. Bu sebeple, nefret söylemi üretiminde etkisi
olduğu ve önemli bir rol oynadığı düşünülen örneklerin incelenmesi önem
taşımaktadır. Bu tezin amacı; dijital medyada, kullanıcılar tarafından üretilen
içerikler aracılığıyla dolaşıma giren nefret söylemi ve bu söylemlerin hangi
kategorilere dahil olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bu amaç kapsamında, dijital
medya platformlarından Facebook ve Twitter ağlarında, Türkiye'deki dört büyük
futbol kulübü Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor taraftar
grupları incelemeye alınmıştır. Bu gruplar ve bireyler tarafından üretilen ve
dolaşıma sokulan metinler aracılığıyla üretilen nefret söylemi pratikleri
incelenmiştir. Bu bağlamda analiz, iki yönlü olarak, haberlerin içeriği ve
yorumların içeriği açısından ele alınmıştır. Bu noktadan hareketle hazırlanan
çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde; nefret söylemi
ve nefret suçu kavramları ve bu kavramların yasalar ve ifade özgürlüğü ile
ilişkileri konularına değinilmiştir. Nefret duygusu, toplumun belirli
gruplarını hedef gösteren, ötekileştiren, aşağılayan ve önyargılar içeren
söylem pratikleriyle dolaşıma girdiğini nefret söylemini ortaya çıkarır. Nefret
duygusuyla ortaya çıkan nefret söylemi kısaca, tahammülsüzlük ve
hoşgörüsüzlüğün dışavurularak, belirli bir kesimin veya grubun kötülüğünün
istenmesi veya yok sayılmasıdır. Nefret söyleminin en önemli sonuçlarından biri
ise şiddete ve bu bağlamda nefret suçuna temel oluşturabilmesidir.Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 1997 yılında kabul ettiği karara göre nefret
söylemi; ırkçı nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, saldırgan
milliyetçilik ve hoşgörüsüzlüğe dayanan nefret biçimlerini yayan, savunan,
teşvik eden veya haklı gösteren ifade biçimlerinin tamamını kapsamaktadır. Ek
olarak, XVIII Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de nefret söylemi kategorisini
ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmemektedir. Çalışmanın sonraki bölümünde;
fanatizm kavramı, taraftarlık kültürü ve medyada fanatizmin konumlandırılması
ele alınmıştır. Günümüzde futbol, tüm dünyada en fazla ilgi gören spor
dallarından biridir. Bu nedenle, geniş kitleler tarafından takip edilen endüstriyel
bir oyun haline gelmiştir. Bir spor dalı olarak bakıldığında, futbolun
temelinde dostluk ve barış yatmaktadır. Ancak, medya aracılığıyla zaman zaman
nefret söyleminin yayılmasına yol açan bir araç haline dönüşmektedir.
Televizyonda yayınlanan futbol programları, medya kuruluşlarına ait basın yayın
organları, futbolcuların yorumları ve dijital medyada paylaşılan içerikler ve
yazılan yorumlar aracılığıyla nefret söylemi içeren ifadeler dolaşıma
girmektedir. Ek olarak, bu ifadeler yayılmakta ve sık sık yeniden
üretilmektedir. Bireyler, çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda, tuttukları
takımın fanı ve taraftarı olma konumundan çıkarak rakip oyuncular, rakip
taraftarlar ve hakemlerden nefret eden bireyler haline gelmektedir. Daha ileri
aşamada ise, fanatizm oranına varan nefret söylemi içerikli metinleri üreten ve
yayan fanatikler haline gelmektedirler. Diğer yönden, Türkiye'de, futbol
medyası haberlerine bakıldığında, özellikle haber başlıklarında askeri bir
dilin kullanıldığıve haberlerin milliyetçilik üzerinden konumlandırıldığı
görülmektedir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; futbol ve medya ilişkisi hem
geleneksel medya açısından hem de dijital medya açısından irdelenmiştir. Bu
bölümde, Türkiye'de geleneksel spor basınının haber dili, haber aktörlerine
değinilmiş ve dijital medyanın özellikleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Ek
olarak bu bölümde, spor medyasında nefret söylemi konusunda daha önce yapılan
çalışmalar incelenmiştir. Bu kapsamda, hem geleneksel medyadan hem de dijital
medyadan nefret söylemi örnekleri sunulmuştur. Televizyon ve gazete gibi
geleneksel kitle iletişim araçlarının yanı sıra internet temelli dijital
medyaya ait araçlar da ırksal, dinsel, ulusal ve etnik nefretin oluşmasında ve
nefret söyleminin yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. İnternetin
temelleri 1969 yılında askeri araştırma projelerini desteklemek amacıyla
atılmıştır. Günümüzde ise internet, dünya genelinde 2.9 milyar kullanıcıya
ulaşan bir ağ haline gelmiştir. Bir çok dijital medya platformlarının da
gelişmesiyle, internet sıradan kullanıcıların içerik üretebilecekleri ve bu
içerikleri dolaşıma sokabilecekleri bir alan haline gelmiştir. Bu nedenle,
geleneksel medyayadan farklı olarak dijital medya bireylerin ve grupların kendi
içeriklerini ve bir yönüyle kendi medyalarını üretmelerine izin vermektedir.
Nefret söylemi açısından bakıldığında ise, dijital medya, etkileşimsellik,
hızlı yayılım gibi özellikleriyle kullanıcıların nefret söylemi üretmesine ve
yaymasına yol açmaktadır. Üretilen bu söylemler aracılığıyla, toplumdaki farklı
gruplar ve bireyler arasındaki ötekileştirme artmaktadır. Bu durum ise, azınlık
olarak temsil edilen grupların ifade özgürlüklerinin baskılanmasına yol
açabilmektedir. Ek olarak, sosyal ağlarda, kişiler günlük hayatlarında dile
getiremedikleri ayrımcı ve nefret içerikli düşüncelerini anonim olarak daha
kolay bir XIX şekilde dile getirebilmektedir. Bu içeriklerin dolaşıma girmesine
olanak sağlayan ağlara örnek olarak, bir toplumsal paylaşım ağı olan Facebook
ve bir mikroblog olan Twitter verilebilir. Çalışmanın sonraki bölümünde; medya
kuruluşlarına ait sosyal ağlardan örneklere ve dört büyük futbol kulübüne ait
sosyal ağlara göz gezdirildikten sonra, araştırmanın asıl kısmını oluşturan
taraftar gruplarına geçiş yapılmış ve araştırma yöntemi sunulmuştur. Bu
kısımda, grupların Facebook ve Twitter'da söylemsel çözümlemesi yapılarak
nefret söylemi örnekleri ortaya konulmuştur. Karşılaştırma verisi sunması
amacıyla medya kuruluşlarına ait resmi Facebook ve Twitter profillerinden bazı
örneklere ve dört büyük futbol kulübüne ait resmi Facebook ve Twitter
profillerine göz gezdirilmiştir. Araştırmanın varsayımı olarak, nefret
söyleminin, Facebook ve Twitter platformlarında gruplar ve kullanıcılar
tarafından bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yeniden üretilerek dolaşıma
girmesi ele alınmıştır. Bu varsayımdan hareketle, araştırmanın bütününde
dijital medya aracılığıyla dolaşıma giren nefret söylemlerini görünür kılmak ve
farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Çalışmanın kuramsal çerçevesinde, Van Dijk
tarafından geliştirilen eleştirel söylem çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Bu
kapsamda, Facebook ve Twitter ağları üzerinde var olan dört büyük taraftar
kulübünün en çok bilinen gruplarının isimleri, kullandıkları profil ve kapak
fotoğrafları ve kendilerini ifade ettikleri cümleleri bir metin olarak ele
alınmıştır. Van Dijk tarafından geliştirilen analiz tablosu Facebook ve Twitter
ağlarına uygun olacak şekilde düzenlenmiştir. Taraftar grupları tarafından
paylaşılan içerikler ve bu içeriklere diğer bireyler yani sosyal ağ
kullanıcıları tarafından yazılan yorumlar iki ayrı kategori olarak ele
alınmıştır. İncelemede, eleştirel çözümlemeye uygun olarak mikro analiz ve
makro analiz kategorileri kullanılmıştır. Bu kategorilendirme üzerinden;
Facebook ve Twitter'da yer alan içeriklerin temsili makro analiz bölümünde ele
alınmıştır. Facebook ve Twitter platformlarında dolaşıma giren nefret
söylemleri kategorileri, hedef alınan gruplar, cümleler ve görseller ise mikro
analiz bölümünde ele alınmıştır. Bu kategoriler üzerinde inceleme yapılırken,
hem Facebook'tan hem de Twitter'dan gruplar tarafından yazılan ve nefret
söylemi içeren dikkat çekici içeriklerin ekran görüntüleri (screenshot)
alınarak çalışmaya eklenmiştir. Çalışmada, katılımsız gözlem tekniği
kullanılmıştır. Facebook ve Twitter ağlarında nefret söylemi içeren veya üreten
grup profilleri incelenmiştir. Çalışmanın evreni, toplumsal paylaşım ağları ve
mikrobloglardan oluşmaktadır. Örneklem ise Facebook adlı toplumsal paylaşım ağı
ile Twitter adlı mikroblog ağından oluşmaktadır. Çalışmanın en son bölümünde
ise, medyalararası etkileşime yer verilmiş ve nefret söylemiyle mücadele için
kullanılabilecek çeşitli öneriler sunulmuştur. Televizyon dünyasında, futbol
için üretilen televizyon programları yalnızca maç yayınıyla sınırlı
kalmamaktadır. Canlı maç yayını dışında, maç sonuçları, oyun XX dizilişi, hakem
ya da teknik direktör kararları ile ilgili yorum ve değerlendirmelerin
yapıldığı futbol analiz programları da yayınlanmaktadır. Günümüzde, Facebook ve
Twitter gibi dijital mecralarla birlikte taraftarların, televizyon
programlarının ve hatta futbolcuların oluşturdukları profil ve hesaplar
aracılığıyla yorum yapma durumu ortaya çıkmıştır. Bu yorumların geleneksel
medyada yayınlanan futbol programlarına sık sık konu olduğu görülmektedir.
Diğer bir deyişle, dijital medya geleneksel medyayı dönüştürerek medyalarası
etkileşim durumu yaratmaktadır. Nefret söylemi ile mücadele kapsamında ise
Tribün dergi forumu örneği ve olumlu bir futbolcu örneği olarak Didier Drogba
incelenmiştir. Ayrıca, nefret söylemini ve söylemin suça dönüşmesini önlemek
için hukuksal açıdan gerçekleştirilmesi mümkün olabilecek önlemler
incelenmiştir. Mücadelenin en önemli yöntemlerinden biri olan dijital medya
okuryazarlığına ise oldukça geniş bir yer ayrılmış ve çeşitli öneriler
sunulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda elde edilen bulgular ise, dijital
medyanın geleneksel spor medyasında olduğu gibi saldırgan milliyetçi, ayrımcı
ve cinsiyetçi nefret söylemi içeren ifadelerin oluşturulmasına ve medyalararası
etkileşim aracılığıyla yayılmasına yol açtığıdır. Ayrıca, sıklıkla karşı
taraftar grubuna yönelik siyasi içerikli nefret söylemi metinlerinin
kullanıldığı görülmüştür. Anahtar kelimeler: Spor, Futbol, Fanatizm, Facebook,
Twitter, Taraftar Grupları, Dijital Medya, Nefret Söylemi.
Yazar adı: ESRA BARUT
Danışmanı: DOÇ. DR. MUSTAFA KOÇ
Tez adı: Yeni medya okuryazarlığı, iletişim becerileri ve
demokratik eğilim: Bir yapısal eşitlik modellemesi.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Süleyman Demirel Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı
Özet:
Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin Web 2.0 teknolojileri ile
gelişmiş yeni medya okuryazarlık (YMO) düzeyleri, iletişim becerileri ve
demokratik eğilimleri arasındaki nedensel ilişkileri açıklayan teorik bir
modelin kurgulanması ve yapısal eşitlik modellemesi yoluyla ampirik olarak
doğrulanmasıdır. Çalışma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama
modeli ile desenlenmiştir. Araştırmanın verileri, Süleyman Demirel
Üniversitesi'nde 2013-2014 eğitim öğretim yılında, bahar döneminde öğrenim
gören 1047 üniversite öğrencisinden anket yoluyla toplanmıştır. Betimsel
istatistikler ve korelasyon katsayıları için SPSS 20 ve yapısal eşitlik
modellemesi için AMOS 22 programları kullanılmıştır. Analizler sonucunda,
fonksiyonel medya tüketiminin eleştirel medya tüketimi ve üretimini ve
iletişim becerilerini pozitif yönde etkilediği; fonksiyonel medya üretiminin
eleştirel medya tüketimi ve üretimini ve iletişim becerilerini pozitif yönde
etkilediği; eleştirel medya tüketiminin eleştirel medya üretimi ve demokratik
eğilimleri pozitif yönde etkilediği; iletişim becerilerinin ise eleştirel
medya tüketimi ve demokratik eğilimleri pozitif yönde etkilediği tespit
edilmiştir. Ayrıca, fonksiyonel medya tüketim ve üretiminin iletişim
becerileri ve eleştirel medya tüketimi aracılığıyla eleştirel medya üretimi
ve demokratik eğilimleri pozitif yönde dolaylı olarak etkilediği bulunmuştur.
Diğer taraftan, eleştirel medya üretiminin demokratik eğilimleri ve iletişim
becerilerinin de eleştirel medya üretimini anlamlı etkilemedikleri
görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yeni medya okuryazarlığı, iletiĢim
becerileri, demokratik eğilimler, yapısal eĢitlik modellemesi.
|
|||
Yazar adı: ZEYNEP YİĞİT
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. BARIŞ ÇETİN
Tez adı: Sınıf öğretmenelerinin medya ve televizyon okuryazarlık
düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimlerinin incelenmesi.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin medya ve
televizyon okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimlerinin çeşitli
değişkenler açısından incelenerek; medya ve televizyon okuryazarlık düzeyleri
ile eleştirel düşünme eğilimlerinin belirlenmesi ve medya ve televizyon
okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimleri arasındaki ilişiklinin
incelenmesidir. Bu araştırma tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın evrenini 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Kocaeli ili İzmit
ilçesinde görev yapmakta olan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. Çalışmanın
örneklemi küme örnekleme yöntemiyle belirlenmiş olup, İzmit ilçesinde görev
yapmakta olan 159 sınıf öğretmeni çalışmaya katılmıştır. Katılımcıların
%62,9'unu kadın, %37,1'ini erkek öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın
verileri Facione, Facione ve Giancarlo tarafından 1998'de geliştirilen ve Kökdemir
(2003) tarafından Türkçe'ye uyarlanarak geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları
yapılan "California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği" ve Korkmaz ve
Yeşil (2011) tarafından geliştirilen ve geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları
yapılan "Medya ve Televizyon Okuryazarlık Düzeyleri Ölçeği" ölçekleri
kullanılarak toplanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin demografik bilgileri
araştırmacı tarafından hazırlanan "Kişisel Bilgi Formu" ile elde
edilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde öncelikle araştırmaya
katılan örneklem grubundaki öğretmenlerin kişisel bilgileri ile ilgili veriler,
frekans ve yüzde analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Ardından araştırmanın
değişkenlerine ve ölçeklerin alt boyutlarına ait verilerin, Kolmogorov-Smirnov
Testi kullanılarak normallik analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda araştırmanın
değişkenlerinin normal dağılım sergilemediği (p<.05) görülmüş; bunun üzerine
araştırmanın alt problemlerinin analizinde nonparametrik testler
kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, sınıf öğretmenlerinin medya ve
televizyon okuryazarlık düzeylerinin okuryazarlık ve bağımlılık faktörü alt
boyutlarında yaş, mezun olunan fakülte türü, mesleki kıdem, okutulan sınıf
düzeyi, günlük internet kullanma süresi ve haftalık gazete okuma sıklığı
değişkenlerine göre anlamlı bir fark olmadığı ancak cinsiyet değişkeninde
okuryazarlık faktörü alt boyutunda kadın öğretmenler lehine, bağımlılık faktörü
alt boyutunda ise erkek öğretmenler lehine anlamlı bir fark olduğu görülmüştür.
Günlük televizyon izleme süresi değişkenine göre ise, bağımlılık faktörü alt
boyutunda televizyon izleme değişkenine göre anlamlı bir fark olduğu
görülmüştür. Ayrıca araştırmanın sonucuna göre, sınıf öğretmenlerinin eleştirel
düşünme eğilimlerinin analitiklik, açık fikirlilik, meraklılık, kendine güven,
doğruyu arama ve sistematiklik alt boyutlarında yaş, mezun olunan fakülte türü,
okutulan sınıf düzeyi, günlük televizyon izleme ve internet kullanma süresi ile
haftalık gazete okuma sıklığı değişkenlerine göre anlamlı bir fark yoktur.
Bununla beraber, cinsiyet değişkenine göre açık fikirlilik ve doğruyu arama alt
boyutlarında erkek öğretmenlerin lehine anlamlı bir fark vardır. Ayrıca mesleki
kıdem değişkenine göre analitiklik alt boyutunda anlamlı bir fark olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak, sınıf öğretmenlerinin medya ve televizyon
okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimleri orta düzeydedir ve
medya ve televizyon okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimleri
arasında düşük düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Anahtar
Kelimeler: Sınıf öğretmeni, medya okuryazarlığı, eleştirel düşünme.
Yazar adı:
MEHMET DOĞAN
Danışmanı: DOÇ. DR. YUNUS ALYAZ
Tez adı: Der Beitrag von Umweltdokumentarfilmen zur Entwicklung des
Wortschatzes von Deutschlernenden in den Vorbereitungsklassen der Uludağ
Universität / Çevre içerikli belgesel filmlerinin Uludağ Üniversitesi Hazırlık
Sınıfı Almanca öğrencilerinin sözcük dağarcıklarının gelişimine katkısı (Almanca)
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Uludağ Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Yabancı Diller EğitimiAnabilim Dalı / Alman Dili Eğitimi Bilim
Dalı
Özet: Dijital teknoloji çağında film türleri hem günlük
hayatımızı hem de eğitim hayatını etkilemektedir. Film okuryazarlığı, medya
okuryazarlığı ve çoklu okuryazarlık giderek daha büyük önem kazanmaktadır. Ses
ve resimden oluşan kendilerine özgü aktarım şekilleri ve yeni teknikleri ile
filmler Almanca derslerinin de en önemli araçlarından biri haline
dönüşmektedir. İçerikleri, teknikleri ve dilsel unsurları ile filmler sadece
dinlemeizleme yetisinin gelişimine değil, tüm dil becerilerinin gelişimi için
emsalsiz bir materyal oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı filme özgü
özellikleri, bağlam temelli ve çok duyulu sözcük öğrenme kuramları ile
bağdaştırarak çevre belgesellerinin alana özgü ve genel sözcük dağarcığı
gelişimine katkısını tespit etmektir. Belgesel film türlerinden biri olan çevre
belgeselleri ele aldıkları çevre konusunun disiplinler arası özelliği
sayesinde, belgesel film özelliklerinin (net, anlaşılabilir bir dil, standart
sözcük dağarcığı, standart cümle yapısı ve dilbilgisi, filme özgü teknikler) yanında
çevre okuryazarlığı ve sosyal değer eğitimine katkı sağlamaktadır. Bu çalışma
kapsamında Almanca öğretmenliği ve Arkeoloji Almanca hazırlık sınıflarında bir
dönem boyunca farklı çevre belgeselleri (Çevre filmleri, kısa filmler, çizgi
filmler, animasyonlar) ders materyali olarak işlenmiştir. Çevre belgesellerinin
sözcük dağarcığı gelişimine katkısını tespit etmek için ön test - son test
kontrol gruplu yarı deneysel desenli bir araştırma yöntemi uygulanmıştır. Bu
araştırmada Almanca öğretmenliği öğrencileri deney grubu olarak, Arkeoloji
bölümü öğrencileri ise kontrol grubu olarak belirlenmiş ve v ön test
karşılaştırmasıyla gruplar arasındaki uygulama öncesi mevcut olabilecek
muhtemel fark ihtimali ortadan kaldırılmıştır. Ön test ve son test olarak, bu çalışma
kapsamında oluşturulmuş çevre ile ilgili 400 temel sözcükten oluşan bir kelime
testi uygulanmış ve değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular çevre
belgesellerinin sözcük dağarcığına önemli bir katkı sağladığını ispatlamanın
yanında, bu materyalin Almanca derslerine entegre edilmesi gerektiği ve çevre
eğitiminin uluslar arası bir görev olduğu gerçeğini vurgulayan bir uygulama
şekli oluşturmalıdır. Anahtar Kelimeler: Almanca öğrenimi, Almanca öğretimi,
Almanca öğretiminde çevre belgesellerinin kullanımı, Almanca öğretiminde film
kullanımı, çevre, çevre belgeselleri, sözcük dağarcığı gelişimi.
Yazar adı: ESRA ÖRS
Danışmanı: DOÇ DR. BAYRAM BAŞ
Tez adı: İkinci sınıf öğrencilerinin görsel okuryazarlığı üzerine
bir araştırma.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Aydın Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Türkiye'de görsel okuryazarlık eğitimi incelendiğinde
verilen eğitimin öğretmen kılavuz kitaplarında yer alan etkinliklerle sınırlı
kaldığı ve görsellerin incelenmesinden öteye gitmediği görülmektedir. Son
yıllarda önemi oldukça artan görsel okuryazarlık eğitiminin ülkemizde diğer
ülkelere nazaran daha az kanıksandığı düşünülmektedir. Bu araştırmada Türkçe
1-5. Sınıflar Programında yer alan ilkokul 2. sınıf görsel okuma ve görsel sunu
kazanımlarıyla ilgili etkinlikler hazırlanarak, öğrencilerin görsel
okuryazarlığını geliştirmek ve sonuçlarını bilimsel ölçütlere göre açıklamak
amaç edinilmiştir. Bu amaç doğrultusunda 2. sınıflarda geçerli olan görsel
okuma ve görsel sunu kazanımlarına yönelik çoktan seçmeli test ve 16 adet
etkinlik hazırlanarak eylem araştırması yaklaşımı doğrultusunda uygulanmıştır.
Tez kapsamında hazırlanan tüm etkinlikler; öğretim programı, içerik, öğrenci
düzeyi, dil ve anlatım bakımından araştırmacı ve uzmanlarca incelenerek son
şekli verilmiştir. Çalışma dört bölüm, kaynakça ve eklerden oluşmaktadır.
Bunlardan ilki kavramsal çerçevedir. Kavramsal çerçevede okuma ve okuryazarlık,
görsel, görsel algı ve görsel okuryazarlığın ne olduğu incelenmiş; görsel
okuryazarlığın Türkiye'de ve diğer ülkelerdeki tarihi gelişimine bakılmış;
görsel okuryazarlığın medya okuryazarlığıyla ilişkisi ele alınmıştır. İkinci
bölümde, araştırmanın amacı, önemi, problem cümlesi, çalışma grubu, veri
toplama araçları ve verilerin analizi açıklanmıştır. Araştırma nitel araştırma
yöntemlerinden eylem araştırması deseninde yürütülmüştür. Ancak araştırmada
nicel araştırma yöntemlerinden de faydalanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu
öğrencilerini, İstanbul Küçükçekmece'de bulunan Sefaköy 100. Yıl İlkokulunun
2-C sınıfında öğrenim gören 10 kız ve 10 erkek öğrenci oluşturmaktadır.
Çalışmadaki veri toplama araçları ise; katılımlı gözlem, araştırmacı günlüğü,
öğrenci günlükleri, öğrenci ürün dosyaları, video kayıtları ve doküman analizi
olarak ifade edilebilir. Üçüncü bölümde, görsel okuma ve görsel sunu
etkinliklerinden elde edilen bulgular ortaya koyulmuş; öğrencilerin çalışma
kâğıtlarından alınan örneklerle bulgular betimlenmiş; bazı veriler içerik
analizine tabi tutularak kodlanmış ve kategorilendirilmiş; ön test ve son test
sonuçları ise karşılaştırılarak öğrencilerin gelişme düzeylerine bakılmış ve
sonuçlar yorumlanmıştır. Dördüncü bölüm sonuç ve öneriler bölümüdür. Bu bölümde
öğrencilerin görsel okuryazarlığına dair tespit edilen bulgular uygulanan
etkinliklerin ve eylem araştırmasının işlevselliği ve geri bildirimi yönünden
açıklanarak bu doğrultuda öneriler getirilmiştir.
Yazar adı: ASUMEN TUNCER
Danışmanı: DOÇ. DR. NEŞE ASLAN
Tez adı: Eğitim Fakültesi öğrencilerinin medya okuryazarlık
düzeyleri: İzmir örneklemi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ege Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın temel amacı; eğitim fakültesi
öğrencilerinin medya okuryazarlık düzeylerinin belirlenerek, medya okuryazarlık
düzeyleri ile demografik özelikleri ve kitle iletişim araçları ile olan
ilişkilerinin incelenmesidir. Amaç doğrultusunda hazırlanan ölçek formu;
2010-2011 eğitim öğretim yılında Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi
Eğitim Fakültesi?nde eğitim gören ve ölçek uygulamasını kabul eden 705
öğrenciye uygulanmıştır. Ölçeklerden elde edilen veriler bilgisayar ortamında
SPSS 17.0 istatistik paket programı aracılığıyla analiz edilmiştir.
Öğrencilerin demografik özelikleri ve kitle iletişim araçları ile olan
ilişkilerinin belirlenmesinde frekans ve yüzde istatistiklerinden, medya
okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesinde ortalama ve standart sapma
istatistiklerinden faydalanılmıştır. Öğrencilerin medya okuryazarlık
düzeylerinin demografik özelikleri ve kitle iletişim araçları ile olan
ilişkilerine göre farklılaşma durumlarının incelenmesinde ise Tek yönlü ANOVA
ve Scheffe testlerinden faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda; eğitim fakültesi
öğrencilerinin yüksek medya okuryazarlık düzeylerinde oldukları ve öğrencilerin
yaşlarına, bölümlerine, mezuniyet alanlarına, televizyon izleme sıklıklarına
göre medya okuryazarlık düzeylerinin farklılaşmadığı, cinsiyetlerine, öğretim
türlerine, mezun oldukları lise türlerine, bilgisayara ve internete sahip olma
durumlarına göre ise medya okuryazarlık düzeylerinde farklılaşmalar olduğu
sonuçlarına ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Medya, medya okuryazarlığı, bilgi
okuryazarlığı
Yazar adı: EYÜP YILMAZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. SONER ALADAĞ
Tez adı: Sınıf öğretmeni adaylarının gazete ve dergi takip etme
alışkanlıkları ile eleştirel ve medya okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişki.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Adnan Menderes Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının gazete
ve dergi takip etme alışkanlıkları ile eleştirel ve medya okuryazarlık
düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir.Bu araştırmada nicel araştırma
metodundan faydalanılmıştır. Araştırma modeli genel tarama modellerinden
betimsel - ilişkisel tarama modeli özelliklerine sahiptir. Araştırmanın çalışma
evrenini 2012 ? 2013 eğitim öğretim yılında Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümün normal öğretim ve ikinci öğretimde öğrenim
gören tüm sınıf öğretmeni adayları oluşturmaktadır. Sınıf öğretmeni adaylarının
tamamına yakınına (N= 579) ulaşıldığı için örneklem seçimine gidilmemiş,
ulaşılan grup çalışma evreni olarak kabul edilmiştir. Araştırmada veri toplamak
amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ?Eleştirel Okuryazarlık Ölçeği? ve
Özgen ve Korkmaz (2011) tarafından geliştirilen ?Medya ve Televizyon
Okuryazarlık Düzeyleri Ölçeği? gerekli izinler alındıktan sonra kullanılmıştır.
Eleştirel Okuryazarlık Ölçeği geliştirilmesi kapsamında ilgili literatür
taraması yapılmış, uzman görüşlerine başvurulmuş ve benzer ölçekler
incelenmiştir. Tüm bu çalışmaların sonucunda 20 maddelik taslak soru havuzu
oluşturulmuştur. Oluşturulan taslak soru havuzu bir dilbilim uzmanına iki alan
uzmanına ve bir psikolojik danışmanlık ve rehberlik uzmanına inceletilerek
alınan geri dönütler doğrultusunda 6 madde çıkartılarak toplam 14 maddeden
oluşan ölçeğin son hali oluşturulmuştur. Ölçek 203 sosyal bilgiler öğretmeni
adayına ön uygulaması gerçekleştirilerek ölçeğe ilişkin geçerlik ve güvenirlik
çalışmaları yapılmış ve 14 maddeden ve 2 boyuttan oluşan ölçek son halini
almıştır. Ölçeğin Cronbach Alpha değeri .82 olarak bulunmuştur. Araştırmada
elde edilen verilerin analizinde chi-square (Kay-Kare), Çok Değişkenli ANOVA
(MANOVA) ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Araştırmanın
sonucunda kızların erkeklere göre daha fazla gazete ve dergi takip etme
alışkanlığına sahip olduğu, adayların anne ve baba eğitim durumları ile dergi
takip etme alışkanlıkları arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğu
söylenebilir. Yine araştırmaya katılan adayların cinsiyetlerine, sınıf
düzeylerine ve baba eğitim durumlarına göre medya bağımlılık düzeyleri arasında
anlamlı fark bulunmuştur. Adayların gazete takip etme alışkanlıkları ile medya
bağımlılık düzeyleri arasında ve dergi takip etme alışkanlıkları ile eleştirel
yazma becerileri arasında anlamlı ilişki olduğu bulunan bir diğer sonuçtur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Okuryazarlık, Medya, Ele?tirel Okuryazarlık, Medya Okuryazarlığı
Yazar adı: AHU AKDEMİR KÖSE
Danışmanı: DOÇ. DR. SALİH ZEKİ GENÇ
Tez adı: İlköğretim öğrencilerinin izledikleri televizyon
programlarının şiddete başvurma eğilimleri ile ilgili görüşlerinin
değerlendirilmesi.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü /
Özet:
İlköğretim Öğrencilerinin İzledikleri Televizyon Programlarının, Şiddete Başvurma Eğilimlerine Etkisi isimli araştırmada geleceğin teminatı olan çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilecek zararlı içerik unsurları bağlamında televizyon, çocuk ve şiddet ilişkisi tartışılmaktadır.
Bu araştırmanın ana amacı çocukların kolaylıkla ulaşabilecekleri kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun, ilköğretim I. kademe 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin şiddeti kullanma eğilimlerine etkisini incelemektir. İlköğretim okullarında öğrenim görmekte olan 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin televizyon programlarındaki şiddet ve saldırgan davranışlardan etkilenip kendilerinin de şiddet ve saldırganlık içeren davranışlarda bulunup bulunmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini, İstanbul İli, Maltepe İlçesi'ndeki ilköğretim okullarında öğrenim gören 10- 12 yaş aralığında 561'i kız, 559'u erkek, toplam 1120 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmanın verilerini toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen veri toplama aracı kullanılmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulguların analizinde frekans ve yüzde dağılımları kullanılmış, ayrıca öğrencilerin sınıf, cinsiyet, anne- baba eğitimi ve aile yapısı değişkenlerine göre, televizyondaki şiddetin öğrenciler üzerindeki etkisini belirleyebilmek için (2X2) Kİ KARE testi kullanılarak 0,05 düzeyinde anlamlılık aranmıştır.
Bulgularda sonuç olarak; çocukların en çok izlediği program türünün, dizi film olduğu, öğrenciler tarafından işaretlenen dizi programlarının içeriklerinin çocuklara uygun olmadığı, şiddet unsuru içerdiği, kahramanlarının saldırgan özelliklere sahip olduğu, çocukların da bu davranışları örnek aldığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, saldırganlık, çocuk, ilköğretim, medya okuryazarlığı
İlköğretim Öğrencilerinin İzledikleri Televizyon Programlarının, Şiddete Başvurma Eğilimlerine Etkisi isimli araştırmada geleceğin teminatı olan çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilecek zararlı içerik unsurları bağlamında televizyon, çocuk ve şiddet ilişkisi tartışılmaktadır.
Bu araştırmanın ana amacı çocukların kolaylıkla ulaşabilecekleri kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun, ilköğretim I. kademe 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin şiddeti kullanma eğilimlerine etkisini incelemektir. İlköğretim okullarında öğrenim görmekte olan 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin televizyon programlarındaki şiddet ve saldırgan davranışlardan etkilenip kendilerinin de şiddet ve saldırganlık içeren davranışlarda bulunup bulunmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini, İstanbul İli, Maltepe İlçesi'ndeki ilköğretim okullarında öğrenim gören 10- 12 yaş aralığında 561'i kız, 559'u erkek, toplam 1120 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmanın verilerini toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen veri toplama aracı kullanılmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulguların analizinde frekans ve yüzde dağılımları kullanılmış, ayrıca öğrencilerin sınıf, cinsiyet, anne- baba eğitimi ve aile yapısı değişkenlerine göre, televizyondaki şiddetin öğrenciler üzerindeki etkisini belirleyebilmek için (2X2) Kİ KARE testi kullanılarak 0,05 düzeyinde anlamlılık aranmıştır.
Bulgularda sonuç olarak; çocukların en çok izlediği program türünün, dizi film olduğu, öğrenciler tarafından işaretlenen dizi programlarının içeriklerinin çocuklara uygun olmadığı, şiddet unsuru içerdiği, kahramanlarının saldırgan özelliklere sahip olduğu, çocukların da bu davranışları örnek aldığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, saldırganlık, çocuk, ilköğretim, medya okuryazarlığı
Yazar adı: TUĞRUL ÇOMU
Danışmanı: PROF. DR. MUTLU BİNARK
Tez adı: Video paylaşım ağlarında nefret söylemi: Youtube örneği
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı
Özet: Bu tezde, yeni medya ortamlarından video paylaşım
ağlarında dolaşıma sokulan nefret söylemi incelenmektedir. Yeni medyanın
özellikleri, kullanıcıların içerik üretmelerine ve bu içerikleri İnternet
üzerinden dolaşıma sokmalarına olanak tanımaktadır. Kullanıcıların ürettikleri
bu içerikler arasında olumlu pek çok örneğin yanı sıra olumsuz örnekler olarak
nefret söylemi barındıran içerikler de bulunmaktadır. Bu durum, kullanıcı
türevli nefret içeriklerindeki söylemlere dikkat vermeyi gerektirmektedir.
Diğer taraftan ağ üzerinde bulunan videolar, farklı yeni medya uygulamaları
üzerinden de çok sayıda kullanıcıya ulaşabilmektedir. Bir yeni medya uygulaması
olan video paylaşım ağlarında, yeni medyanın risk ve olanaklarının her ikisi de
bulunmaktadır. Risklerden biri olan kullanıcı türevli nefret içeriklerinin,
hangi söylemsel pratiklerle dolaşıma girdiği bu çalışmanın temel inceleme
konusudur.
Bu amaçla, Birinci Bölüm'de yeni medya ortamı ve bu ortamın özellikleri değerlendirilmiş, İkinci Bölüm'de video kavramı ve bir yeni medya uygulaması olan video paylaşım ağlarının özellikleri incelenmiştir. Üçüncü Bölüm'de, fikir ve ideolojilerin yayılmasında söylemin önemi üzerinde durularak nefret söylemi tanımlanmış, Dördüncü Bölüm'de ise kullanıcı türevli nefret videolarına söylem analizi uygulanmıştır. Sonuç bölümünde ise, yeni medya ortamındaki nefret söylemiyle mücadele için yeni medya okuryazarlığı önerilmiştir.
Bu amaçla, Birinci Bölüm'de yeni medya ortamı ve bu ortamın özellikleri değerlendirilmiş, İkinci Bölüm'de video kavramı ve bir yeni medya uygulaması olan video paylaşım ağlarının özellikleri incelenmiştir. Üçüncü Bölüm'de, fikir ve ideolojilerin yayılmasında söylemin önemi üzerinde durularak nefret söylemi tanımlanmış, Dördüncü Bölüm'de ise kullanıcı türevli nefret videolarına söylem analizi uygulanmıştır. Sonuç bölümünde ise, yeni medya ortamındaki nefret söylemiyle mücadele için yeni medya okuryazarlığı önerilmiştir.
Yazar adı: ADEM BOZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. KERİM DEMİRCİ
Tez adı: 2007 Genel Seçim mitinglerinin iktidar ve ana muhalefet
partileri bağlamında dil bilgisel bir incelemesi.
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Pamukkale Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstistüsü / Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı / Türkçe Eğitimi Bilim Dalı
Özet: İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellikler;
düşünebilmesi, konuşabilmesi ve kültür oluşturabilmesidir. Kültür
oluşturabilmenin en temel gereksinimi de dildir.
Dili, insanı tanımak için bir araç olarak görüyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde siyasetçilerin her alanda boy gösterdiğini düşünürsek, siyasetçilerin dil kullanımının da eğitim çağındaki bireyleri etkilemesi kaçınılmazdır. Siyasetçilerimizin dil kullanımının, Türkçenin ve toplumun söz varlığına katkısının çalışmamızın temel amacıdır.
Çalışmanın birinci bölümünde; dil, dilbilim, dil bilgisi kavramları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ikinci bölümünde; sosyal dilbilim ve siyaset dili açıklanmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; siyasetçilerin miting konuşmaları dilbilimsel olarak incelenmiş ve örneklenmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde; siyasetçilerin dil kullanımının, Türkçenin söz varlığına katkıları, bilinçli medya okuryazarlığı ve Türkçe eğitimine ne gibi katkılar sağlayacağı açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dil, Soysal Dilbilim, Siyaset Dili, Dil Bilgisel Düzeyler, Eğitim
Dili, insanı tanımak için bir araç olarak görüyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde siyasetçilerin her alanda boy gösterdiğini düşünürsek, siyasetçilerin dil kullanımının da eğitim çağındaki bireyleri etkilemesi kaçınılmazdır. Siyasetçilerimizin dil kullanımının, Türkçenin ve toplumun söz varlığına katkısının çalışmamızın temel amacıdır.
Çalışmanın birinci bölümünde; dil, dilbilim, dil bilgisi kavramları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ikinci bölümünde; sosyal dilbilim ve siyaset dili açıklanmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; siyasetçilerin miting konuşmaları dilbilimsel olarak incelenmiş ve örneklenmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde; siyasetçilerin dil kullanımının, Türkçenin söz varlığına katkıları, bilinçli medya okuryazarlığı ve Türkçe eğitimine ne gibi katkılar sağlayacağı açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dil, Soysal Dilbilim, Siyaset Dili, Dil Bilgisel Düzeyler, Eğitim
Yazar adı: ADEM KARATAŞ
Danışmanı: YRD. DOÇ.DR. M. KEMAL. KARAMAN
Tez adı: Öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyleri.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Afyon Kocatepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İlköğretim
Bölümü / Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın genel amacı, öğretmen adaylarının
görüşlerine göre, öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeylerini
belirlemektir. Ayrıca öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeylerini
cinsiyet, yaş, bölüm, öğretim türü, mezun olunan lise, liseden mezun olunan
puan türü, bilgisayar kullanım olanağı, internet kullanım olanağı, gazete takip
edip etmeme, TV kullanım sıklıkları, TV kullanım amaçları, internet kullanım
sıklıkları ve internet kullanım amaçları gibi değişkenlerin ne düzeyde
açıkladığını da incelemektir.
Çalışma grubu olarak, 2007-2008 öğretim yılında Uşak Eğitim Fakültesi'nde kayıtlı Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği öğrencilerinden oluşan 560 kişilik öğretmen adayı seçilmiştir.
Araştırmada medya okuryazarlık düzeylerini ölçmek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ?Medya Okuryazarlık Düzey Belirleme Ölçeği (MODBÖ)? kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, faktör analizi, korelasyon, t testi ve anova testi kullanılmıştır.
Araştırmada öğretmen adaylarının liseden mezun oldukları puan türleri, bilgisayar sahipliği, internet bağlantısının olup olmaması, gazete okumaları, TV izleme sıklıkları ve İnternet kullanım sıklıklarının medya okuryazarlık düzeyi üzerinde etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya, Kitle İletişim Araçları, Okuryazarlık
Çalışma grubu olarak, 2007-2008 öğretim yılında Uşak Eğitim Fakültesi'nde kayıtlı Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği öğrencilerinden oluşan 560 kişilik öğretmen adayı seçilmiştir.
Araştırmada medya okuryazarlık düzeylerini ölçmek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ?Medya Okuryazarlık Düzey Belirleme Ölçeği (MODBÖ)? kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, faktör analizi, korelasyon, t testi ve anova testi kullanılmıştır.
Araştırmada öğretmen adaylarının liseden mezun oldukları puan türleri, bilgisayar sahipliği, internet bağlantısının olup olmaması, gazete okumaları, TV izleme sıklıkları ve İnternet kullanım sıklıklarının medya okuryazarlık düzeyi üzerinde etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya, Kitle İletişim Araçları, Okuryazarlık
Yazar adı: LEVENT ÇETİNKAYA
Danışmanı: PROF. DR. REMZİ Y. KINCAL
Tez adı: Ortaöğretim kurumlarındaki 10. Sınıf öğrencilerinin
elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeyleri.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı /
Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı
Özet:
Araştırmanın amacı, ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 10. sınıf
öğrencilerinin elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeylerini
belirlemektir. Bu temel amaç doğrultusunda öğrencilerin, elektronik
oyunlardaki mesajları algılama düzeylerinin; cinsiyet, okul türü, yaşamış
olduğu sosyo-ekonomik düzey ve ailenin eğitim durumu açısından anlamlı bir
farklılığın olup olmadığı araştırılmıştır. Ayrıca öğrencilerin oynadıkları
elektronik oyunların tür ve düzeyleri, elektronik oyunlar ile medya
okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişki ve mesajları algılama düzeylerine
etkileri belirlenmeye çalışılmıştır.
Bu araştırma, ortaöğretim kurumlarında 10. sınıf öğrencilerinin elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeylerinin incelendiği alan araştırması olup, tarama (survey) modeline göre yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen ?elektronik oyunlar? anketi kullanılmıştır. Geliştirilen anketin ortaöğretim öğrencilerine uygulanıp uygulanamayacağını belirlemek amacıyla geçerlilik ve güvenirlilik çalışması yapılmış ve olumlu sonuç alınmıştır. Araştırmanın anketi, Marmara bölgesi sınırları içinde sosyo-ekonomik düzeylerine göre belirlenen il ve ilçelerde bulunan, farklı türlerdeki ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 1621 öğrenciye uygulanmıştır. Toplanan veriler SPSS15.0 programı ile betimsel istatistikler, t testi ve varyans analizi kullanılarak çözümleme yapılmıştır. Araştırmada öğrencilerin elektronik oyun oynama düzeyleri, elektronik oyunlara ilişkin tutumları, elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeyleri ile medya okuryazarlık düzeyleri elektronik oyunlar anketinden elde edilen puanlar arasındaki farka bakılarak ortaya konulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular, elektronik oyunlara karşı erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha olumlu bir tutum sergilediğini, kız öğrenciler ise daha temkinli yaklaştığını göstermektedir. Ayrıca öğrencilerin elektronik oyunlara karşı geliştirdikleri tutumlarda, mesajların algılanması ve medya okuryazarlığı düzeylerinde, cinsiyet, okul türü, ailenin eğitim düzeyi ve yaşamış olduğu çevrenin sosyo-ekonomik düzeyinin etkili olduğu görülmektedir. |
|||
Yazar adı: AYŞEGÜL NERGİS
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. MURAT AŞICI
Tez adı: İlköğretim birinci sınıf öğrencilerinin ön okuryazarlık
davranışları ile annelerinin okuryazarlığa olan ilgisi arasındaki ilişki.
Yılı. 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Bölümü / Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı / Sınıf
Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Araştırmada, İlköğretim okulları birinci sınıf
öğrencilerinin ön okuryazarlık davranışları ile annelerinin okuryazarlığa olan
ilgileri arasındaki ilişki incelenmiştir.
Araştırmaya İstanbul il sınırları içindeki üç farklı okuldan 317 birinci sınıf öğrencisi ve bu öğrencilerin anneleri katılmıştır. Annelerin okuryazarlığa olan ilgisini ölçen anket araştırmacı tarafından hazırlanmış olup geçerlilik ve güvenirlik analizleri araştırmada açıklanmıştır. Birinci sınıf öğrencilerinin ön okuryazarlık davranışları ölçeği ise, bu yaş grubundaki öğrencilerin okula geldikleri çağda kazanmış olabilecekleri okuryazarlık davranışlarına dair 28 maddeden oluşmaktadır.
Araştırmadan elde edilen verilerin analizlerine göre, araştırmanın sonuçları şunları göstermektedir:
? Kız öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları gösterme eğilimindedirler.
? Okul öncesi eğitim kurumuna gitmiş olan öğrenciler, gitmemiş olanlara göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedirler.
? Ailelerin sosyo-ekonomik düzeyleri, yaşları, eğitim durumları yükseldikçe öğrencilerin ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Düzenli bir işte çalışan annelerin çocukları daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedir.
? Annelerin serbest zamanlarını okuma etkinlikleriyle geçirme ve kendilerini yazı ile ifade etme alışkanlıkları, medya okuryazarlığına olan ilgileri ve kitapla olan etkileşimleri arttıkça çocuklarının ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Annelerin basılı materyallerle olan ilişkileri ile çocuklarının ön okuryazarlık davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Bulunan bu sonuçlar ışığında, çeşitli kurum ve kuruluşlara okuryazarlığın önemi ve erken yaştan itibaren desteklenmesi hususunda bazı öneriler getirilmiştir.
Anahtar sözcükler: okuryazarlık, okuma-yazma gelişimi, okuma alışkanlığı, anne-çocuk etkileşimi.
Araştırmaya İstanbul il sınırları içindeki üç farklı okuldan 317 birinci sınıf öğrencisi ve bu öğrencilerin anneleri katılmıştır. Annelerin okuryazarlığa olan ilgisini ölçen anket araştırmacı tarafından hazırlanmış olup geçerlilik ve güvenirlik analizleri araştırmada açıklanmıştır. Birinci sınıf öğrencilerinin ön okuryazarlık davranışları ölçeği ise, bu yaş grubundaki öğrencilerin okula geldikleri çağda kazanmış olabilecekleri okuryazarlık davranışlarına dair 28 maddeden oluşmaktadır.
Araştırmadan elde edilen verilerin analizlerine göre, araştırmanın sonuçları şunları göstermektedir:
? Kız öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları gösterme eğilimindedirler.
? Okul öncesi eğitim kurumuna gitmiş olan öğrenciler, gitmemiş olanlara göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedirler.
? Ailelerin sosyo-ekonomik düzeyleri, yaşları, eğitim durumları yükseldikçe öğrencilerin ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Düzenli bir işte çalışan annelerin çocukları daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedir.
? Annelerin serbest zamanlarını okuma etkinlikleriyle geçirme ve kendilerini yazı ile ifade etme alışkanlıkları, medya okuryazarlığına olan ilgileri ve kitapla olan etkileşimleri arttıkça çocuklarının ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Annelerin basılı materyallerle olan ilişkileri ile çocuklarının ön okuryazarlık davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Bulunan bu sonuçlar ışığında, çeşitli kurum ve kuruluşlara okuryazarlığın önemi ve erken yaştan itibaren desteklenmesi hususunda bazı öneriler getirilmiştir.
Anahtar sözcükler: okuryazarlık, okuma-yazma gelişimi, okuma alışkanlığı, anne-çocuk etkileşimi.
Yazar adı: ELVAN BAŞARAN TAŞ
Danışmanı: PROF. DR. ATİLLA
GİRGİN
Tez adı: Türkiye’de çocuk dergilerinin çocuk eğitimine katkısı ve
milliyet dergisi.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Bilimleri Anabilim Dalı / Genel Gazetecilik Bilim Dalı
Özet:
Türkiye'de Çocuk Dergilerinin Çocuk Eğitimine Katkısı ve Milliyet Kardeş
Dergisi? adlı çalışmada, çocuk eğitimine olumlu açıdan katkı sağlayan çocuk dergisinin
nasıl olması gerektiği Milliyet Kardeş dergisi incelemesiyle saptanmıştır.
Öncelikle, eğitim kavramı üzerinde durularak, çocuk gelişiminde eğitimin rolü araştırılmıştır. Buradan hareketle toplumsallaşma süreciyle bağlantılı olarak, çocuk eğitiminde ailenin ve okulun rolü irdelenmiş ve nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. İncelenen örnek Milliyet Kardeş dergisi olduğu için ayrıca medyanın çocuk eğitimine etkisi ve medya okuryazarlığı kavramı üzerinde de durulmuştur. Çünkü ailenin, okulun ve medyanın rolü, çocuk üzerindeki olumlu veya olumsuz etkisini yaşam boyu hissettirmektedir. Türkiye'de çocuk dergilerinin eğitimdeki yerinin saptanması için Türkiye'deki çocuk dergileri ve tarihsel gelişimleri araştırılmıştır. Son olarak da Milliyet Kardeş dergisinin son bir yılda çıkan sayıları incelenmiştir. Okuyucusunu önemseyen Milliyet Kardeş, çocuklarla direkt iletişime girmiş, onların becerilerini ortaya çıkarmıştır. Bu yöntem sayesinde, derginin hazırlanmasında çocukların katkıları olmuş, dergide çocukların beğeni ve istekleri sergilenmiştir. Dergide, çocuğun ürününün böyle ortaya çıkarılması ile yaratıcılık özendirilmiştir. Sonuç olarak; derginin bazı eksiklerinin olması dışında, içeriğinde edebiyat ürünleri, dünyadan haberler, hayvan sevgisi ve fen bilimleri temalarının önemli bir yer tuttuğu gözlenmiş. Çocuğun hemen hemen tüm gereksinim ve becerilerini düşünen bir dergi olma niteliği taşıyan Milliyet Kardeş, çocuğa kişisel bir ilgi ile yaklaştığı tespit edilmiştir. Yayımlandığı yıllarda pek çok çocuğa okuma ve edebiyat zevki vermiş, ayrıca bugün ustalığını kabul etmiş pek çok sanatçının keşfine de yol açmıştır. Dergi içeriği ve çocuğa yaklaşımı ile Milliyet Çocuk dergisi ekolünü eğitim açısından geliştirerek sürdürmüştür. Gösterilen bu beğenide, Türkçe'yi güzel kullanması, baskısındaki kalite, konularının değişik ve dünyaya açık olması ve çocuğa yaklaşımındaki ciddiyetin rolü büyüktür. |
|||
Yazar adı: TAMER ÖZSOY
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. HAKAN PEHLİVAN
Tez adı: İlköğretim 2. Kademe öğrencilerinin popüler kültür görünümlerine estetik eleştirileri.
Yılı: 2007
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Eğitim Programları ve Öğretimi Anabilim Dalı.
Özet: Bu araştırmada lköğretim (II. Kademe) 6., 7. ve 8.sınıf
öğrencilerinin popular kültür
görünümlerine yönelik eleştirilerinin neler olduğu incelenmiştir. Araştırma verilerinin
toplanmasında bir sanat eleştirisinde bulunması gereken boyutlara ilişkin olarak hazırlanan
sorular kullanılmıştır. Öğrencilerin verdikleri cevaplar çözümlenmiştir.
Araştırma bulguları doğrultusunda önerilenler şunlardır:
1. Çok yönlü sanat öğretimi, sanat eğitiminde çağdaş yaklaşımlar gerektirir.
2. Ders içerikleriyle ilgili sanatsal kavramların ve kültürel değerlerin etkinlik sürecinde
öğrencilere kavratılması bir zorunluluk olmalıdır.
3. Sanat öğretiminde teori ve uygulama birlikte yürütülmelidir.
4. Öğretimde sadece beceri ve ustalık amaçlanmamalıdır.
5. Her çocuğun yaratıcı bir yetiye sahip olduğu düşünülerek programlar çocuk merkezli
olarak planlanmalı ve geliştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Popüler Kültür, Estetik, Görsel Sanatlar Eğitimi, Medya Okuryazarlığı.
görünümlerine yönelik eleştirilerinin neler olduğu incelenmiştir. Araştırma verilerinin
toplanmasında bir sanat eleştirisinde bulunması gereken boyutlara ilişkin olarak hazırlanan
sorular kullanılmıştır. Öğrencilerin verdikleri cevaplar çözümlenmiştir.
Araştırma bulguları doğrultusunda önerilenler şunlardır:
1. Çok yönlü sanat öğretimi, sanat eğitiminde çağdaş yaklaşımlar gerektirir.
2. Ders içerikleriyle ilgili sanatsal kavramların ve kültürel değerlerin etkinlik sürecinde
öğrencilere kavratılması bir zorunluluk olmalıdır.
3. Sanat öğretiminde teori ve uygulama birlikte yürütülmelidir.
4. Öğretimde sadece beceri ve ustalık amaçlanmamalıdır.
5. Her çocuğun yaratıcı bir yetiye sahip olduğu düşünülerek programlar çocuk merkezli
olarak planlanmalı ve geliştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Popüler Kültür, Estetik, Görsel Sanatlar Eğitimi, Medya Okuryazarlığı.
Yazar adı: NAGEHAN HACIALİOĞLU
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. BURAK BUYAN
Tez adı: Televizyon grselliği ve insan beyni/zihni
Yılı: 2007
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Beykent Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Sinema Televizyon Anabilim Dalı / Sinema Bilim Dalı
Özet: Bu Tez Çalışmasında; Televizyon görselliği ve insan beyni
arasındaki ilişki ele
alınacaktır. Televizyon, yapısal olarak teknoloji ve insanla sınırlıdır. Günümüzde,
teknolojik gelişmeler hızlanmış ve televizyon yayıncılığı oldukça deneyim kazanmıştır.
İzleme sürelerinin umulanın ötesinde artmasıyla birlikte, televizyon büyük bir güç haline
gelmiştir. Bilimsel gelişmeler, insan beyninin sabit bir işleyişi olmadığını, belirli
koşullarda değişebildiğini artık kanıtlamıştır. Başlangıçta, ulaşmak istediği insanın verili
işleyişine uygun olarak kendini kuran ve kurallarını belirleyen televizyon, artık bu kuralları
yıkmaktadır. Teknolojik sınırları sürekli genişleyen televizyon, insanın zihinsel
süreçlerinin belirlediği sınırı izleyicisinin zihnini değiştirmek suretiyle kendi lehine
genişletmektedir. Televizyon, içeriği bir yana sadece görselliğiyle bile, insan doğasını
değiştirmektedir. Bu değişimlerin yarattığı sonuçlar, bilimsel çalışmalarla ortaya
konulmakta, kimi eleştirel yaklaşımlar gelişmekte ve bazı önlemler uygulamaya
sokulmaktadır. Televizyonun verdiği zararlar kısmi olarak ele alınmaktadır. Genel bakış;
davranışları, ruhu ve bedeni insanın bütünlüğünden ayrı unsurlar gibi ele almakta, bu
unsurlarda oluşan değişimlerin insan zihnini değiştirmediğini varsaymaktadır. Muhalif
yaklaşımlar, genel bakışa eklemlenen eleştiriler getirmekte, buna binaen alınan önlemler
ise, aynı bakışın yetersiz çözümlerini sunmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimi, koruyucu
simge sistemi gibi önlemler, kısmi de olsa zararları bilmenin bireyleri koruyacağı
düşüncesini telkin etmektedir. Genel bakış, televizyonu, yayın içeriğine indirgeyerek
görselliğinin verdiği asıl zararı örtmektedir. Önümüzdeki süreçte televizyonun, sadece
görselliğiyle bile insan beynine/zihnine, bir bütün olarak insan sağlığına zarar vermeye
devam edeceği söylenebilir. Bu durumun toplumsal düzeyde önemli sonuçlar doğuracağı
açıktır. Bu çalışma, kendini insanın zihinsel süreçlerini veri alarak kuran ve geldiği
noktada insana rağmen ilerleyen televizyona görsel açıdan bir yaklaşım denemesidir.
Anahtar Kelimeler: Televizyon, Görsellik, İnsan, Beyin/Zihin, Sağlık
alınacaktır. Televizyon, yapısal olarak teknoloji ve insanla sınırlıdır. Günümüzde,
teknolojik gelişmeler hızlanmış ve televizyon yayıncılığı oldukça deneyim kazanmıştır.
İzleme sürelerinin umulanın ötesinde artmasıyla birlikte, televizyon büyük bir güç haline
gelmiştir. Bilimsel gelişmeler, insan beyninin sabit bir işleyişi olmadığını, belirli
koşullarda değişebildiğini artık kanıtlamıştır. Başlangıçta, ulaşmak istediği insanın verili
işleyişine uygun olarak kendini kuran ve kurallarını belirleyen televizyon, artık bu kuralları
yıkmaktadır. Teknolojik sınırları sürekli genişleyen televizyon, insanın zihinsel
süreçlerinin belirlediği sınırı izleyicisinin zihnini değiştirmek suretiyle kendi lehine
genişletmektedir. Televizyon, içeriği bir yana sadece görselliğiyle bile, insan doğasını
değiştirmektedir. Bu değişimlerin yarattığı sonuçlar, bilimsel çalışmalarla ortaya
konulmakta, kimi eleştirel yaklaşımlar gelişmekte ve bazı önlemler uygulamaya
sokulmaktadır. Televizyonun verdiği zararlar kısmi olarak ele alınmaktadır. Genel bakış;
davranışları, ruhu ve bedeni insanın bütünlüğünden ayrı unsurlar gibi ele almakta, bu
unsurlarda oluşan değişimlerin insan zihnini değiştirmediğini varsaymaktadır. Muhalif
yaklaşımlar, genel bakışa eklemlenen eleştiriler getirmekte, buna binaen alınan önlemler
ise, aynı bakışın yetersiz çözümlerini sunmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimi, koruyucu
simge sistemi gibi önlemler, kısmi de olsa zararları bilmenin bireyleri koruyacağı
düşüncesini telkin etmektedir. Genel bakış, televizyonu, yayın içeriğine indirgeyerek
görselliğinin verdiği asıl zararı örtmektedir. Önümüzdeki süreçte televizyonun, sadece
görselliğiyle bile insan beynine/zihnine, bir bütün olarak insan sağlığına zarar vermeye
devam edeceği söylenebilir. Bu durumun toplumsal düzeyde önemli sonuçlar doğuracağı
açıktır. Bu çalışma, kendini insanın zihinsel süreçlerini veri alarak kuran ve geldiği
noktada insana rağmen ilerleyen televizyona görsel açıdan bir yaklaşım denemesidir.
Anahtar Kelimeler: Televizyon, Görsellik, İnsan, Beyin/Zihin, Sağlık
B.) DOKTORA TEZLERİ
Yazar adı: ERHAN GÖRMEZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM TURAN
Tez adı: Ortaokul öğrecilerinin medya okuryazarlığı düzeyleri
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sosyal Bilgiler Eğitimi Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin medya
okuryazarlığı düzeylerini tespit etmektir. Bunun yanında bu çalışma
aracılığıyla, öğrencilerin karşılaştıkları kitle iletişim araçlarını
yorumlarken (okurken) okulda almış oldukları medya okuryazarlığı dersinin bu
dersi almayan öğrencilere kıyasla bir etkisinin olup olmadığını ortaya
koymaktır. Bu araştırmada, nitel veri toplama araçlarından görüşme yöntemi
kullanılmıştır. Araştırma kapsamında medya okuryazarlığı dersini alan 10 ve
almayan 10 sekizinci sınıf öğrencisi ile bu öğrencilerin velileriyle
araştırmacı tarafından hazırlanan yarı-yapılandırılmış görüşme formları
kullanılarak görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yarı-yapılandırılmış görüşme
formunda kullanılan sorular Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen Kılavuz
Kitabında yer alan İletişim Nedir?, Kitle iletişimi, Medya, Televizyon, Gazete
ve İnternet gibi ünitelere ait program kazanımları dikkate alınarak
hazırlanmıştır. Araştırmada, öğrencilerle ve öğrenci velileriyle yapılan
görüşmeler sonucu elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi kullanılarak
çözümlenmiştir. Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde: Medya
okuryazarlığı dersini almış öğrencilerin bu dersi almamış öğrencilere göre
İletişim Nedir?, Kitle iletişimi, Medya, Televizyon, Gazete ve İnternet
ünitelerinde yer alan kazanımları daha fazla içselleştirdikleri ancak İnternet
ünitesiyle alakalı kazanımları içselleştirme bakımından iki öğrenci grubu
arasında bir farkın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Her iki öğrenci grubu
velileriyle yapılan görüşmelerde de öğrencilerin evde en fazla zaman
ayırdıkları kitle iletişim aracının TV olduğu, televizyonda program seçme,
belli kriterlere uyma (akıllı işaretler, yaş, çocuk psikolojisi, ödev
yapıldıktan sonra izle vb.) konusunda medya okuryazarlığı dersini almış
öğrencilerin biraz daha dikkatli oldukları, yine aile içi iletişim konusunda
medya okuryazarlığı dersini almış öğrencilerin daha duyarlı oldukları ancak
internet kullanımında her iki öğrenci grubunun da yeterli imkan ve bilince
sahip olmadığı ortaya çıkmıştır. Medya okuryazarlığı ders içeriğinin, günün
değişen şartlarına uygun olarak güncelleştirilmesi ve medya okuryazarlığı ders
öğretmenlerinin de bu güncelleşmeleri yakından takip ederek kendi
eksikliklerini gidermeleri bu dersten istenilen verimi almada atılacak önemli
adımlardır. Ayrıca, medya okuryazarlığı dersi kazanım, beceri, ve değerlerinin
öğrencilerde davranış halini alması öğretmenler kadar öğrenci velilerinin de
gayret etmesi gereken bir durumdur. Öğrenci velileri çocuklarını medyanın her
türlü olumsuz etkilerinden korumak için çözüm olarak medya araçlarıyla çocuğun
ilişkisini kesmek yerine onların eleştirel bir medya okuryazarı olması
konusunda ellerinden geleni yapmaları gerektiği kanısındayım.
Yazar adı: SAİT TÜZEL
Danışmanı: PROF. DR. KEMAL YÜCE
Tez adı: İlköğretim ikinci kademe Türkçe derslerinde medya
okuryazarlığı eğitimi: Bir eylam araştırması.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı
Özet: Medya okuryazarlığının eğitim sistemlerine yansıtılmasına
ilişkin alan yazın ve uygulamalar incelendiğinde, iki tip uygulamanın ön plana
çıktığı görülmektedir. Birinci tip uygulama, medya okuryazarlığı eğitiminin,
eğitim sitemleri içerisine müstakil bir ders kapsamında yerleştirilmesidir.
İkinci tip uygulama ise medya okuryazarlığı eğitiminin, halihazırda
yürütülmekte olan mevcut bir ders(ler)in müfredatına entegre edilerek
verilmesidir. Son 20 yıllık süreçte medya okuryazarlığı eğitiminde lider olarak
tanımlanan ülkelerin birinci yaklaşımı terk ederek medya okuryazarlığı
eğitimini, başta ana dili eğitimi, sosyal bilgiler eğitimi, sağlık bilgisi ve
vatandaşlık dersleriyle ilişkilendirerek verdikleri görülmektedir. İlgili
ülkelerin bu uygulamalarından yola çıkılarak bu çalışmada; ilköğretim ikinci
kademe Türkçe derslerinin medya okuryazarlığı eğitimi ile ilişkilendirilmesine
yönelik bir model önerisi geliştirilmesi ve geliştirilen modelin eylem
araştırması yaklaşımı doğrultusunda uygulanması amaçlanmıştır.
Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım, medya okuryazarlığı alanında lider olarak tanımlanan ülkelerin ana dili eğitim müfredatlarında yer alan kazanımların tespit edilmesi ve ilgili kazanımlardan hareketle Türkçe derslerinin medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirilmesine yönelik bir model önerisi geliştirilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamada, doküman incelemesi yöntemi kullanılarak ilgili müfredatlarda tanımlanan kazanımlar, içerik analizine tabî tutulmuştur. İçerik analizinin gerçekleştirilme sürecinde verilerin kodlanması, temaların bulunması, temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanmasında MAXQDA© adlı nitel veri analizi programından yararlanılmıştır. Analiz sonucunda, Kanada (Ontario Eyaleti), ABD, Avustralya ve İngiltere ana dili eğitimi müfredatlarının yüksek düzeyde medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirildiği bulgusuna ulaşılmıştır. Daha sonra, medya okuryazarlığıyla ilgili bulunan bu kazanımlar, MAXQDA©`da yeniden analiz edilmiş ve oluşturdukları ortak temalar bulunmuştur. Bulunan ortak temalardan hareketle, ?İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7, 8. Sınıflar)?na yönelik medya okuryazarlığı kazanımları önerilmiştir. Bu kazanımlara, uzman görüşleri doğrultusunda uygulama öncesindeki son şekilleri verilmiştir.
Araştırmanın ikinci kısmı ise eylem araştırmasının gerçekleştirilme aşamasıdır. Araştırmanın uygulaması, Çanakkale il merkezinde bulunan ve yüksek sosyo-ekonomik düzey ailelerin çocuklarının öğrenim gördüğü bir ilköğretim okulunun 8/C sınıfında 6 haftalık sürede (28 ders saatinde) gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın uygulama sürecinde 8/C sınıfının 5 saatlik Türkçe derslerinin tamamı, önerilen model doğrultusunda hazırlanan paket programa göre ve araştırmacının yürütücülüğünde işlenmiştir. Uygulama sürecinde verilerin toplanması amacıyla nitel ve nicel 13 farklı veri toplama aracı kullanılmıştır. Bu araçlar aracılığıyla, 1900 sayfaya yakın doküman ve 25 saate yakın ses ve görüntü kaydı toplanmıştır. Toplanan verilerin analizinde SPSS© ve MAXQDA© adlı bilgisayar tabanlı veri analiz programlarından yararlanılmıştır.
Eylem araştırması sürecinde, önerilen modele göre gerçekleştirilen öğretimin öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerini arttırdığı, dersleri daha eğlenceli hale getirdiği ve öğrencilerin Türkçe dersine yönelik tutumlarına olumlu yönde etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca uygulamanın, Türkçe derslerinde kullanılan metin algısını genişletmenin yanı sıra geleneksel olarak süregelen alfabeye dayalı okuryazarlık sürecini çok katmanlı okuryazarlık sürecine taşıdığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Medya okuryazarlığı eğitimi, birçok ülkede ana dili eğitimi ile ilişkilendirilerek verilmektedir. Bu yaklaşım, ülkemizdeki 13 milyon ilköğretim öğrencisinin medya okuryazarlığı eğitimi alabilmesi adına önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığının seçmeli olarak müstakil bir ders altında verilmesine oranla çok daha düşük bir maliyete sahiptir. Önerilen modelle verilecek eğitimin, Türkçe dersleri açısından da önemli açılımlar sağlayabileceği düşünülmektedir. Günümüz bireyinin etrafını kuşatan medya iletilerinin anlamlandırılması ve üretilmesi sürecinde, Türkçe derslerinin üzerine düşen görevi yerine getirebilmesi adına önemli bir fırsatı beraberinde getirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ana dili eğitimi, medya okuryazarlığı eğitimi, ilişkilendirilmiş medya okuryazarlığı yaklaşımı, eylem araştırması.
Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım, medya okuryazarlığı alanında lider olarak tanımlanan ülkelerin ana dili eğitim müfredatlarında yer alan kazanımların tespit edilmesi ve ilgili kazanımlardan hareketle Türkçe derslerinin medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirilmesine yönelik bir model önerisi geliştirilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamada, doküman incelemesi yöntemi kullanılarak ilgili müfredatlarda tanımlanan kazanımlar, içerik analizine tabî tutulmuştur. İçerik analizinin gerçekleştirilme sürecinde verilerin kodlanması, temaların bulunması, temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanmasında MAXQDA© adlı nitel veri analizi programından yararlanılmıştır. Analiz sonucunda, Kanada (Ontario Eyaleti), ABD, Avustralya ve İngiltere ana dili eğitimi müfredatlarının yüksek düzeyde medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirildiği bulgusuna ulaşılmıştır. Daha sonra, medya okuryazarlığıyla ilgili bulunan bu kazanımlar, MAXQDA©`da yeniden analiz edilmiş ve oluşturdukları ortak temalar bulunmuştur. Bulunan ortak temalardan hareketle, ?İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7, 8. Sınıflar)?na yönelik medya okuryazarlığı kazanımları önerilmiştir. Bu kazanımlara, uzman görüşleri doğrultusunda uygulama öncesindeki son şekilleri verilmiştir.
Araştırmanın ikinci kısmı ise eylem araştırmasının gerçekleştirilme aşamasıdır. Araştırmanın uygulaması, Çanakkale il merkezinde bulunan ve yüksek sosyo-ekonomik düzey ailelerin çocuklarının öğrenim gördüğü bir ilköğretim okulunun 8/C sınıfında 6 haftalık sürede (28 ders saatinde) gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın uygulama sürecinde 8/C sınıfının 5 saatlik Türkçe derslerinin tamamı, önerilen model doğrultusunda hazırlanan paket programa göre ve araştırmacının yürütücülüğünde işlenmiştir. Uygulama sürecinde verilerin toplanması amacıyla nitel ve nicel 13 farklı veri toplama aracı kullanılmıştır. Bu araçlar aracılığıyla, 1900 sayfaya yakın doküman ve 25 saate yakın ses ve görüntü kaydı toplanmıştır. Toplanan verilerin analizinde SPSS© ve MAXQDA© adlı bilgisayar tabanlı veri analiz programlarından yararlanılmıştır.
Eylem araştırması sürecinde, önerilen modele göre gerçekleştirilen öğretimin öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerini arttırdığı, dersleri daha eğlenceli hale getirdiği ve öğrencilerin Türkçe dersine yönelik tutumlarına olumlu yönde etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca uygulamanın, Türkçe derslerinde kullanılan metin algısını genişletmenin yanı sıra geleneksel olarak süregelen alfabeye dayalı okuryazarlık sürecini çok katmanlı okuryazarlık sürecine taşıdığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Medya okuryazarlığı eğitimi, birçok ülkede ana dili eğitimi ile ilişkilendirilerek verilmektedir. Bu yaklaşım, ülkemizdeki 13 milyon ilköğretim öğrencisinin medya okuryazarlığı eğitimi alabilmesi adına önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığının seçmeli olarak müstakil bir ders altında verilmesine oranla çok daha düşük bir maliyete sahiptir. Önerilen modelle verilecek eğitimin, Türkçe dersleri açısından da önemli açılımlar sağlayabileceği düşünülmektedir. Günümüz bireyinin etrafını kuşatan medya iletilerinin anlamlandırılması ve üretilmesi sürecinde, Türkçe derslerinin üzerine düşen görevi yerine getirebilmesi adına önemli bir fırsatı beraberinde getirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ana dili eğitimi, medya okuryazarlığı eğitimi, ilişkilendirilmiş medya okuryazarlığı yaklaşımı, eylem araştırması.
Yazar adı: İBRAHİM BİLİCİ
Danışmanı: PROF. DR. MURAT ÖZGEN
Tez
adı: Türkiye’de
ortaöğretimde medya okuryazarlığı dersi çin model önerisi.
Yılı: 2011
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı / Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: Tıpkı ilköğretimdeki okuryazarlık gibi, ortaöğretimde
(14-18 yaş grubu) medya okuryazarlığı eğitimi önemli bir gerekliliktir.
Kişiliğin şekillendiği, meslek hayatına hazırlıkların yapıldığı ortaöğretim
çağında, medya ile öğrenme, bilgilenme, kültürlenme ve eğlenme alışkanlıklarının
temeli atılacaktır. Medya okuryazarlığı eğitimi ile, gençlerin ülke sevgisi,
ulusal çıkarlar ve demokratik sistemin temel taşlarından vatandaşlık bilinciyle
yetişmeleri sağlanmalıdır.
Bu tezde, Türkiye'de ortaöğretimde medya okuryazarlığı dersi müfredatı için kapsam ve içerik olarak bir çerçeve oluşturmak amaçlanmıştır. Bu bağlamda, medya okuryazarlığı eğitiminde gelişmiş (ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, İrlanda, Almanya, Fransa, İspanya, Yunanistan ve İsrail) ve gelişmekte olan (Güney Afrika, Latin Amerika, Rusya, Finlandiya) ülkelerde; gelişim süreçleri, izlenen politikalar, ön plana çıkan medya okuryazarlığı standartları, müfredatları, ders planları içeriği ve kapsamı literatür taraması ve içerik analizi ile niteliksel olarak incelenmiş ve bu doğrultuda bir çerçeve oluşturulmuştur.
Ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersinin ana konularını oluşturan başlıklar şu şekilde belirlenmiştir: Kitle iletişim araçları başta olmak üzere iletişim araçları; haber, belgesel, film gibi medya mesajı türleri; medya okuryazarlığı eğitiminde yoğunlaşılan kavramlar; medya okuryazarlığı eğitim metotları; medya mesajının üretimi ve öncesinde bilginin kalitesine etki eden sorunlar; mesajın bireylere ulaştıktan sonra bireyler üzerindeki etkileri ile ilgili temel sorunlar. Bu başlıklar ve alt başlıkları tespit edilip, tek tek incelenmiştir.
Öğrenciler, veliler ve araştırmacılar; bu eğitimin düzenlenip yürütülmesi aşamalarında resmi karar alıcılar, program geliştirmeciler ve öğretmenler için uygulamaya dönük olarak, Türkiye'de henüz müfredata girmemiş olan ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersi için bir model önerilmiştir.
Bu tezde, Türkiye'de ortaöğretimde medya okuryazarlığı dersi müfredatı için kapsam ve içerik olarak bir çerçeve oluşturmak amaçlanmıştır. Bu bağlamda, medya okuryazarlığı eğitiminde gelişmiş (ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, İrlanda, Almanya, Fransa, İspanya, Yunanistan ve İsrail) ve gelişmekte olan (Güney Afrika, Latin Amerika, Rusya, Finlandiya) ülkelerde; gelişim süreçleri, izlenen politikalar, ön plana çıkan medya okuryazarlığı standartları, müfredatları, ders planları içeriği ve kapsamı literatür taraması ve içerik analizi ile niteliksel olarak incelenmiş ve bu doğrultuda bir çerçeve oluşturulmuştur.
Ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersinin ana konularını oluşturan başlıklar şu şekilde belirlenmiştir: Kitle iletişim araçları başta olmak üzere iletişim araçları; haber, belgesel, film gibi medya mesajı türleri; medya okuryazarlığı eğitiminde yoğunlaşılan kavramlar; medya okuryazarlığı eğitim metotları; medya mesajının üretimi ve öncesinde bilginin kalitesine etki eden sorunlar; mesajın bireylere ulaştıktan sonra bireyler üzerindeki etkileri ile ilgili temel sorunlar. Bu başlıklar ve alt başlıkları tespit edilip, tek tek incelenmiştir.
Öğrenciler, veliler ve araştırmacılar; bu eğitimin düzenlenip yürütülmesi aşamalarında resmi karar alıcılar, program geliştirmeciler ve öğretmenler için uygulamaya dönük olarak, Türkiye'de henüz müfredata girmemiş olan ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersi için bir model önerilmiştir.
Yazar adı: ADNAN ALTUN
Danışmanı: DOÇ. DR. BAHRİ ATA
Tez adı: Medya okuryazarlığının sosyal bilgiler programlarıyla
ilişkilendirilmesi ve öğretimi
Yılı: 2010
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Bölümü / Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı / Sosyal
Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, bazı ülkelerde Sosyal Bilgiler
derslerinde yaygın olarak öğretilen medya okuryazarlığı konularının neler
olduğunu, bu konuların Türkiye'deki Sosyal Bilgiler programıyla nasıl
ilişkilendirilebileceğini ve ilköğretim 7. Sınıfta ?Medya Bilgisinin Doğruluğu?
temasının/konusunun öğretiminde önerilen paket programı ile Sosyal Bilgiler
programı veya seçmeli medya okuryazarlığı dersi programı arasında anlamlı bir
fark olup olmadığını belirlemektir.
Bu araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin birlikte kullanıldığı karma yöntemden (mixed method) istifade edilmiştir. Buna göre, öncelikle nitel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmış, ardından bu bulgulara dayalı olarak tasarlanan deneysel süreçte nicel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda içerik analizine, nicel boyutunda ise kontrollü ön test ? son test deneysel desenine başvurulmuştur.
Araştırmanın nitel boyutunda ABD, Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerdeki Sosyal Bilgiler ve eşdeğeri olarak görülebilecek derslerin öğretim programları incelenmiş ve medya okuryazarlığıyla ilgili kazanımlar içerik analizi yoluyla incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde Sosyal Bilgiler derslerinde yaygın olarak öğretilen medya okuryazarlığı konuları 8 tema altında ortaya konulmuştur. Bunlar; ?Medya Bilgisinin Doğruluğu?, ?Güncellik ve Küresel Sorunlar?, ?Medya Kullanımı ve Üretimi?, ?Medyanın Etkileri?, ?Medyanın Önemi, Rol ve Sorumlulukları?, ?Medya ve Teknoloji?, ?Medya ve Bilinçli Tüketici? ve ?Medyadaki Tarihsel Kanıt, Veri ve Yorumlar? şeklinde adlandırılan temalardır. İlgili araştırmalar, bir beceri olan medya okuryazarlığının yaşam boyu öğrenme çerçevesinde okul öncesinden üniversiteye kadar mevcut öğretim programlarıyla ilişkilendirerek öğretilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu göstermektedir. İçerik analizinde medya okuryazarlığı ile ilgili kazanımların yoğunluk ve sınıf seviyesi sonuçları dikkate alınarak medya okuryazarlığını Sosyal Bilgiler programlarıyla ilişkilendirmeye yönelik her tema için nihai kazanımlar önerilmiştir.
Medya okuryazarlığını Türkiye'de uygulanmakta olan 4, 5, 6 ve 7. sınıf Sosyal Bilgiler programlarıyla ?Aradisiplin? olarak ilişkilendirmek için Sosyal Bilgiler programı söz konusu temalar doğrultusunda incelenmiştir. Bu incelemede programın kavram, beceri ve değer boyutları dikkate alınmakla birlikte daha çok kazanımlar üzerinde durulmuştur. İçerik analizi sonucunda önerilen kazanımlardan hareketle ülkemizdeki Sosyal Bilgiler programlarıyla medya okuryazarlığını ilişkilendirmek için bir ?Aradisiplin modeli? önerilmiştir.
Araştırmanın nicel boyutunda ise 2x(2)'lik ön test-son test kontrol gruplu seçkisiz desene başvurulmuştur. Buna göre deney-1 grubunda (N= 30) ve deney-2 grubunda (N= 35) paket program olarak hazırlanan ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? teması uygulanmış, kontrol-1 grubunda (N= 30) Sosyal Bilgiler ve kontrol-2 grubunda (N= 35) ise seçmeli medya okuryazarlığı ders programı uygulanmıştır. Araştırma öncesinde medya okuryazarlığı başarısına yönelik (Medya Okuryazarlığı Başarı Testi) ön test uygulanmıştır. Her iki deney grubunda da araştırmacı tarafından hazırlanan ve 6 kazanımı içeren ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? paket programı 6 hafta boyunca uygulanmıştır. Uygulama sürecinde deney grubu öğrencilerine medya araçlarından yararlanılarak hazırlanan ve medya bilgisinin doğruluğunu değerlendirebilmelerini sağlayacak etkinlikler uygulandıktan sonra son test uygulanmıştır. Ayrıca uygulama sürecinde her kazanıma yönelik olarak medya bilgisinin doğruluğu ile ilgili ?bilgiye ulaşma, birinci ve ikinci elden kaynakları ayırt etme? gibi medya okuryazarlığı becerilerinin öğrenilmesini daha iyi değerlendirebilmek için ?Etkinlik Temelli Değerlendirme (ETD)? formlarına başvurulmuştur.
Bulgular, deney gruplarının her ikisinin de kontrol gruplarına göre başarılı olduğunu, başka bir ifadeyle medya okuryazarlığı paket programının hem Sosyal Bilgiler hem de seçmeli medya okuryazarlığı programına göre medya okuryazarlığı başarısını daha olumlu etkilediğini göstermektedir. Ayrıca medya bilgisinin doğruluğu konusunda medya okuryazarlığı başarısını etkilemede Sosyal Bilgiler ve seçmeli medya okuryazarlığı programları arasında ?bilgiye ulaşma, birinci elden ve ikinci elden kanıtların ayrımı, olguyu görüşten ayırt etme, bakış açısını fark etme ve kalıp yargıyı fark etme? gibi beceriler açısında bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu bulgu seçmeli medya okuryazarlığı programının medya bilgisinin doğruluğu konusunun öğretiminde yeterince etkili olamadığı şeklinde yorumlanabilir. Bu bulgular ışığında gerek genel anlamda gerekse Sosyal Bilgiler eğitimi özelinde medya okuryazarlığı eğitimine yönelik ve ileride yapılabilecek araştırmalara dair öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Sosyal Bilgiler Eğitimi, İlköğretim Öğrencileri, Medya Bilgisinin Doğruluğu.
Bu araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin birlikte kullanıldığı karma yöntemden (mixed method) istifade edilmiştir. Buna göre, öncelikle nitel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmış, ardından bu bulgulara dayalı olarak tasarlanan deneysel süreçte nicel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda içerik analizine, nicel boyutunda ise kontrollü ön test ? son test deneysel desenine başvurulmuştur.
Araştırmanın nitel boyutunda ABD, Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerdeki Sosyal Bilgiler ve eşdeğeri olarak görülebilecek derslerin öğretim programları incelenmiş ve medya okuryazarlığıyla ilgili kazanımlar içerik analizi yoluyla incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde Sosyal Bilgiler derslerinde yaygın olarak öğretilen medya okuryazarlığı konuları 8 tema altında ortaya konulmuştur. Bunlar; ?Medya Bilgisinin Doğruluğu?, ?Güncellik ve Küresel Sorunlar?, ?Medya Kullanımı ve Üretimi?, ?Medyanın Etkileri?, ?Medyanın Önemi, Rol ve Sorumlulukları?, ?Medya ve Teknoloji?, ?Medya ve Bilinçli Tüketici? ve ?Medyadaki Tarihsel Kanıt, Veri ve Yorumlar? şeklinde adlandırılan temalardır. İlgili araştırmalar, bir beceri olan medya okuryazarlığının yaşam boyu öğrenme çerçevesinde okul öncesinden üniversiteye kadar mevcut öğretim programlarıyla ilişkilendirerek öğretilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu göstermektedir. İçerik analizinde medya okuryazarlığı ile ilgili kazanımların yoğunluk ve sınıf seviyesi sonuçları dikkate alınarak medya okuryazarlığını Sosyal Bilgiler programlarıyla ilişkilendirmeye yönelik her tema için nihai kazanımlar önerilmiştir.
Medya okuryazarlığını Türkiye'de uygulanmakta olan 4, 5, 6 ve 7. sınıf Sosyal Bilgiler programlarıyla ?Aradisiplin? olarak ilişkilendirmek için Sosyal Bilgiler programı söz konusu temalar doğrultusunda incelenmiştir. Bu incelemede programın kavram, beceri ve değer boyutları dikkate alınmakla birlikte daha çok kazanımlar üzerinde durulmuştur. İçerik analizi sonucunda önerilen kazanımlardan hareketle ülkemizdeki Sosyal Bilgiler programlarıyla medya okuryazarlığını ilişkilendirmek için bir ?Aradisiplin modeli? önerilmiştir.
Araştırmanın nicel boyutunda ise 2x(2)'lik ön test-son test kontrol gruplu seçkisiz desene başvurulmuştur. Buna göre deney-1 grubunda (N= 30) ve deney-2 grubunda (N= 35) paket program olarak hazırlanan ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? teması uygulanmış, kontrol-1 grubunda (N= 30) Sosyal Bilgiler ve kontrol-2 grubunda (N= 35) ise seçmeli medya okuryazarlığı ders programı uygulanmıştır. Araştırma öncesinde medya okuryazarlığı başarısına yönelik (Medya Okuryazarlığı Başarı Testi) ön test uygulanmıştır. Her iki deney grubunda da araştırmacı tarafından hazırlanan ve 6 kazanımı içeren ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? paket programı 6 hafta boyunca uygulanmıştır. Uygulama sürecinde deney grubu öğrencilerine medya araçlarından yararlanılarak hazırlanan ve medya bilgisinin doğruluğunu değerlendirebilmelerini sağlayacak etkinlikler uygulandıktan sonra son test uygulanmıştır. Ayrıca uygulama sürecinde her kazanıma yönelik olarak medya bilgisinin doğruluğu ile ilgili ?bilgiye ulaşma, birinci ve ikinci elden kaynakları ayırt etme? gibi medya okuryazarlığı becerilerinin öğrenilmesini daha iyi değerlendirebilmek için ?Etkinlik Temelli Değerlendirme (ETD)? formlarına başvurulmuştur.
Bulgular, deney gruplarının her ikisinin de kontrol gruplarına göre başarılı olduğunu, başka bir ifadeyle medya okuryazarlığı paket programının hem Sosyal Bilgiler hem de seçmeli medya okuryazarlığı programına göre medya okuryazarlığı başarısını daha olumlu etkilediğini göstermektedir. Ayrıca medya bilgisinin doğruluğu konusunda medya okuryazarlığı başarısını etkilemede Sosyal Bilgiler ve seçmeli medya okuryazarlığı programları arasında ?bilgiye ulaşma, birinci elden ve ikinci elden kanıtların ayrımı, olguyu görüşten ayırt etme, bakış açısını fark etme ve kalıp yargıyı fark etme? gibi beceriler açısında bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu bulgu seçmeli medya okuryazarlığı programının medya bilgisinin doğruluğu konusunun öğretiminde yeterince etkili olamadığı şeklinde yorumlanabilir. Bu bulgular ışığında gerek genel anlamda gerekse Sosyal Bilgiler eğitimi özelinde medya okuryazarlığı eğitimine yönelik ve ileride yapılabilecek araştırmalara dair öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Sosyal Bilgiler Eğitimi, İlköğretim Öğrencileri, Medya Bilgisinin Doğruluğu.
Yazar adı: EBUBEKİR ÇAKMAK
Danışmanı: PROF. DR. SÜLEYMAN ÇELENK
Tez adı: İngiltere ve Türkiye’deki ilköğretim medya okuryazarlığı
eğitimi program ve uygulamalarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi.
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Abant İzeet Baysal Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Eğitim Bilimleri
Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Programları ve Öğretim Bilim
Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı İngiltere ve Türkiye'deki ilköğretim
medya okuryazarlığı program ve uygulamalarını karşılaştırmalı olarak
incelemektir. Karşılaştırmalı durum çalışması modeline göre tasarlanan bu nitel
aratılmada veriler üç farklı kaynaktan elde edilmiştir. Bu veri kaynaklarından
birincisi İngiltere ve Türkiye medya okuryazarlığı öğretim programıdır.
İkincisi İngiltere ve Türkiye'de ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı
derslerinde yapılan gözlem verileridir. Üçüncü veri kaynağı ise İngiltere ve
Türkiye'deki medya okuryazarlığı alan uzmanları ile yapılan yarı
yapılandırılmış görüşme kayıtlarıdır.
Bu üç kaynaktan elde edilen verilerin analizi OCR-NVIVO 8 nitel veri analiz programı ile gerçekleştirilmiştir.
Analiz sonucu elde edilen sonuçlara göre; İngiltere'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil eğitimi kapsamında verilmektedir ve bir dil süreci olarak ele alınmaktadır. Türkiye'deki medya okuryazarlığı eğitiminde ise daha çok iletişim araçları bilgisi ve iletişim süreci öne çıkmaktadır. Türkiye'de korumacı medya okuryazarlığı öğretim yaklaşımı, İngiltere'de ise medya üretme öğretme yaklaşımı benimsenmektedir. İngiltere ve Türkiye belirlenen kazanımlar bakımından; dil, temsil, izleyici, tür, ideoloji ve medya üretimi öğrenme alanları bakımından benzerlikler gösterirken, yapım ve kültürel anlayış öğrenme alanları yönüyle farklılıklar göstermektedir. İngiltere'de medya okuryazarlığı kazanımları medya üretme alanına yoğunlaşırken, medya üretme Türkiye'de en az kazanım bulunan öğrenme alanıdır.
Türkiye'de en fazla yer ayrılan medya aracı televizyondur. İngiltere'de biçimlendirici ölçme değerlendirme yaklaşımı, Türkiye'de ders notu verilmemekle birlikte, tamamlayıcı ölçme değerlendirme yaklaşımları yaygındır. İçerik bilgisi İngiltere'de sınıf düzeylerine göre farklılaşmaktayken, Türkiye'de tüm sınıflar için aynı içerik söz konusudur.
Türkiye'de medya okuryazarlığı derslerindeki medya çalışmaları medya okuryazarlığı öğretim teknik ve yaklaşımlarına değil, öğretmenlerin bireysel medya algı, görüş ve deneyimlerine dayanmaktadır.
İngiltere'deki alan uzmanları, medya okuryazarlığı eğitiminde anadil eğitimini, Türkiye'deki alan uzmanları ise iletişim süreçlerine dikkat çekmektedirler. Her iki ülke alan uzmanları medya okuryazarlığı eğitimimin amacını toplumsal hayata daha fazla katılım olarak görmektedirler. Uzmanlara göre; medya okuryazarlığı eğitimi okul öncesinden itibaren zorunlu olmalıdır.
Medya okuryazarlığı geleneksel okuryazarlığın alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla Türkiye'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil dersi kapsamında verilmelidir. Türkiye medya okuryazarlığı eğitimi yapılandırılma sürecinde Avrupa Birliği, Unesco gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
Bu üç kaynaktan elde edilen verilerin analizi OCR-NVIVO 8 nitel veri analiz programı ile gerçekleştirilmiştir.
Analiz sonucu elde edilen sonuçlara göre; İngiltere'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil eğitimi kapsamında verilmektedir ve bir dil süreci olarak ele alınmaktadır. Türkiye'deki medya okuryazarlığı eğitiminde ise daha çok iletişim araçları bilgisi ve iletişim süreci öne çıkmaktadır. Türkiye'de korumacı medya okuryazarlığı öğretim yaklaşımı, İngiltere'de ise medya üretme öğretme yaklaşımı benimsenmektedir. İngiltere ve Türkiye belirlenen kazanımlar bakımından; dil, temsil, izleyici, tür, ideoloji ve medya üretimi öğrenme alanları bakımından benzerlikler gösterirken, yapım ve kültürel anlayış öğrenme alanları yönüyle farklılıklar göstermektedir. İngiltere'de medya okuryazarlığı kazanımları medya üretme alanına yoğunlaşırken, medya üretme Türkiye'de en az kazanım bulunan öğrenme alanıdır.
Türkiye'de en fazla yer ayrılan medya aracı televizyondur. İngiltere'de biçimlendirici ölçme değerlendirme yaklaşımı, Türkiye'de ders notu verilmemekle birlikte, tamamlayıcı ölçme değerlendirme yaklaşımları yaygındır. İçerik bilgisi İngiltere'de sınıf düzeylerine göre farklılaşmaktayken, Türkiye'de tüm sınıflar için aynı içerik söz konusudur.
Türkiye'de medya okuryazarlığı derslerindeki medya çalışmaları medya okuryazarlığı öğretim teknik ve yaklaşımlarına değil, öğretmenlerin bireysel medya algı, görüş ve deneyimlerine dayanmaktadır.
İngiltere'deki alan uzmanları, medya okuryazarlığı eğitiminde anadil eğitimini, Türkiye'deki alan uzmanları ise iletişim süreçlerine dikkat çekmektedirler. Her iki ülke alan uzmanları medya okuryazarlığı eğitimimin amacını toplumsal hayata daha fazla katılım olarak görmektedirler. Uzmanlara göre; medya okuryazarlığı eğitimi okul öncesinden itibaren zorunlu olmalıdır.
Medya okuryazarlığı geleneksel okuryazarlığın alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla Türkiye'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil dersi kapsamında verilmelidir. Türkiye medya okuryazarlığı eğitimi yapılandırılma sürecinde Avrupa Birliği, Unesco gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
Yazar adı: ADALET GÖRGÜLÜ AYDOĞDU
Danışmanı: PROF. DR. AYHAN BİBER
Tez adı: Eleştirel farkındalık yaratmada yeni medya okuryazarlığı
ve yeni medya bilinci üzerine bir inceleme
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Gazetecilik Anabilim Dalı / Gazatecilik Bilim Dalı
Özet:
Hızla gelişmeye devam eden iletişim teknolojilerinin teknolojik açıdan
ulaştığı düzey, zaman ve mekân sınırı olmaksızın iletişim kurabilmeyi
olanaklı hale getirirken, teknolojik erişimin küçük yaşlardan itibaren mümkün
olmasını sağlamıştır. Günümüzde küçüğünden büyüğüne hemen hemen her yaştan
insan yeni iletişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanabilmekte, bu
teknolojiler vasıtasıyla haberleşmekte ve medyayı takip edebilmektedir. Aynı
zamanda da günümüz insanı daha çok kanaldan sürekli olarak akmakta olan daha
çok medya mesajına maruz kalmaktadır. Özellikle her geçen gün daha da
zenginleşen bir enformasyon ortamına ulaşabilme imkânı tanıyan yeni medya,
doğruluğu belli olmayan ve kullanıcılar açısından olumsuz etkiler
yaratabilecek bilgiler de içerebilmektedir. Bu durum da günümüzde bir medya
kullanıcısı durumunda bulunan çocukların ve hatta yetişkinlerin medya
tarafından sunulan enformasyona eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan, aktif,
seçici ve bilinçli birer medya kullanıcısı olarak yetiştirilmelerinin önem
kazanmasına neden olmuş, dolayısıyla da medya okuryazarlığı hareketini bir
gereklilik olarak ortaya çıkarmıştır. Medya okuryazarlığı birçok ülkede
olduğu gibi Türkiye'de de bir ders olarak çocuklara okutulmaya başlanmıştır.
Bu çalışmada medya okuryazarı niteliği taşıyan bireyler yetiştirebilmek
açısından medya okuryazarlığı eğitiminin önemini ortaya koymak, Türkiye'de
ortaokullarda 7. ve 8. sınıflarda seçmeli bir ders olarak müfredatta yer alan
medya okuryazarlığı dersini müfredat programı ve uygulanışı açısından
değerlendirmek, bu dersin medyayı ve yeni medyayı kullanma alışkanlıkları
açısından öğrenciler üzerindeki etkisini saptamak ve öğrencilerin medya
okuryazarlığına bakış açılarını belirlemek ve aynı zamanda medya
okuryazarlığı dersinden azami verim alınabilmesi açısından dersle ilgili
sıkıntıları tespit etmek ve gelecekte neler yapılabileceği konusunda öneriler
sunmak amaçlanmıştır. Medya okuryazarlığı hareketinin amaçlarına ulaşabilmesi
açısından çocukların yanı sıra yetişkinlerin de bu konuda bilgilendirilmesi
gerektiği düşüncesinden hareketle, çocuk-yetişkin-öğretmen bağlamında
incelemelerde bulunulmuştur.
|
|||
Yazar adı: MEHMET ÜLKER
Danışmanı: PROF. DR. HALİL İBRAHİM YALIN
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersi öğretmen kılavuz kitabının
öğretim programı ile tutarlılığının değerlendirilmesi
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Teknolojileri Bilim Dalı
Özet: Bu araştırma, medya okuryazarlığı öğretmen kılavuz kitabı
ile öğretim programı arasındaki tutarlılığı değerlendirmek amacıyla nitel
araştırma yönteminin kullanıldığı bir araştırmadır.
Bu amaçla başlangıçta, öğretim programı, kitap, öğretmen kılavuz kitabı, yapılandırmacı yaklaşım ve medya okuryazarlığı konuları ele alınmış ve bunlar çeşitli yönleri ile betimlenerek; program ve öğretmen kılavuz kitabı arasında olması beklenen tutarlılık, öğretim sürecinin `giriş', `sunu', `alıştırma', `geri bildirim' ve `değerlendirme' alt-öğeleri temelinde incelenmiştir. Ardından buna uygun rubrik geliştirilmiş ve bu araç ile program, program kazanımları ve öğretmen kılavuz kitabı arasındaki tutarlılık saptanmaya çalışılmıştır.
Çalışma, medya okuryazarlığı öğretmen kılavuz kitabının beşinci ünitesi ile sınırlıdır. Araştırmada program, program kazanımları ve bunların öğretmen kılavuz kitaplarında var olma tutarlılığı öğretim sürecinin `giriş', `alıştırma' ve `geri bildirim' etkinliklerinde orta düzeyde; `sunu' ve `değerlendirme' etkinliklerinde ise kısmen tutarlı olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, medya okuryazarlığı dersi öğretim programı kazanımlarının, `korumacı temelli medya okuryazarlık yaklaşımı' yerine `eleştirel temelli medya okuryazarlık yaklaşımı', `ebeveyn destekli öğretim ilkeleri' ve `mesaj çözümleme temelli' analizlerine dayalı olarak geliştirilen yöntemlerle yapılması önerilmiştir. Diğer yandan medya okuryazarlığı dersini verecek öğretmen seçiminde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü mezunlarının yer alması gerektiği de önerilmiştir.
Mevcut araştırmanın, yapılandırmacı yaklaşım, öğretmen kılavuz kitapları ve medya okuryazarlığına yönelik etkin, işlevsel ve verimli ders materyali hazırlanmasına katkı sunması umulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Yapılandırmacı Yaklaşım, Öğretmen Kılavuz Kitabı, Eleştirel ve Korumacı Medya Okuryazarlık Yaklaşımı ve Ebeveyn Destekli Medya Okuryazarlık Öğretimi
Bu amaçla başlangıçta, öğretim programı, kitap, öğretmen kılavuz kitabı, yapılandırmacı yaklaşım ve medya okuryazarlığı konuları ele alınmış ve bunlar çeşitli yönleri ile betimlenerek; program ve öğretmen kılavuz kitabı arasında olması beklenen tutarlılık, öğretim sürecinin `giriş', `sunu', `alıştırma', `geri bildirim' ve `değerlendirme' alt-öğeleri temelinde incelenmiştir. Ardından buna uygun rubrik geliştirilmiş ve bu araç ile program, program kazanımları ve öğretmen kılavuz kitabı arasındaki tutarlılık saptanmaya çalışılmıştır.
Çalışma, medya okuryazarlığı öğretmen kılavuz kitabının beşinci ünitesi ile sınırlıdır. Araştırmada program, program kazanımları ve bunların öğretmen kılavuz kitaplarında var olma tutarlılığı öğretim sürecinin `giriş', `alıştırma' ve `geri bildirim' etkinliklerinde orta düzeyde; `sunu' ve `değerlendirme' etkinliklerinde ise kısmen tutarlı olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, medya okuryazarlığı dersi öğretim programı kazanımlarının, `korumacı temelli medya okuryazarlık yaklaşımı' yerine `eleştirel temelli medya okuryazarlık yaklaşımı', `ebeveyn destekli öğretim ilkeleri' ve `mesaj çözümleme temelli' analizlerine dayalı olarak geliştirilen yöntemlerle yapılması önerilmiştir. Diğer yandan medya okuryazarlığı dersini verecek öğretmen seçiminde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü mezunlarının yer alması gerektiği de önerilmiştir.
Mevcut araştırmanın, yapılandırmacı yaklaşım, öğretmen kılavuz kitapları ve medya okuryazarlığına yönelik etkin, işlevsel ve verimli ders materyali hazırlanmasına katkı sunması umulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Yapılandırmacı Yaklaşım, Öğretmen Kılavuz Kitabı, Eleştirel ve Korumacı Medya Okuryazarlık Yaklaşımı ve Ebeveyn Destekli Medya Okuryazarlık Öğretimi
Yazar adı: OYA TAN
Danışmanı: DOÇ. DR. EMİNE UÇAR İLBUĞA
Tez adı: Medya okuryazarlığıeğitimi: Öğrenci, öğretmen, aile
bağlamında örnek bir araştırma.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Akdeniz Üniversitesi / Sosyal Biimler Enstitüsü / İletişim Anabilim Dalı
Özet:
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulan
medya okuryazarlığı dersini kapsamı, etkisi ve aktörleri bağlamında öğrenci,
öğretmen ve aile üçgeni çerçevesinde incelemek, söz konusu aktörlerin medya
kullanım alışkanlıklarının teknik ve eleştirel düşünme yeterliklerine nasıl
yansıdığını ortaya koymaktır. Medya okuryazarlığı çalışmalarının en somut
uygulama alanı olarak ilköğretimde, uygulayıcı (öğretmen), etkin alımlayıcı
(öğrenci) ve okul-aile işbirliği kapsamında dersin bir ayağı olarak aile
üzerindeki etkilerin ve olası eksikliklerin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Kuramsal literatür taraması ve araştırma bölümlerinden oluşan çalışma
öğrenci, öğretmen ve ebeveynlerden oluşan katılımcıların görüşlerine dayanan
nitel bir çalışma olup, "Belge İnceleme" ve "Görüşme"
teknikleri kullanılmıştır. Araştırma grubunun ilk ayağını Antalya'nın beş
merkez ilçesinden rastlantısal olarak seçilen beş ayrı ilköğretim okulunda
medya okuryazarlığı dersi alan/almış 15 kız ve 10 erkek öğrenci
oluşturmaktadır. İkinci araştırma grubu ise, araştırma grubu içinde yer alan
öğrencilerin velilerinden (10), üçüncü grubu ise yine araştırma grubunda yer
alan ve velileri ile görüşme yapılan 10 öğrencinin medya okuryazarlığı dersi
öğretmenlerinden (10) oluşmaktadır. Ebeveynleri ile görüşme gerçekleştirilen
10 öğrenci maksimum çeşitlilik örneklemesi ile seçilmiş, böylece farklı
sosyo-ekonomik çevrelerden gelen kişilerden bilgi alma olanağı elde
edilmiştir. Geriye kalan 15 öğrencinin aileleri ile görüşme
gerçekleştirilmemiş, bu öğrencilerden alınan bilgiler verilerin desteklenmesi
amacıyla kullanılmıştır. Görüşmelerde açık uçlu sorulardan oluşan
"Görüşme Formu" uygulanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel
analiz ve içerik analizi yöntemleri uygulanmıştır. Çalışmanın kavramsal
çerçevesini oluşturmak üzere gerçekleştirilen belge incelemesi sonucunda elde
edilen bilgiler betimsel analiz, katılımcılar ile yüz yüze gerçekleştirilen
görüşmelerden elde edilen veriler ise içerik analiz yöntemi ile
çözümlenmiştir. Çözümleme sonuçları medya okuryazarlığı dersinin; medya
kullanıcısı bireylerin ilgi ve gereksinimleri doğrultusunda program
geliştirme, öğretmen yetiştirme, veli işbirliğini sağlama, okulların
teknolojik altyapısını oluşturma alanlarındaki eksiklikler nedeniyle medya
kullanıcılarının teknik ve eleştirel yeterliklerinin geliştirilmesinde
amacına uygun işlev göstermediğini ortaya koymuştur. Anahtar kelimeler:
İdeoloji, pedagoji, eleştirel pedagoji, yeni teknolojiler, medya okuryazarlığı.
|
|||
Yazar adı: OSMAN YILMAZ KARTAL
Danışmanı: PROF. DR. REMZİ Y. KINCAL
Tez adı: Öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyleri ile
aktif vatandaşlık bağlamında toplum yaşamına katılma düzeyleri arasındaki
ilişki.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı
Özet: Yirmi birinci yüzyılın başlarında haklar ve sorumluluklar
bağlamında ele alınan vatandaşlık kavramı, bireylerin toplumdaki
sorumluluklarını ön plana çıkaran aktif vatandaşlık yaklaşımına doğru
evrilmektedir. Bunun yanında, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı
gelişime paralel olarak ortaya çıkan medya bağımlılığı ve medyanın olumsuz
etkilerine karşı, medya okuryazarlığı yaklaşımı medya tüketiminde eleştirel ve
bilinçli olmayı sağlamakta, bireylerin kendi medya mesajlarını yaratmalarında
fırsatlar sunmaktadır. Bireyleri medya karşısında donanımlı olmalarını
sağlayarak yetkilendiren medya okuryazarlığının nihai amacı aktif vatandaşlık
olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, medya okuryazarlığı ve aktif vatandaşlık
birbiriyle ilişkili iki kavram olarak öne çıkmaktadırlar. Çalışmada, öğretmen
adaylarının aktif vatandaşlık düzeyleri (sosyal ve bireysel katılım) ile medya
okuryazarlık düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmaktadır.
Araştırma karma yöntem ile gerçekleştirilmektedir. Karma yöntem nicel ve nitel
veri toplama tekniklerinin birlikte kullanıldığı bir modeldir. Karma yöntem
formlarından çeşitleme (trianqulation), çalışma modelinin temelini
oluşturmaktadır. Nicel yöntemde ilişkisel tarama modeli gerçekleştirilmiştir.
Nitel yöntemde ise odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Nicel araştırma
yöntemi kapsamında gerçekleştirilen ilişkisel tarama modelinde, çalışmanın
evrenini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğrenim gören
öğretmen adayları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemine, 1033 öğretmen adayı
dahil olmuştur. Odak grup çalışması 6'şar kişilik gruplardan oluşan çalışma
grupları ile gerçekleştirilmiş ve toplamda 4 odak grup çalışması yapılmıştır.
Toplamda 24 öğretmen adayının görüşleri alınmıştır. Çalışmanın nicel boyutuna
ilişkin veri toplama sürecinde Toplum Yaşamı Ölçme Aracı, Medya Okuryazarlığı
Anketi; nitel boyutuna ilişkin veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış
görüşme formu uygulanmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının sosyal ve bireysel
katılımlarını etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacı ile gömülü teori
çalışması gerçekleştirilmiş ve buradan ulaşılan sonuçlar ile kontrol
değişkenlerinin tanımlanması yapılmıştır. Çalışmada ulaşılan sonuçlar şu
şekilde özetlenebilmektedir: Üç model altında ele alınan medya okuryazarlık
düzeyleri ile sosyal ve bireysel katılım düzeyleri arasındaki ilişki
analizlerinde; medya okuryazarlığının iletişim becerileri boyutunun düşük
düzeyde, pozitif yönde ve anlamlı olarak öğretmen adaylarının sosyal katılım
düzeylerini yordadığı ve diğer değişkenlere göre en önemli belirleyici olduğu
görülmektedir. Sosyal katılım bağlamında, öğretmen adaylarının her türlü medya
metinlerine erişim ile medya metinlerini eleştirel olarak analiz ve
değerlendirme düzeyleri etkili olmamakta, sadece medya üretim becerileri etkili
olmaktadır. Fakat, aynı sonucun bireysel katılım anlamında yansımaması dikkat
çekicidir. Bireysel katılım düzeyi ile medya okuryazarlık düzeyleri arasında
düşük düzeyde, pozitif ve anlamlı ilişkiler mevcuttur. Burada dikkati çeken
nokta, eleştirel anlayış düzeyinin diğerlerine göre daha çok öne çıkan bir
belirleyici olmasıdır. Her ne kadar medya kullanım becerileri ile medya
iletişim becerileri de anlamlı olarak bireysel katılım düzeyini yordasalar da
eleştirel anlayış daha çok öne çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: Medya
okuryazarlığı, aktif vatandaşlık, toplum yaşamı, sosyalkatılım, bireysel
katılım
Yazar adı: DİĞDEM SEZEN
Danışmanı: DOÇ. DR. NİLÜFER PEMBECİOĞLU
Tez adı: Katılımcı kültürün oluşumunda yeni medya okuryazarlığı:
ABD ve Türkiye örnekleri.
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema
Anabilim Dalı
Özet: İletişim teknolojilerinin değişimi, okuryazarlıkların da
değişimi anlamına gelir. Bu varsayımdan yola çıkan çalışma, iletişimbilimleri
perspektifinden medya ve okuryazarlık ilişkisini incelemekte, eleştirel
pedagoji bağlamında aktif birey ve katılımcı eğitim ilişkisi üzerine
temellenmektedir. Bu kapsamda, medya okuryazarlığı alanında, Amerika Birleşik
Devletleri'nde medya okuryazarlığı kavramının tarihsel gelişimi ve örnek
projeler değerlendirilmiş, alandaki çağdaş tartışmalar ve uluslararası
stratejiler incelenmiştir. Amerikan medya okuryazarlığı geleneğinin bir devamı
olarak, katılımcı kültür bağlamında yeni medya okuryazarlığı kavramı ve
becerileri ortaya konulmuştur. Yeni medya kavramı ve ilkeleri ile yeni medya
okuryazarlığı becerilerine dair Türkiye'deki mevcut durum değerlendirilmiş,
Türkiye'de katılımcı kültürün oluşmasında yeni medya okuryazarlığının
gerekliliğine dair bir çerçeve ortaya konmuş ve bu yöndeki stratejilerin neler
olması gerektiğine ilişkin önerilerde bulunulmuştur.
Yazar adı: MEVLÜDE NUR ERDEM
Danışmanı: PROF. DR. MELİHA NURDAN TAŞKIRAN
Tez adı: Tüketime dayalı bilinç endüstrisi ve reklam bağlamında
bir dijital reklam okuryazarlığı eğitim modeli önerisi.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Kocaeli Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Biimleri Dalı / İletişim Bilimleri Bilim Dalı
Özet: İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, medyanın gündelik
hayatta giderek daha fazla yer edinmesi sonucunu doğurmaktadır. Medyanın erişim
alanındaki bu artış, etki alanının da genişlemesine neden olmaktadır. Medya ve
etkileri sorunsalı üzerine yapılan çalışmalar, medyanın çocukların ve gençlerin
toplumsallaşma sürecinde tehlikeli olarak görülmeye başlanmasına yol açmıştır.
Bu durum da toplumbilim, iletişim bilimleri ve pedagoji alanında çalışan
akademisyenleri bir denetim yönelimi içine sokmuştur. Medya okuryazarlığı adı
verilen ve bu yaklaşımların ürünü olan alan zamanla genişlemiş ve medya
içeriğine bağlı olarak yeni okuryazarlık modelleri ortaya çıkmıştır. Medya
okuryazarlığındaki bu yeni yaklaşımlardan biri de reklam okuryazarlığıdır.
Bugüne kadar reklam okuryazarlığı ile ilgili yapılan çalışmalar nicelik olarak
çok azdır. Niteliksel açıdan ise medyadaki dijitalleşmeyi göz ardı etmelerinden
kaynaklı eksiklikleri bulunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada medya
okuryazarlığını bütünleyici bir alan olarak bir dijital reklam okuryazarlığı
kavram ve kapsam tasarısı yapılmakta; medya okuryazarlığı eğitimi kapsamında
değerlendirilmek üzere çocuklara yönelik bir dijital reklam okuryazarlığı
eğitim modeli önerisi sunulmaktadır.
Yazar adı: TAŞKIN İNAN
Danışmanı: DOÇ. DR. İSMAİL ÇİFTÇİĞLU
Tez adı: Medya okuryazarlığı sürecinde medya, çocuk ve ebeveyn
ilişkisi: Ortaokul öğrencilerinn ve ebeveynlerinin televizyon ve internet
kullanımlarına ilişkin tutum ve davranışlarının incelenmesi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Dumlupınar Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı
Özet:
Kitle iletişim araçlarından televizyon ve internet, Medya Okuryazarlığı
becerilerine sahip olmayan çocukları ve gençleri, fiziksel, psikososyal ve
bilişsel açıdan olumsuz etkilemektedir. Olumsuz etkileri önlemek amacıyla,
Medya Okuryazarlığı dersi, 2007-8 yılında tüm Türkiye?de ortaokulda seçmeli
ders olarak okutulmaya başlanmış, çeşitli profesyonel toplantılar düzenlenmiş
ve kararlar alınmıştır. Ancak, alanyazın tarandığında Türkiye?de öğrenci ve
ebeveynlerin tutum ve davranışlarının ortaya konulabilmesi ve bu kitle
iletişim araçları vasıtasıyla çocukların yaşamış olduğu olumsuz durumların
tespit edilmesine yönelik olarak araştırmaların ve ölçme araçlarının yetersiz
olduğu görülmektedir. Alanyazındaki bu açığın kısmen de olsa kapatılması
amacıyla, araştırmacı tarafından, İnternet ve Televizyon Tutum ve Davranış
Ölçeği-Öğrenci [İTTÖ-Ö] ve İnternet ve Televizyon Tutum ve Davranış
Ölçeği-Ebeveyn [İTTÖ-E] ölçekleri geliştirilmiştir. Ölçeklerin kapsam
geçerliği ve yapı geçerliği çalışmaları yapılmıştır. Cronbach's Alpha
güvenilirlik testi sonucu, ölçeklerin her bir bölümünün güvenirliği yüksek
çıkmıştır (İTTÖ-Ö 2. Bölüm için .825 ve 3. Bölüm için .886; İTTÖ-E 2. Bölüm
için .868 ve 3. Bölüm için .896 bulunmuştur). Bu araştırmanın asıl
uygulamasında ortaokul öğrencilerinin televizyon ve internet kullanma
durumları ve sosyal yaşantılarında bu medya araçları nedeniyle
karşılaştıkları olumsuz etkileri ile ebeveynlerinin televizyon ve internetle
ilgili farkındalık durumları, çocukları üzerindeki denetim ve kısıtlamaları arasındaki
ilişki incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini Kütahya merkezde bulunan 1
özel ortaokul ve 11 devlet ortaokulunda 6., 7. ve 8. sınıflarına devam eden
1302 öğrenci ve bu öğrencilerin ebeveynleri oluşturmuştur (Toplam = 2604
kişi). Verilerin analizinde yüzde (%), frekans, t-Testi, ANOVA ve X2
kullanılmıştır. Bulgular göstermiştir ki, öğrencilerin büyük çoğunluğunun
televizyon, bilgisayar ve internet gibi geleneksel ve yeni kitle iletişim
araçlarına erişimleri üst düzeydedir. Ancak ebeveynlerin ve bu çocukların
Medya Okuryazarlığı becerileri kısıtlıdır ve bu çocuklar televizyon ve
internetin olumsuz etkilerine karşı risk altındadır. Araştırma bulgularına
göre, öğrenciler, kontrolsüz ve denetimsiz televizyon seyretme ve internet
kullanma, sosyal medyada kişisel bilgilerini herkesle paylaşma, internet
bağımlılığı, ebeveynden yardım isteyememe, internetten elde edilen bilgilerin
güncelliği ve doğruluğuna inanma, internette dolandırılma, haklarında
dedikodu yayılması gibi önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Ebeveynlerde ise
internet ve bilgisayarda çocuklarını kontrol edebilecek düzeyde bilgiye sahip
olmama, çocuklarının internet kullanımını denetleyememe, televizyon ve
internetin ödül veya ceza aracı olarak yanlış kullanılması, çocuklarına
kaliteli zaman ayırmama, kitle iletişim araçları yüzünden çocuklarında
gördükleri sorunlar (ahlâki çöküş, düzensiz beslenme, bilinçsiz tüketim,
şiddet vs) ön plana çıkan sorunlar arasındadır. Anahtar Kelimeler: Medya
Okuryazarlığı, Televizyon, İnternet, Medya Eğitimi, Sosyal Bilgiler
|
|||
Yazar adı:
FATİH TANRIKULU
Danışmanı: PROF. DR. AZİZ KILINÇ
Tez adı: Medya okuryazarlığı bağlamında çocuk dergileriyle
zenginleştirilmiş Türkçe dersinin etkililiği: Bir eylem araştırması.
Yılı: 2014
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı
Özet: Bu araştırmada medya okuryazarlığı bağlamında çocuk
dergilerini Türkçe dersinde materyal olarak kullanılmak, çocuk dergilerinin
dersin işlenişini nasıl etkilediğini gözlemlemek amaçlanmıştır. Bunun için
"Eylem Araştırması" model olarak kullanılmıştır. Günümüzde 170 tane
çocuk dergisi yayınlanmaktadır. Bu önemli bir sayıdır. Bazı dergilerin tirajı
100.000'in üzerindedir. Çocuk dergilerinin sayısı ve tirajı bu materyallerin
çocuklar tarafından tercih edildiğini göstermektedir. Görsel açıdan ve içerik
açısından zengin olan bu materyaller ders dışında tercih edilmektedir. Ders
dışında tercih edilen çocuk dergilerinin ders materyali olarak kullanılmasının
etkili olacağı düşünülmektedir. Türkçe dersinde tek materyal olan ders kitabı
yerine, görsel ve içerik yönünden zengin olan çocuk dergilerinin kullanılması
Türkçe dersinin işlenişini olumlu yönde etkileyebilir. Çocuk dergileri üzerine
yapılan araştırmalar daha çok edebiyat ve eğitim fakülteleri tarafından
yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda çocuk dergileri eğitici yönden ya da içerik
yönünden ele alınmıştır. Çocuk dergilerinin bir medya türü olduğu göz ardı
edilmiştir. Çocuk dergileri bir medya ürünü olduğu için oluşturulma sürecinde
medya formatına girmektedir. Fiziksel yönden ve içerik yönünden ait oluğu medya
grubunun ilkelerine, değerlerine göre yayınlanmaktadır. Bu yüzden çocuk
dergilerini sadece eğitim açısından incelemenin, değerlendirme yapmanın eksik
bir çalışma olacağı düşünülmüş ve dergiler medya okuryazarlığı bağlamında ele
alınmıştır. Araştırma Kayseri il merkezinde bulunan İldem İMKB Ortaokulu'nun 5
/ F sınıfında yapılmıştır. Uygulamada Türkçe ders kitabı yerine çocuk dergileri
kullanılmıştır. Türkçe ders kitabındaki "Sağlık ve Çevre" teması
çocuk dergileri kullanılarak işlenmiştir. Bu temadaki metinlerin yerine Bilim
Çocuk, Gonca, Ng Kids ve TRT Çocuk dergileri ve bu dergilerin içinde bulunan
metinler kullanılmıştır. Metinler kitap haline getirilmemiş, metinlerin
bulunduğu dergiler öğrencilere dağıtılmış, öğrenciler dersi çocuk dergisinden
takip etmiştir. Çocuk dergilerinin bir bütün olarak dağıtılmasındaki amaçlardan
biri de, bu materyallere yönelik öğrenci görüşlerini tespit etmektir. Seçilen
metinlerden ve dergilerden hareketle çalışma kitabı hazırlanmıştır. Çalışma
kitabı Türkçe kılavuz kitabındaki kazanımlara sadık kalınarak hazırlanmıştır.
Araştırmanın uygulaması 19.03.2013 tarihinde başlayıp 18.04.2013 tarihinde
tamamlanmıştır. Toplam 29 ders saati uygulama gerçekleştirilmiştir. Eylem
araştırmasının veri toplama sürecinde video kamera, odak görüşmesi, çalışma
kitabı, veli görüşmesi, facebook paylaşımları gibi araç ve yöntemler
kullanılmıştır. Toplanan veriler Nvivo 10 programı kullanılarak içerik
analizine tabi tutulmuştur. Yapılan araştırma sonucunda, çocuk dergilerinin bir
materyal olarak dersi olumlu yönde etkilediği, öğrencilerin çocuk dergilerini
her konuda Türkçe ders kitabına tercih ettikleri, çocuk dergilerinin içerik ve
fiziksel unsurlarına yönelik olumlu görüşler sunulduğu, Türkçe ders kitaplarına
yönelik ise birçok olumsuz görüş sunulduğu, çocuk dergileriyle işlenen dersin
Türkçe ders kitabıyla işlenen derse göre daha etkili olduğu, öğrencilerin dergilerdeki
medya unsurlarını fark ettiği gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: çocuk
dergileri, medya okuryazarlığı, Türkçe öğretimi, eylem araştırması
Yazar adı: MEHMET ÇELİK
Danışmanı: PROF. DR. YASEMİN TANRIKULU
Tez adı: Egemen ideolojinin bir aracı olarak medya ve eleştirel
farkındalığın gerekliliği: Medya okuryazarlığı
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Bilimleri Anabilim Dalı / Genel Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: İçinde bulunduğumuz dönemin egemen ideolojisi olan
neo-liberalizm, piyasaların hakimiyeti düşüncesi üzerine kuruludur. Bu ideoloji
çerçevesinde ?piyasa?, kendiliğinden ve doğal bir düzen olarak; ?sivil toplum?
ve ?küreselleşme?, anlam kaymasına dayanan ve ?piyasa?yı destekleyecek bir
biçimde, özgürlük ile demokrasinin kaynağı ve boyutu olarak; ?özelleştirme ve
deregülasyon?, piyasanın doğal düzenini korumaya yönelik teknik uygulamalar
olarak; ?teknoloji? ise, onu kontrol edenlerden bağımsız, üstün bir güç olarak
sunulmaktadır.
Eleştirel bakış açısına göre ise; bu süreçte, askeri amaçlı araştırmaların sonucunda elde edilen teknolojik sıçrama, sermayenin hizmetine sunularak kapitalizmin krizini aşmada kullanılmakta ve IMF, DB, DTÖ eliyle küresel boyutta uygulatılan neo-liberal politikalar, uluslar aşırı bir sınıf niteliği taşıyan seçkinlerin denetiminde olan çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet etmektedirler.
Aynı süreçte medya endüstrisi, teknolojik yakınsamadan ve dünya ölçeğinde uygulatılan özelleştirme ve deregülasyon politikalarından destek alarak, uluslararası boyutta yoğunlaşmış ve seçkinlerin denetimindeki bir güç olarak, egemen ideolojinin işleyişinde ve yeniden üretilmesinde dev bir araç niteliğine bürünmüştür. Medyanın yaygınlaştırdığı mitlerle neo-liberalizm, doğallaştırılmakta, tarihselleştirilmekte ve sonsuzlaştırılmaktadır. Egemen ideolojinin varlığı için gereksinim duyduğu ?rıza ve meşruiyet? bu yolda araçlaştırılan medya endüstrisi sayesinde elde edilmekte, dünyayı neo-liberalizmin perspektifinden okuması sağlanan birey, nesneleştirilmekte ve işleyen mekanizmanın bir parçası haline getirilmektir.
Eleştirel farkındalık ve eleştirel pedagojiden beslenen medya okuryazarlığı, taşıdıkları potansiyeller nedeniyle bu noktada büyük önem taşımaktadırlar. Eleştirel farkındalık sayesinde, önce dünyayı farklı okuma; eleştirel medya okuryazarlığı sayesinde ise, hem dünyanın yanlış okunmasının engellenmesi hem de medya metinlerini sayesinde gerçekleştirilen egemen ideolojinin yeniden üretiminin sonlandırılarak bilinçli okuryazarlığın gerçekleşmesi sağlanabilecektir. Adorno'nun ?bilincin şeyleştirilmesi? ya da Freire'nin, ?insandışılaşma? olarak nitelediği ağır durumun önüne, ancak bu şekilde geçilebilecektir.
Eleştirel bakış açısına göre ise; bu süreçte, askeri amaçlı araştırmaların sonucunda elde edilen teknolojik sıçrama, sermayenin hizmetine sunularak kapitalizmin krizini aşmada kullanılmakta ve IMF, DB, DTÖ eliyle küresel boyutta uygulatılan neo-liberal politikalar, uluslar aşırı bir sınıf niteliği taşıyan seçkinlerin denetiminde olan çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet etmektedirler.
Aynı süreçte medya endüstrisi, teknolojik yakınsamadan ve dünya ölçeğinde uygulatılan özelleştirme ve deregülasyon politikalarından destek alarak, uluslararası boyutta yoğunlaşmış ve seçkinlerin denetimindeki bir güç olarak, egemen ideolojinin işleyişinde ve yeniden üretilmesinde dev bir araç niteliğine bürünmüştür. Medyanın yaygınlaştırdığı mitlerle neo-liberalizm, doğallaştırılmakta, tarihselleştirilmekte ve sonsuzlaştırılmaktadır. Egemen ideolojinin varlığı için gereksinim duyduğu ?rıza ve meşruiyet? bu yolda araçlaştırılan medya endüstrisi sayesinde elde edilmekte, dünyayı neo-liberalizmin perspektifinden okuması sağlanan birey, nesneleştirilmekte ve işleyen mekanizmanın bir parçası haline getirilmektir.
Eleştirel farkındalık ve eleştirel pedagojiden beslenen medya okuryazarlığı, taşıdıkları potansiyeller nedeniyle bu noktada büyük önem taşımaktadırlar. Eleştirel farkındalık sayesinde, önce dünyayı farklı okuma; eleştirel medya okuryazarlığı sayesinde ise, hem dünyanın yanlış okunmasının engellenmesi hem de medya metinlerini sayesinde gerçekleştirilen egemen ideolojinin yeniden üretiminin sonlandırılarak bilinçli okuryazarlığın gerçekleşmesi sağlanabilecektir. Adorno'nun ?bilincin şeyleştirilmesi? ya da Freire'nin, ?insandışılaşma? olarak nitelediği ağır durumun önüne, ancak bu şekilde geçilebilecektir.
Yazar adı:
HAKAN SARIÇAM
Danışmanı: DOÇ. DR. AHMET
AKIN
Tez adı: Çözüm odaklı kısa süreli yaklaşıma dayalı bir mdahale
programının ruminasyon üzreindeki etkisi.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Sakarya Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitimde
Psikolojik Hizmetler Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, "Çözüm Odaklı Kısa Süreli
Yaklaşıma Dayalı Bir Müdahale Programının, ruminasyon üzerindeki etkisini"
incelemektir. Araştırmaya katılacak katılımcılari belirlemek amacıyla,
2012-2013 güz-bahar eğitim döneminde Kilis 7 Aralık Üniversitesinin değişik
programlarına devam eden 901 üniversite öğrencisine araştırmada kullanılan ölçme
araçları uygulanmıştır. Bu öğrencilerin 498'i kız, 403'ü erkektir. Daha sonra
Self-Ruminasyon Ölçeğinin ön-test ölçümlerinden elde edilen puanlar yüksekten
düşüğe doğru sıralanmış ve düşük puan alan 104 öğrenci arasından tesadüfî yolla
seçilen katılımcılar deney, plasebo ve kontrol gruplarından birine yine
tesadüfî olarak atanmıştır. Böylelikle araştırma 11'i deney, 11'i plasebo ve
11'i kontrol gruplarında yer alan; 17'si kız, 16'sı erkek olan 33 üniversite
öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Üç gruba atanacak öğrenciler belirlendikten
sonra, deney grubunda yer alan katılımcılara araştırmacı tarafından
geliştirilen 6 oturumluk Çözüm Odaklı Kısa Süreli Müdahale Programı
uygulanmıştır. Deney grubuyla paralel olarak gerçekleştirilen plasebo grubu
etkinliklerinde ise, terapötik etkisi olmayan 6 oturumluk Eğitici Facebook®
Kullanımı ve Medya-Okuryazarlığı Eğitim Programı uygulamıştır. Kontrol grubunda
bulunan katılımcılara ise herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Araştırmada veri
toplama aracı olarak Self-Ruminasyon Ölçeği'nden yararlanılmıştır. Araştırmada
3x4'lük (deney/plasebo/kontrol grupları X ön-test/son-test/kalıcılık testi
1-kalıcılık testi 2) split plot desen kullanılmıştır. Araştırmanın bağımlı
değişkenlerini, katılımcıların ruminasyon ölçeğinden elde ettikleri puanlar,
bağımsız değişkenini ise ÇOKSMP oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçme
araçları oturumların başlamasından 2 hafta önce ön-test ölçümü olarak;
oturumlardan iki hafta sonra son-test ölçümü olarak; son-test ölçümlerinden 6
hafta sonra ve ondan 4 hafta sonra ise deneysel işlemin kalıcılığını belirlemek
amacıyla kalıcılık ölçümü olarak, deney, plasebo ve kontrol gruplarındaki
katılımcılara tekrar uygulanmıştır. Bu ölçümlerden elde edilen verilerin
analizinde, ölçüm ve gruplar arasında anlamlı bir farkın olup olmadığını
belirlemek için; tekrarlı ölçümler için iki yönlü ANOVA ve Tukey testi
kullanılmıştır. Veriler SPSS 20.0 paket programıyla analiz edilmiştir.
Araştırmadan elde edilen bulgular, Çözüm Odaklı Kısa Süreli Yaklaşıma Dayalı
Bir Müdahale Programı'nın deney grubundaki katılımcıların ruminasyon
düzeylerini azalttığı ve bu durumun kalıcılık ölçümlerinde de korunduğunu
ortaya koymuştur. Plasebo ve kontrol gruplarında bulunan katılımcıların
ruminasyon ön-test, son-test ve kalıcılık 1-2 testi ölçümlerinden elde
ettikleri puanlar arasında ise anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Elde
edilen bulgular ışığında araştırmadan elde edilen sonuçlar tartışılmış ve
gelecek araştırmalar için önerilerde bulunulmuştur.
Yazar adı: M. ELİF. DEMOĞLU
Danışmanı: PROF. DR. ESRA BİRYILDIZ
Tez adı: Sinemada gerçeklik ve sahte-belgesel
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema
Anabilim Dalı / Radyo Televizyon Bilim Dalı
Özet: Bu çalışmada, gerçekliğin sinema tarihinde geçirdiği
dönüşümler, akımlar ve eğilimler üzerinden değerlendirilerek, kurmaca ve
belgesel arasındaki sınırın belirsizliği vurgulanmıştır. Hem kurmaca hem
belgesel bir tür olan sahte-belgesel kavramı, sinemada gerçeklik tartışmaları
çerçevesinde; tür, biçim ve anlatı olarak dünyadaki örnekleri ile tanımlanarak
ortaya koyulmuştur. Günümüzde gerçekliğin belirsizleşmesi ve gerçeğin yerini
çok benzer kopyaların aldığı bir simülasyon çağına girildiğini vurgulayan Jean
Baudrillard?ın `simülasyon kuramı? ile bağlantılı biçimde türün Türkiye?deki
örnekleri incelenmiştir. Sahte-belgeselin simülasyon evrenini nasıl kurarak
bozduğunu uygulamalı biçimde gözlemlemek amacıyla Son Amazon adlı bir
sahte-belgesel çekilmiş; türün olumlu ve olumsuz yanları, seyirci tarafından
nasıl algılandığı ve gösterim ile ilgili sorunlar tartışılmıştır. Kurmaca bir
yapıda olmasına rağmen belgesel biçimi ile gerçek gibi görünerek seyircinin
gerçeklik algısı ile oynayan sahte-belgeselin, bilinçli seyirci oluşmasına
katkı sağlayan eleştirel ve eğitici bir tür olduğu ve bu anlamda sinemada
medya-okuryazarlığına benzer bir işlev gördüğü ortaya koyulmuştur. Anahtar
Kelimeler : Sinemada Gerçeklik, Simülasyon Kuramı, Terim olarak
Sahte-Belgesel(mock-documentary), Dünyada ve Türkiye?de Sahte-Belgesel.
Yazar adı: RUKİYE DİLLİ
Danışmanı: PROF. DR. ŞENİZ AKSOY
Tez adı: Görsel kültür kuramının ilköğretim 4. Sınıf görsel
sanatlar dersinde uygulanması.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı / Resim-İş Öğretmenliği Bilim
Dalı.
Özet: Bu araştırmada görsel kültür olarak nitelendirilen kavram,
öğrencilerin içinde yaşadıkları kültür bağlamında birbirleri ile olan
iletişimlerinde, okul ortamındaki sosyal etkileşimlerinde ve evdeki günlük
yaşamlarındaki önemli gördükleri, en sevilen ya da en popüler olan imaj ve
nesneleri anlamayı içermektedir. Aynı zamanda araştırma kapsamında
öğrencilerden popüler kültür olarak nitelendirilen kavramların (en popüler ya
da sevilen nesne, imaj vb.) resimsel anlatımlarında ne şekilde ortaya çıktığı
belirlenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda araştırma ile ilköğretim 4. sınıf
öğrencilerinin resimsel anlatımları ve bunlara anlatımlarına dayalı yazılı
ifadelerinde popüler kültür öğelerine ne kadar yer verdiklerini, popüler kültür
öğelerinin öğrencilerin düşünsel ve sanatsal ifadelerini ne derece etkilemekte
olduğunu belirlemek ve öğrencilere medya okuryazarlığı kapsamında eleştirel bir
bakış açısı amaçlanmıştır. Araştırma deseni, bir karma yöntem olarak
tanımlanan, nitel ve nicel yöntemlerden birlikte faydalanılan açıklayıcı
desendir. Karma yöntem araştırması, araştırmacının nicel ve nitel araştırma
tekniklerini tek bir çalışma içerisinde birleştirdiği araştırma olarak
tanımlanmaktadır. Buna göre, nicel ve nitel veriler ayrı ayrı toplanmış, analiz
edilmiş ve elde edilen veriler sonuçta bir araya getirilmiştir. Araştırmanın
nicel boyutunda yarı-deneme modeli seçilmiş, nitel boyutta ise nicel araştırma
yöntemiyle elde edilen veriler ışığında, nitel araştırma desenlerinden biri
olan eylem araştırması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu,
2012- 2013 öğretim yılında Ankara ilinde MEB' na bağlı özel bir ilköğretim
okulunun 4. sınıfları içinden Görsel Sanatlar Dersine kayıtlı seçkisiz
örnekleme ile seçilen 4D sınıfı (Deney Grubu) ? 4E sınıfı (Kontrol Grubu) olmak
üzere toplam 54 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından hazırlanan
görsel kültür etkinlikleri beş hafta boyunca yapılmıştır. Burada kullanılan
etkinlikler, görsel kültür kuramı ile bağlantılı, reklam ve çizgi film
inceleme, düşünmeyi düşünme, popüler kültürü tanıma ve eleştirel olarak düşünme
yaklaşımlarını içermektedir Araştırmanın nitel boyutunda veriler, 30 öğrenci
ile görüşme ve 10 öğrenci ile odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Araştırma
konusunun alanyazınına ve alan uzmanlarının görüşlerine dayalı olarak
oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formlarıyla toplanmıştır. Araştırmanın
nicel boyutunda oluşturulan sonuçlar şu şekilde özetlenebilir: (1) Öğrencilerin
görsel kültür etkinlikleriyle ilgili hazır bulunuşluk düzeyleri alt boyutuna
ilişkin, görsel medyada yer alan popüler kültür nesneleri öğrencilerin beğeni
ve isteklerini yönlendirmektedir. (2) Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin
öğrencilerin eleştirel düşünme becerisi kazanması alt boyutuna ilişkin, görsel
kültür kuramı ile ilgili yapılan etkinlikler sonucunda çevreye ve doğaya daha
duyarlı oldukları ve çevrelerinde yer alan görüntülere karşı eleştirel bir
bakış açısı geliştirdikleri anlaşılmıştır. (3) Görsel kültür tabanlı öğretim
yönteminin öğrencilerin görsel okuryazarlık kazanması alt boyutuna ilişkin,
öğrencilerin günlük hayatlarında televizyon, internet ve dergilerde yer alan
renklerden, şekillerden, güçlü karakterlerden etkilendikleri sonucuna
varılmıştır. (4) Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin uygulama
becerilerine ve anlamlı ürün ortaya koyabilmeleri alt boyutuna ilişkin,
yaptıkları uygulamalarda temayı anlama ve eleştirel bir bakış açısı
geliştirmede başarılı olurken, farklı araç gereçleri kullanma ile sanatsal
unsur ve ilkeleri kompozisyonlarında kullanmada daha az başarılı oldukları
görülmüştür. Araştırmanın nitel boyutunda oluşturulan sonuçlar şu şekilde
özetlenebilir: (1) Öğrencilerin görsel kültür etkinlikleriyle ilgili hazır
bulunuşluk düzeyleri alt boyutuna ilişkin, kız ve erkek öğrenciler arasında,
popüler kültüre ait etkilendiklerinde nesnelerin ve temsillerin farklı olduğu
görülmüştür. (2) İlköğretim görsel sanatlar dersi öğretim programında görsel
kültür ile ilgili kazanımlarına ait alt boyuta ilişkin, MEB görsel sanatlar
dersi öğretim programlarında görsel kültür kuramı ile ilgili dolaylı
kazanımların var olduğu, fakat yetersiz olduğu tespit edilmiştir. (3) Görsel
kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin eleştirel düşünme becerisi
kazanması alt boyutuna ilişkin, yapılan etkinler sonucunda öğrencilerin şiddet
içerikli program ve oyunlarından çok fazla etkilendikleri görülmüştür. (4)
Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin görsel okuryazarlık
kazanması alt boyutuna ilişkin, görsel medyada yer alan pek çok olay ve durumun
gerçek ya da hayal ürünü olup olmadığını öğrencilerin ayıramadıkları
anlaşılmıştır. (5) Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin
uygulama becerilerine ve anlamlı ürün ortaya koyabilmeleri alt boyutuna
ilişkin, görsel kültür kuramı ile yapılan çalışmalardan öğrencilerin çok
etkilendikleri anlaşılmış ve anlamlı ürünler ortaya koyabilmişlerdir. Görsel
kültür çalışmalarında filmler, reklamlar vb. yanı sıra her türlü günlük
nesneler üzerinde yapılan araştırmalar görsel sanatlar dersi müfredatına çağın
bir gereği olarak yerleştirilmelidir. Çağdaş eğitim anlayışlarında sosyal ve
kültürel içeriklerin daha çok önemsenmesini ön gören araştırmalar, görsel
sanatlar eğitimine farklı bakış açısı ile bakılmasını zorunlu kılmıştır. Bu
bağlamada, görsel kültür kuramı eğitimdeki farklı bakış açılarından biridir ve
değerlendirilebilir. Anahtar Kelimeler: Görsel Sanatlar Eğitimi, Görsel Kültür,
Görsel Kültür Eğitimi, Sanat Eleştirisi, Algı, İmge, Temsil.
Yazar adı: TUGAY TUTKUN
Danışmanı: PROF. DR. REMZİ YAVAŞ KINCAL
Tez adı: Öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyi ile aktif
vatandaşlık bileşenlerinden temsili demokrasiye, protesto ve sosyal değişime
katılım düzeyi arasındaki ilişki.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Eğitim Bilimleri
Anabilim Dalı
Özet: Araştırmanın temel amacı, öğretmen adaylarının medya
okuryazarlık ve aktif vatandaşlığın -temsili demokrasiye katılım- ve -protesto
ve sosyal değişime katılım- boyutlarındaki düzeylerini belirleyip aralarındaki
ilişkiyi ortaya çıkarmak ve böylelikle öğretmen yetiştirme programlarının aday
öğretmenlerin vatandaşlık becerilerini ne şekilde etkilediğini belirlemektir.
Tarama modellerinden karşılaştırma türü ilişkisel tarama kullanılarak yapılan
araştırmanın örneklemini 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesinde 1. ve 4. sınıflarda öğrenim gören 1101
öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarının değerlendirilmesinde;
cinsiyete, öğretim türüne, öğrenim görülen sınıfa ve anabilim dalı
değişkenlerine göre anlamlı farklılık olup olmadığı, bağımlı ve bağımsız
değişkenler arasında öngörülen ilişkinin var olup olmadığı ve bağımsız ve
bağımlı değişkenler arasındaki ilişkinin sosyo-ekonomik faktörler sabit
tutulduğunda ne şekilde değiştiği istatistiksel testlerle sınanmıştır. Elde
edilen sonuçlar tablolar halinde ayrıntılı olarak verilmiştir. Araştırma
kapsamında öğretmen adaylarına uygulanan anketten elde edilen verilerin analizi
sonucunda; adayların medya okuryazarlık ve aktif vatandaşlığın -temsili
demokrasiye katılım- ve -protesto ve sosyal değişime katılım- boyutlarındaki
düzeylerinin düşük olduğu ve lisans eğitimi sürecinde bu düzeylerinin
gelişmediği tespit edilmiştir. Medya okuryazarlığı düzeyi ile -temsili
demokrasiye katılım- ve -protesto ve sosyal değişime katılım- arasında tespit
edilen anlamlı ilişkinin aktif vatandaşlık düzeyini etkileyen diğer
sosyo-ekonomik faktörlerin etkisi sabit tutulduğunda da var olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
Yazar adı: DÖNDÜ ÖZDEMİR ÖZDEN
Danışmanı: PROF. DR. CEMİL ÖZTÜRK
Tez adı: İlköğretim okullarında çevresel vatandaşlık eğitimi
Yılı: 2011
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversites / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bilim
Dalı
Özet: Bu araştırmada ilköğretim okullarında gerçekleştirilen
çevresel vatandaşlık eğitiminin durumunu betimlemek amaçlanmıştır. Araştırmada
karma araştırma yaklaşımı benimsenmiş ve bu kapsamda eş zamanlı çeşitleme
deseni kullanılmıştır. Araştırma verileri yarı yapılandırılmış görüşmeler ve
Çevresel Bilgi Testi, Çevresel Tutum Ölçeği ile Çevresel Sorumlu Vatandaş
Davranışları Ölçeği'nden oluşan ?İlköğretim Öğrencilerinin Çevresel Vatandaşlık
Düzeyi Aracı (İÇEVA)? yoluyla elde edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutuna,
Eskişehir il merkezindeki 12 ilköğretim okulunda çalışan 22 öğretmen (Fen ve
Teknoloji ile Sosyal Bilgiler öğretmenleri) ve 22 öğrenci (6., 7. ve 8. sınıf
öğrencileri); nicel boyutuna ise Eskişehir il merkezindeki 12 ilköğretim
okulunda öğrenim gören 2007 öğrenci katılmıştır. Elde edilen nitel veriler betimsel
analiz tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın nicel verilerinin
analizinde ise aritmetik ortalama, ilişkisiz örneklemler t-testi ve tek yönlü
varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:
? Öğretmen ve öğrencilerin çevresel vatandaşlığı, bireyin çevresel sorunlara duyarlı olması ve bu sorunların çözümü için üzerine düşen çevresel sorumlu davranışları yerine getirmesi olarak algıladıkları belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre çevresel vatandaşlık eğitiminin ailede başladığı, okulda devam ettiği ve başta kitle iletişim araçları olmak üzere, arkadaşlar ve akrabalardan oluşan yakın çevre, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, yazılı ve basılı kaynaklar tarafından desteklendiği belirlenmiştir.
? Öğretmenlerin çevresel vatandaşlık eğitimi süreci içerisinde ilköğretim dönemi ve kurumlarının önemine ilişkin ortak görüşlere sahip oldukları ancak ilköğretimim ilk beş yılında verilen eğitimin daha etkili olduğunu düşündükleri belirlenmiştir.
? İlköğretim okullarındaki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler ders dışı etkinlikler, sosyal kulüpler, belirli gün ve haftalar, dersler ve eko okul çalışmaları çerçevesinde gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmenler ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitiminde öncelikle Sosyal Bilgiler ile Fen ve Teknoloji derslerinin, daha sonra Türkçe dersinin etkili olduğunu belirtmişlerdir. Çevresel vatandaşlık eğitiminde rol oynayan diğer dersler ise Teknoloji ve Tasarım, Resim, Müzik, Rehberlik, Matematik, Hayat Bilgisi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Medya Okuryazarlığı ve İngilizce olarak ifade edilmiştir. Öğretmenler çevresel vatandaşlık eğitiminde en etkili ders olarak Fen ve Teknoloji dersini, öğrenciler ise Sosyal Bilgiler dersini vurgulamıştır.
? Derslerdeki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler, yöntem ve teknikler, özel çalışmalar ve araç-gereç kullanımı olmak üzere dört boyutta gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitimine ilişkin, ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi ile çevresel bilinç ve duyarlılıklarının düşük olması, okullarda çevresel çalışmalar için gerekli alanların ve bahçelerin bulunmaması, öğretmenlerin yoğun ders yükleri, uygulamalı çalışmalar yapmanın zorlukları, ders sürelerinin yetersiz olması, merkezi sınav sisteminin olumsuz etkileri, öğrencilerin kişisel duyarsızlıkları ve başarı düzeylerinin, akranların olumsuz etkisi ve fen ve teknoloji derslerinde ilgili konuların geri planda kalması gibi sorunlar belirtmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler etkili çevresel vatandaşlık eğitimine yönelik yapılması gerekenleri, kitle iletişim araçlarının etkili kullanımı, velilerin bilinçlendirilmesinin sağlanması, okullardaki bahçe ve yeşil alanların genişletilmesi, yapılan ekinliklerin uygulamaya dönük olması, ayrı bir çevre eğitimi dersinin konulması, yöneticilerin halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar ile çevresel korumaya yönelik yatırımlar yapması, sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, öğretmenlerin çevreye duyarlı olması ve ağaç dikimi ve bakımı çalışmaları ile çevre gezilerin arttırılması olarak belirtmişlerdir.
? İlköğretim öğrencilerinin olumlu çevresel tutumlarının yüksek düzeyde; çevresel bilgi ve çevresel sorumlu vatandaş davranışlarının ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi düzeyleri arasında, sınıf, akademik başarı, anne-baba eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma ve eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel tutum düzeyleri arasında sınıf, cinsiyet, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise sınıf, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi ile çevresel tutum düzeyleri arasında ve çevresel bilgi ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında pozitif ve anlamlı ancak düşük düzeyde bir ilişkinin olduğu; çevresel tutum ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise pozitif, anlamlı ve orta düzeyde bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevresel vatandaşlık, çevresel bilgi, çevresel tutum, çevresel sorumlu vatandaş davranışı
? Öğretmen ve öğrencilerin çevresel vatandaşlığı, bireyin çevresel sorunlara duyarlı olması ve bu sorunların çözümü için üzerine düşen çevresel sorumlu davranışları yerine getirmesi olarak algıladıkları belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre çevresel vatandaşlık eğitiminin ailede başladığı, okulda devam ettiği ve başta kitle iletişim araçları olmak üzere, arkadaşlar ve akrabalardan oluşan yakın çevre, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, yazılı ve basılı kaynaklar tarafından desteklendiği belirlenmiştir.
? Öğretmenlerin çevresel vatandaşlık eğitimi süreci içerisinde ilköğretim dönemi ve kurumlarının önemine ilişkin ortak görüşlere sahip oldukları ancak ilköğretimim ilk beş yılında verilen eğitimin daha etkili olduğunu düşündükleri belirlenmiştir.
? İlköğretim okullarındaki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler ders dışı etkinlikler, sosyal kulüpler, belirli gün ve haftalar, dersler ve eko okul çalışmaları çerçevesinde gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmenler ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitiminde öncelikle Sosyal Bilgiler ile Fen ve Teknoloji derslerinin, daha sonra Türkçe dersinin etkili olduğunu belirtmişlerdir. Çevresel vatandaşlık eğitiminde rol oynayan diğer dersler ise Teknoloji ve Tasarım, Resim, Müzik, Rehberlik, Matematik, Hayat Bilgisi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Medya Okuryazarlığı ve İngilizce olarak ifade edilmiştir. Öğretmenler çevresel vatandaşlık eğitiminde en etkili ders olarak Fen ve Teknoloji dersini, öğrenciler ise Sosyal Bilgiler dersini vurgulamıştır.
? Derslerdeki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler, yöntem ve teknikler, özel çalışmalar ve araç-gereç kullanımı olmak üzere dört boyutta gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitimine ilişkin, ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi ile çevresel bilinç ve duyarlılıklarının düşük olması, okullarda çevresel çalışmalar için gerekli alanların ve bahçelerin bulunmaması, öğretmenlerin yoğun ders yükleri, uygulamalı çalışmalar yapmanın zorlukları, ders sürelerinin yetersiz olması, merkezi sınav sisteminin olumsuz etkileri, öğrencilerin kişisel duyarsızlıkları ve başarı düzeylerinin, akranların olumsuz etkisi ve fen ve teknoloji derslerinde ilgili konuların geri planda kalması gibi sorunlar belirtmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler etkili çevresel vatandaşlık eğitimine yönelik yapılması gerekenleri, kitle iletişim araçlarının etkili kullanımı, velilerin bilinçlendirilmesinin sağlanması, okullardaki bahçe ve yeşil alanların genişletilmesi, yapılan ekinliklerin uygulamaya dönük olması, ayrı bir çevre eğitimi dersinin konulması, yöneticilerin halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar ile çevresel korumaya yönelik yatırımlar yapması, sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, öğretmenlerin çevreye duyarlı olması ve ağaç dikimi ve bakımı çalışmaları ile çevre gezilerin arttırılması olarak belirtmişlerdir.
? İlköğretim öğrencilerinin olumlu çevresel tutumlarının yüksek düzeyde; çevresel bilgi ve çevresel sorumlu vatandaş davranışlarının ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi düzeyleri arasında, sınıf, akademik başarı, anne-baba eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma ve eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel tutum düzeyleri arasında sınıf, cinsiyet, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise sınıf, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi ile çevresel tutum düzeyleri arasında ve çevresel bilgi ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında pozitif ve anlamlı ancak düşük düzeyde bir ilişkinin olduğu; çevresel tutum ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise pozitif, anlamlı ve orta düzeyde bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevresel vatandaşlık, çevresel bilgi, çevresel tutum, çevresel sorumlu vatandaş davranışı
Yazar adı: MÜBİN KIYICI
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ABDULLAH KUZU
Tez adı: Öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeylerinin
belirlenmesi.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Anadolu Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı /
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmada öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık
düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini üniversitelerin
eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmaktadır.
Araştırma kapsamında her bir öğretmen adayına erişim olanağı bulunamayacağı
için olasılığa dayalı örnekleme yöntemlerinden küme (cluster) örnekleme yöntemi
ile örneklem alınmış ve araştırma Anadolu Üniversitesi, Gazi Üniversitesi,
Marmara Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi'nde
öğrenim gören öğretmen adayları üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeylerini belirmeyi amaçlayan bu araştırma tekil ve ilişkisel tarama modelleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tekil tarama ile öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeyleri belirlenmeye çalışılmış, ilişkisel tarama ile öğretmen adaylarının cinsiyetleri, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar olup olmadığı, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısı olup olmadığı, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüm, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas alınan puan türü, öğretmen adaylarının ailelerinin gelirleri ve öğretmen adaylarının kişisel gelirleri ile sayısal okuryazarlık düzeyleri arasında fark olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 paket programı aracılığıyla betimsel istatistik, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada verilerin çözümlenmesi aşamasından sonra elde edilen sonuçlar şu şekildedir; öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, bilgi okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı düzeyleri
? Öğretmen adaylarının cinsiyetlerine göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısına sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas olan puan türüne göre,
? Öğretmen adaylarının aile gelir düzeylerine göre,
? Öğretmen adaylarının kişisel gelir düzeylerine göre farklılık göstermektedir.
Öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeylerini belirmeyi amaçlayan bu araştırma tekil ve ilişkisel tarama modelleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tekil tarama ile öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeyleri belirlenmeye çalışılmış, ilişkisel tarama ile öğretmen adaylarının cinsiyetleri, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar olup olmadığı, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısı olup olmadığı, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüm, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas alınan puan türü, öğretmen adaylarının ailelerinin gelirleri ve öğretmen adaylarının kişisel gelirleri ile sayısal okuryazarlık düzeyleri arasında fark olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 paket programı aracılığıyla betimsel istatistik, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada verilerin çözümlenmesi aşamasından sonra elde edilen sonuçlar şu şekildedir; öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, bilgi okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı düzeyleri
? Öğretmen adaylarının cinsiyetlerine göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısına sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas olan puan türüne göre,
? Öğretmen adaylarının aile gelir düzeylerine göre,
? Öğretmen adaylarının kişisel gelir düzeylerine göre farklılık göstermektedir.
Yazar adı: ÖZLEM OĞUZHAN
Danışmanı: PROF. DR. NURÇAY TÜRKOĞLU
Tez adı: Modern zeminde deneyimin düşünümsel yüzünü örten kitlesel
görüntü
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Bilimleri Anabilim Dalı / Radyo Televizyon Bilim Dalı
Özet:
Bütün, parçalarının toplamından farklı bir şeydir ve bütünü anlamak
parçaları arasındaki ilişkileri kavramakla mümkündür. Bu çalışma, moderniteyi
bütüncül bir süreç olarak anlamaya çalışırken, düşünümselliği bir yöntem
olarak önermektedir. Moderniteyi hem kavramsal hem de pratik anlamda
tanımlayan temel kavramlardan birisi belirsizliktir. Bu nedenle modernite
kavramı yerine ?modern zemin? kavramı önerilmiştir. Modernite zamanı biricik
değer kılarken, modern zemin mekâna vurgu yapar. Kavram düşünümseldir, düşünümselliğini
sağlayan içinde bulundurduğu çift yüzler için bir kap oluşturma niteliğidir.
Zemin bir yüzde kayganlaşmakta ve parçalanmakta, diğer yüzde ise
merkezileşmekte ve tektipleşmektedir. Modern zemin belli bir görme biçimi,
?perspektif? üzerine kuruludur. Perspektif gerçeği ikame etme savı taşıyan
bir teknik ve ideolojidir. Bu görme önceden belirlenmiş bir merkez ekseninde,
kodlayan ?yönetmene? işaret eder. Görüntünün bu biçiminde gözün hareket etme,
seçme imkânı yoktur. Bu nedenle perspektif kodlara dâhil olma pratiğidir.
Perspektif bir çeşit bakış açısıdır ve ona alternatif görme biçimleri de
(ikonografi ve tasvir vd.) vardır. ?Aracılığıyla görme? anlamı taşıyan
perspektifle kurulan kitlesel görüntü, gerçeği ikame eden niteliği ve yaygın
kullanımıyla deneyimi tektipleştirmektedir. Oysa deneyim düşünümseldir.
Deneyimin düşünümselliği onun mekâna, mesafeye, temasa ilişkin olmasına ve
kolektiflik niteliğine işaret eder. Deneyimin kolektifliği ?kamusal alan?
kavramıyla örtüşür. Kamusal alan kavramı için de mekân temel bir sorundur:
?Fail nerededir?? Medya okuryazarlığı çalışmaları, bu soruyu ?medya? olarak
cevaplamaktadır. Ancak ?medyayı medya üzerinden okuma çabası? sonuçtan
hareket etmektir. Öncelikle medyayı üreten koşullar anlaşılmalıdır. Böylece fail
olmanın imkânı ve zeminin farkındalığı sağlanabilir. Failin nerede olduğu
sorusu düşünümselliğin bir düşünme yöntemi olarak önerilmesinin önemini
ortaya çıkarmaktadır çünkü bu soru ancak soru sormanın bir sanata dönüştüğü
zeminde cevaplanabilir.
|
|||
Yazar adı: NECLA ODYAKMAZ
Danışmanı: PROF. DR. NURDOĞAN RİGEL
Tez adı: Medya ekolojisi
Yılı: 2005
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet: Medya ekolojisi, bizim medyayı ne kadar tanıdığımızı veya
tanımadığımızı, enformasyon
bombardımanından etkilenip etkilenmediğimizi ortaya çıkarmaya ve medya iletilerinin bizi
yönlendirmesine izin verip vermediğimizi açıklamaya çalışır. Bunu açıklarken de medya
içeriğine bilinçli olarak gizlenen veya bizim medyayı sadece bir makine olarak kabul
ettiğimiz, önemsemediğimiz, küçümsediğimiz için gizli hale gelen iletileri açığa vurmaya,
yani medya okuryazarlığını arttırmaya çalışır. Medya ekolojisi, medyanın sadece bir makine
değil, iletileriyle düşüncelerimizi, duygularımızı, algılarımızı, yargılarımızı ve değerlerimizi
değiştiren bir ortam olduğunu kanıtlama yolunda disiplinlerarası bir çalışmadır.
Biz tezimizde yukarıda tanımını verdiğimiz medya ekolojisi kavramı çerçevesinde,
medyanın teknolojik, ideolojik ve kültürel yapısının değişim sürecini ve bu değişim
sürecinin medya içeriğine yansımasını ve bu bağlamda ekolojisi bozulan medyanın birey
üzerinde yarattığı etkiyi ele aldık.
bombardımanından etkilenip etkilenmediğimizi ortaya çıkarmaya ve medya iletilerinin bizi
yönlendirmesine izin verip vermediğimizi açıklamaya çalışır. Bunu açıklarken de medya
içeriğine bilinçli olarak gizlenen veya bizim medyayı sadece bir makine olarak kabul
ettiğimiz, önemsemediğimiz, küçümsediğimiz için gizli hale gelen iletileri açığa vurmaya,
yani medya okuryazarlığını arttırmaya çalışır. Medya ekolojisi, medyanın sadece bir makine
değil, iletileriyle düşüncelerimizi, duygularımızı, algılarımızı, yargılarımızı ve değerlerimizi
değiştiren bir ortam olduğunu kanıtlama yolunda disiplinlerarası bir çalışmadır.
Biz tezimizde yukarıda tanımını verdiğimiz medya ekolojisi kavramı çerçevesinde,
medyanın teknolojik, ideolojik ve kültürel yapısının değişim sürecini ve bu değişim
sürecinin medya içeriğine yansımasını ve bu bağlamda ekolojisi bozulan medyanın birey
üzerinde yarattığı etkiyi ele aldık.
MEDYA OKURYAZARLIĞI ALANINDA YAPILMIŞ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA
TEZLERİ
A.) YÜKSEK LİSANS TEZLERİ
Yazar adı: Pınar IŞKIN
Danışmanı: Doç. Dr. Alper KESTEN
Tez adı: Öğretmen görüşlerine göre medya okuryazarlığı programı.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi/Eğitim Bilimleri
Estitüsü/ İlköğretim Anabilim Dalı
Özet: İçinde bulunduğumuz yüzyılda, televizyonda izlediğimiz
reklamlardan, sokakta gördüğümüz billboarda, kıyafetlerimizin ambleminden,
içtiğimiz suyun markasına kadar her şey medyadır. Medya kavramının dört bir
yanımızı böylesine kuşatması "medya okuryazarlığı" kavramının da
doğmasına neden olmuştur. Bu kavram, medyanın her türlü etkisinin farkında
olarak davranabilmeyi vurgulamaktadır. Medyanın bize sunduklarını bir eleştiri
süzgecinden geçirerek alabilme becerisine sahip olabilmek medya
okuryazarlığının temel ölçütüdür. Bu araştırma yapılmadan önce 2006 yılı Medya
Okuryazarlığı ders programı ile 2013 yılı Medya Okuryazarlığı ders programı
karşılaştırılmış, aralarındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya koyulmaya
çalışılmıştır. Bu amaçla 2006 yılı Medya Okuryazarlığı ders programı ile 2013
yılı Medya Okuryazarlığı ders programı, 2006 yılı ders programının "örnek
etkinlikler" bölümü hariç tutularak karşılaştırılmıştır. Araştırmada nitel
araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi tekniği kullanılarak veriler analiz
edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'na bağlı
okullarda Medya Okuryazarlığı dersini veren öğretmenlerle görüşme yoluyla veri
toplamak için bir görüşme formu hazırlanmıştır. Hazırlanan formlarda yer alan
sorular Samsun ilinde Medya Okuryazarlığı dersini seçen on okulda görev yapan
on iki Sosyal Bilgiler öğretmenine sorulmuştur. Toplanan verilerin analizinde
betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin genel
olarak Medya Okuryazarlığı kavramını önemli buldukları ve Medya
Okuryazarlığı'nın ders olarak verilmesine olumlu baktıkları, öğrencilerin
dersle ilgili tutumlarının olumlu ve olumsuz olarak farklılaştığı saptanmıştır.
Öğretmenlerin genel olarak 2013 yılı Medya Okuryazarlığı ders programını 2006
yılı ders programından daha olumlu değerlendirdikleri tespit edilmiştir.
Öğretmenler 2013 yılı ders programının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini
vurgulamışlar ve programın üzerinde kazanım, beceri, değer, etkinlikler, ölçme
ve değerlendirme ve ders saati bağlamında belli değişikliler yapılması
gerektiğini önermişlerdir. Öğretmenlerin Medya Okuryazarlığı dersini
işlemelerinin önünde idari görev, okulun fiziki yapısının yetersizliği,
öğrencilerin derse karşı ilgisiz oluşu gibi engeller olduğu saptanmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda 2013 yılı ders programının
yeniden değerlendirilerek düzeltmeler yapılması, okulların fiziki donanım
anlamında iyileştirilmesi, dersin daha ilgi çekici hale getirilmesi için
çalışmalar yapılması gerektiği şeklinde önerilerde bulunulabilir.
Yazar adı: SEDA ŞEYMA SANGİN
Danışmanı: PROF. DR. UĞUR YAVUZ
Tez adı: İlköğretim öğrencilerinim medya okuryazarlığı dersine
bakış açıları. (Ankara-Keçiören örneği)
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi/ Sosyal Bilimler
Enstitüsü/Gazatecilik Anabilim Dalı/Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: 21. yüzyılda, hızlı bir şekilde ilerleyen ve hala devam
etmekte olan bilim ve teknolojideki gelişmeler her alanda olduğu gibi iletişim
alanında da etkili olmuştur. Buna ek olarak, bu yeni teknolojiler bankacılık
işlemlerinden, görüntülü konuşmaya kadar pek çok alanda insanların günlük
yaşamlarını kolaylaştırmakta, bir o kadar da bu yeni teknolojiler sayesinde
insanlar sosyalleşmektedirler. Artık internet ve cep telefonları insanların
olmazsa olmazları haline gelmiş, sosyal hayatlarına yön vermeye başlamıştır.
Söz konusu bu yeni teknolojiler aracılığıyla medya iletileri daha çabuk ve daha
kolay bir şekilde aktarılmaya başlamıştır. Medya tarafından sunulan bu
hizmetlerin ve unsurların doğruluğunun ve işlevselliğinin incelenmesi
gerekmektedir. Çünkü medya her zaman her şeyi doğru bir biçimde aktarmamakta,
kimi zaman insanların işine yaramayacak unsurları içermektedir. Bu durumdan en
çok etkilenen grup da çocuklardır. Yapılan tüm araştırmalar ve bunlar üzerinde
yapılan değerlendirmeler; görsel, işitsel ve yazılı medya karşısında savunmasız
bir alıcı durumunda bulunan çocukların, ekranda izlediklerini,
"gerçeklik" ve "kurgu" bakımından ayırt etme becerisini de
kazanacakları medya okuryazarlığı dersinin ilköğretimden başlayarak okutulması
gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Bu durumda, medya kullanıcıları için
çok önemli bir yer teşkil eden medya okuryazarlığı bu çalışmanın temel dayanağı
olmuştur. Bu çalışmamda medyayı çözümleyebilme aracı olan medya okuryazarlığı
kavramı, işlevleri, çocuk eğitimindeki rolü, sosyal paylaşım ağları ve çocuklar
üzerindeki etkileri anlatılmıştır. Yapılan bu izahların ardından tezin asıl
kapsamını oluşturan ilköğretim öğrencilerinin medya okuryazarlığına bakış açısı
ele alınmıştır. Medya okuryazarlığı dersi ile ne istediğini bilen, medyadan
gelen mesajları ve bu mesajların üretim süreçlerini korumacı yaklaşımla değil
de eleştirel, aktif bilişsel işlemlerden geçirerek kontrolün medyadan bireye
geçmesini amaçlayan eleştirel yaklaşımı ön plana çıkararak değerlendirebilen ve
bu değerlendirmeler sonucunda medyaya yönelik taleplerini oluşturabilen
bilinçli izleyicilerin oluşturulması amaçlanmaktadır. Yapılan anket çalışması,
Mayıs 2014 tarihinde araştırma evreninden seçilen Ankara Keçiören İlçesi'nde
bulunan Cemal Gürsel İlköğretim Okulu'nda medya okuryazarlığı dersini alan 8.
Sınıfta okuyan toplam 119 öğrenciye uygulanmıştır. Üç bölümden oluşan bu tez
çalışmamın; İlk bölümünde, medya kavramı, işlevleri, modelleri ve medyanın
çocuk eğitimindeki yeri izah edildi. Ardından sosyal medya ve geleneksel medya
kavramları açıklanarak, sosyal paylaşım ağları kavramları üzerinde duruldu. Ve
ilk bölümün sonunda medyanın sınıflandırılması ile görsel, yazılı ve işitsel
medya tanımları yapılarak, bunların çocuk eğitimindeki etkileri anlatıldı.
İkinci bölümde, medya okuryazarlığı tanımı yapıldı. Türkiye'de seçmeli ders
olarak okutulan medya okuryazarlığı dersi ile ilgili yapılan çalışmalara
değinildi. Ardından medya okuryazarlığı modelleri, yaklaşımları ele alındı.
Üçüncü bölümde, SPSS(Statistical PackageForSocialScience) programı aracılığıyla
öğrencilerin cinsiyet, kardeş sayısı, anne baba eğitim durumu ve gelir
düzeyleri baz alınarak araştırmanın yöntemi yer almaktadır. Araştırma sonucunda
elde edilen bulgular yorumlanmıştır.
Yazar adı: LOKMAN SEMİZ
Danışmanı: DOÇ. DR. CEMALETTİN DENİZ
Tez adı: Ortaokul öğrencilerinin medya okuryazarlığı
yeterlilikleri ve medya okuryazarlığı dersini yürüten öğretmenlerin
karşılaştıkları sorunlar.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi/ Sosyal
Bilimler Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı/Sınıf Öğretmenliği Dalı
Özet: Bu araştırmanın genel amacı, ortaokul öğrencilerinin medya
okuryazarlığına ilişkin yeterliklerini belirlemek ve dersi yürütmekte olan
öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri tespit etmektir. Bu amaca bağlı
olarak, ortaokul öğrencilerinin medya okuryazarlığına ilişkin yeterliklerinin
cinsiyete, medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumuna, velilerin TV
denetim durumuna, okunulan sınıfa ve öğrencilerin TV izleme sürelerine göre
anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği sorularına cevap aranmıştır.Çalışma
grubu olarak, öğrencilerin medya okuryazarlığı yeterliklerini belirlemek
amacıyla 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Rize ilinde okumakta olan 810
ortaokul öğrencisi, medya ürünü oluşturma yeterliklerinin tespiti için 30
yedinci sınıf öğrencisi ve öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri tespit
etmek için araştırmanın yapıldığı okullarda bu dersi vermekte olan altı
öğretmen belirlenmiştir.Bu araştırmada karma yöntem kullanılmıştır. Ortaokul
öğrencilerinin medya okuryazarlığı yeterliklerini belirlemek amacıyla
hazırlanan nicel veri toplama aracı ile elde edilen veriler SPSS programı
kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik
ortalama, t testi ve Anova testi kullanılmıştır. Öğretmenlerin derste
karşılaştıkları problemler ve ortaokul öğrencilerinin medya ürünü oluşturma
yeterliklerine yönelik nitel kısmında içerik analizi yöntemi kullanılmış elde
edilen veriler frekans ve yüzde ifadeleriyle açıklanmıştır.Araştırmada;
cinsiyetin, medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumunun, velinin TV
denetim durumunun ve öğrencilerin okudukları sınıfların medya okuryazarlığı
yeterlikleri üzerinde etkili olduğu, gün içinde TV izleme sürelerinin ise medya
okuryazarlığı yeterliklerine etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Araştırmanın nitel kısmından elde edilen bulgularda ise öğretmenlerin medya
okuryazarlığı alan bilgisi bakımından yetersiz oldukları ve medya okuryazarlığı
dersi programının güncellenmesi gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır.
Yazar adı: YAVUZ SELİM SÖYLEMEZ
Danışmanı: DOÇ. DR. NURDAN ÖNCEL TAŞKIRAN
Tez
adı: Asya ve Okyanusya
ülkelerinde medya okuryazarlığı eğitimi: Türkiye ve Yeni Zelanda
karşılaştırması.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Kocaeli Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Özet: Hızla ilerleyen ve değişen teknolojiyle küreselleşme
etkisindeki medya, toplumsal yaşantının her alanında önemli bir güç olarak yer
almakta olan bireylerin davranışlarının ve değer yargılarının oluşumunda önemli
bir role sahip olmuştur. Bu sebeple artık medya iletilerini anlama, seçme ve
değerlendirme konusu bütün dünyada toplumlara verilmesi gereken önemli
eğitimler arasında ele alınmaktadır.Bu çalışmada öncelikle medya okuryazarlığı
kavramı bütün bileşenleriyle ele alınmış ve buna bağlı olarak tarihsel
gelişimi, kuramları, problemleri aktarılmıştır. Daha sonra dünyada UNESCO ve AB
çalışmaları olmak üzere medya okuryazarlığı alanındaki çalışmalara kısaca değinilmiştir;
fakat genel olarak başta Yeni Zelanda ve Türkiye olmak üzere Asya ve Okyanusya
ülkelerinde yapılan medya okuryazarlığı çalışmaları ele alınmıştır.Çalışmanın
Türkiye bölümünde bu alanda yapılan akademik, sivil ve devlet çalışmaları
incelenmiştir. Türkiye'de medya okuryazarlığı kavramının yeni olması nedeniyle
akademik dünyada büyük ihtiyaç duyulan, dünyadaki medya okuryazarlığı
etkinlikleri bilgisine yer veren bu çalışmanın araştırmacılara ışık tutması
hedeflenmiştir. Daha sonra hakkında konu malzemesiyle ilgili bilgi bulunabilen
Asya ülkeleri ele alınarak medya okuryazarlığı alanında ne düzeyde eğitim
verdikleri, öğretmen eğitim sisteminin nasıl olduğu ile sivil ve devlet
girişimlerinin bilgileri aktarılmıştır.
Çalışmanın son bölümünde Okyanusya'nın hem ekonomik hem de teknolojik olarak en gelişmiş ülkelerinden ve medya okuryazarlığı alanındaki çalışmaları ve uygulamalarıyla önde gelen bir ülke olan Yeni Zelanda'nın medya okuryazarlığı eğitimi, uygulama ve etkinlikleri ele alınarak Türkiye deki medya okuryazarlığı ile bir karşılaştırması yapılmıştır. Alanla ilgili az sayıda bulunan kaynak, yöntem ve konu sınırlılığını kendiliğinden belirlemiş, temel olarak Yeni Zelanda odaklı bir tarama, inceleme çalışması ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türkiye'de Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Yeni Zelanda, RTÜK, MEB
Çalışmanın son bölümünde Okyanusya'nın hem ekonomik hem de teknolojik olarak en gelişmiş ülkelerinden ve medya okuryazarlığı alanındaki çalışmaları ve uygulamalarıyla önde gelen bir ülke olan Yeni Zelanda'nın medya okuryazarlığı eğitimi, uygulama ve etkinlikleri ele alınarak Türkiye deki medya okuryazarlığı ile bir karşılaştırması yapılmıştır. Alanla ilgili az sayıda bulunan kaynak, yöntem ve konu sınırlılığını kendiliğinden belirlemiş, temel olarak Yeni Zelanda odaklı bir tarama, inceleme çalışması ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türkiye'de Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Yeni Zelanda, RTÜK, MEB
Yazar adı: EMİNE SUR
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. EMRE ÜNAL
Tez adı: İlköğretim ikinci kademe öğretmen ve öğrencilerinin medya
okuryazarlığa ilişkin görüşleri.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Niğde Üniversitesi / Türkçe Eğitimi Anabilim
Dalı / Türkçe Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: 19. yüzyıl tüm dünyada önemli değişiklik ve gelişmelerin
yaşandığı bir dönem olarak anılmaktadır. Bu yüzyılda matbaa keşfedilmiş ve
kitle iletişim araçlarından ilki olan gazeteler ortaya çıkmıştır. Teknolojik
gelişmeler bu keşifleri hızlandırmış ilerleyen zamanlarda radyo, televizyon,
internet de toplum hayatında yerini almıştır.
Zamanla gelişen ve yaygınlaşan bu kitle iletişim araçlarındaki ses ve görüntüler insanları etkilemekte, hayatlarını şekillendirmektedir. Özellikle de çocuklar, kitle iletişim araçlarından daha fazla etkilenmekte ve yönlendirici etkisine daha fazla maruz kalmaktadır. Kitle iletişim araçlarının birey üzerindeki etkisinin fark edilmesiyle beraber bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak ve kitle iletişim araçlarının yönlendirici gücünü en aza indirmek amacıyla dünyada medya okuryazarlığı çalışmaları başlamıştır. Türkiye de dünyadaki gelişmeleri takip etmekte ve yeni gelişmelere ayak uydurmaktadır.
Medya okuryazarlığının öneminin fark edilmesiyle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kurulu öncülüğünde çeşitli çalışmalar başlatılmıştır. İlk defa 2004 yılında (Şiddeti Önleme Platformu toplantıları, toplumsal alanda, ailede ve kitle iletişim araçlarında şiddetin önlenmesi ve bu konudaki toplumsal duyarlılığı arttırma amacıyla Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal AKŞİT koordinatörlüğünde düzenlenmiştir.) Şiddeti Önleme Platformu'nda dile getirilen medya okuryazarlığı; 2006-2007 eğitim-öğretim yılında seçilen pilot okullarda, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında ise müfredatta seçmeli ders olarak yer almıştır.
Bu çalışmada, ülkemizde geçmişi çok yeni olan medya okuryazarlığı dersine ilişkin mevcut durumu ortaya koymak ve ihtiyaçları saptamak amacıyla medya okuryazarlığı dersi veren öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda öğretmenlerin medya okuryazarlığı dersine ilişkin hizmet içi eğitime ihtiyaç duydukları, medya okuryazarlığı dersinin içerik olarak yeterli fakat etkinlik olarak yetersiz olduğu, bu dersi aldıktan sonra öğrencilerin medya bakış açılarında önemli değişikliklerin yaşandığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Öğrencilerin medya okuryazarlığı düzeyini belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Düzey Ölçeği? ve medya okuryazarlığı tutumunu belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Tutum Ölçeği? uygulanmıştır. Öğrencilere ait bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen ?Kişisel Bilgi Formu? ile edinilmiştir.
Araştırma sonucunda öğrencilerin; medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutum düzeyi ile medya okuryazarlık düzeyleri arasında pozitif, düşük düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıflar ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin babalarının ve annelerinin öğrenim düzeyi ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı belirlenmiştir.
Ayrıca ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin günlük gazete okuma durumları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin radyo dinleme sıklıkları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi
Zamanla gelişen ve yaygınlaşan bu kitle iletişim araçlarındaki ses ve görüntüler insanları etkilemekte, hayatlarını şekillendirmektedir. Özellikle de çocuklar, kitle iletişim araçlarından daha fazla etkilenmekte ve yönlendirici etkisine daha fazla maruz kalmaktadır. Kitle iletişim araçlarının birey üzerindeki etkisinin fark edilmesiyle beraber bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak ve kitle iletişim araçlarının yönlendirici gücünü en aza indirmek amacıyla dünyada medya okuryazarlığı çalışmaları başlamıştır. Türkiye de dünyadaki gelişmeleri takip etmekte ve yeni gelişmelere ayak uydurmaktadır.
Medya okuryazarlığının öneminin fark edilmesiyle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kurulu öncülüğünde çeşitli çalışmalar başlatılmıştır. İlk defa 2004 yılında (Şiddeti Önleme Platformu toplantıları, toplumsal alanda, ailede ve kitle iletişim araçlarında şiddetin önlenmesi ve bu konudaki toplumsal duyarlılığı arttırma amacıyla Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal AKŞİT koordinatörlüğünde düzenlenmiştir.) Şiddeti Önleme Platformu'nda dile getirilen medya okuryazarlığı; 2006-2007 eğitim-öğretim yılında seçilen pilot okullarda, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında ise müfredatta seçmeli ders olarak yer almıştır.
Bu çalışmada, ülkemizde geçmişi çok yeni olan medya okuryazarlığı dersine ilişkin mevcut durumu ortaya koymak ve ihtiyaçları saptamak amacıyla medya okuryazarlığı dersi veren öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda öğretmenlerin medya okuryazarlığı dersine ilişkin hizmet içi eğitime ihtiyaç duydukları, medya okuryazarlığı dersinin içerik olarak yeterli fakat etkinlik olarak yetersiz olduğu, bu dersi aldıktan sonra öğrencilerin medya bakış açılarında önemli değişikliklerin yaşandığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Öğrencilerin medya okuryazarlığı düzeyini belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Düzey Ölçeği? ve medya okuryazarlığı tutumunu belirlemek amacıyla ?Medya Okuryazarlığı Tutum Ölçeği? uygulanmıştır. Öğrencilere ait bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen ?Kişisel Bilgi Formu? ile edinilmiştir.
Araştırma sonucunda öğrencilerin; medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutum düzeyi ile medya okuryazarlık düzeyleri arasında pozitif, düşük düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin öğrenim gördükleri sınıflar ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin babalarının ve annelerinin öğrenim düzeyi ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olmadığı belirlenmiştir.
Ayrıca ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin günlük gazete okuma durumları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin radyo dinleme sıklıkları ile medya okuryazarlığı dersine ilişkin tutumları arasında ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında manidar fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi
Yazar adı: SEHER SEYLAN
Danışmanı: PROF. DR. SERMİN TEKİNALP
Tez adı: Medya okuryazarlığı ders uygulamalarında dünya üzerinde
görülen aksaklıklar
Yılı: 2008
Hangi iniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü
Özet: Bu çalısmanın amacı,
dünya üzerinde medya okuryazarlığı dersi
uygulamalarında görülen aksaklıkları ortaya koymaktır. Bu amaçla öncelikle,
hayatımızdaki yeri gün geçtikçe artan kitle iletisim araçlarının özellikle çocuklar ve
gençler üzerinde bıraktığı etkiler tartısılmıstır. Kitle iletisim araçlarının çocuklar
üzerinde bıraktıkları etkiler, çocukların psikolojik ve fizyolojik gelisimlerini
etkilemektedir. Topluma sağlıklı bireyler kazandırmak adına bilinçli çocuklar
yetistirmek çok önemlidir. Bu noktada etkin bir medya eğitimi, çocuklara hem kitle
iletisim araçlarını nasıl kullanmaları gerektiğini öğrettiği ve bünyesindeki elestirel bakıs
açısı sayesinde gördüklerinin ötesindekileri yorumlama yetisini kazandırdığı için
toplumsal bir gereksinimdir. Böyle bir eğitim sürecinden geçen birey, etrafında olup
bitenlere kayıtsız kalmayacaktır. Bilinçli bireylerin sahip olması gereken bilinçli tüketici
profili, elestirel bakıs açısı, değerlendirme, yorum yapabilme ve yasadığı topluma
katkıda bulunabilme gibi özellikler medya okuryazarlığı derslerinde öğrencilere
verilmelidir.
Toplum için bu denli önemli ifade eden medya okuryazarlığı derslerinin, niteliği
de gelismis olmalıdır. Bu çalısmada, Fransa, ?ngiltere, Kanada, Avusturya, Amerika ve
Türkiye'de uygulanan medya okuryazarlığı dersleri incelenmistir. Kanada dısındaki
ülkelerde medya eğitimine iliskin görülen en önemli eksiklik medya eğitimi için
belirlenmis resmi bir öğretim izlencesi olmamasıdır. ?stanbul'da medya okuryazarlığı
dersinin islendiği pilot okulda öğretmenlerle yapılan görüsme sonucunda, elde edilen
bulgular, ülkemizde verilen medya okuryazarlığı derslerinin korumacı bir anlayısla
islendiği ve bu anlayısın topluma bilinçli bireyler kazandırmaktan çok uzak olduğunu
göstermistir. Öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olmamaları, finansal yetersizlikler,
politik gündemlerin derslerde yer almaması, popüler metinlerin derslerde
çözümlenmemesi gibi eksiklikler, medya okuryazarlığı derslerinin basarıya ulasmasını
engelleyen unsurlar olarak görülmektedir.
Çalısmanın sonucunda, etkin bir medya eğitimi için yeni öğrenim yöntemleri
gelistirmek gerektiği görülmüstür. Çalısmada, bu stratejiler ısığında etkin bir medya
eğitimi için gereksinim duyulan asamalar tartısılmıstır. Bu noktada, ilgili bakanlıklar,
sivil toplum kurulusları, okullar ve ebeveynler arasında yapılacak is birliği oldukça
önemlidir. Böylece, okulda baslayan eğitim evde ve toplum içinde de devam edecektir.
Medya okuryazarlığı derslerine iliskin kaynaklar ne yazık ki sınırlıdır. Bu noktada
yapılacak akademik arastırmalar ve çalısmalar, süphesiz medya eğitiminin gelismesine
yardımcı olacak bir diğer unsurdur.
Anahtar Sözcükler: Medya okuryazarlığı, kitle iletisim araçları, elestiri,
çözümleme, korumacı yaklasım, elestirel yaklasım.
uygulamalarında görülen aksaklıkları ortaya koymaktır. Bu amaçla öncelikle,
hayatımızdaki yeri gün geçtikçe artan kitle iletisim araçlarının özellikle çocuklar ve
gençler üzerinde bıraktığı etkiler tartısılmıstır. Kitle iletisim araçlarının çocuklar
üzerinde bıraktıkları etkiler, çocukların psikolojik ve fizyolojik gelisimlerini
etkilemektedir. Topluma sağlıklı bireyler kazandırmak adına bilinçli çocuklar
yetistirmek çok önemlidir. Bu noktada etkin bir medya eğitimi, çocuklara hem kitle
iletisim araçlarını nasıl kullanmaları gerektiğini öğrettiği ve bünyesindeki elestirel bakıs
açısı sayesinde gördüklerinin ötesindekileri yorumlama yetisini kazandırdığı için
toplumsal bir gereksinimdir. Böyle bir eğitim sürecinden geçen birey, etrafında olup
bitenlere kayıtsız kalmayacaktır. Bilinçli bireylerin sahip olması gereken bilinçli tüketici
profili, elestirel bakıs açısı, değerlendirme, yorum yapabilme ve yasadığı topluma
katkıda bulunabilme gibi özellikler medya okuryazarlığı derslerinde öğrencilere
verilmelidir.
Toplum için bu denli önemli ifade eden medya okuryazarlığı derslerinin, niteliği
de gelismis olmalıdır. Bu çalısmada, Fransa, ?ngiltere, Kanada, Avusturya, Amerika ve
Türkiye'de uygulanan medya okuryazarlığı dersleri incelenmistir. Kanada dısındaki
ülkelerde medya eğitimine iliskin görülen en önemli eksiklik medya eğitimi için
belirlenmis resmi bir öğretim izlencesi olmamasıdır. ?stanbul'da medya okuryazarlığı
dersinin islendiği pilot okulda öğretmenlerle yapılan görüsme sonucunda, elde edilen
bulgular, ülkemizde verilen medya okuryazarlığı derslerinin korumacı bir anlayısla
islendiği ve bu anlayısın topluma bilinçli bireyler kazandırmaktan çok uzak olduğunu
göstermistir. Öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olmamaları, finansal yetersizlikler,
politik gündemlerin derslerde yer almaması, popüler metinlerin derslerde
çözümlenmemesi gibi eksiklikler, medya okuryazarlığı derslerinin basarıya ulasmasını
engelleyen unsurlar olarak görülmektedir.
Çalısmanın sonucunda, etkin bir medya eğitimi için yeni öğrenim yöntemleri
gelistirmek gerektiği görülmüstür. Çalısmada, bu stratejiler ısığında etkin bir medya
eğitimi için gereksinim duyulan asamalar tartısılmıstır. Bu noktada, ilgili bakanlıklar,
sivil toplum kurulusları, okullar ve ebeveynler arasında yapılacak is birliği oldukça
önemlidir. Böylece, okulda baslayan eğitim evde ve toplum içinde de devam edecektir.
Medya okuryazarlığı derslerine iliskin kaynaklar ne yazık ki sınırlıdır. Bu noktada
yapılacak akademik arastırmalar ve çalısmalar, süphesiz medya eğitiminin gelismesine
yardımcı olacak bir diğer unsurdur.
Anahtar Sözcükler: Medya okuryazarlığı, kitle iletisim araçları, elestiri,
çözümleme, korumacı yaklasım, elestirel yaklasım.
Yazar adı: BÜŞRA KOÇAK
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. A. HALİM ULAŞ
Tez adı: İlköğretim yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin
medya okuryazarlığı dersine ilişkin algıları. (Erzurum ili örneği)
Yılı: 2011
Hangi iniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırma ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin
Medya Okuryazarlığı dersine ilişkin algılarını belirlemek amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Araştırma genel tarama modeline uygun olarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Erzurum ilinde öğrenim görmekte
olan ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklemi ise
seçilen 5 ilköğretim okulunda 2010-2011 eğitim öğretim yılında 7. ve 8. sınıfta
medya okuryazarlığı dersi almış 500 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada
öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersine yönelik algıları Çınkır vd. (2009)
tarafından geliştirilen 5'li likert tipi ölçek ile ölçülmüş ve örnekleme ait
diğer bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ile
edinilmiştir.
Elde edilen verilerin analizi için, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmış, kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin bulunması için Ki-Kare Testi kullanılmıştır. Analizler SPSS 17.0 paket programı ile yapılmıştır.
Araştırma sonucunda, öğrencilerin medya okuryazarlığı dersini genelde olumlu algıladıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin öğrenim gördükleri okullara göre medya okuryazarlığı dersine ilişkin algıları genelde farklılaşma göstermemiştir. Ancak okul değişkeni ile medya, medya okuryazarlığı dersinin işlenişi, medya okuryazarlığı dersinin algılanışı ve medya okuryazarlığının etkileri arasında bazı anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Elde edilen verilerin analizi için, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmış, kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin bulunması için Ki-Kare Testi kullanılmıştır. Analizler SPSS 17.0 paket programı ile yapılmıştır.
Araştırma sonucunda, öğrencilerin medya okuryazarlığı dersini genelde olumlu algıladıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin öğrenim gördükleri okullara göre medya okuryazarlığı dersine ilişkin algıları genelde farklılaşma göstermemiştir. Ancak okul değişkeni ile medya, medya okuryazarlığı dersinin işlenişi, medya okuryazarlığı dersinin algılanışı ve medya okuryazarlığının etkileri arasında bazı anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Yazar adı: EDA BÜTÜN
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ALPER KESTEN
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersine ilişkin öğretmne, öğrenci ve
veli görüşleri (Samsun ili örneği)
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Böümü / İlköğretim Anabiim Dalı / Sınıf Öğretmneliği
Bilim Dalı
Özet: 21. yüzyılda medya haber ve bilgi verme, eğlendirme
işlevlerinin yanı sıra siyasi görüşlerimizi, yaşam tarzımızı belirleyen, boş
zamanlarımıza hükmeden bir kurum haline gelmiştir. Medyanın toplum üzerinde bu
kadar etkin bir hale gelmesi `'medya okuryazarlığı'' kavramının doğmasına neden
olmuştur. Medya okuryazarlığı kavramı medyanın yönlendirici etkilerinin
farkında olmak, medyaya karşı sorgulayıcı ve eleştirel olabilme becerilerini
içermektedir.
Bu araştırmada ülkemizde 2006?2007 eğitim-öğretim yılında ilköğretim programlarında pilot uygulama olarak yer alan, 2007?2008 eğitim?öğretim yılında ise tüm ülkede seçmeli ders olarak müfredat programına konulan seçmeli Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip etme durumlarında ne gibi farklılıklar meydana getirdiği belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Medya Okuryazarlığı dersinin verildiği okullardaki Sosyal Bilgiler öğretmenleri, öğrenciler ve veliler ile görüşmeler yapılarak görüşleri alınmıştır.
Araştırma Samsun ilinde altı ilköğretim okulunda görev yapan altı Sosyal Bilgiler öğretmeni, altı öğrenci ve altı veli ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip şekillerinde herhangi bir farklılığa neden olmadığı, öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersi müfredatını genel olarak sıkıcı buldukları belirlenmiştir. Ayrıca Medya Okuryazarlığı dersi hakkında öğretmen?veli işbirliğinin sağlanamadığı ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada ülkemizde 2006?2007 eğitim-öğretim yılında ilköğretim programlarında pilot uygulama olarak yer alan, 2007?2008 eğitim?öğretim yılında ise tüm ülkede seçmeli ders olarak müfredat programına konulan seçmeli Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip etme durumlarında ne gibi farklılıklar meydana getirdiği belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Medya Okuryazarlığı dersinin verildiği okullardaki Sosyal Bilgiler öğretmenleri, öğrenciler ve veliler ile görüşmeler yapılarak görüşleri alınmıştır.
Araştırma Samsun ilinde altı ilköğretim okulunda görev yapan altı Sosyal Bilgiler öğretmeni, altı öğrenci ve altı veli ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilerin medyayı takip şekillerinde herhangi bir farklılığa neden olmadığı, öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersi müfredatını genel olarak sıkıcı buldukları belirlenmiştir. Ayrıca Medya Okuryazarlığı dersi hakkında öğretmen?veli işbirliğinin sağlanamadığı ortaya çıkmıştır.
Yazar adı: ABDULLAH YÖRDEM
Danışmanı: YRD.DOÇ.DR. CEVDET YILMAZ
Tez adı: Pre-servıce teachers perceptıons of medıa lıteracy ın the
department of Englısh language teachıng ın Turkey / İngilizce eğitimi bölümünde
okuyan öğrencilerin medya okuryazarliği algilari (Tez
İngilizce’dir.)
Yılı: 2012öç
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Omsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / İngilizce Öğretmenliği Anabilim Dalı
Özet:
Medyanın her çeşidine tamamen doymuş bir toplum olarak olumlu veya
olumsuz, hayal ürünü veya gerçek, doğru veya yanlış, güvenilir veya
güvenilemez içerikler arasında doğru bir seçim yapabilmek veya onların
farkına varabilmek özellikle genç insanlar için her geçen gün daha da
zorlaşıyor. Bu şartlar altında, değişik formatlardaki mesajlara ulaşma,
bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği kazanabilmek olarak ifade
edilen medya okuryazarlığı kaçınılmaz olmaktadır. Bu çalışmanın başlıca amacı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünde okuyan
öğrencilerin Medya Okuryazarlığı algılarının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü
sınıf seviyelerine ve cinsiyetlerine göre nasıl farklılaştığını
araştırmaktır.
Bu araştırma her sınıf seviyesinden iki sınıf olmak üzere toplam sekiz sınıfta yüz seksen üç (183) öğrenciye uygulanmıştır. Yüz seksen üç İngilizce Eğitimi Bölümü öğrencisinin yer aldığı bu anket çalışması dört bölümden oluşmaktadır: Öğrencilerin Medya Okuryazarlığı algıları, İngilizce dil yeteneklerini geliştirmek için medya ile ilgilenme, İngilizce öğrenmede ve öğretmede Medya Okuryazarlığının faydaları ve İngilizce Eğitimi Bölümü öğretmenlerinin öğrencilerin gözüyle Medya Okuryazarlığı seviyeleri. Bu çalışmadan elde edilen veriler araştırmacı tarafından Excel ve Sosyal Bilimler için İstatistik Programı (SPSS) kullanılarak analiz edilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar göstermiştir ki Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İngiliz Dili Eğitimi Bölümünde okuyan öğrenciler ?Medya Okuryazarlığı? kavramının bilincindeler ve İngiliz Dilini öğrenmede çok farklı medya araçlarını kullanmaktalar. Bununla beraber İngilizce öğretmenlerinin derslerde medya araçlarını sıklıkla kullanmalarına rağmen, öğrencilerin fikirlerine göre, medya okuryazarlığı seviyeleri nispeten düşük çıkmıştır. |
|||
Yazar adı: ÖZLEM APAK
Danışmanı: YRD. DOÇ.DR. BELGİN TANRIVERDİ
Tez adı: Türkiye, Finlandiya ve İzlanda ilköğretim programlarının
medya okuryazarlığı eğitimi açısından incelenmesi.
Yılı. 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Kocaeli Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim
Programları ve Öğretim Bilim Dalı
Özet: Bu çalışmada, Türkiye'deki ilköğretim okullarının eğitim
programları, İrlanda ve Finlandiya İlköğretim programlarıyla medya
okuryazarlığı eğitimi açısından karşılaştırılmalı olarak incelenmektedir. Bu
konunun seçilmesinde amaç, eğitim programlarındaki yapısal farklılıkları göz
önüne alarak seçilen Türkiye, İrlanda ve Finlandiya'nın medya okuryazarlığı
eğitimlerini karşılaştırarak farklılıklarını ve benzerliklerini ortaya
koymaktır. Bu ülkelerin seçilmesinde, medya eğitiminde öncü olduğu alanyazınla
tespit edilen ülkelerin arasında olması, medya okuryazarlığı programının ayrı
bir ders, ayrı bir ünite ve disiplinlerarası olarak yer alması ve eğitim
programlarına ulaşılabilirliği dikkate alınmıştır. Alan yazın taraması ile
belirlenen ölçütler ışığında Türkiye, İrlanda ve Finlandiya medya okuryazarlığı
programları betimleme modeli kullanılarak incelenecek ve doküman incelemesi
yöntemi ile medya okuryazarlığı merkezlerinin yayınladığı dokümanlar
yorumlanacaktır. Bulgular ışığında ülkemizde uygulanmakta olan medya
okuryazarlığı eğitimi ile ilgili durum tespiti yapılarak, İrlanda ve Finlandiya
ile uzlaştığı ve ayrıldığı noktalar belirtilecektir. Son olarak da standart bir
medya okuryazarlığı programından söz etmek mümkün olmadığından alanyazın
taraması ışığında geliştirilen ölçütler doğrultusunda her üç ülkenin
programlarında yer alan benzerlikler ve farklılıklar göz önüne alınarak
sonuçlar ve öneriler
Yazar adı: ERHAN AYDOĞDU
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. EROL İLHAN
Tez adı: Medya metinlerinin bilinçli okunmasında medya
okuryazarlığı dersinin etkisi üzerine
bir analiz. (Ankara ili örneği)
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Gazetecilik Anabilim Dalı / Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: "Medya Metinlerinin Bilinçli Okunmasında Medya
Okuryazarlığı Dersinin Etkisi Üzerine Bir Analiz (Ankara İli belirtilecektir.
Örneği)"
başlıklı yüksek lisans tez çalışmasında, ilköğretim ikinci kademede seçmeli
olarak okutulan medya okuryazarlığı dersi ve dersin öğrenciler üzerindeki
etkileri üzerinde durulmaktadır. Araştırma betimleyici bir çalışma olmuştur.
Çalışmanın örneklemini medya okuryazarlığı dersinin verilmekte olduğu Ankara
Mamak'tan 75. Yıl İlköğretim Okulu, Keçiören'den Gülhane İlköğretim Okulu,
Çankaya'dan Gülen Muharrem Pakoğlu İlköğretim Okulu, Altındağ'dan İhsan Sungu
İlköğretim Okulu ve Yenimahalle'den Yeşilevler İlköğretim Okulları'nın tesadüfi
örnekleme yoluyla seçilen ikişer sınıfından toplam 258 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırma sonucunda ulaşılan veriler medya okuryazarlığı dersinin yararlı ve
gerekli bir ders olduğunu ortaya koymuştur. Araştırma kapsamında, medya
okuryazarlığı dersini alan öğrencilerin medya ile medyanın içeriklerine karşı
eleştirel bir bakış açısı kazandığı da görülmüştür. Anahtar kelimeler: Medya
Okuryazarlığı, Medya, Kitle İletişim Araçları, İlköğretim, Bilinç.
Yazar adı: HÜSETİN TUĞRUL
Danışmanı: DOÇ. DR. ŞENOL TUĞRUL
Tez adı: Demokrasi kültürünü geliştirme aracı olarak medya
okuryazarlığı: Türkiye uygulaması
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Kamu Yönetimi Anabilim Dalı / Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
Özet: Tez çalışmasının amacı problemli olduğunu varsaydığımız
demokrasi-medya ilişkisinin çözümünde medya okuryazarlığının sağlayabileceği
katkıları göstermek ve Türkiye uygulamasını değerlendirmektir. Demokrasi halk
iktidarı anlamına geldiğinden, demokratik bir sistemde kamuyu ilgilendiren
bütün olayların açık bir şekilde cereyan etmesi ve kamuyla ilgili kararların
kamuoyunda açıkça tartışılması gerekmektedir. Günümüzde medyadan sağlıklı bir
kamuoyu oluşumuna ve demokratik düzenin işleyişine katkıda bulunması
beklenmektedir ancak medya ile ilgili demokratik beklentilere, medyanın
demokratik rollerini belirleyen kuramların varlığına rağmen bugün medya bu
görevlerini tam olarak yerine getirememektedir. Medyaokuryazarlığı,
vatandaşları siyasal sınıflandırma yapabilen, toplumsal tartışmaları anlayan ve
bunlara katılabilen ve sadece seçim sürecinde değil demokratik hayatın tüm
aşamalarında karar verebilen hale getirebilecek bir projeksiyona sahiptir. Bu
çalışmada, problemli olduğunu varsaydığımız medya-demokrasi ilişkisinden yola
çıkarak ?medya okuryazarlığı? nın bu problemli ilişkiyi düzeltme imkan ve
yeterlilikleri sorgulanmaya çalışılmıştır. Birinci bölümde demokrasinin
dünyadaki gelişimine ve günümüzdeki anlamına, demokratik bir ortamdan
beklentilere değinilerek demokratik bir ortamda bulunması gereken şartlar ve
demokrasi kültürü ele alınmıştır. İkinci bölümde medya okuryazarlığının tanım ve
özelliklerine yer verilerek medya mesajlarının nasıl değerlendirilmesi
gerektiğine bakılmış ve medya okuryazarlığı eğitiminin, demokrasi kültürünün
oluşumuna verebileceği katkılar değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde öncelikle
Türkiye?deki demokratik ortama, demokratik kültüre ve demokrasi-medya
ilişkisine değinilmiştir. Daha sonra ülkemizdeki medya okuryazarlığı
uygulamasına değinilerek özellikle uygulamaya yönelik akademik çalışmalar ve
kamuoyu araştırmaları değerlendirilmiştir. Değerlendirme kısmında özellikle
ülkedeki demokrasi kültürü ile medya okuryazarlığı anlayışının gelişimi
arasındaki paralelliğe dikkat çekilmiştir. Çalışma sonucunda her ne kadar
dünyada en yaygın yönetim biçimi demokrasi olsa da farklı kültürel ortamlardan
dolayı farklı farklı demokrasi anlayışlarının geliştiği ve bu durumun sadece
yönetim biçiminde değil ele alınan tüm konularda ülkeler arası farklılıklara
yol açtığı gösterilmiştir.
Yazar adı: İKBAL BOZKURT AVCI
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ENDERHAN KARAKOÇ
Tez adı: Medya okuryazarlığı
dersini alan öğrencilerin medyaya bakışı: Kayseri örneği
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Selçuk Üniversitesi / Radyo Televizyon ve
Sinema Anabilim Dalı / Radyo Sinema ve
Televizyon Bilim Dalı
Özet: Medya günümüz insanının duygu, düşünce, tutum ve
davranışlarının şekillenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Her geçen gün
gelişen teknolojiyle insanların yaşamında daha çok yer edinmektedir.
Dolayısıyla bireyleri; medyanın olumsuz etkilerine karşı çok erken dönemlerde
bilinçlendirmek ve medya mesajlarına dair eleştirel bir bakış açısı
geliştirmeleri doğrultusunda yönlendirmek gerekmektedir. Bireylerin medyaya
karşı bilinçlendirilmesi ise herkesin kazanması gereken yeni bir beceri olan
medya okuryazarlığı eğitimi ile mümkündür. Medya okuryazarlığı genel olarak
çeşitli formlardaki medya mesajlarına erişme, mesajları analiz etme,
değerlendirme ve yeni medya mesajı yaratma yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Bu
doğrultuda çalışmanın amacı medya okuryazarlığı dersinin ilköğretim
öğrencilerinin medyaya bakışı üzerinde yarattığı farklılıkları ortaya
koymaktır. Araştırma, 2011-2012 eğitim öğretim döneminde Kayseri?nin Melikgazi,
Kocasinan, Talas, Hacılar ve İncesu olmak üzere 5 ilçesinde
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini Kayseri?deki 26 farklı
ilköğretim okulunda eğitim gören 6. 7. ve 8. sınıf öğrencileri arasından
tesadüfi olarak seçilen 963 ilköğretim öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada
son-test iki gruplu rastlantılı tasarım kullanılmıştır. Araştırma sonucunda
medya okuryazarlığı eğitimi alan öğrencilerle bu dersi almayan öğrencilerin
kitle iletişim araçlarını kullanım sıklıklarında, medyaya ve medya
okuryazarlığı dersine bakış açılarında anlamlı farklılıklar olduğu ortaya
çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: İletişim, Medya, Medya Okuryazarlığı, Farkındalık
Yazar adı: FATİH GÜNER
Danışmanı: YRD.DOÇ.DR. SALİH ZEKİ GENÇ
Tez adı: İlköğretim 2. Kademe öğrencilerinin televizyon
dizilerindeki mesajları algılamalarında medya okuryazarlığının etkisi.
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: 2007- 2008 eğitim- öğretim yılından beri medya
okuryazarlığı dersi, Türkiye genelindeki tüm okullarda ilköğretim 6, 7, veya 8.
sınıflarda bir defaya mahsus olmak üzere seçmeli ders olarak okutulmaktadır.
İlköğretim ikinci kademede seçmeli olarak okutulan bu ders, `Televizyon'u
önemli derecede konu edinmektedir. ?İlköğretim II. Kademe Öğrencilerinin
Televizyon Dizilerindeki Mesajları Algılamalarında Medya Okuryazarlığının
Etkisi? adlı bu araştırmanın amacı, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerine
seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersinin, öğrencilerin günümüzde
oldukça çok izlenen televizyon dizilerindeki mesajları algılamalarına etkisini
belirlemektir.
Bu araştırmada, kontrol gruplu öntest ve sontest deneysel araştırma modeli kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma evrenini 2009- 2010 eğitim- öğretim yılında Çanakkale il merkezindeki Merkez İlköğretim Okulu ve İstiklal İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini evrenden yansız atama yolu ile seçilen 20 deney grubu öğrencisi ve 20 kontrol grubu öğrencisi oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığı dersini seçmeli ders olarak alan deney grubu öğrencileriyle 12 ders saati süren ?Televizyon? ve ?Televizyon, Aile Çocuk? üniteleri, teknoloji destekli sınıfta yapılandırmacı anlayış çerçevesinde işlenmiş; deney ve kontrol grubuna öntest ve sontest olarak ?Medya Okuryazarlığı Formu? uygulanmıştır. Sonuçları değerlendirmede öğrencilerin betimsel sonuçlarını ve görüşlerini belirten puanlarda frekans ve aritmetik ortalama, değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için t testi ve cinsiyete göre değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için iki faktörlü varyans (F) analizi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda ilköğretim ikinci kademede seçmeli olarak okutulmakta olan medya okuryazarlığı dersinin, öğrencilere televizyon dizilerindeki mesajları analiz edip değerlendirme becerisi kazandırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu araştırmada, kontrol gruplu öntest ve sontest deneysel araştırma modeli kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma evrenini 2009- 2010 eğitim- öğretim yılında Çanakkale il merkezindeki Merkez İlköğretim Okulu ve İstiklal İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini evrenden yansız atama yolu ile seçilen 20 deney grubu öğrencisi ve 20 kontrol grubu öğrencisi oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığı dersini seçmeli ders olarak alan deney grubu öğrencileriyle 12 ders saati süren ?Televizyon? ve ?Televizyon, Aile Çocuk? üniteleri, teknoloji destekli sınıfta yapılandırmacı anlayış çerçevesinde işlenmiş; deney ve kontrol grubuna öntest ve sontest olarak ?Medya Okuryazarlığı Formu? uygulanmıştır. Sonuçları değerlendirmede öğrencilerin betimsel sonuçlarını ve görüşlerini belirten puanlarda frekans ve aritmetik ortalama, değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için t testi ve cinsiyete göre değişkenlerin öntest ve sontest puanları arasındaki anlamlı fark için iki faktörlü varyans (F) analizi kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda ilköğretim ikinci kademede seçmeli olarak okutulmakta olan medya okuryazarlığı dersinin, öğrencilere televizyon dizilerindeki mesajları analiz edip değerlendirme becerisi kazandırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yazar adı: SEMANUR SİVRİTEPE
Danışmanı: DOÇ. DR. İBRAHİM TORUK
Tez adı: Öğrencilerin medya okuryazarlığı dersine bakış: Konya ili
örneği.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Selçuk Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet:
Yazılı, görsel ve işitsel iletiler yoluyla insanlara ulaşan medya; modern
insanın tutum ve davranışlarını etkilemede önemli bir güce sahiptir. Gün
içerisinde medyayla geçirilen sürenin artması, hatta medyaya bağımlı hale
gelinmesi, medya araçları üzerinde düşünülmesini zorunlu hale getirmiştir. Çünkü
çeşitli çıkar grupları tarafından yönlendirilen medya mesajları, sanılanın
aksine zararsız değildir. Çeşitli amaçlar doğrultusunda oluşturulan ve
aktarılan medya mesajlarına karşı bilinçli olma eğilimi, medya okuryazarlığı
anlayışının doğmasındaki en önemli nedendir. Bu alanda bir eğitim,
öğrencilerin medya konusunda bilinçlenmesine katlı sağlar. Bu çalışmada;
ülkemizde kısa bir geçmişi olan medya okuryazarlığı dersinin öğrenciler
üzerinde ne derece etkili olup olmadığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda
öğrencilere yöneltilen sorulara verilen cevaplarla; medya okuryazarlığı
dersini alan ve almayanlar arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığı
tespit edilmiştir. Teorik bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen
bulgular ışığında programın olumlu ve eksik yanları ortaya konularak,
yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı
oluşturulmuştur. Araştırmada evren olarak Konya iline bağlı ilköğretim
okullarının 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Konya'daki üç
merkez ilçe olan Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerine bağlı 10 farklı
ilköğretim okulundan toplam 513 öğrenci belirlenmiş ve saha araştırması
yöntemi kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Medya
Okuryazarlığı Eğitimi
|
|||
Yazar adı: GÜLBİYE ÇİNELİOĞLU
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. AHMET AKGÜN
Tez adı: Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı
dersine yönelik tutumlarının incelenmesi
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Balıkesir Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı
Özet:
Bu araştırmanın temel amacı Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının
medyadaki şiddet sunumlarına bakış açılarında Medya Okuryazarlığı dersinin
etkisini belirleyebilmektir. Araştırma tarama modelindedir ve Balıkesir
Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi ile Denizli Pamukkale Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği birinci, ikinci, üçüncü ve
dördüncü sınıfta öğrenim gören 406 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir.
Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının medyadaki şiddet sunumlarına yönelik
tutumlarını belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından Sosyal Bilgiler
Öğretmen Adaylarının Medyadaki Şiddet Sunumlarına Yönelik Tutum Ölçeği
(Sos-Medto) adında bir adet tutum ölçeği geliştirilmiştir. Ölçeğin
geçerliliğini belirlemek amacıyla faktör analizi yapılmıştır. Ölçeğin
güvenirliğine ilişkin ise, madde toplam korelasyonu, madde ayırt edicilik
gücü ve Cronbach Alfa değerleri hesaplanmıştır. Sos-Medto için Cronbach Alfa katsayısı
değeri 0.74 bulunmuştur. Ölçeklerin uygulanmasından elde edilen verilere,
yüzde ve frekans analizi, ilişkisiz örneklemler için t-testi, ilişkili
örneklemler için t-testi ve bağımsız örneklemler için tek faktörlü varyans
analizi testi yapılmıştır. Veri analizinde Statistical Package for the Social
Sciences (SPSS) 20.0 programı kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre
örneklemi oluşturan öğretmen adaylarının yarısından fazlası Medya
Okuryazarlığı dersini almış bulunmaktadır. Medya Okuryazarlığı dersi almış
olan öğretmen adaylarının genel tutum puanları, henüz almamış olan öğretmen
adaylarına göre daha yüksek olarak bulunmuştur. Medya Okuryazarlığı dersi
medyadaki şiddet sunumlarına yönelik tutumlar üzerine etkili olmaktadır
sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte iki öğretime göre de anlamlı bir
farklılığa rastlanmıştır. Cinsiyet ve sınıf düzeyine göre ise herhangi bir
farklılaşmaya rastlanmamakla birlikte, öğretmen adaylarının bilgi edinme
amaçlı en çok internete ve televizyona başvurduğu, yine en çok vakitlerini
geçirdikleri medya kaynağı olarak internet ve televizyonu tercih ettikleri
görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Medya Okuryazarlığı, Medya Şiddeti,
Sosyal Bilgiler, Tutum.
|
|||
Yazar adı: MEHMET ŞAHİN
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. GÖKSEL AYMAZ
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersini alan ve almayan ilköğretim
okulu öğrencilerinin medya tüketimi alışkanlıkları farklılaşması
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Blimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı / Radyo Teevizyon Bilim
Dalı
Özet: Medya Okuryazarlığı eğitimi, gelişmiş ülkelerin birçoğunda
doğrudan ya da başka derslerin üniteleri içinde okutulmakta ve eğitimi
verilmektedir. Avrupa Birliğinde zorunlu ders olması yönünde çalışmalar
başlamıştır. Türkiye de ilk defa 2004 yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı derslerinin okutulmasını önermiştir.
2005 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından Türkiye'de ilk
kez düzenlenen Uluslararası Medya Okuryazarlığı Konferansında katılımcıların
sunduğu tebliğlerde dikkati çeken bir noktanın da gerek üniversitelerde gerek
ilk ve orta öğretim kurumlarında medya okuryazarlığının ders olarak okutulması
vurgusu olmuştur. 2006 yılından itibaren MEB TTK Başkanlığının 306 sayılı
kararıyla ilköğretim okullarında seçmeli medya okuryazarlığı dersi okutulmaya
başlanmıştır. Biz tezimizde ?Medya okuryazarlı dersi seçen ve seçmeyen
ilköğretim okulu öğrencilerin medya tüketim alışkanlıklarında bir fark
oluşturulabilmiş mi?? sorusunun cevabını araştırdık.
Yazar adı: KÜBRA ÖZDEMİR
Danışmanı: PROF. DR. EROL NEZİH ORHON
Tez adı: Türkiye’de medya okuryazarlığı ve öğretimi materyalleri:
2014 yılı medya okuryazarlığı materyalinin incelenmesi
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Anadolu Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Sinema Televizyon Anabilim Dalı
Özet: 20. yüzyılda başlayan ve halen devam eden, kitle iletişim
araçları ve bireysel kullanılan iletişim araçlarındaki değişimler ve gelişmeler
söz konusu bu araçların kullanımını yaygınlaşmıştır. İletişim
teknolojilerindeki bu değişim ve gelişimler içerik sorununu da beraberinde
getirmiştir. Bu durum "enformasyon" bolluğuna yol açmıştır. Böyle bir
ortam, bireyin gerekli enformasyona ulaşarak, bilgi sahibi olabilmesi sorununu
beraberinde getirmiştir. Medya, ürünlerinin talep görmesi ve daha çok alıcıya
ulaşması için kendine özgü yöntemlerle izleyicisini etkilemeye çalışır. Bu
durumda bireyin içinde bulunduğu medya ortamında maruz kaldığı medya
mesajlarının farkında olması gerekmektedir. Söz konusu bu farkındalığın
oluşmasını ise bireyin "medya okuryazarı" olması ile sağlanabilir.
Medya okuryazarlığı gelişmiş ülkelerin birçoğunda resmi izlencede zorunlu ders
olarak okutulmaktadır. Türkiye'de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'nun
2004 yılında ortaya koyduğu öneri ile medya okuryazarlığı dersi 2006 yılından
itibaren Milli Eğitim Bakanlığı'nın onayı ile ortaöğretim okullarında seçmeli
ders olarak verilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada Dünya'da ve Türkiye'de medya
okuryazarlığının durumu alan yazın taraması yapılarak incelenmiştir. Doküman
incelemesi yöntemiyle 2014 yılında basılan "Medya Okuryazarlığı Öğretim
Materyali (2014)"nin tekil taraması yapılarak içeriği analiz edilmiştir.
Yazar adı: MURAT KELEŞ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKADİR ATİK
Tez adı: Eleştirel pedagoji bağlamında medya okuryazarlığı
dersinin işleniş biçiminin incelenmesi
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Ssoyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Özet: Bu tezin amacı; Türkiyede ilköğretim ikinci kademede
(ortaokul) seçmeli ders olarak okutulan Medya Okuryazarlığı dersinin eleştirel
pedagojik anlayışa uygun olup olmadığını incelemektir. Öncelikle eleştirel
pedagoji kavramının eleştirel düşünmeyle olan ilişkisi ele alınarak medya
okuryazarlığı dersinin hangi eleştirel pedagojik bakış açısıyla inceleneceği
sorunu tartışılmıştır. Devamında medya okuryazarlığı meselesi üzerinde
durularak Türkiyedeki durum analiz edilmiştir. Sonuç olarak seçmeli ders olarak
okutulan medya okuryazarlığı dersi, Giroux ve Freire gibi eleştirel pedagojiye
yön veren bilim insanlarının görüşlerini benimseyen eğitimciler tarafından
verilmesi bu dersin arzu edilen düzeye ulaşacağına inanılmaktadır.
Yazar adı: FATİME SEVİM
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. OYA ŞAKİ AYDIN
Tez adı: Medya okuryazarlığı, toplumsal cinsiyet ve kadının
medyada temsili
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Ticaret Ünversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Medya ve İletişim Sitemleri Anabiim Dalı
Özet:
Bu çalışmanın amacı medya okuryazarlığı öğretisi ve çalışmaları
kapsamında toplumsal cinsiyet konusunu irdelemektir. Medya okuryazarlığının
eleştirel perspektifinde anlam bulan toplumsal cinsiyet konusunun üretilen
eşitsizlikler bağlamında tartışması yapılacaktır. Toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerinin kamusal hayattaki görünen kısmını kitle iletişim araçları
yeniden üretmektedir. Toplumsal ekonomik, kültürel ve siyasi pratiklerin
üretimi çerçevesinde kadın ve erkeğin de rollerini çizen medya toplumsal
cinsiyet eşitsizliklerinin üretiminden de sorumludur. Cinsiyet temelli bir
kadın temsiline ve söylemine sahip olan medyanın üretim şekilleri bu bağlamda
incelenmiştir. Bu çerçeveden bakarak, Elle dergisinin kapak incelemesi
göstergebilim metoduyla gerçekleştirilmiştir. Neticede toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerinin medya yolu ile üretimleri netleştirilmiş ve medya
okuryazarlığı öğretisinin eğitim temelli yapılandırılmasında lisans ve yüksek
lisans seviyesinde medya eğitimi almış uzman eğiticilerin kullanılmasının
çözüme katkısı irdelenmiştir. Anahtar kelimeler: Medya okuryazarlığı,
toplumsal cinsiyet, göstergebilim, kadının temsili
|
|||
Yazar adı: TÜRKAN ÇELİK
DanışmanI: YRD. DOÇ. DR. NURETTİN BİLGEN
Tez adı: Sosyal bilgiler
öğretmen adaylarının çok kültürlü bakış açısı geliştirmelerinde medya
okuryazarlığı dersinin rolüne ilişkin bir çalışma
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Pamukkale Ünversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Soysal Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmenliği, 3.
Sınıf öğretmen adaylarının, Medya Okuryazarlığı dersinin öğretmen
niteliklerinden çok kültürlü tutum geliştirmelerine etkisini incelemektir.
Araştırmanın çalışma grubu 2010-2011 eğitim öğretim yılında Pamukkale
Üniversitesi Sosyal bilgiler öğretmenliği 3. Sınıfta okuyan 102 öğretmen
adayından oluşmuştur. Araştırmanın yöntemi ise, yarı deneysel desenlerden
öntest-sontest kontrol gruplu modeldir. Deney grubunu Medya Okuryazarlığı
dersini alan grup; kontrol grubunu ise, Kalkınma ve Çevre Sorunları Coğrafyası
dersini alan grup oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanması için deney ve
kontrol grubundaki öğretmen adaylarına, dönemin başında ve sonunda çok kültürlü
öğretmen tutum ölçeği (ÖÇTÖ) uygulanmış; verilerin istatistiksel
çözümlemelerinde SPSS paket programından yararlanılmıştır. Deney ve kontrol
gruplarının öntest ve sontest puanları elde edildikten sonra, grupların
ortalama puanları ile puan dağılımlarının standart sapmaları hesaplanmıştır.
Gruplar arası karşılaştırmalarda t testinden yararlanılmış ve araştırmada
anlamlılık düzeyi olarak .05 güven düzeyi benimsenmiştir. Sonuç olarak, kontrol
grubunun öntest ve sontest puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır;
ancak deney grubunun öntest sontest puanları arasında anlamlı bir fark
bulunmuş, ama bu fark medya okuryazarlığı dersinin çok kültürlü tutum
geliştirmelerine yönelik olumlu yönde bir fark değildir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Nitelikleri, Medya Okuryazarlığı, Çok kültürlü Tutum
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Nitelikleri, Medya Okuryazarlığı, Çok kültürlü Tutum
Yazar adı: TÜLİN BACAKSIZ
Danışmanı: DOÇ. DR. KEMAL İNAN
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersinde gazete ve dergi kullanımı-
İzmir’de medya okuryazarlığı dersinin öğrencilerin gazete ve dergi okuma
alışkanlıklarına olan etkisi
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Soyal Bilimler Enstitüsü
/ Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet:
Tezde, ?Medya Okuryazarlığı? dersinin öğrencilerin basılı ? online gazete
ve dergi okuma alışkanlıklarına etkilerinin neler olduğunu belirlemek ve dersin
öğrencilerin gazete ve dergilerde yer alan haberleri eleştirel olarak
değerlendirebilme yetilerinde bir fark yaratıp yaratmadığı ortaya konulmaya
çalışılacaktır.
Medya Okuryazarlığı dersinin, öğrencilerin gazete ve dergi okuma alışkanlıklarını ne ölçüde ve nasıl etkilediğinin ele alındığı bu çalışmada, dersi alan ve almayan toplam 212 öğrenciden oluşan iki gruba açık ve kapalı uçlu soruların bulunduğu bir anket yöneltilmiştir. Anket cevaplarından ve sınıfta dersler izlenerek doldurulan 56 adet özellik kayıt çizelgesinden hareket edilerek genel bir değerlendirmeye gidilmiştir. Medya okuryazarlığı dersi, öğrencilerin gazete ve dergi okuma alışkanlıklarını nispeten olumlu yönde etkilemekte ancak öğrencilere bu medya metinlerini okurken eleştirel bir perspektif kazandırmaktan uzak kalmaktadır. Özellik kayıt çizelgelerine baktığımızda ise, evlerine düzenli olarak gazete veya dergi alınan öğrencilerin alınmayanlara göre derse katılımda daha aktif oldukları gözlemlenmiştir. Bütün bunlara göre; dersin öğrencilerin gazete ve dergilere yaklaşımında az da olsa olumlu bir etkisinin olduğunu ifade etmek mümkündür. Ancak, ailelerin gazete ve dergilere ilişkin olumsuz tutumlarının, ders saatinin azlığının, sınıfta konuya uygun materyallerin kullanılmamasının, dersi branş öğretmenlerinin vermemesi gibi faktörlerin de ders verimliliğini azalttığı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler 1. Medya Okuryazarlığı 2. Öğrencilerin Okuma Alışkanlığı 3. Kitle İletişim Araçları 4. Korumacı Yaklaşım 5. Eleştirel Yaklaşım |
|||
Yazar adı: HASBİ ASLAN
Danışmanı: DOÇ.DR. METİN EKER
Tez adı: Medya okuryazarlığının görsel kültür ve sanat eğitimi
ekseninde çözümlenmesi
Yılı: 2009
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Resim Bölümü / Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı / Güzel
Sanatlar Eğitimi Bilim Dalı
Özet: Bu çalışma ilgili alanlarda literatür değerlendirmesi
yaparak, günümüzde medya okuryazarlığı kavramının ve eğitiminin görsel kültür
ve sanat eğitimi ekseninde incelenmesini gerekli kılan nedenleri ortaya koymayı
amaçlamaktadır. Ses ve görüntünün etkin bir şekilde kullanıldığı medya bütün
kültürel ifadeleriyle birlikte 1980'li yıllardan sonra bütün Dünya'da bireysel
ve toplumsal açıdan en önemli güç olarak öne çıkmaktadır. Medyanın
üretimlerinin `hangi görsel içerikle' ve `hangi içerikle' nasıl verildiği
önemli bir sorun alanı olarak görülmektedir. İncelendiğinde tasarım
yöntemlerini ve prensiplerini kullanan medyanın, görsel kültürün hegemonyası
altında olduğu görülmektedir. Analiz yeteneği açısından sanat eserlerindeki
görsel elemanların aralarındaki ilişkiyi tespit etmek için referans gösterilen
tasarım prensipleri medya üretimleri için de söz konusudur. Görsel kültür bu
anlamda medya ve sanatın ortak bir çatısı niteliğindedir. Görsel kültür genel
olarak tasarımsal ve estetik bağlamlar içinde düşünülen bir olgudur. Günümüzde
görsellik kavramının görüntü üreten sistemler ve teknolojik araçlar sayesinde
değişime uğradığını görmekteyiz. Bunu sağlayan en etkili unsur olarak, medya ve
ona ait teknolojiler gösterilmektedir. Sonuçta, görsel kültürü büyük ölçüde
medya üretimlerinin oluşturması, sanat eğitimi ile medya üretimlerini birlikte
düşünme gereğini ortaya koymaktadır. Medya okuryazarlığı, görsel kültürün tüm
sanatsal potansiyellerini anlama, değerlendirme, yorumlama, yansıtma ve
alımlama süreçleri içinde önemli pedagojik bir konuma taşınmaktadır. Sanat
eğitiminin kamusal açılımını sağlayan faktör olarak da dikkat çeken medya ve
medya üretimleri, kitle kültürü eğilimleri açısından sanatsal motivasyonları
etkileyebilecek potansiyellere sahiptir. Bu bağlamda, görsel okuryazarlık,
medya okuryazarlığı, görsel kültür eğitimi, yaşam için sanat eğitimi ve medya
eğitimi gibi pedagojik sahaların birbirleriyle etkileşimli olarak çağdaş sanat
eğitiminin yeni doğrultularını oluşturdukları söylenebilir.
Anahtar Sözcükler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Görsel Kültür, Sanat Eğitimi.
Anahtar Sözcükler: Medya, Medya Okuryazarlığı, Görsel Kültür, Sanat Eğitimi.
Yazar adı: SİDE YILDIRIM ANKARALIGİL
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ŞENGÜL ILGAR
Tez adı: İlköğretim 6. Ve 7. Sınıf öğrencilerinde medya
okuryazarlığı ve eleştirel düşünme üzerine bir araştırma.
Yılı: 2009
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitimde Psikolojik Hizmetler
Bilim Dalı
Özet:
Bu araştırma, ilköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme
düzeylerinin, medya okuryazarlığı dersi ve çeşitli değişkenler açısından
incelenmesi ve kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları açısından
medya okuryazarlığı dersini alan ve almayan öğrencilerin arasında bir fark
olup olmadığının saptanması amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın örneklemini, İstanbul'da 8 farklı ilköğretim okulunda 6. ve 7. sınıflarda öğrenim gören 725 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimleri, araştırma kapsamında geliştirilen Eleştirel Düşünme Eğilimleri Ölçeği aracılığıyla ölçülmüş ve örnekleme ait diğer bilgiler araştırmacı tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu ile edinilmiştir. Elde edilen verilerin analizi için, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmış, değişkenler arasındaki farklılaşmanın bulunması için İlişkisiz Grup ?t? Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi, kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin bulunması için Ki- Kare Testi kullanılmıştır. Analizler SPSS 13 paket programı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin eleştirel düşünme puanlarının medya okuryazarlığı dersini alma değişkenine göre anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmektedir. Öğrencilerin kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları eleştirel düşünme puanları arasında; kitle iletişim araçlarını kullanma alışanlıkları ve medya okuryazarlığı dersini alma değişkeni arasında bazı anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Sosyo-demografik özellikler açısından, yaş, cinsiyet, sınıf, gelir düzeyi, ebeveyn eğitim düzeyleri ele alınmış, öğrencilerin eleştirel düşünme puanlarında bazı farklılıklar tespit edilmiştir. |
|||
Yazar adı: GAMZE OSKAY YURTTAŞ
Danışmanı: PROF. DR. TÜLAY UĞUZMAN
Tez adı: İnternet kullanım alışkanlıkları açısından ilköğretim
5-6-7-8. Sınıf öğrencilerinin durumu-internet kullanımı ile ilgili ailelerin
değerlendirilmesi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Başkent Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Halka İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler ve
Tanıtım Bilim Dalı.
Özet:
Yapılan bu çalışma, toplumun her bireyinin yaşamında önemli bir yer tutan
internetin; çocukların hayatında da hem olumlu hem de olumsuz etkileri
olacağı, ailelerin bu etkilere olan farkındalıkları ve denetimlerini tespit
etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma, Ankara?da bir kolej ile
bir devlet okulunda uygulanmış; ilköğretim 5.-6.-7.-8. sınıf öğrencilerinin
interneti kullanım alışkanlıkları ile ailelerinin çocukların interneti olan
bir alan araştırmasıdır. Araştırmada; Ankara ölçeğinde farklı sosyo ekonomik
veli profiline sahip bir kolej bir devlet okulu olmak üzere iki okulda 5.- 6.-7.-8.
sınıfta okuyan kız ve erkek öğrencilerin interneti kullanım alışkanlıkları,
çocukların bilgi edinme davranışları arasında internetin yeri, çocukların
interneti kullanım alanları, anne-babaların çocuklarına internet sağlama
gerekçeleri ve internet kullanımı üzerine anne babaların değerlendirmelerini
konu edinen anketler hazırlanmış, 240 öğrenci ve 240 velisi olmak üzere
toplam 480 kişiye anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, çocukların
internet kullanımlarına ilişkin yapılan araştırma ile, sosyo ekonomik
düzeylerin çocukların internetle tanışma yaşlarına ilişkin farklılıklar
yarattığı; sosyo ekonomik düzeylerin internete bağlanma süreleri, bağlanma
sıklıkları gibi kullanım alışkanlıkları açısından fark yaratmadığı;
araştırmaya katılan her çocuğun interneti kullandığı; çocukların bilgi
kaynakları arasında internetin ilk sırada yer aldığı; çocukların interneti en
çok ödev ve dersleri için kullandığı; dersler haricinde oyun aramaları
yaptığı; anne babaların çocuklarını en çok saat ve gün kısıtlamaları ile
denetledikleri; internet filtre programlarının çok kullanılmadığı sonuçlarına
ulaşılmıştır. Sonuç olarak; internet ortamında gerek çocukların gerekse
ailelerinin ?Eleştirel Medya Okuryazarlığı? ile güçlendirilmesinin önemi
üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: İnternet, Çocuk ve Anne-Baba,
İnternet Kullanımı ve Denetimi, Medya Okuryazarlığı, Eleştirel Medya
Okuryazarlığı.
|
|||
Yazar adı: SEVİLAY AYDEMİR
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. İSMAİL YÜKSEL
Tez adı: Ortaokul 8. Sınıf öğrencilerinin medya okuryazarlık
düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Programları ve
Öğretim Bilim Dalı.
Özet: Amaç: Bu araştırmanın temel amacı; ortaokul 8. sınıf
öğrencilerinin medya okuryazarlık düzeylerini; sosyo-demografik özellikleri,
sosyo ekonomik durumları, medya iletişim araçlarını kullanım sıklıkları ve
medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumları açısından incelemektir.
Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi
kullanılmıştır. Bu amaçla eğitim uzmanlarının görüşleri dâhilinde araştırmacı
tarafından geliştirilen Medya Okuryazarlığı Düzey Belirleme Ölçeği?nin 8. sınıf
öğrencilerine uygulanmasıyla veriler toplanarak, elde edilen verilerin
istatistiksel çözümlemeleri yapılmıştır. Bulgular: Araştırma bulguları,
öğrencilerin iyi bir düzeyde medya okuryazarı olduğunu göstermektedir. Ayrıca
öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri arasında; anne-baba eğitim durumuna,
sosyo-ekonomik duruma ve okulun bulunduğu yere (şehir merkezi - kırsal),
televizyon izleme süresine, internet bağlantılı bilgisayara ve cep telefonuna
sahip olma durumuna, sinemaya gitme, kitap, gazete ve dergi okuma sıklığına
göre anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra dersi alan ve
almayan öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılığa rastlanmamıştır. Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada; şehir
merkezindeki okullarda öğrenim gören, anne-baba eğitim düzeyi ve sosyo ekonomik
düzeyi daha yüksek olan, kitap, dergi ve gazete okuma alışkanlığı olan, daha az
televizyon izleyen, internet bağlantılı bilgisayarı ve cep telefonu olan
öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür.
Araştırmada ortaya çıkan bu sonuçlar değerlendirilerek öğrencilere medya
okuryazarlığına ilişkin bilgi, beceri ve tutumların kazandırılması yönünde
yapılacak uygulamaların geliştirilmesinin; gelecekte bilgiyi yalnızca tüketen
değil aynı zamanda bilgiyi inşa eden, bilinçli, sorumluluk sahibi ve çevresine
duyarlı bireyler yetiştirmek açısından faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Yazar adı: ERKAN ÇİÇEK
Danışmanı: DOÇ. DR. ALİ MURAT YEL
Tez adı: Medya okuryazarlık düzeyi ile medya kullanımı arasındaki
ilişki: İletişim meslek lisesi öğrencieri üzerine alan araştırması.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı / Radyo Televizyon Bilim
Dalı.
Özet: Zaman içinde gelişen ve yaygınlaşan kitle iletişim
araçlarındaki ses ve görüntüler insanları etkilemekte, yaşamların her
anınışekillendirmektedir. Çocuklar, kitle iletişim araçlarından daha fazla
etkilenmekte ve bunların olumsuz yönlendirici etkisine daha fazla maruz
kalmaktadır. Kitle iletişim araçlarının insan üzerindeki etkisinin fark
edilmesiyle beraber bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak ve kitle iletişim
araçlarının olumsuz yönlendirici gücünü azaltmakiçin dünyada Medya
Okuryazarlığı çalışmaları başlamıştır. Türkiye de dünyadaki gelişmeleri takip
etmekte ve yeni gelişmelere adapte olmaktadır.Bu araştırmanın amacı, İletişim
Meslek Lisesi öğrencilerinin Medya Okuryazarlığıdersine ilişkingörüşleri
ışığındaMedya Okuryazarlıkdüzeylerininbelirlenmesidir.Çalışma grubu olarak,
2012-2013 öğretim yılında İstanbul ili Başakşehir ilçesinde Özel Fatih Anadolu
İletişim Meslek Lisesi Radyo Televizyon ve Sinema, Gazetecilik ve Halkla
İlişkiler ve Tanıtım 10.11. ve 12. sınıflarında okumaktaolanöğrencilerden
oluşan 144 kişi seçilmiştir. Anahtar Kelimeler :Medya, iletişim,Medya
Okuryazarlığı
Yazar adı: HATİCE BESLER
Danışmanı: DOÇ. DR. BLGE CAN
Tez adı: Dijital ve medya etkinliklerinin ortaokul öğrencilerinin
ve ebeveynlerinin medya ve bilim okuryazarlıklarına etkisinin belirlenmesi.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Pamukkale Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmada Dijital ve Medya Etkinlikleri'nin ortaokul
öğrencilerinin ve ebeveynlerinin bilim okuryazarlığı ve medya okuryazarlığına
etkisini tespit etmek ve bu ikisi arasındaki ilişkinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bu amaca bağlı olarak ortaokul öğrencilerinin bilim okuryazarlık
düzeylerinin; dershaneye gitme durumuna, ders ile ilgili materyal kullanma
durumuna, öğrenim gördükleri sınıflara ve ebeveynlerin öğrenim durumuna göre,
öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerinin; günde TV izleme sürelerine, gün
içerisinde en çok vakit geçirdikleri duruma ve haftada okudukları gazete
sayılarına göre, anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği ile öğrencilerin
ve ebeveynlerinin medya okuryazarlık düzeyleri ve bilim okuryazarlık düzeyleri
arasında bir ilişki olup olmadığı sorularına da cevap aranmıştır. Araştırmada
nicel verilerin kullanıldığı tek grup üzerinde ön-son test çalışmalarının
yapıldığı yarı deneysel model kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini
2013-2014 eğitim-öğretim yılı Bursa iline bağlı okulda öğrenim görmekte olan 60
öğrenci ve 119 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin bilim
okuryazarlığı ile ilgili görüşlerinin alınması için ''Bilimsel Okuryazarlık
Ölçeği'', ebeveynlerin bilim okuryazarlık düzeyleri için ''Bilimsel
Okuryazarlık Ölçeği'' ve öğrencilerin ve ebeveynlerinin medya okuryazarlık
düzeyleri için ''Medya Okuryazarlık Düzey Belirleme Ölçeği'' kullanılmıştır.
Öğrencilerin bilim okuryazarlık düzeylerini ölçülmesinde yardımcı olacağı
düşünülen hazırlamış olduğumuz PISA ve TIMSS sınavları da kullanılmıştır.
Verilerin analizinde SPSS 16.0 istatistik programı kullanılmıştır. Araştırmadan
elde edilen verilerin analizlerine göre, Dijital ve Medya Etkinlikleri ortaokul
öğrencilerinin ve ebeveynlerin bilimsel okuryazarlık ön testleri ve son
testleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Ebeveynlerin öğrenim
durumuna göre öğrencilerin bilimsel okuryazarlık düzeyleri bakıldığında;
annelerin öğrenim durumu ile öğrencilerin bilimsel okuryazarlık düzeyleri
arasında istatistiksel olarak bir fark gözlenmese de, özellikle babaların
öğrenim durumuna göre öğrencilerin son test bilimsel okuryazarlık düzeyleri
arasında manidar düzeyde bir fark gözlemlenirken, Fen Bilimleri dersi ile
ilgili materyal kullanma ve öğrenim gördükleri sınıflara göre anlamlı bir farka
rastlanmamıştır. Öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri ile gün içerisinde
izledikleri TV süreleri ve en çok vakit geçirdikleri faaliyetlere göre anlamlı
bir fark oluşturmaz iken, haftada okudukları gazete sayıları ile orta, pozitif
bir ilişki bulunmuştur. Öğrencilerin ve ebeveyn olarak annelerin medya ve bilim
okuryazarlık düzeyleri arasında bir ilişki bulunmaktadır. Uygulanan PISA ve
TIMSS sınavları ile öğrencilerin bilim okuryazarlıkları arasında bir farka
rastlanmıştır. Bulunan bu sonuçlar ışığında, 21. yy becerileri
okuryazarlıklarının öneminin vurgulanması ve bilim ve medya okuryazarlık
düzeylerini geliştirilmesi ve daha kapsamlı sonuçlar elde edilmesi hususunda
bazı öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Bilim
Okuryazarlığı, Fen Bilimleri Dersi, Dijital ve Medya Etkinlikleri
Yazar adı: VAHİT AĞA YILDIZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. A. HALİM ULAŞ
Tez adı: Bir sosyal öğrenme aracı olarak medya ve ahlaki gelişim
kuramları açısından medya okuyazarlığına eleştirel bir bakış.
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu çalışmada medya araçlarının etkileri ve sosyal
öğrenmeye olan katkılarının belirlenmesinin yanı sıra medya araçlarından en
yaygın olarak kullanılan televizyonun ahlaki gelişime olan etkilerini
belirlemek amaçlanmıştır.
Araştırmada evren olarak Erzurum iline bağlı ilköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Erzurum iline bağlı üç merkez ilçe olan Aziziye, Yakutiye ve Palandöken ilçelerine bağlı 12 ilköğretim okulundan toplam 456 öğrenci belirlenmiştir.
Bu çalışmada, medya okuryazarlığı eğitimi ve eğitim programları incelenerek, bu programlarda çocuklara kazandırılmak istenenler ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca programın olumlu ve eksik yönleri de belirlenerek öneriler sunulmuştur.
Çalışmada ayrıca medya araçları incelenmiş ve bunların etkileri ortaya çıkarılmıştır. Medya araçlarının sosyal öğrenmedeki rolü ortaya çıkarılmış, ayrıca medya araçlarının özellikle televizyonun bireylerin ahlaki gelişim düzeylerini etkileyiş biçimleri de belirlenmiştir.
Alan yazın taraması yapılarak konu ile ilgili kuramsal bilgilere ve daha önceden yapılmış olan araştırmalara ilişkin bilgiler toplanmıştır. Daha sonra bunlardan yola çıkılarak hazırlanmış olan anket soruları ve test öğrencilere uygulanarak çocukların televizyon seyretme durumları ve ahlaki gelişim düzeyi tespit edilmiştir.Bu iki bilgi arasında ilişki kurulmuş ve televizyon seyretme durumlarının ahlaki gelişim düzeyini etkileyip etkilemediği tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ankette yer alan 11 soru ve 3 değişkenin her biriyle ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yalnızca sınıf düzeyine göre ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu, diğer durumlara göre ise anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
Bütün bu kuramsal bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi, Ahlaki Gelişim, Sosyal Öğrenme?
Araştırmada evren olarak Erzurum iline bağlı ilköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Erzurum iline bağlı üç merkez ilçe olan Aziziye, Yakutiye ve Palandöken ilçelerine bağlı 12 ilköğretim okulundan toplam 456 öğrenci belirlenmiştir.
Bu çalışmada, medya okuryazarlığı eğitimi ve eğitim programları incelenerek, bu programlarda çocuklara kazandırılmak istenenler ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca programın olumlu ve eksik yönleri de belirlenerek öneriler sunulmuştur.
Çalışmada ayrıca medya araçları incelenmiş ve bunların etkileri ortaya çıkarılmıştır. Medya araçlarının sosyal öğrenmedeki rolü ortaya çıkarılmış, ayrıca medya araçlarının özellikle televizyonun bireylerin ahlaki gelişim düzeylerini etkileyiş biçimleri de belirlenmiştir.
Alan yazın taraması yapılarak konu ile ilgili kuramsal bilgilere ve daha önceden yapılmış olan araştırmalara ilişkin bilgiler toplanmıştır. Daha sonra bunlardan yola çıkılarak hazırlanmış olan anket soruları ve test öğrencilere uygulanarak çocukların televizyon seyretme durumları ve ahlaki gelişim düzeyi tespit edilmiştir.Bu iki bilgi arasında ilişki kurulmuş ve televizyon seyretme durumlarının ahlaki gelişim düzeyini etkileyip etkilemediği tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ankette yer alan 11 soru ve 3 değişkenin her biriyle ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yalnızca sınıf düzeyine göre ahlaki gelişim düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu, diğer durumlara göre ise anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
Bütün bu kuramsal bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Eğitimi, Ahlaki Gelişim, Sosyal Öğrenme?
Yazar adı: UĞUR BAKAN
Danışmanı: DOÇ. DR. HÜSEYİN KÖSE
Tez adı: İlköğretim medya okuryazarlığı dersinin öğrencilerin
eleştirel düşünme becerilerine etkisi.
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet: Medyanın etkileri konusunda 1930-1960'lı yıllar arasında
yapılan ilk araştırmalardan günümüze çıkan sonuçlar medyanın birey ve toplum
üzerindeki etkilerinin tehdit sınırına ulaştığı gerçeğidir. Başta çocuklar
olmak üzere tüm bireyler medyanın vermiş olduğu mesajları seçme konusunda
yetersiz kalmaktadır. Bu tehlike karşısında dünyanın birçok ülkesinde medya
eğitimi dersleri ilköğretim düzeyinde başlamak üzere okutularak bilinçli medya
tüketicisi oluşturulması amaçlanmaktadır.
Bu çalışma, ilköğretim 6., 7., ve 8. sınıfta okutulan Medya Okuryazarlığı dersinde öğrencilerinin eleştirel düşünme beceri düzeylerini belirlemek ve eleştirel düşünme beceri düzeylerinde gözlenen varyansın öğrencilerin yaşı, cinsiyeti, okul başarısı, sosyo-ekonomik düzey ve çeşitli değişkenler açısından incelemek için hazırlanmıştır. Araştırma sonucunda 2009 programları hakkında yapılacak yorumlar, programların iki yıllık uygulama süresinden elde edilecek bulgularla değerlendirilecektir. Araştırma 2009-2010 eğitim öğretim yılında Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne okullarda gerçekleştirilen Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilere eleştirel düşünme becerilerine katkıları ölçülerek bir model oluşturulacaktır.
Bu çalışma, ilköğretim 6., 7., ve 8. sınıfta okutulan Medya Okuryazarlığı dersinde öğrencilerinin eleştirel düşünme beceri düzeylerini belirlemek ve eleştirel düşünme beceri düzeylerinde gözlenen varyansın öğrencilerin yaşı, cinsiyeti, okul başarısı, sosyo-ekonomik düzey ve çeşitli değişkenler açısından incelemek için hazırlanmıştır. Araştırma sonucunda 2009 programları hakkında yapılacak yorumlar, programların iki yıllık uygulama süresinden elde edilecek bulgularla değerlendirilecektir. Araştırma 2009-2010 eğitim öğretim yılında Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne okullarda gerçekleştirilen Medya Okuryazarlığı dersinin öğrencilere eleştirel düşünme becerilerine katkıları ölçülerek bir model oluşturulacaktır.
Yazar adı: MERVE APSAR GÜZELKOKAR
Danışmanı: DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
Tez adı: Dijital medyada fanatizm: futbola ilişkin sosyal ağlarda
nefret söylemi.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Galatasaray Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radya Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Özet: Bu tez çalışmasında,
dijital medya platformlarından Facebook ve Twitter ağları üzerindeki gruplar ve
bireysel kullanıcılar tarafından dolaşıma sokulan ve hem saha içindeki hem de
saha dışındaki nefret suçlarına dolaylı yoldan etkisi olduğu düşünülen nefret
söylemi incelenmektedir. Nefret söylemi en genel tanımıyla; hoşgörüsüzlüklerden
kaynaklanan, nefreti yayan, savunan, teşvik eden veya haklı çıkaran ifade
şekilleri olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle, tahammülsüzlüğün bir nevi
dışavurumudur. Bu dışavurum, içinde aşırılık taşıyan önyargıları ve peşin
hükümleri de barındırır. Bu sebeple, nefret söylemi hoşgörü ve karşılıklı
saygıyı zedeleyerek diğer bakış açılarının adil ve eşit bir şekilde
değerlendirilmesini engeller. Dijital medya araçları yapıları gereği, etkileşimsellik,
hipermedya ve hızlı yayılım gibi özelliklere sahip olmaları nedeniyle
kullanıcıların içerik üretmelerine ve üretilen bu içeriklerin hızlı bir şekilde
yayılmasına olanak sağlamaktadır. Bu ağlar, özellikle, nefret söylemi içeren
olumsuz, ayrımcı, cinsiyetçi ve dışlayıcı metinlerin dolaşımını
kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, medyalararası etkileşim yaratarak bireylere
ulaşmasını da hızlandırmaktadır. Bu sebeple, nefret söylemi üretiminde etkisi
olduğu ve önemli bir rol oynadığı düşünülen örneklerin incelenmesi önem
taşımaktadır. Bu tezin amacı; dijital medyada, kullanıcılar tarafından üretilen
içerikler aracılığıyla dolaşıma giren nefret söylemi ve bu söylemlerin hangi
kategorilere dahil olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bu amaç kapsamında, dijital
medya platformlarından Facebook ve Twitter ağlarında, Türkiye'deki dört büyük
futbol kulübü Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor taraftar
grupları incelemeye alınmıştır. Bu gruplar ve bireyler tarafından üretilen ve
dolaşıma sokulan metinler aracılığıyla üretilen nefret söylemi pratikleri
incelenmiştir. Bu bağlamda analiz, iki yönlü olarak, haberlerin içeriği ve
yorumların içeriği açısından ele alınmıştır. Bu noktadan hareketle hazırlanan
çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde; nefret söylemi
ve nefret suçu kavramları ve bu kavramların yasalar ve ifade özgürlüğü ile
ilişkileri konularına değinilmiştir. Nefret duygusu, toplumun belirli
gruplarını hedef gösteren, ötekileştiren, aşağılayan ve önyargılar içeren
söylem pratikleriyle dolaşıma girdiğini nefret söylemini ortaya çıkarır. Nefret
duygusuyla ortaya çıkan nefret söylemi kısaca, tahammülsüzlük ve
hoşgörüsüzlüğün dışavurularak, belirli bir kesimin veya grubun kötülüğünün
istenmesi veya yok sayılmasıdır. Nefret söyleminin en önemli sonuçlarından biri
ise şiddete ve bu bağlamda nefret suçuna temel oluşturabilmesidir.Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 1997 yılında kabul ettiği karara göre nefret
söylemi; ırkçı nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, saldırgan
milliyetçilik ve hoşgörüsüzlüğe dayanan nefret biçimlerini yayan, savunan,
teşvik eden veya haklı gösteren ifade biçimlerinin tamamını kapsamaktadır. Ek
olarak, XVIII Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de nefret söylemi kategorisini
ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmemektedir. Çalışmanın sonraki bölümünde;
fanatizm kavramı, taraftarlık kültürü ve medyada fanatizmin konumlandırılması
ele alınmıştır. Günümüzde futbol, tüm dünyada en fazla ilgi gören spor
dallarından biridir. Bu nedenle, geniş kitleler tarafından takip edilen endüstriyel
bir oyun haline gelmiştir. Bir spor dalı olarak bakıldığında, futbolun
temelinde dostluk ve barış yatmaktadır. Ancak, medya aracılığıyla zaman zaman
nefret söyleminin yayılmasına yol açan bir araç haline dönüşmektedir.
Televizyonda yayınlanan futbol programları, medya kuruluşlarına ait basın yayın
organları, futbolcuların yorumları ve dijital medyada paylaşılan içerikler ve
yazılan yorumlar aracılığıyla nefret söylemi içeren ifadeler dolaşıma
girmektedir. Ek olarak, bu ifadeler yayılmakta ve sık sık yeniden
üretilmektedir. Bireyler, çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda, tuttukları
takımın fanı ve taraftarı olma konumundan çıkarak rakip oyuncular, rakip
taraftarlar ve hakemlerden nefret eden bireyler haline gelmektedir. Daha ileri
aşamada ise, fanatizm oranına varan nefret söylemi içerikli metinleri üreten ve
yayan fanatikler haline gelmektedirler. Diğer yönden, Türkiye'de, futbol
medyası haberlerine bakıldığında, özellikle haber başlıklarında askeri bir
dilin kullanıldığıve haberlerin milliyetçilik üzerinden konumlandırıldığı
görülmektedir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; futbol ve medya ilişkisi hem
geleneksel medya açısından hem de dijital medya açısından irdelenmiştir. Bu
bölümde, Türkiye'de geleneksel spor basınının haber dili, haber aktörlerine
değinilmiş ve dijital medyanın özellikleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Ek
olarak bu bölümde, spor medyasında nefret söylemi konusunda daha önce yapılan
çalışmalar incelenmiştir. Bu kapsamda, hem geleneksel medyadan hem de dijital
medyadan nefret söylemi örnekleri sunulmuştur. Televizyon ve gazete gibi
geleneksel kitle iletişim araçlarının yanı sıra internet temelli dijital
medyaya ait araçlar da ırksal, dinsel, ulusal ve etnik nefretin oluşmasında ve
nefret söyleminin yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. İnternetin
temelleri 1969 yılında askeri araştırma projelerini desteklemek amacıyla
atılmıştır. Günümüzde ise internet, dünya genelinde 2.9 milyar kullanıcıya
ulaşan bir ağ haline gelmiştir. Bir çok dijital medya platformlarının da
gelişmesiyle, internet sıradan kullanıcıların içerik üretebilecekleri ve bu
içerikleri dolaşıma sokabilecekleri bir alan haline gelmiştir. Bu nedenle,
geleneksel medyayadan farklı olarak dijital medya bireylerin ve grupların kendi
içeriklerini ve bir yönüyle kendi medyalarını üretmelerine izin vermektedir.
Nefret söylemi açısından bakıldığında ise, dijital medya, etkileşimsellik,
hızlı yayılım gibi özellikleriyle kullanıcıların nefret söylemi üretmesine ve
yaymasına yol açmaktadır. Üretilen bu söylemler aracılığıyla, toplumdaki farklı
gruplar ve bireyler arasındaki ötekileştirme artmaktadır. Bu durum ise, azınlık
olarak temsil edilen grupların ifade özgürlüklerinin baskılanmasına yol
açabilmektedir. Ek olarak, sosyal ağlarda, kişiler günlük hayatlarında dile
getiremedikleri ayrımcı ve nefret içerikli düşüncelerini anonim olarak daha
kolay bir XIX şekilde dile getirebilmektedir. Bu içeriklerin dolaşıma girmesine
olanak sağlayan ağlara örnek olarak, bir toplumsal paylaşım ağı olan Facebook
ve bir mikroblog olan Twitter verilebilir. Çalışmanın sonraki bölümünde; medya
kuruluşlarına ait sosyal ağlardan örneklere ve dört büyük futbol kulübüne ait
sosyal ağlara göz gezdirildikten sonra, araştırmanın asıl kısmını oluşturan
taraftar gruplarına geçiş yapılmış ve araştırma yöntemi sunulmuştur. Bu
kısımda, grupların Facebook ve Twitter'da söylemsel çözümlemesi yapılarak
nefret söylemi örnekleri ortaya konulmuştur. Karşılaştırma verisi sunması
amacıyla medya kuruluşlarına ait resmi Facebook ve Twitter profillerinden bazı
örneklere ve dört büyük futbol kulübüne ait resmi Facebook ve Twitter
profillerine göz gezdirilmiştir. Araştırmanın varsayımı olarak, nefret
söyleminin, Facebook ve Twitter platformlarında gruplar ve kullanıcılar
tarafından bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yeniden üretilerek dolaşıma
girmesi ele alınmıştır. Bu varsayımdan hareketle, araştırmanın bütününde
dijital medya aracılığıyla dolaşıma giren nefret söylemlerini görünür kılmak ve
farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Çalışmanın kuramsal çerçevesinde, Van Dijk
tarafından geliştirilen eleştirel söylem çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Bu
kapsamda, Facebook ve Twitter ağları üzerinde var olan dört büyük taraftar
kulübünün en çok bilinen gruplarının isimleri, kullandıkları profil ve kapak
fotoğrafları ve kendilerini ifade ettikleri cümleleri bir metin olarak ele
alınmıştır. Van Dijk tarafından geliştirilen analiz tablosu Facebook ve Twitter
ağlarına uygun olacak şekilde düzenlenmiştir. Taraftar grupları tarafından
paylaşılan içerikler ve bu içeriklere diğer bireyler yani sosyal ağ
kullanıcıları tarafından yazılan yorumlar iki ayrı kategori olarak ele
alınmıştır. İncelemede, eleştirel çözümlemeye uygun olarak mikro analiz ve
makro analiz kategorileri kullanılmıştır. Bu kategorilendirme üzerinden;
Facebook ve Twitter'da yer alan içeriklerin temsili makro analiz bölümünde ele
alınmıştır. Facebook ve Twitter platformlarında dolaşıma giren nefret
söylemleri kategorileri, hedef alınan gruplar, cümleler ve görseller ise mikro
analiz bölümünde ele alınmıştır. Bu kategoriler üzerinde inceleme yapılırken,
hem Facebook'tan hem de Twitter'dan gruplar tarafından yazılan ve nefret
söylemi içeren dikkat çekici içeriklerin ekran görüntüleri (screenshot)
alınarak çalışmaya eklenmiştir. Çalışmada, katılımsız gözlem tekniği
kullanılmıştır. Facebook ve Twitter ağlarında nefret söylemi içeren veya üreten
grup profilleri incelenmiştir. Çalışmanın evreni, toplumsal paylaşım ağları ve
mikrobloglardan oluşmaktadır. Örneklem ise Facebook adlı toplumsal paylaşım ağı
ile Twitter adlı mikroblog ağından oluşmaktadır. Çalışmanın en son bölümünde
ise, medyalararası etkileşime yer verilmiş ve nefret söylemiyle mücadele için
kullanılabilecek çeşitli öneriler sunulmuştur. Televizyon dünyasında, futbol
için üretilen televizyon programları yalnızca maç yayınıyla sınırlı
kalmamaktadır. Canlı maç yayını dışında, maç sonuçları, oyun XX dizilişi, hakem
ya da teknik direktör kararları ile ilgili yorum ve değerlendirmelerin
yapıldığı futbol analiz programları da yayınlanmaktadır. Günümüzde, Facebook ve
Twitter gibi dijital mecralarla birlikte taraftarların, televizyon
programlarının ve hatta futbolcuların oluşturdukları profil ve hesaplar
aracılığıyla yorum yapma durumu ortaya çıkmıştır. Bu yorumların geleneksel
medyada yayınlanan futbol programlarına sık sık konu olduğu görülmektedir.
Diğer bir deyişle, dijital medya geleneksel medyayı dönüştürerek medyalarası
etkileşim durumu yaratmaktadır. Nefret söylemi ile mücadele kapsamında ise
Tribün dergi forumu örneği ve olumlu bir futbolcu örneği olarak Didier Drogba
incelenmiştir. Ayrıca, nefret söylemini ve söylemin suça dönüşmesini önlemek
için hukuksal açıdan gerçekleştirilmesi mümkün olabilecek önlemler
incelenmiştir. Mücadelenin en önemli yöntemlerinden biri olan dijital medya
okuryazarlığına ise oldukça geniş bir yer ayrılmış ve çeşitli öneriler
sunulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda elde edilen bulgular ise, dijital
medyanın geleneksel spor medyasında olduğu gibi saldırgan milliyetçi, ayrımcı
ve cinsiyetçi nefret söylemi içeren ifadelerin oluşturulmasına ve medyalararası
etkileşim aracılığıyla yayılmasına yol açtığıdır. Ayrıca, sıklıkla karşı
taraftar grubuna yönelik siyasi içerikli nefret söylemi metinlerinin
kullanıldığı görülmüştür. Anahtar kelimeler: Spor, Futbol, Fanatizm, Facebook,
Twitter, Taraftar Grupları, Dijital Medya, Nefret Söylemi.
Yazar adı: ESRA BARUT
Danışmanı: DOÇ. DR. MUSTAFA KOÇ
Tez adı: Yeni medya okuryazarlığı, iletişim becerileri ve
demokratik eğilim: Bir yapısal eşitlik modellemesi.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Süleyman Demirel Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı
Özet:
Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin Web 2.0 teknolojileri ile
gelişmiş yeni medya okuryazarlık (YMO) düzeyleri, iletişim becerileri ve
demokratik eğilimleri arasındaki nedensel ilişkileri açıklayan teorik bir
modelin kurgulanması ve yapısal eşitlik modellemesi yoluyla ampirik olarak
doğrulanmasıdır. Çalışma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama
modeli ile desenlenmiştir. Araştırmanın verileri, Süleyman Demirel
Üniversitesi'nde 2013-2014 eğitim öğretim yılında, bahar döneminde öğrenim
gören 1047 üniversite öğrencisinden anket yoluyla toplanmıştır. Betimsel
istatistikler ve korelasyon katsayıları için SPSS 20 ve yapısal eşitlik
modellemesi için AMOS 22 programları kullanılmıştır. Analizler sonucunda,
fonksiyonel medya tüketiminin eleştirel medya tüketimi ve üretimini ve
iletişim becerilerini pozitif yönde etkilediği; fonksiyonel medya üretiminin
eleştirel medya tüketimi ve üretimini ve iletişim becerilerini pozitif yönde
etkilediği; eleştirel medya tüketiminin eleştirel medya üretimi ve demokratik
eğilimleri pozitif yönde etkilediği; iletişim becerilerinin ise eleştirel
medya tüketimi ve demokratik eğilimleri pozitif yönde etkilediği tespit
edilmiştir. Ayrıca, fonksiyonel medya tüketim ve üretiminin iletişim
becerileri ve eleştirel medya tüketimi aracılığıyla eleştirel medya üretimi
ve demokratik eğilimleri pozitif yönde dolaylı olarak etkilediği bulunmuştur.
Diğer taraftan, eleştirel medya üretiminin demokratik eğilimleri ve iletişim
becerilerinin de eleştirel medya üretimini anlamlı etkilemedikleri
görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yeni medya okuryazarlığı, iletiĢim
becerileri, demokratik eğilimler, yapısal eĢitlik modellemesi.
|
|||
Yazar adı: ZEYNEP YİĞİT
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. BARIŞ ÇETİN
Tez adı: Sınıf öğretmenelerinin medya ve televizyon okuryazarlık
düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimlerinin incelenmesi.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin medya ve
televizyon okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimlerinin çeşitli
değişkenler açısından incelenerek; medya ve televizyon okuryazarlık düzeyleri
ile eleştirel düşünme eğilimlerinin belirlenmesi ve medya ve televizyon
okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimleri arasındaki ilişiklinin
incelenmesidir. Bu araştırma tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın evrenini 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Kocaeli ili İzmit
ilçesinde görev yapmakta olan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. Çalışmanın
örneklemi küme örnekleme yöntemiyle belirlenmiş olup, İzmit ilçesinde görev
yapmakta olan 159 sınıf öğretmeni çalışmaya katılmıştır. Katılımcıların
%62,9'unu kadın, %37,1'ini erkek öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın
verileri Facione, Facione ve Giancarlo tarafından 1998'de geliştirilen ve Kökdemir
(2003) tarafından Türkçe'ye uyarlanarak geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları
yapılan "California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği" ve Korkmaz ve
Yeşil (2011) tarafından geliştirilen ve geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları
yapılan "Medya ve Televizyon Okuryazarlık Düzeyleri Ölçeği" ölçekleri
kullanılarak toplanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin demografik bilgileri
araştırmacı tarafından hazırlanan "Kişisel Bilgi Formu" ile elde
edilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde öncelikle araştırmaya
katılan örneklem grubundaki öğretmenlerin kişisel bilgileri ile ilgili veriler,
frekans ve yüzde analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Ardından araştırmanın
değişkenlerine ve ölçeklerin alt boyutlarına ait verilerin, Kolmogorov-Smirnov
Testi kullanılarak normallik analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda araştırmanın
değişkenlerinin normal dağılım sergilemediği (p<.05) görülmüş; bunun üzerine
araştırmanın alt problemlerinin analizinde nonparametrik testler
kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, sınıf öğretmenlerinin medya ve
televizyon okuryazarlık düzeylerinin okuryazarlık ve bağımlılık faktörü alt
boyutlarında yaş, mezun olunan fakülte türü, mesleki kıdem, okutulan sınıf
düzeyi, günlük internet kullanma süresi ve haftalık gazete okuma sıklığı
değişkenlerine göre anlamlı bir fark olmadığı ancak cinsiyet değişkeninde
okuryazarlık faktörü alt boyutunda kadın öğretmenler lehine, bağımlılık faktörü
alt boyutunda ise erkek öğretmenler lehine anlamlı bir fark olduğu görülmüştür.
Günlük televizyon izleme süresi değişkenine göre ise, bağımlılık faktörü alt
boyutunda televizyon izleme değişkenine göre anlamlı bir fark olduğu
görülmüştür. Ayrıca araştırmanın sonucuna göre, sınıf öğretmenlerinin eleştirel
düşünme eğilimlerinin analitiklik, açık fikirlilik, meraklılık, kendine güven,
doğruyu arama ve sistematiklik alt boyutlarında yaş, mezun olunan fakülte türü,
okutulan sınıf düzeyi, günlük televizyon izleme ve internet kullanma süresi ile
haftalık gazete okuma sıklığı değişkenlerine göre anlamlı bir fark yoktur.
Bununla beraber, cinsiyet değişkenine göre açık fikirlilik ve doğruyu arama alt
boyutlarında erkek öğretmenlerin lehine anlamlı bir fark vardır. Ayrıca mesleki
kıdem değişkenine göre analitiklik alt boyutunda anlamlı bir fark olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak, sınıf öğretmenlerinin medya ve televizyon
okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimleri orta düzeydedir ve
medya ve televizyon okuryazarlık düzeyleri ile eleştirel düşünme eğilimleri
arasında düşük düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Anahtar
Kelimeler: Sınıf öğretmeni, medya okuryazarlığı, eleştirel düşünme.
Yazar adı:
MEHMET DOĞAN
Danışmanı: DOÇ. DR. YUNUS ALYAZ
Tez adı: Der Beitrag von Umweltdokumentarfilmen zur Entwicklung des
Wortschatzes von Deutschlernenden in den Vorbereitungsklassen der Uludağ
Universität / Çevre içerikli belgesel filmlerinin Uludağ Üniversitesi Hazırlık
Sınıfı Almanca öğrencilerinin sözcük dağarcıklarının gelişimine katkısı (Almanca)
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Uludağ Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Yabancı Diller EğitimiAnabilim Dalı / Alman Dili Eğitimi Bilim
Dalı
Özet: Dijital teknoloji çağında film türleri hem günlük
hayatımızı hem de eğitim hayatını etkilemektedir. Film okuryazarlığı, medya
okuryazarlığı ve çoklu okuryazarlık giderek daha büyük önem kazanmaktadır. Ses
ve resimden oluşan kendilerine özgü aktarım şekilleri ve yeni teknikleri ile
filmler Almanca derslerinin de en önemli araçlarından biri haline
dönüşmektedir. İçerikleri, teknikleri ve dilsel unsurları ile filmler sadece
dinlemeizleme yetisinin gelişimine değil, tüm dil becerilerinin gelişimi için
emsalsiz bir materyal oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı filme özgü
özellikleri, bağlam temelli ve çok duyulu sözcük öğrenme kuramları ile
bağdaştırarak çevre belgesellerinin alana özgü ve genel sözcük dağarcığı
gelişimine katkısını tespit etmektir. Belgesel film türlerinden biri olan çevre
belgeselleri ele aldıkları çevre konusunun disiplinler arası özelliği
sayesinde, belgesel film özelliklerinin (net, anlaşılabilir bir dil, standart
sözcük dağarcığı, standart cümle yapısı ve dilbilgisi, filme özgü teknikler) yanında
çevre okuryazarlığı ve sosyal değer eğitimine katkı sağlamaktadır. Bu çalışma
kapsamında Almanca öğretmenliği ve Arkeoloji Almanca hazırlık sınıflarında bir
dönem boyunca farklı çevre belgeselleri (Çevre filmleri, kısa filmler, çizgi
filmler, animasyonlar) ders materyali olarak işlenmiştir. Çevre belgesellerinin
sözcük dağarcığı gelişimine katkısını tespit etmek için ön test - son test
kontrol gruplu yarı deneysel desenli bir araştırma yöntemi uygulanmıştır. Bu
araştırmada Almanca öğretmenliği öğrencileri deney grubu olarak, Arkeoloji
bölümü öğrencileri ise kontrol grubu olarak belirlenmiş ve v ön test
karşılaştırmasıyla gruplar arasındaki uygulama öncesi mevcut olabilecek
muhtemel fark ihtimali ortadan kaldırılmıştır. Ön test ve son test olarak, bu çalışma
kapsamında oluşturulmuş çevre ile ilgili 400 temel sözcükten oluşan bir kelime
testi uygulanmış ve değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular çevre
belgesellerinin sözcük dağarcığına önemli bir katkı sağladığını ispatlamanın
yanında, bu materyalin Almanca derslerine entegre edilmesi gerektiği ve çevre
eğitiminin uluslar arası bir görev olduğu gerçeğini vurgulayan bir uygulama
şekli oluşturmalıdır. Anahtar Kelimeler: Almanca öğrenimi, Almanca öğretimi,
Almanca öğretiminde çevre belgesellerinin kullanımı, Almanca öğretiminde film
kullanımı, çevre, çevre belgeselleri, sözcük dağarcığı gelişimi.
Yazar adı: ESRA ÖRS
Danışmanı: DOÇ DR. BAYRAM BAŞ
Tez adı: İkinci sınıf öğrencilerinin görsel okuryazarlığı üzerine
bir araştırma.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Aydın Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Türkiye'de görsel okuryazarlık eğitimi incelendiğinde
verilen eğitimin öğretmen kılavuz kitaplarında yer alan etkinliklerle sınırlı
kaldığı ve görsellerin incelenmesinden öteye gitmediği görülmektedir. Son
yıllarda önemi oldukça artan görsel okuryazarlık eğitiminin ülkemizde diğer
ülkelere nazaran daha az kanıksandığı düşünülmektedir. Bu araştırmada Türkçe
1-5. Sınıflar Programında yer alan ilkokul 2. sınıf görsel okuma ve görsel sunu
kazanımlarıyla ilgili etkinlikler hazırlanarak, öğrencilerin görsel
okuryazarlığını geliştirmek ve sonuçlarını bilimsel ölçütlere göre açıklamak
amaç edinilmiştir. Bu amaç doğrultusunda 2. sınıflarda geçerli olan görsel
okuma ve görsel sunu kazanımlarına yönelik çoktan seçmeli test ve 16 adet
etkinlik hazırlanarak eylem araştırması yaklaşımı doğrultusunda uygulanmıştır.
Tez kapsamında hazırlanan tüm etkinlikler; öğretim programı, içerik, öğrenci
düzeyi, dil ve anlatım bakımından araştırmacı ve uzmanlarca incelenerek son
şekli verilmiştir. Çalışma dört bölüm, kaynakça ve eklerden oluşmaktadır.
Bunlardan ilki kavramsal çerçevedir. Kavramsal çerçevede okuma ve okuryazarlık,
görsel, görsel algı ve görsel okuryazarlığın ne olduğu incelenmiş; görsel
okuryazarlığın Türkiye'de ve diğer ülkelerdeki tarihi gelişimine bakılmış;
görsel okuryazarlığın medya okuryazarlığıyla ilişkisi ele alınmıştır. İkinci
bölümde, araştırmanın amacı, önemi, problem cümlesi, çalışma grubu, veri
toplama araçları ve verilerin analizi açıklanmıştır. Araştırma nitel araştırma
yöntemlerinden eylem araştırması deseninde yürütülmüştür. Ancak araştırmada
nicel araştırma yöntemlerinden de faydalanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu
öğrencilerini, İstanbul Küçükçekmece'de bulunan Sefaköy 100. Yıl İlkokulunun
2-C sınıfında öğrenim gören 10 kız ve 10 erkek öğrenci oluşturmaktadır.
Çalışmadaki veri toplama araçları ise; katılımlı gözlem, araştırmacı günlüğü,
öğrenci günlükleri, öğrenci ürün dosyaları, video kayıtları ve doküman analizi
olarak ifade edilebilir. Üçüncü bölümde, görsel okuma ve görsel sunu
etkinliklerinden elde edilen bulgular ortaya koyulmuş; öğrencilerin çalışma
kâğıtlarından alınan örneklerle bulgular betimlenmiş; bazı veriler içerik
analizine tabi tutularak kodlanmış ve kategorilendirilmiş; ön test ve son test
sonuçları ise karşılaştırılarak öğrencilerin gelişme düzeylerine bakılmış ve
sonuçlar yorumlanmıştır. Dördüncü bölüm sonuç ve öneriler bölümüdür. Bu bölümde
öğrencilerin görsel okuryazarlığına dair tespit edilen bulgular uygulanan
etkinliklerin ve eylem araştırmasının işlevselliği ve geri bildirimi yönünden
açıklanarak bu doğrultuda öneriler getirilmiştir.
Yazar adı: ASUMEN TUNCER
Danışmanı: DOÇ. DR. NEŞE ASLAN
Tez adı: Eğitim Fakültesi öğrencilerinin medya okuryazarlık
düzeyleri: İzmir örneklemi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ege Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ İlköğretim Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın temel amacı; eğitim fakültesi
öğrencilerinin medya okuryazarlık düzeylerinin belirlenerek, medya okuryazarlık
düzeyleri ile demografik özelikleri ve kitle iletişim araçları ile olan
ilişkilerinin incelenmesidir. Amaç doğrultusunda hazırlanan ölçek formu;
2010-2011 eğitim öğretim yılında Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi
Eğitim Fakültesi?nde eğitim gören ve ölçek uygulamasını kabul eden 705
öğrenciye uygulanmıştır. Ölçeklerden elde edilen veriler bilgisayar ortamında
SPSS 17.0 istatistik paket programı aracılığıyla analiz edilmiştir.
Öğrencilerin demografik özelikleri ve kitle iletişim araçları ile olan
ilişkilerinin belirlenmesinde frekans ve yüzde istatistiklerinden, medya
okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesinde ortalama ve standart sapma
istatistiklerinden faydalanılmıştır. Öğrencilerin medya okuryazarlık
düzeylerinin demografik özelikleri ve kitle iletişim araçları ile olan
ilişkilerine göre farklılaşma durumlarının incelenmesinde ise Tek yönlü ANOVA
ve Scheffe testlerinden faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda; eğitim fakültesi
öğrencilerinin yüksek medya okuryazarlık düzeylerinde oldukları ve öğrencilerin
yaşlarına, bölümlerine, mezuniyet alanlarına, televizyon izleme sıklıklarına
göre medya okuryazarlık düzeylerinin farklılaşmadığı, cinsiyetlerine, öğretim
türlerine, mezun oldukları lise türlerine, bilgisayara ve internete sahip olma
durumlarına göre ise medya okuryazarlık düzeylerinde farklılaşmalar olduğu
sonuçlarına ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Medya, medya okuryazarlığı, bilgi
okuryazarlığı
Yazar adı: EYÜP YILMAZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. SONER ALADAĞ
Tez adı: Sınıf öğretmeni adaylarının gazete ve dergi takip etme
alışkanlıkları ile eleştirel ve medya okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişki.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Adnan Menderes Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının gazete
ve dergi takip etme alışkanlıkları ile eleştirel ve medya okuryazarlık
düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir.Bu araştırmada nicel araştırma
metodundan faydalanılmıştır. Araştırma modeli genel tarama modellerinden
betimsel - ilişkisel tarama modeli özelliklerine sahiptir. Araştırmanın çalışma
evrenini 2012 ? 2013 eğitim öğretim yılında Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümün normal öğretim ve ikinci öğretimde öğrenim
gören tüm sınıf öğretmeni adayları oluşturmaktadır. Sınıf öğretmeni adaylarının
tamamına yakınına (N= 579) ulaşıldığı için örneklem seçimine gidilmemiş,
ulaşılan grup çalışma evreni olarak kabul edilmiştir. Araştırmada veri toplamak
amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ?Eleştirel Okuryazarlık Ölçeği? ve
Özgen ve Korkmaz (2011) tarafından geliştirilen ?Medya ve Televizyon
Okuryazarlık Düzeyleri Ölçeği? gerekli izinler alındıktan sonra kullanılmıştır.
Eleştirel Okuryazarlık Ölçeği geliştirilmesi kapsamında ilgili literatür
taraması yapılmış, uzman görüşlerine başvurulmuş ve benzer ölçekler
incelenmiştir. Tüm bu çalışmaların sonucunda 20 maddelik taslak soru havuzu
oluşturulmuştur. Oluşturulan taslak soru havuzu bir dilbilim uzmanına iki alan
uzmanına ve bir psikolojik danışmanlık ve rehberlik uzmanına inceletilerek
alınan geri dönütler doğrultusunda 6 madde çıkartılarak toplam 14 maddeden
oluşan ölçeğin son hali oluşturulmuştur. Ölçek 203 sosyal bilgiler öğretmeni
adayına ön uygulaması gerçekleştirilerek ölçeğe ilişkin geçerlik ve güvenirlik
çalışmaları yapılmış ve 14 maddeden ve 2 boyuttan oluşan ölçek son halini
almıştır. Ölçeğin Cronbach Alpha değeri .82 olarak bulunmuştur. Araştırmada
elde edilen verilerin analizinde chi-square (Kay-Kare), Çok Değişkenli ANOVA
(MANOVA) ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Araştırmanın
sonucunda kızların erkeklere göre daha fazla gazete ve dergi takip etme
alışkanlığına sahip olduğu, adayların anne ve baba eğitim durumları ile dergi
takip etme alışkanlıkları arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğu
söylenebilir. Yine araştırmaya katılan adayların cinsiyetlerine, sınıf
düzeylerine ve baba eğitim durumlarına göre medya bağımlılık düzeyleri arasında
anlamlı fark bulunmuştur. Adayların gazete takip etme alışkanlıkları ile medya
bağımlılık düzeyleri arasında ve dergi takip etme alışkanlıkları ile eleştirel
yazma becerileri arasında anlamlı ilişki olduğu bulunan bir diğer sonuçtur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Okuryazarlık, Medya, Ele?tirel Okuryazarlık, Medya Okuryazarlığı
Yazar adı: AHU AKDEMİR KÖSE
Danışmanı: DOÇ. DR. SALİH ZEKİ GENÇ
Tez adı: İlköğretim öğrencilerinin izledikleri televizyon
programlarının şiddete başvurma eğilimleri ile ilgili görüşlerinin
değerlendirilmesi.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü /
Özet:
İlköğretim Öğrencilerinin İzledikleri Televizyon Programlarının, Şiddete Başvurma Eğilimlerine Etkisi isimli araştırmada geleceğin teminatı olan çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilecek zararlı içerik unsurları bağlamında televizyon, çocuk ve şiddet ilişkisi tartışılmaktadır.
Bu araştırmanın ana amacı çocukların kolaylıkla ulaşabilecekleri kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun, ilköğretim I. kademe 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin şiddeti kullanma eğilimlerine etkisini incelemektir. İlköğretim okullarında öğrenim görmekte olan 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin televizyon programlarındaki şiddet ve saldırgan davranışlardan etkilenip kendilerinin de şiddet ve saldırganlık içeren davranışlarda bulunup bulunmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini, İstanbul İli, Maltepe İlçesi'ndeki ilköğretim okullarında öğrenim gören 10- 12 yaş aralığında 561'i kız, 559'u erkek, toplam 1120 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmanın verilerini toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen veri toplama aracı kullanılmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulguların analizinde frekans ve yüzde dağılımları kullanılmış, ayrıca öğrencilerin sınıf, cinsiyet, anne- baba eğitimi ve aile yapısı değişkenlerine göre, televizyondaki şiddetin öğrenciler üzerindeki etkisini belirleyebilmek için (2X2) Kİ KARE testi kullanılarak 0,05 düzeyinde anlamlılık aranmıştır.
Bulgularda sonuç olarak; çocukların en çok izlediği program türünün, dizi film olduğu, öğrenciler tarafından işaretlenen dizi programlarının içeriklerinin çocuklara uygun olmadığı, şiddet unsuru içerdiği, kahramanlarının saldırgan özelliklere sahip olduğu, çocukların da bu davranışları örnek aldığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, saldırganlık, çocuk, ilköğretim, medya okuryazarlığı
İlköğretim Öğrencilerinin İzledikleri Televizyon Programlarının, Şiddete Başvurma Eğilimlerine Etkisi isimli araştırmada geleceğin teminatı olan çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilecek zararlı içerik unsurları bağlamında televizyon, çocuk ve şiddet ilişkisi tartışılmaktadır.
Bu araştırmanın ana amacı çocukların kolaylıkla ulaşabilecekleri kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun, ilköğretim I. kademe 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin şiddeti kullanma eğilimlerine etkisini incelemektir. İlköğretim okullarında öğrenim görmekte olan 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin televizyon programlarındaki şiddet ve saldırgan davranışlardan etkilenip kendilerinin de şiddet ve saldırganlık içeren davranışlarda bulunup bulunmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini, İstanbul İli, Maltepe İlçesi'ndeki ilköğretim okullarında öğrenim gören 10- 12 yaş aralığında 561'i kız, 559'u erkek, toplam 1120 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmanın verilerini toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen veri toplama aracı kullanılmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulguların analizinde frekans ve yüzde dağılımları kullanılmış, ayrıca öğrencilerin sınıf, cinsiyet, anne- baba eğitimi ve aile yapısı değişkenlerine göre, televizyondaki şiddetin öğrenciler üzerindeki etkisini belirleyebilmek için (2X2) Kİ KARE testi kullanılarak 0,05 düzeyinde anlamlılık aranmıştır.
Bulgularda sonuç olarak; çocukların en çok izlediği program türünün, dizi film olduğu, öğrenciler tarafından işaretlenen dizi programlarının içeriklerinin çocuklara uygun olmadığı, şiddet unsuru içerdiği, kahramanlarının saldırgan özelliklere sahip olduğu, çocukların da bu davranışları örnek aldığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, saldırganlık, çocuk, ilköğretim, medya okuryazarlığı
Yazar adı: TUĞRUL ÇOMU
Danışmanı: PROF. DR. MUTLU BİNARK
Tez adı: Video paylaşım ağlarında nefret söylemi: Youtube örneği
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı
Özet: Bu tezde, yeni medya ortamlarından video paylaşım
ağlarında dolaşıma sokulan nefret söylemi incelenmektedir. Yeni medyanın
özellikleri, kullanıcıların içerik üretmelerine ve bu içerikleri İnternet
üzerinden dolaşıma sokmalarına olanak tanımaktadır. Kullanıcıların ürettikleri
bu içerikler arasında olumlu pek çok örneğin yanı sıra olumsuz örnekler olarak
nefret söylemi barındıran içerikler de bulunmaktadır. Bu durum, kullanıcı
türevli nefret içeriklerindeki söylemlere dikkat vermeyi gerektirmektedir.
Diğer taraftan ağ üzerinde bulunan videolar, farklı yeni medya uygulamaları
üzerinden de çok sayıda kullanıcıya ulaşabilmektedir. Bir yeni medya uygulaması
olan video paylaşım ağlarında, yeni medyanın risk ve olanaklarının her ikisi de
bulunmaktadır. Risklerden biri olan kullanıcı türevli nefret içeriklerinin,
hangi söylemsel pratiklerle dolaşıma girdiği bu çalışmanın temel inceleme
konusudur.
Bu amaçla, Birinci Bölüm'de yeni medya ortamı ve bu ortamın özellikleri değerlendirilmiş, İkinci Bölüm'de video kavramı ve bir yeni medya uygulaması olan video paylaşım ağlarının özellikleri incelenmiştir. Üçüncü Bölüm'de, fikir ve ideolojilerin yayılmasında söylemin önemi üzerinde durularak nefret söylemi tanımlanmış, Dördüncü Bölüm'de ise kullanıcı türevli nefret videolarına söylem analizi uygulanmıştır. Sonuç bölümünde ise, yeni medya ortamındaki nefret söylemiyle mücadele için yeni medya okuryazarlığı önerilmiştir.
Bu amaçla, Birinci Bölüm'de yeni medya ortamı ve bu ortamın özellikleri değerlendirilmiş, İkinci Bölüm'de video kavramı ve bir yeni medya uygulaması olan video paylaşım ağlarının özellikleri incelenmiştir. Üçüncü Bölüm'de, fikir ve ideolojilerin yayılmasında söylemin önemi üzerinde durularak nefret söylemi tanımlanmış, Dördüncü Bölüm'de ise kullanıcı türevli nefret videolarına söylem analizi uygulanmıştır. Sonuç bölümünde ise, yeni medya ortamındaki nefret söylemiyle mücadele için yeni medya okuryazarlığı önerilmiştir.
Yazar adı: ADEM BOZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. KERİM DEMİRCİ
Tez adı: 2007 Genel Seçim mitinglerinin iktidar ve ana muhalefet
partileri bağlamında dil bilgisel bir incelemesi.
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Pamukkale Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstistüsü / Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı / Türkçe Eğitimi Bilim Dalı
Özet: İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellikler;
düşünebilmesi, konuşabilmesi ve kültür oluşturabilmesidir. Kültür
oluşturabilmenin en temel gereksinimi de dildir.
Dili, insanı tanımak için bir araç olarak görüyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde siyasetçilerin her alanda boy gösterdiğini düşünürsek, siyasetçilerin dil kullanımının da eğitim çağındaki bireyleri etkilemesi kaçınılmazdır. Siyasetçilerimizin dil kullanımının, Türkçenin ve toplumun söz varlığına katkısının çalışmamızın temel amacıdır.
Çalışmanın birinci bölümünde; dil, dilbilim, dil bilgisi kavramları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ikinci bölümünde; sosyal dilbilim ve siyaset dili açıklanmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; siyasetçilerin miting konuşmaları dilbilimsel olarak incelenmiş ve örneklenmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde; siyasetçilerin dil kullanımının, Türkçenin söz varlığına katkıları, bilinçli medya okuryazarlığı ve Türkçe eğitimine ne gibi katkılar sağlayacağı açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dil, Soysal Dilbilim, Siyaset Dili, Dil Bilgisel Düzeyler, Eğitim
Dili, insanı tanımak için bir araç olarak görüyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde siyasetçilerin her alanda boy gösterdiğini düşünürsek, siyasetçilerin dil kullanımının da eğitim çağındaki bireyleri etkilemesi kaçınılmazdır. Siyasetçilerimizin dil kullanımının, Türkçenin ve toplumun söz varlığına katkısının çalışmamızın temel amacıdır.
Çalışmanın birinci bölümünde; dil, dilbilim, dil bilgisi kavramları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ikinci bölümünde; sosyal dilbilim ve siyaset dili açıklanmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; siyasetçilerin miting konuşmaları dilbilimsel olarak incelenmiş ve örneklenmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde; siyasetçilerin dil kullanımının, Türkçenin söz varlığına katkıları, bilinçli medya okuryazarlığı ve Türkçe eğitimine ne gibi katkılar sağlayacağı açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dil, Soysal Dilbilim, Siyaset Dili, Dil Bilgisel Düzeyler, Eğitim
Yazar adı: ADEM KARATAŞ
Danışmanı: YRD. DOÇ.DR. M. KEMAL. KARAMAN
Tez adı: Öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyleri.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Afyon Kocatepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İlköğretim
Bölümü / Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı / Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın genel amacı, öğretmen adaylarının
görüşlerine göre, öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeylerini
belirlemektir. Ayrıca öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeylerini
cinsiyet, yaş, bölüm, öğretim türü, mezun olunan lise, liseden mezun olunan
puan türü, bilgisayar kullanım olanağı, internet kullanım olanağı, gazete takip
edip etmeme, TV kullanım sıklıkları, TV kullanım amaçları, internet kullanım
sıklıkları ve internet kullanım amaçları gibi değişkenlerin ne düzeyde
açıkladığını da incelemektir.
Çalışma grubu olarak, 2007-2008 öğretim yılında Uşak Eğitim Fakültesi'nde kayıtlı Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği öğrencilerinden oluşan 560 kişilik öğretmen adayı seçilmiştir.
Araştırmada medya okuryazarlık düzeylerini ölçmek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ?Medya Okuryazarlık Düzey Belirleme Ölçeği (MODBÖ)? kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, faktör analizi, korelasyon, t testi ve anova testi kullanılmıştır.
Araştırmada öğretmen adaylarının liseden mezun oldukları puan türleri, bilgisayar sahipliği, internet bağlantısının olup olmaması, gazete okumaları, TV izleme sıklıkları ve İnternet kullanım sıklıklarının medya okuryazarlık düzeyi üzerinde etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya, Kitle İletişim Araçları, Okuryazarlık
Çalışma grubu olarak, 2007-2008 öğretim yılında Uşak Eğitim Fakültesi'nde kayıtlı Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği öğrencilerinden oluşan 560 kişilik öğretmen adayı seçilmiştir.
Araştırmada medya okuryazarlık düzeylerini ölçmek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ?Medya Okuryazarlık Düzey Belirleme Ölçeği (MODBÖ)? kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, faktör analizi, korelasyon, t testi ve anova testi kullanılmıştır.
Araştırmada öğretmen adaylarının liseden mezun oldukları puan türleri, bilgisayar sahipliği, internet bağlantısının olup olmaması, gazete okumaları, TV izleme sıklıkları ve İnternet kullanım sıklıklarının medya okuryazarlık düzeyi üzerinde etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya, Kitle İletişim Araçları, Okuryazarlık
Yazar adı: LEVENT ÇETİNKAYA
Danışmanı: PROF. DR. REMZİ Y. KINCAL
Tez adı: Ortaöğretim kurumlarındaki 10. Sınıf öğrencilerinin
elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeyleri.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı /
Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı
Özet:
Araştırmanın amacı, ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 10. sınıf
öğrencilerinin elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeylerini
belirlemektir. Bu temel amaç doğrultusunda öğrencilerin, elektronik
oyunlardaki mesajları algılama düzeylerinin; cinsiyet, okul türü, yaşamış
olduğu sosyo-ekonomik düzey ve ailenin eğitim durumu açısından anlamlı bir
farklılığın olup olmadığı araştırılmıştır. Ayrıca öğrencilerin oynadıkları
elektronik oyunların tür ve düzeyleri, elektronik oyunlar ile medya
okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişki ve mesajları algılama düzeylerine
etkileri belirlenmeye çalışılmıştır.
Bu araştırma, ortaöğretim kurumlarında 10. sınıf öğrencilerinin elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeylerinin incelendiği alan araştırması olup, tarama (survey) modeline göre yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen ?elektronik oyunlar? anketi kullanılmıştır. Geliştirilen anketin ortaöğretim öğrencilerine uygulanıp uygulanamayacağını belirlemek amacıyla geçerlilik ve güvenirlilik çalışması yapılmış ve olumlu sonuç alınmıştır. Araştırmanın anketi, Marmara bölgesi sınırları içinde sosyo-ekonomik düzeylerine göre belirlenen il ve ilçelerde bulunan, farklı türlerdeki ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 1621 öğrenciye uygulanmıştır. Toplanan veriler SPSS15.0 programı ile betimsel istatistikler, t testi ve varyans analizi kullanılarak çözümleme yapılmıştır. Araştırmada öğrencilerin elektronik oyun oynama düzeyleri, elektronik oyunlara ilişkin tutumları, elektronik oyunlardaki mesajları algılama düzeyleri ile medya okuryazarlık düzeyleri elektronik oyunlar anketinden elde edilen puanlar arasındaki farka bakılarak ortaya konulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular, elektronik oyunlara karşı erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha olumlu bir tutum sergilediğini, kız öğrenciler ise daha temkinli yaklaştığını göstermektedir. Ayrıca öğrencilerin elektronik oyunlara karşı geliştirdikleri tutumlarda, mesajların algılanması ve medya okuryazarlığı düzeylerinde, cinsiyet, okul türü, ailenin eğitim düzeyi ve yaşamış olduğu çevrenin sosyo-ekonomik düzeyinin etkili olduğu görülmektedir. |
|||
Yazar adı: AYŞEGÜL NERGİS
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. MURAT AŞICI
Tez adı: İlköğretim birinci sınıf öğrencilerinin ön okuryazarlık
davranışları ile annelerinin okuryazarlığa olan ilgisi arasındaki ilişki.
Yılı. 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Bölümü / Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı / Sınıf
Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Araştırmada, İlköğretim okulları birinci sınıf
öğrencilerinin ön okuryazarlık davranışları ile annelerinin okuryazarlığa olan
ilgileri arasındaki ilişki incelenmiştir.
Araştırmaya İstanbul il sınırları içindeki üç farklı okuldan 317 birinci sınıf öğrencisi ve bu öğrencilerin anneleri katılmıştır. Annelerin okuryazarlığa olan ilgisini ölçen anket araştırmacı tarafından hazırlanmış olup geçerlilik ve güvenirlik analizleri araştırmada açıklanmıştır. Birinci sınıf öğrencilerinin ön okuryazarlık davranışları ölçeği ise, bu yaş grubundaki öğrencilerin okula geldikleri çağda kazanmış olabilecekleri okuryazarlık davranışlarına dair 28 maddeden oluşmaktadır.
Araştırmadan elde edilen verilerin analizlerine göre, araştırmanın sonuçları şunları göstermektedir:
? Kız öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları gösterme eğilimindedirler.
? Okul öncesi eğitim kurumuna gitmiş olan öğrenciler, gitmemiş olanlara göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedirler.
? Ailelerin sosyo-ekonomik düzeyleri, yaşları, eğitim durumları yükseldikçe öğrencilerin ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Düzenli bir işte çalışan annelerin çocukları daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedir.
? Annelerin serbest zamanlarını okuma etkinlikleriyle geçirme ve kendilerini yazı ile ifade etme alışkanlıkları, medya okuryazarlığına olan ilgileri ve kitapla olan etkileşimleri arttıkça çocuklarının ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Annelerin basılı materyallerle olan ilişkileri ile çocuklarının ön okuryazarlık davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Bulunan bu sonuçlar ışığında, çeşitli kurum ve kuruluşlara okuryazarlığın önemi ve erken yaştan itibaren desteklenmesi hususunda bazı öneriler getirilmiştir.
Anahtar sözcükler: okuryazarlık, okuma-yazma gelişimi, okuma alışkanlığı, anne-çocuk etkileşimi.
Araştırmaya İstanbul il sınırları içindeki üç farklı okuldan 317 birinci sınıf öğrencisi ve bu öğrencilerin anneleri katılmıştır. Annelerin okuryazarlığa olan ilgisini ölçen anket araştırmacı tarafından hazırlanmış olup geçerlilik ve güvenirlik analizleri araştırmada açıklanmıştır. Birinci sınıf öğrencilerinin ön okuryazarlık davranışları ölçeği ise, bu yaş grubundaki öğrencilerin okula geldikleri çağda kazanmış olabilecekleri okuryazarlık davranışlarına dair 28 maddeden oluşmaktadır.
Araştırmadan elde edilen verilerin analizlerine göre, araştırmanın sonuçları şunları göstermektedir:
? Kız öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları gösterme eğilimindedirler.
? Okul öncesi eğitim kurumuna gitmiş olan öğrenciler, gitmemiş olanlara göre daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedirler.
? Ailelerin sosyo-ekonomik düzeyleri, yaşları, eğitim durumları yükseldikçe öğrencilerin ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Düzenli bir işte çalışan annelerin çocukları daha fazla ön okuryazarlık davranışları göstermektedir.
? Annelerin serbest zamanlarını okuma etkinlikleriyle geçirme ve kendilerini yazı ile ifade etme alışkanlıkları, medya okuryazarlığına olan ilgileri ve kitapla olan etkileşimleri arttıkça çocuklarının ön okuryazarlık davranışları da artmaktadır.
? Annelerin basılı materyallerle olan ilişkileri ile çocuklarının ön okuryazarlık davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Bulunan bu sonuçlar ışığında, çeşitli kurum ve kuruluşlara okuryazarlığın önemi ve erken yaştan itibaren desteklenmesi hususunda bazı öneriler getirilmiştir.
Anahtar sözcükler: okuryazarlık, okuma-yazma gelişimi, okuma alışkanlığı, anne-çocuk etkileşimi.
Yazar adı: ELVAN BAŞARAN TAŞ
Danışmanı: PROF. DR. ATİLLA
GİRGİN
Tez adı: Türkiye’de çocuk dergilerinin çocuk eğitimine katkısı ve
milliyet dergisi.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Bilimleri Anabilim Dalı / Genel Gazetecilik Bilim Dalı
Özet:
Türkiye'de Çocuk Dergilerinin Çocuk Eğitimine Katkısı ve Milliyet Kardeş
Dergisi? adlı çalışmada, çocuk eğitimine olumlu açıdan katkı sağlayan çocuk dergisinin
nasıl olması gerektiği Milliyet Kardeş dergisi incelemesiyle saptanmıştır.
Öncelikle, eğitim kavramı üzerinde durularak, çocuk gelişiminde eğitimin rolü araştırılmıştır. Buradan hareketle toplumsallaşma süreciyle bağlantılı olarak, çocuk eğitiminde ailenin ve okulun rolü irdelenmiş ve nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. İncelenen örnek Milliyet Kardeş dergisi olduğu için ayrıca medyanın çocuk eğitimine etkisi ve medya okuryazarlığı kavramı üzerinde de durulmuştur. Çünkü ailenin, okulun ve medyanın rolü, çocuk üzerindeki olumlu veya olumsuz etkisini yaşam boyu hissettirmektedir. Türkiye'de çocuk dergilerinin eğitimdeki yerinin saptanması için Türkiye'deki çocuk dergileri ve tarihsel gelişimleri araştırılmıştır. Son olarak da Milliyet Kardeş dergisinin son bir yılda çıkan sayıları incelenmiştir. Okuyucusunu önemseyen Milliyet Kardeş, çocuklarla direkt iletişime girmiş, onların becerilerini ortaya çıkarmıştır. Bu yöntem sayesinde, derginin hazırlanmasında çocukların katkıları olmuş, dergide çocukların beğeni ve istekleri sergilenmiştir. Dergide, çocuğun ürününün böyle ortaya çıkarılması ile yaratıcılık özendirilmiştir. Sonuç olarak; derginin bazı eksiklerinin olması dışında, içeriğinde edebiyat ürünleri, dünyadan haberler, hayvan sevgisi ve fen bilimleri temalarının önemli bir yer tuttuğu gözlenmiş. Çocuğun hemen hemen tüm gereksinim ve becerilerini düşünen bir dergi olma niteliği taşıyan Milliyet Kardeş, çocuğa kişisel bir ilgi ile yaklaştığı tespit edilmiştir. Yayımlandığı yıllarda pek çok çocuğa okuma ve edebiyat zevki vermiş, ayrıca bugün ustalığını kabul etmiş pek çok sanatçının keşfine de yol açmıştır. Dergi içeriği ve çocuğa yaklaşımı ile Milliyet Çocuk dergisi ekolünü eğitim açısından geliştirerek sürdürmüştür. Gösterilen bu beğenide, Türkçe'yi güzel kullanması, baskısındaki kalite, konularının değişik ve dünyaya açık olması ve çocuğa yaklaşımındaki ciddiyetin rolü büyüktür. |
|||
Yazar adı: TAMER ÖZSOY
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. HAKAN PEHLİVAN
Tez adı: İlköğretim 2. Kademe öğrencilerinin popüler kültür görünümlerine estetik eleştirileri.
Yılı: 2007
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Eğitim Programları ve Öğretimi Anabilim Dalı.
Özet: Bu araştırmada lköğretim (II. Kademe) 6., 7. ve 8.sınıf
öğrencilerinin popular kültür
görünümlerine yönelik eleştirilerinin neler olduğu incelenmiştir. Araştırma verilerinin
toplanmasında bir sanat eleştirisinde bulunması gereken boyutlara ilişkin olarak hazırlanan
sorular kullanılmıştır. Öğrencilerin verdikleri cevaplar çözümlenmiştir.
Araştırma bulguları doğrultusunda önerilenler şunlardır:
1. Çok yönlü sanat öğretimi, sanat eğitiminde çağdaş yaklaşımlar gerektirir.
2. Ders içerikleriyle ilgili sanatsal kavramların ve kültürel değerlerin etkinlik sürecinde
öğrencilere kavratılması bir zorunluluk olmalıdır.
3. Sanat öğretiminde teori ve uygulama birlikte yürütülmelidir.
4. Öğretimde sadece beceri ve ustalık amaçlanmamalıdır.
5. Her çocuğun yaratıcı bir yetiye sahip olduğu düşünülerek programlar çocuk merkezli
olarak planlanmalı ve geliştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Popüler Kültür, Estetik, Görsel Sanatlar Eğitimi, Medya Okuryazarlığı.
görünümlerine yönelik eleştirilerinin neler olduğu incelenmiştir. Araştırma verilerinin
toplanmasında bir sanat eleştirisinde bulunması gereken boyutlara ilişkin olarak hazırlanan
sorular kullanılmıştır. Öğrencilerin verdikleri cevaplar çözümlenmiştir.
Araştırma bulguları doğrultusunda önerilenler şunlardır:
1. Çok yönlü sanat öğretimi, sanat eğitiminde çağdaş yaklaşımlar gerektirir.
2. Ders içerikleriyle ilgili sanatsal kavramların ve kültürel değerlerin etkinlik sürecinde
öğrencilere kavratılması bir zorunluluk olmalıdır.
3. Sanat öğretiminde teori ve uygulama birlikte yürütülmelidir.
4. Öğretimde sadece beceri ve ustalık amaçlanmamalıdır.
5. Her çocuğun yaratıcı bir yetiye sahip olduğu düşünülerek programlar çocuk merkezli
olarak planlanmalı ve geliştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Popüler Kültür, Estetik, Görsel Sanatlar Eğitimi, Medya Okuryazarlığı.
Yazar adı: NAGEHAN HACIALİOĞLU
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. BURAK BUYAN
Tez adı: Televizyon grselliği ve insan beyni/zihni
Yılı: 2007
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Beykent Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Sinema Televizyon Anabilim Dalı / Sinema Bilim Dalı
Özet: Bu Tez Çalışmasında; Televizyon görselliği ve insan beyni
arasındaki ilişki ele
alınacaktır. Televizyon, yapısal olarak teknoloji ve insanla sınırlıdır. Günümüzde,
teknolojik gelişmeler hızlanmış ve televizyon yayıncılığı oldukça deneyim kazanmıştır.
İzleme sürelerinin umulanın ötesinde artmasıyla birlikte, televizyon büyük bir güç haline
gelmiştir. Bilimsel gelişmeler, insan beyninin sabit bir işleyişi olmadığını, belirli
koşullarda değişebildiğini artık kanıtlamıştır. Başlangıçta, ulaşmak istediği insanın verili
işleyişine uygun olarak kendini kuran ve kurallarını belirleyen televizyon, artık bu kuralları
yıkmaktadır. Teknolojik sınırları sürekli genişleyen televizyon, insanın zihinsel
süreçlerinin belirlediği sınırı izleyicisinin zihnini değiştirmek suretiyle kendi lehine
genişletmektedir. Televizyon, içeriği bir yana sadece görselliğiyle bile, insan doğasını
değiştirmektedir. Bu değişimlerin yarattığı sonuçlar, bilimsel çalışmalarla ortaya
konulmakta, kimi eleştirel yaklaşımlar gelişmekte ve bazı önlemler uygulamaya
sokulmaktadır. Televizyonun verdiği zararlar kısmi olarak ele alınmaktadır. Genel bakış;
davranışları, ruhu ve bedeni insanın bütünlüğünden ayrı unsurlar gibi ele almakta, bu
unsurlarda oluşan değişimlerin insan zihnini değiştirmediğini varsaymaktadır. Muhalif
yaklaşımlar, genel bakışa eklemlenen eleştiriler getirmekte, buna binaen alınan önlemler
ise, aynı bakışın yetersiz çözümlerini sunmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimi, koruyucu
simge sistemi gibi önlemler, kısmi de olsa zararları bilmenin bireyleri koruyacağı
düşüncesini telkin etmektedir. Genel bakış, televizyonu, yayın içeriğine indirgeyerek
görselliğinin verdiği asıl zararı örtmektedir. Önümüzdeki süreçte televizyonun, sadece
görselliğiyle bile insan beynine/zihnine, bir bütün olarak insan sağlığına zarar vermeye
devam edeceği söylenebilir. Bu durumun toplumsal düzeyde önemli sonuçlar doğuracağı
açıktır. Bu çalışma, kendini insanın zihinsel süreçlerini veri alarak kuran ve geldiği
noktada insana rağmen ilerleyen televizyona görsel açıdan bir yaklaşım denemesidir.
Anahtar Kelimeler: Televizyon, Görsellik, İnsan, Beyin/Zihin, Sağlık
alınacaktır. Televizyon, yapısal olarak teknoloji ve insanla sınırlıdır. Günümüzde,
teknolojik gelişmeler hızlanmış ve televizyon yayıncılığı oldukça deneyim kazanmıştır.
İzleme sürelerinin umulanın ötesinde artmasıyla birlikte, televizyon büyük bir güç haline
gelmiştir. Bilimsel gelişmeler, insan beyninin sabit bir işleyişi olmadığını, belirli
koşullarda değişebildiğini artık kanıtlamıştır. Başlangıçta, ulaşmak istediği insanın verili
işleyişine uygun olarak kendini kuran ve kurallarını belirleyen televizyon, artık bu kuralları
yıkmaktadır. Teknolojik sınırları sürekli genişleyen televizyon, insanın zihinsel
süreçlerinin belirlediği sınırı izleyicisinin zihnini değiştirmek suretiyle kendi lehine
genişletmektedir. Televizyon, içeriği bir yana sadece görselliğiyle bile, insan doğasını
değiştirmektedir. Bu değişimlerin yarattığı sonuçlar, bilimsel çalışmalarla ortaya
konulmakta, kimi eleştirel yaklaşımlar gelişmekte ve bazı önlemler uygulamaya
sokulmaktadır. Televizyonun verdiği zararlar kısmi olarak ele alınmaktadır. Genel bakış;
davranışları, ruhu ve bedeni insanın bütünlüğünden ayrı unsurlar gibi ele almakta, bu
unsurlarda oluşan değişimlerin insan zihnini değiştirmediğini varsaymaktadır. Muhalif
yaklaşımlar, genel bakışa eklemlenen eleştiriler getirmekte, buna binaen alınan önlemler
ise, aynı bakışın yetersiz çözümlerini sunmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimi, koruyucu
simge sistemi gibi önlemler, kısmi de olsa zararları bilmenin bireyleri koruyacağı
düşüncesini telkin etmektedir. Genel bakış, televizyonu, yayın içeriğine indirgeyerek
görselliğinin verdiği asıl zararı örtmektedir. Önümüzdeki süreçte televizyonun, sadece
görselliğiyle bile insan beynine/zihnine, bir bütün olarak insan sağlığına zarar vermeye
devam edeceği söylenebilir. Bu durumun toplumsal düzeyde önemli sonuçlar doğuracağı
açıktır. Bu çalışma, kendini insanın zihinsel süreçlerini veri alarak kuran ve geldiği
noktada insana rağmen ilerleyen televizyona görsel açıdan bir yaklaşım denemesidir.
Anahtar Kelimeler: Televizyon, Görsellik, İnsan, Beyin/Zihin, Sağlık
B.) DOKTORA TEZLERİ
Yazar adı: ERHAN GÖRMEZ
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM TURAN
Tez adı: Ortaokul öğrecilerinin medya okuryazarlığı düzeyleri
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Atatürk Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sosyal Bilgiler Eğitimi Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin medya
okuryazarlığı düzeylerini tespit etmektir. Bunun yanında bu çalışma
aracılığıyla, öğrencilerin karşılaştıkları kitle iletişim araçlarını
yorumlarken (okurken) okulda almış oldukları medya okuryazarlığı dersinin bu
dersi almayan öğrencilere kıyasla bir etkisinin olup olmadığını ortaya
koymaktır. Bu araştırmada, nitel veri toplama araçlarından görüşme yöntemi
kullanılmıştır. Araştırma kapsamında medya okuryazarlığı dersini alan 10 ve
almayan 10 sekizinci sınıf öğrencisi ile bu öğrencilerin velileriyle
araştırmacı tarafından hazırlanan yarı-yapılandırılmış görüşme formları
kullanılarak görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yarı-yapılandırılmış görüşme
formunda kullanılan sorular Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen Kılavuz
Kitabında yer alan İletişim Nedir?, Kitle iletişimi, Medya, Televizyon, Gazete
ve İnternet gibi ünitelere ait program kazanımları dikkate alınarak
hazırlanmıştır. Araştırmada, öğrencilerle ve öğrenci velileriyle yapılan
görüşmeler sonucu elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi kullanılarak
çözümlenmiştir. Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde: Medya
okuryazarlığı dersini almış öğrencilerin bu dersi almamış öğrencilere göre
İletişim Nedir?, Kitle iletişimi, Medya, Televizyon, Gazete ve İnternet
ünitelerinde yer alan kazanımları daha fazla içselleştirdikleri ancak İnternet
ünitesiyle alakalı kazanımları içselleştirme bakımından iki öğrenci grubu
arasında bir farkın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Her iki öğrenci grubu
velileriyle yapılan görüşmelerde de öğrencilerin evde en fazla zaman
ayırdıkları kitle iletişim aracının TV olduğu, televizyonda program seçme,
belli kriterlere uyma (akıllı işaretler, yaş, çocuk psikolojisi, ödev
yapıldıktan sonra izle vb.) konusunda medya okuryazarlığı dersini almış
öğrencilerin biraz daha dikkatli oldukları, yine aile içi iletişim konusunda
medya okuryazarlığı dersini almış öğrencilerin daha duyarlı oldukları ancak
internet kullanımında her iki öğrenci grubunun da yeterli imkan ve bilince
sahip olmadığı ortaya çıkmıştır. Medya okuryazarlığı ders içeriğinin, günün
değişen şartlarına uygun olarak güncelleştirilmesi ve medya okuryazarlığı ders
öğretmenlerinin de bu güncelleşmeleri yakından takip ederek kendi
eksikliklerini gidermeleri bu dersten istenilen verimi almada atılacak önemli
adımlardır. Ayrıca, medya okuryazarlığı dersi kazanım, beceri, ve değerlerinin
öğrencilerde davranış halini alması öğretmenler kadar öğrenci velilerinin de
gayret etmesi gereken bir durumdur. Öğrenci velileri çocuklarını medyanın her
türlü olumsuz etkilerinden korumak için çözüm olarak medya araçlarıyla çocuğun
ilişkisini kesmek yerine onların eleştirel bir medya okuryazarı olması
konusunda ellerinden geleni yapmaları gerektiği kanısındayım.
Yazar adı: SAİT TÜZEL
Danışmanı: PROF. DR. KEMAL YÜCE
Tez adı: İlköğretim ikinci kademe Türkçe derslerinde medya
okuryazarlığı eğitimi: Bir eylam araştırması.
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı
Özet: Medya okuryazarlığının eğitim sistemlerine yansıtılmasına
ilişkin alan yazın ve uygulamalar incelendiğinde, iki tip uygulamanın ön plana
çıktığı görülmektedir. Birinci tip uygulama, medya okuryazarlığı eğitiminin,
eğitim sitemleri içerisine müstakil bir ders kapsamında yerleştirilmesidir.
İkinci tip uygulama ise medya okuryazarlığı eğitiminin, halihazırda
yürütülmekte olan mevcut bir ders(ler)in müfredatına entegre edilerek
verilmesidir. Son 20 yıllık süreçte medya okuryazarlığı eğitiminde lider olarak
tanımlanan ülkelerin birinci yaklaşımı terk ederek medya okuryazarlığı
eğitimini, başta ana dili eğitimi, sosyal bilgiler eğitimi, sağlık bilgisi ve
vatandaşlık dersleriyle ilişkilendirerek verdikleri görülmektedir. İlgili
ülkelerin bu uygulamalarından yola çıkılarak bu çalışmada; ilköğretim ikinci
kademe Türkçe derslerinin medya okuryazarlığı eğitimi ile ilişkilendirilmesine
yönelik bir model önerisi geliştirilmesi ve geliştirilen modelin eylem
araştırması yaklaşımı doğrultusunda uygulanması amaçlanmıştır.
Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım, medya okuryazarlığı alanında lider olarak tanımlanan ülkelerin ana dili eğitim müfredatlarında yer alan kazanımların tespit edilmesi ve ilgili kazanımlardan hareketle Türkçe derslerinin medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirilmesine yönelik bir model önerisi geliştirilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamada, doküman incelemesi yöntemi kullanılarak ilgili müfredatlarda tanımlanan kazanımlar, içerik analizine tabî tutulmuştur. İçerik analizinin gerçekleştirilme sürecinde verilerin kodlanması, temaların bulunması, temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanmasında MAXQDA© adlı nitel veri analizi programından yararlanılmıştır. Analiz sonucunda, Kanada (Ontario Eyaleti), ABD, Avustralya ve İngiltere ana dili eğitimi müfredatlarının yüksek düzeyde medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirildiği bulgusuna ulaşılmıştır. Daha sonra, medya okuryazarlığıyla ilgili bulunan bu kazanımlar, MAXQDA©`da yeniden analiz edilmiş ve oluşturdukları ortak temalar bulunmuştur. Bulunan ortak temalardan hareketle, ?İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7, 8. Sınıflar)?na yönelik medya okuryazarlığı kazanımları önerilmiştir. Bu kazanımlara, uzman görüşleri doğrultusunda uygulama öncesindeki son şekilleri verilmiştir.
Araştırmanın ikinci kısmı ise eylem araştırmasının gerçekleştirilme aşamasıdır. Araştırmanın uygulaması, Çanakkale il merkezinde bulunan ve yüksek sosyo-ekonomik düzey ailelerin çocuklarının öğrenim gördüğü bir ilköğretim okulunun 8/C sınıfında 6 haftalık sürede (28 ders saatinde) gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın uygulama sürecinde 8/C sınıfının 5 saatlik Türkçe derslerinin tamamı, önerilen model doğrultusunda hazırlanan paket programa göre ve araştırmacının yürütücülüğünde işlenmiştir. Uygulama sürecinde verilerin toplanması amacıyla nitel ve nicel 13 farklı veri toplama aracı kullanılmıştır. Bu araçlar aracılığıyla, 1900 sayfaya yakın doküman ve 25 saate yakın ses ve görüntü kaydı toplanmıştır. Toplanan verilerin analizinde SPSS© ve MAXQDA© adlı bilgisayar tabanlı veri analiz programlarından yararlanılmıştır.
Eylem araştırması sürecinde, önerilen modele göre gerçekleştirilen öğretimin öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerini arttırdığı, dersleri daha eğlenceli hale getirdiği ve öğrencilerin Türkçe dersine yönelik tutumlarına olumlu yönde etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca uygulamanın, Türkçe derslerinde kullanılan metin algısını genişletmenin yanı sıra geleneksel olarak süregelen alfabeye dayalı okuryazarlık sürecini çok katmanlı okuryazarlık sürecine taşıdığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Medya okuryazarlığı eğitimi, birçok ülkede ana dili eğitimi ile ilişkilendirilerek verilmektedir. Bu yaklaşım, ülkemizdeki 13 milyon ilköğretim öğrencisinin medya okuryazarlığı eğitimi alabilmesi adına önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığının seçmeli olarak müstakil bir ders altında verilmesine oranla çok daha düşük bir maliyete sahiptir. Önerilen modelle verilecek eğitimin, Türkçe dersleri açısından da önemli açılımlar sağlayabileceği düşünülmektedir. Günümüz bireyinin etrafını kuşatan medya iletilerinin anlamlandırılması ve üretilmesi sürecinde, Türkçe derslerinin üzerine düşen görevi yerine getirebilmesi adına önemli bir fırsatı beraberinde getirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ana dili eğitimi, medya okuryazarlığı eğitimi, ilişkilendirilmiş medya okuryazarlığı yaklaşımı, eylem araştırması.
Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım, medya okuryazarlığı alanında lider olarak tanımlanan ülkelerin ana dili eğitim müfredatlarında yer alan kazanımların tespit edilmesi ve ilgili kazanımlardan hareketle Türkçe derslerinin medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirilmesine yönelik bir model önerisi geliştirilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamada, doküman incelemesi yöntemi kullanılarak ilgili müfredatlarda tanımlanan kazanımlar, içerik analizine tabî tutulmuştur. İçerik analizinin gerçekleştirilme sürecinde verilerin kodlanması, temaların bulunması, temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanmasında MAXQDA© adlı nitel veri analizi programından yararlanılmıştır. Analiz sonucunda, Kanada (Ontario Eyaleti), ABD, Avustralya ve İngiltere ana dili eğitimi müfredatlarının yüksek düzeyde medya okuryazarlığı eğitimiyle ilişkilendirildiği bulgusuna ulaşılmıştır. Daha sonra, medya okuryazarlığıyla ilgili bulunan bu kazanımlar, MAXQDA©`da yeniden analiz edilmiş ve oluşturdukları ortak temalar bulunmuştur. Bulunan ortak temalardan hareketle, ?İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7, 8. Sınıflar)?na yönelik medya okuryazarlığı kazanımları önerilmiştir. Bu kazanımlara, uzman görüşleri doğrultusunda uygulama öncesindeki son şekilleri verilmiştir.
Araştırmanın ikinci kısmı ise eylem araştırmasının gerçekleştirilme aşamasıdır. Araştırmanın uygulaması, Çanakkale il merkezinde bulunan ve yüksek sosyo-ekonomik düzey ailelerin çocuklarının öğrenim gördüğü bir ilköğretim okulunun 8/C sınıfında 6 haftalık sürede (28 ders saatinde) gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın uygulama sürecinde 8/C sınıfının 5 saatlik Türkçe derslerinin tamamı, önerilen model doğrultusunda hazırlanan paket programa göre ve araştırmacının yürütücülüğünde işlenmiştir. Uygulama sürecinde verilerin toplanması amacıyla nitel ve nicel 13 farklı veri toplama aracı kullanılmıştır. Bu araçlar aracılığıyla, 1900 sayfaya yakın doküman ve 25 saate yakın ses ve görüntü kaydı toplanmıştır. Toplanan verilerin analizinde SPSS© ve MAXQDA© adlı bilgisayar tabanlı veri analiz programlarından yararlanılmıştır.
Eylem araştırması sürecinde, önerilen modele göre gerçekleştirilen öğretimin öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerini arttırdığı, dersleri daha eğlenceli hale getirdiği ve öğrencilerin Türkçe dersine yönelik tutumlarına olumlu yönde etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca uygulamanın, Türkçe derslerinde kullanılan metin algısını genişletmenin yanı sıra geleneksel olarak süregelen alfabeye dayalı okuryazarlık sürecini çok katmanlı okuryazarlık sürecine taşıdığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Medya okuryazarlığı eğitimi, birçok ülkede ana dili eğitimi ile ilişkilendirilerek verilmektedir. Bu yaklaşım, ülkemizdeki 13 milyon ilköğretim öğrencisinin medya okuryazarlığı eğitimi alabilmesi adına önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Medya okuryazarlığının seçmeli olarak müstakil bir ders altında verilmesine oranla çok daha düşük bir maliyete sahiptir. Önerilen modelle verilecek eğitimin, Türkçe dersleri açısından da önemli açılımlar sağlayabileceği düşünülmektedir. Günümüz bireyinin etrafını kuşatan medya iletilerinin anlamlandırılması ve üretilmesi sürecinde, Türkçe derslerinin üzerine düşen görevi yerine getirebilmesi adına önemli bir fırsatı beraberinde getirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ana dili eğitimi, medya okuryazarlığı eğitimi, ilişkilendirilmiş medya okuryazarlığı yaklaşımı, eylem araştırması.
Yazar adı: İBRAHİM BİLİCİ
Danışmanı: PROF. DR. MURAT ÖZGEN
Tez
adı: Türkiye’de
ortaöğretimde medya okuryazarlığı dersi çin model önerisi.
Yılı: 2011
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı / Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: Tıpkı ilköğretimdeki okuryazarlık gibi, ortaöğretimde
(14-18 yaş grubu) medya okuryazarlığı eğitimi önemli bir gerekliliktir.
Kişiliğin şekillendiği, meslek hayatına hazırlıkların yapıldığı ortaöğretim
çağında, medya ile öğrenme, bilgilenme, kültürlenme ve eğlenme alışkanlıklarının
temeli atılacaktır. Medya okuryazarlığı eğitimi ile, gençlerin ülke sevgisi,
ulusal çıkarlar ve demokratik sistemin temel taşlarından vatandaşlık bilinciyle
yetişmeleri sağlanmalıdır.
Bu tezde, Türkiye'de ortaöğretimde medya okuryazarlığı dersi müfredatı için kapsam ve içerik olarak bir çerçeve oluşturmak amaçlanmıştır. Bu bağlamda, medya okuryazarlığı eğitiminde gelişmiş (ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, İrlanda, Almanya, Fransa, İspanya, Yunanistan ve İsrail) ve gelişmekte olan (Güney Afrika, Latin Amerika, Rusya, Finlandiya) ülkelerde; gelişim süreçleri, izlenen politikalar, ön plana çıkan medya okuryazarlığı standartları, müfredatları, ders planları içeriği ve kapsamı literatür taraması ve içerik analizi ile niteliksel olarak incelenmiş ve bu doğrultuda bir çerçeve oluşturulmuştur.
Ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersinin ana konularını oluşturan başlıklar şu şekilde belirlenmiştir: Kitle iletişim araçları başta olmak üzere iletişim araçları; haber, belgesel, film gibi medya mesajı türleri; medya okuryazarlığı eğitiminde yoğunlaşılan kavramlar; medya okuryazarlığı eğitim metotları; medya mesajının üretimi ve öncesinde bilginin kalitesine etki eden sorunlar; mesajın bireylere ulaştıktan sonra bireyler üzerindeki etkileri ile ilgili temel sorunlar. Bu başlıklar ve alt başlıkları tespit edilip, tek tek incelenmiştir.
Öğrenciler, veliler ve araştırmacılar; bu eğitimin düzenlenip yürütülmesi aşamalarında resmi karar alıcılar, program geliştirmeciler ve öğretmenler için uygulamaya dönük olarak, Türkiye'de henüz müfredata girmemiş olan ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersi için bir model önerilmiştir.
Bu tezde, Türkiye'de ortaöğretimde medya okuryazarlığı dersi müfredatı için kapsam ve içerik olarak bir çerçeve oluşturmak amaçlanmıştır. Bu bağlamda, medya okuryazarlığı eğitiminde gelişmiş (ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, İrlanda, Almanya, Fransa, İspanya, Yunanistan ve İsrail) ve gelişmekte olan (Güney Afrika, Latin Amerika, Rusya, Finlandiya) ülkelerde; gelişim süreçleri, izlenen politikalar, ön plana çıkan medya okuryazarlığı standartları, müfredatları, ders planları içeriği ve kapsamı literatür taraması ve içerik analizi ile niteliksel olarak incelenmiş ve bu doğrultuda bir çerçeve oluşturulmuştur.
Ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersinin ana konularını oluşturan başlıklar şu şekilde belirlenmiştir: Kitle iletişim araçları başta olmak üzere iletişim araçları; haber, belgesel, film gibi medya mesajı türleri; medya okuryazarlığı eğitiminde yoğunlaşılan kavramlar; medya okuryazarlığı eğitim metotları; medya mesajının üretimi ve öncesinde bilginin kalitesine etki eden sorunlar; mesajın bireylere ulaştıktan sonra bireyler üzerindeki etkileri ile ilgili temel sorunlar. Bu başlıklar ve alt başlıkları tespit edilip, tek tek incelenmiştir.
Öğrenciler, veliler ve araştırmacılar; bu eğitimin düzenlenip yürütülmesi aşamalarında resmi karar alıcılar, program geliştirmeciler ve öğretmenler için uygulamaya dönük olarak, Türkiye'de henüz müfredata girmemiş olan ortaöğretim düzeyi medya okuryazarlığı dersi için bir model önerilmiştir.
Yazar adı: ADNAN ALTUN
Danışmanı: DOÇ. DR. BAHRİ ATA
Tez adı: Medya okuryazarlığının sosyal bilgiler programlarıyla
ilişkilendirilmesi ve öğretimi
Yılı: 2010
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Bölümü / Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı / Sosyal
Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, bazı ülkelerde Sosyal Bilgiler
derslerinde yaygın olarak öğretilen medya okuryazarlığı konularının neler
olduğunu, bu konuların Türkiye'deki Sosyal Bilgiler programıyla nasıl
ilişkilendirilebileceğini ve ilköğretim 7. Sınıfta ?Medya Bilgisinin Doğruluğu?
temasının/konusunun öğretiminde önerilen paket programı ile Sosyal Bilgiler
programı veya seçmeli medya okuryazarlığı dersi programı arasında anlamlı bir
fark olup olmadığını belirlemektir.
Bu araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin birlikte kullanıldığı karma yöntemden (mixed method) istifade edilmiştir. Buna göre, öncelikle nitel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmış, ardından bu bulgulara dayalı olarak tasarlanan deneysel süreçte nicel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda içerik analizine, nicel boyutunda ise kontrollü ön test ? son test deneysel desenine başvurulmuştur.
Araştırmanın nitel boyutunda ABD, Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerdeki Sosyal Bilgiler ve eşdeğeri olarak görülebilecek derslerin öğretim programları incelenmiş ve medya okuryazarlığıyla ilgili kazanımlar içerik analizi yoluyla incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde Sosyal Bilgiler derslerinde yaygın olarak öğretilen medya okuryazarlığı konuları 8 tema altında ortaya konulmuştur. Bunlar; ?Medya Bilgisinin Doğruluğu?, ?Güncellik ve Küresel Sorunlar?, ?Medya Kullanımı ve Üretimi?, ?Medyanın Etkileri?, ?Medyanın Önemi, Rol ve Sorumlulukları?, ?Medya ve Teknoloji?, ?Medya ve Bilinçli Tüketici? ve ?Medyadaki Tarihsel Kanıt, Veri ve Yorumlar? şeklinde adlandırılan temalardır. İlgili araştırmalar, bir beceri olan medya okuryazarlığının yaşam boyu öğrenme çerçevesinde okul öncesinden üniversiteye kadar mevcut öğretim programlarıyla ilişkilendirerek öğretilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu göstermektedir. İçerik analizinde medya okuryazarlığı ile ilgili kazanımların yoğunluk ve sınıf seviyesi sonuçları dikkate alınarak medya okuryazarlığını Sosyal Bilgiler programlarıyla ilişkilendirmeye yönelik her tema için nihai kazanımlar önerilmiştir.
Medya okuryazarlığını Türkiye'de uygulanmakta olan 4, 5, 6 ve 7. sınıf Sosyal Bilgiler programlarıyla ?Aradisiplin? olarak ilişkilendirmek için Sosyal Bilgiler programı söz konusu temalar doğrultusunda incelenmiştir. Bu incelemede programın kavram, beceri ve değer boyutları dikkate alınmakla birlikte daha çok kazanımlar üzerinde durulmuştur. İçerik analizi sonucunda önerilen kazanımlardan hareketle ülkemizdeki Sosyal Bilgiler programlarıyla medya okuryazarlığını ilişkilendirmek için bir ?Aradisiplin modeli? önerilmiştir.
Araştırmanın nicel boyutunda ise 2x(2)'lik ön test-son test kontrol gruplu seçkisiz desene başvurulmuştur. Buna göre deney-1 grubunda (N= 30) ve deney-2 grubunda (N= 35) paket program olarak hazırlanan ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? teması uygulanmış, kontrol-1 grubunda (N= 30) Sosyal Bilgiler ve kontrol-2 grubunda (N= 35) ise seçmeli medya okuryazarlığı ders programı uygulanmıştır. Araştırma öncesinde medya okuryazarlığı başarısına yönelik (Medya Okuryazarlığı Başarı Testi) ön test uygulanmıştır. Her iki deney grubunda da araştırmacı tarafından hazırlanan ve 6 kazanımı içeren ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? paket programı 6 hafta boyunca uygulanmıştır. Uygulama sürecinde deney grubu öğrencilerine medya araçlarından yararlanılarak hazırlanan ve medya bilgisinin doğruluğunu değerlendirebilmelerini sağlayacak etkinlikler uygulandıktan sonra son test uygulanmıştır. Ayrıca uygulama sürecinde her kazanıma yönelik olarak medya bilgisinin doğruluğu ile ilgili ?bilgiye ulaşma, birinci ve ikinci elden kaynakları ayırt etme? gibi medya okuryazarlığı becerilerinin öğrenilmesini daha iyi değerlendirebilmek için ?Etkinlik Temelli Değerlendirme (ETD)? formlarına başvurulmuştur.
Bulgular, deney gruplarının her ikisinin de kontrol gruplarına göre başarılı olduğunu, başka bir ifadeyle medya okuryazarlığı paket programının hem Sosyal Bilgiler hem de seçmeli medya okuryazarlığı programına göre medya okuryazarlığı başarısını daha olumlu etkilediğini göstermektedir. Ayrıca medya bilgisinin doğruluğu konusunda medya okuryazarlığı başarısını etkilemede Sosyal Bilgiler ve seçmeli medya okuryazarlığı programları arasında ?bilgiye ulaşma, birinci elden ve ikinci elden kanıtların ayrımı, olguyu görüşten ayırt etme, bakış açısını fark etme ve kalıp yargıyı fark etme? gibi beceriler açısında bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu bulgu seçmeli medya okuryazarlığı programının medya bilgisinin doğruluğu konusunun öğretiminde yeterince etkili olamadığı şeklinde yorumlanabilir. Bu bulgular ışığında gerek genel anlamda gerekse Sosyal Bilgiler eğitimi özelinde medya okuryazarlığı eğitimine yönelik ve ileride yapılabilecek araştırmalara dair öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Sosyal Bilgiler Eğitimi, İlköğretim Öğrencileri, Medya Bilgisinin Doğruluğu.
Bu araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin birlikte kullanıldığı karma yöntemden (mixed method) istifade edilmiştir. Buna göre, öncelikle nitel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmış, ardından bu bulgulara dayalı olarak tasarlanan deneysel süreçte nicel veriler toplanmış, analiz edilmiş ve bulgulara ulaşılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda içerik analizine, nicel boyutunda ise kontrollü ön test ? son test deneysel desenine başvurulmuştur.
Araştırmanın nitel boyutunda ABD, Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerdeki Sosyal Bilgiler ve eşdeğeri olarak görülebilecek derslerin öğretim programları incelenmiş ve medya okuryazarlığıyla ilgili kazanımlar içerik analizi yoluyla incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde Sosyal Bilgiler derslerinde yaygın olarak öğretilen medya okuryazarlığı konuları 8 tema altında ortaya konulmuştur. Bunlar; ?Medya Bilgisinin Doğruluğu?, ?Güncellik ve Küresel Sorunlar?, ?Medya Kullanımı ve Üretimi?, ?Medyanın Etkileri?, ?Medyanın Önemi, Rol ve Sorumlulukları?, ?Medya ve Teknoloji?, ?Medya ve Bilinçli Tüketici? ve ?Medyadaki Tarihsel Kanıt, Veri ve Yorumlar? şeklinde adlandırılan temalardır. İlgili araştırmalar, bir beceri olan medya okuryazarlığının yaşam boyu öğrenme çerçevesinde okul öncesinden üniversiteye kadar mevcut öğretim programlarıyla ilişkilendirerek öğretilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu göstermektedir. İçerik analizinde medya okuryazarlığı ile ilgili kazanımların yoğunluk ve sınıf seviyesi sonuçları dikkate alınarak medya okuryazarlığını Sosyal Bilgiler programlarıyla ilişkilendirmeye yönelik her tema için nihai kazanımlar önerilmiştir.
Medya okuryazarlığını Türkiye'de uygulanmakta olan 4, 5, 6 ve 7. sınıf Sosyal Bilgiler programlarıyla ?Aradisiplin? olarak ilişkilendirmek için Sosyal Bilgiler programı söz konusu temalar doğrultusunda incelenmiştir. Bu incelemede programın kavram, beceri ve değer boyutları dikkate alınmakla birlikte daha çok kazanımlar üzerinde durulmuştur. İçerik analizi sonucunda önerilen kazanımlardan hareketle ülkemizdeki Sosyal Bilgiler programlarıyla medya okuryazarlığını ilişkilendirmek için bir ?Aradisiplin modeli? önerilmiştir.
Araştırmanın nicel boyutunda ise 2x(2)'lik ön test-son test kontrol gruplu seçkisiz desene başvurulmuştur. Buna göre deney-1 grubunda (N= 30) ve deney-2 grubunda (N= 35) paket program olarak hazırlanan ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? teması uygulanmış, kontrol-1 grubunda (N= 30) Sosyal Bilgiler ve kontrol-2 grubunda (N= 35) ise seçmeli medya okuryazarlığı ders programı uygulanmıştır. Araştırma öncesinde medya okuryazarlığı başarısına yönelik (Medya Okuryazarlığı Başarı Testi) ön test uygulanmıştır. Her iki deney grubunda da araştırmacı tarafından hazırlanan ve 6 kazanımı içeren ?Medya Bilgisinin Doğruluğu? paket programı 6 hafta boyunca uygulanmıştır. Uygulama sürecinde deney grubu öğrencilerine medya araçlarından yararlanılarak hazırlanan ve medya bilgisinin doğruluğunu değerlendirebilmelerini sağlayacak etkinlikler uygulandıktan sonra son test uygulanmıştır. Ayrıca uygulama sürecinde her kazanıma yönelik olarak medya bilgisinin doğruluğu ile ilgili ?bilgiye ulaşma, birinci ve ikinci elden kaynakları ayırt etme? gibi medya okuryazarlığı becerilerinin öğrenilmesini daha iyi değerlendirebilmek için ?Etkinlik Temelli Değerlendirme (ETD)? formlarına başvurulmuştur.
Bulgular, deney gruplarının her ikisinin de kontrol gruplarına göre başarılı olduğunu, başka bir ifadeyle medya okuryazarlığı paket programının hem Sosyal Bilgiler hem de seçmeli medya okuryazarlığı programına göre medya okuryazarlığı başarısını daha olumlu etkilediğini göstermektedir. Ayrıca medya bilgisinin doğruluğu konusunda medya okuryazarlığı başarısını etkilemede Sosyal Bilgiler ve seçmeli medya okuryazarlığı programları arasında ?bilgiye ulaşma, birinci elden ve ikinci elden kanıtların ayrımı, olguyu görüşten ayırt etme, bakış açısını fark etme ve kalıp yargıyı fark etme? gibi beceriler açısında bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu bulgu seçmeli medya okuryazarlığı programının medya bilgisinin doğruluğu konusunun öğretiminde yeterince etkili olamadığı şeklinde yorumlanabilir. Bu bulgular ışığında gerek genel anlamda gerekse Sosyal Bilgiler eğitimi özelinde medya okuryazarlığı eğitimine yönelik ve ileride yapılabilecek araştırmalara dair öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Sosyal Bilgiler Eğitimi, İlköğretim Öğrencileri, Medya Bilgisinin Doğruluğu.
Yazar adı: EBUBEKİR ÇAKMAK
Danışmanı: PROF. DR. SÜLEYMAN ÇELENK
Tez adı: İngiltere ve Türkiye’deki ilköğretim medya okuryazarlığı
eğitimi program ve uygulamalarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi.
Yılı: 2010
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Abant İzeet Baysal Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Eğitim Bilimleri
Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Programları ve Öğretim Bilim
Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı İngiltere ve Türkiye'deki ilköğretim
medya okuryazarlığı program ve uygulamalarını karşılaştırmalı olarak
incelemektir. Karşılaştırmalı durum çalışması modeline göre tasarlanan bu nitel
aratılmada veriler üç farklı kaynaktan elde edilmiştir. Bu veri kaynaklarından
birincisi İngiltere ve Türkiye medya okuryazarlığı öğretim programıdır.
İkincisi İngiltere ve Türkiye'de ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı
derslerinde yapılan gözlem verileridir. Üçüncü veri kaynağı ise İngiltere ve
Türkiye'deki medya okuryazarlığı alan uzmanları ile yapılan yarı
yapılandırılmış görüşme kayıtlarıdır.
Bu üç kaynaktan elde edilen verilerin analizi OCR-NVIVO 8 nitel veri analiz programı ile gerçekleştirilmiştir.
Analiz sonucu elde edilen sonuçlara göre; İngiltere'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil eğitimi kapsamında verilmektedir ve bir dil süreci olarak ele alınmaktadır. Türkiye'deki medya okuryazarlığı eğitiminde ise daha çok iletişim araçları bilgisi ve iletişim süreci öne çıkmaktadır. Türkiye'de korumacı medya okuryazarlığı öğretim yaklaşımı, İngiltere'de ise medya üretme öğretme yaklaşımı benimsenmektedir. İngiltere ve Türkiye belirlenen kazanımlar bakımından; dil, temsil, izleyici, tür, ideoloji ve medya üretimi öğrenme alanları bakımından benzerlikler gösterirken, yapım ve kültürel anlayış öğrenme alanları yönüyle farklılıklar göstermektedir. İngiltere'de medya okuryazarlığı kazanımları medya üretme alanına yoğunlaşırken, medya üretme Türkiye'de en az kazanım bulunan öğrenme alanıdır.
Türkiye'de en fazla yer ayrılan medya aracı televizyondur. İngiltere'de biçimlendirici ölçme değerlendirme yaklaşımı, Türkiye'de ders notu verilmemekle birlikte, tamamlayıcı ölçme değerlendirme yaklaşımları yaygındır. İçerik bilgisi İngiltere'de sınıf düzeylerine göre farklılaşmaktayken, Türkiye'de tüm sınıflar için aynı içerik söz konusudur.
Türkiye'de medya okuryazarlığı derslerindeki medya çalışmaları medya okuryazarlığı öğretim teknik ve yaklaşımlarına değil, öğretmenlerin bireysel medya algı, görüş ve deneyimlerine dayanmaktadır.
İngiltere'deki alan uzmanları, medya okuryazarlığı eğitiminde anadil eğitimini, Türkiye'deki alan uzmanları ise iletişim süreçlerine dikkat çekmektedirler. Her iki ülke alan uzmanları medya okuryazarlığı eğitimimin amacını toplumsal hayata daha fazla katılım olarak görmektedirler. Uzmanlara göre; medya okuryazarlığı eğitimi okul öncesinden itibaren zorunlu olmalıdır.
Medya okuryazarlığı geleneksel okuryazarlığın alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla Türkiye'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil dersi kapsamında verilmelidir. Türkiye medya okuryazarlığı eğitimi yapılandırılma sürecinde Avrupa Birliği, Unesco gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
Bu üç kaynaktan elde edilen verilerin analizi OCR-NVIVO 8 nitel veri analiz programı ile gerçekleştirilmiştir.
Analiz sonucu elde edilen sonuçlara göre; İngiltere'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil eğitimi kapsamında verilmektedir ve bir dil süreci olarak ele alınmaktadır. Türkiye'deki medya okuryazarlığı eğitiminde ise daha çok iletişim araçları bilgisi ve iletişim süreci öne çıkmaktadır. Türkiye'de korumacı medya okuryazarlığı öğretim yaklaşımı, İngiltere'de ise medya üretme öğretme yaklaşımı benimsenmektedir. İngiltere ve Türkiye belirlenen kazanımlar bakımından; dil, temsil, izleyici, tür, ideoloji ve medya üretimi öğrenme alanları bakımından benzerlikler gösterirken, yapım ve kültürel anlayış öğrenme alanları yönüyle farklılıklar göstermektedir. İngiltere'de medya okuryazarlığı kazanımları medya üretme alanına yoğunlaşırken, medya üretme Türkiye'de en az kazanım bulunan öğrenme alanıdır.
Türkiye'de en fazla yer ayrılan medya aracı televizyondur. İngiltere'de biçimlendirici ölçme değerlendirme yaklaşımı, Türkiye'de ders notu verilmemekle birlikte, tamamlayıcı ölçme değerlendirme yaklaşımları yaygındır. İçerik bilgisi İngiltere'de sınıf düzeylerine göre farklılaşmaktayken, Türkiye'de tüm sınıflar için aynı içerik söz konusudur.
Türkiye'de medya okuryazarlığı derslerindeki medya çalışmaları medya okuryazarlığı öğretim teknik ve yaklaşımlarına değil, öğretmenlerin bireysel medya algı, görüş ve deneyimlerine dayanmaktadır.
İngiltere'deki alan uzmanları, medya okuryazarlığı eğitiminde anadil eğitimini, Türkiye'deki alan uzmanları ise iletişim süreçlerine dikkat çekmektedirler. Her iki ülke alan uzmanları medya okuryazarlığı eğitimimin amacını toplumsal hayata daha fazla katılım olarak görmektedirler. Uzmanlara göre; medya okuryazarlığı eğitimi okul öncesinden itibaren zorunlu olmalıdır.
Medya okuryazarlığı geleneksel okuryazarlığın alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla Türkiye'de medya okuryazarlığı eğitimi anadil dersi kapsamında verilmelidir. Türkiye medya okuryazarlığı eğitimi yapılandırılma sürecinde Avrupa Birliği, Unesco gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
Yazar adı: ADALET GÖRGÜLÜ AYDOĞDU
Danışmanı: PROF. DR. AYHAN BİBER
Tez adı: Eleştirel farkındalık yaratmada yeni medya okuryazarlığı
ve yeni medya bilinci üzerine bir inceleme
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
/ Gazetecilik Anabilim Dalı / Gazatecilik Bilim Dalı
Özet:
Hızla gelişmeye devam eden iletişim teknolojilerinin teknolojik açıdan
ulaştığı düzey, zaman ve mekân sınırı olmaksızın iletişim kurabilmeyi
olanaklı hale getirirken, teknolojik erişimin küçük yaşlardan itibaren mümkün
olmasını sağlamıştır. Günümüzde küçüğünden büyüğüne hemen hemen her yaştan
insan yeni iletişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanabilmekte, bu
teknolojiler vasıtasıyla haberleşmekte ve medyayı takip edebilmektedir. Aynı
zamanda da günümüz insanı daha çok kanaldan sürekli olarak akmakta olan daha
çok medya mesajına maruz kalmaktadır. Özellikle her geçen gün daha da
zenginleşen bir enformasyon ortamına ulaşabilme imkânı tanıyan yeni medya,
doğruluğu belli olmayan ve kullanıcılar açısından olumsuz etkiler
yaratabilecek bilgiler de içerebilmektedir. Bu durum da günümüzde bir medya
kullanıcısı durumunda bulunan çocukların ve hatta yetişkinlerin medya
tarafından sunulan enformasyona eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan, aktif,
seçici ve bilinçli birer medya kullanıcısı olarak yetiştirilmelerinin önem
kazanmasına neden olmuş, dolayısıyla da medya okuryazarlığı hareketini bir
gereklilik olarak ortaya çıkarmıştır. Medya okuryazarlığı birçok ülkede
olduğu gibi Türkiye'de de bir ders olarak çocuklara okutulmaya başlanmıştır.
Bu çalışmada medya okuryazarı niteliği taşıyan bireyler yetiştirebilmek
açısından medya okuryazarlığı eğitiminin önemini ortaya koymak, Türkiye'de
ortaokullarda 7. ve 8. sınıflarda seçmeli bir ders olarak müfredatta yer alan
medya okuryazarlığı dersini müfredat programı ve uygulanışı açısından
değerlendirmek, bu dersin medyayı ve yeni medyayı kullanma alışkanlıkları
açısından öğrenciler üzerindeki etkisini saptamak ve öğrencilerin medya
okuryazarlığına bakış açılarını belirlemek ve aynı zamanda medya
okuryazarlığı dersinden azami verim alınabilmesi açısından dersle ilgili
sıkıntıları tespit etmek ve gelecekte neler yapılabileceği konusunda öneriler
sunmak amaçlanmıştır. Medya okuryazarlığı hareketinin amaçlarına ulaşabilmesi
açısından çocukların yanı sıra yetişkinlerin de bu konuda bilgilendirilmesi
gerektiği düşüncesinden hareketle, çocuk-yetişkin-öğretmen bağlamında
incelemelerde bulunulmuştur.
|
|||
Yazar adı: MEHMET ÜLKER
Danışmanı: PROF. DR. HALİL İBRAHİM YALIN
Tez adı: Medya okuryazarlığı dersi öğretmen kılavuz kitabının
öğretim programı ile tutarlılığının değerlendirilmesi
Yılı: 2012
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Teknolojileri Bilim Dalı
Özet: Bu araştırma, medya okuryazarlığı öğretmen kılavuz kitabı
ile öğretim programı arasındaki tutarlılığı değerlendirmek amacıyla nitel
araştırma yönteminin kullanıldığı bir araştırmadır.
Bu amaçla başlangıçta, öğretim programı, kitap, öğretmen kılavuz kitabı, yapılandırmacı yaklaşım ve medya okuryazarlığı konuları ele alınmış ve bunlar çeşitli yönleri ile betimlenerek; program ve öğretmen kılavuz kitabı arasında olması beklenen tutarlılık, öğretim sürecinin `giriş', `sunu', `alıştırma', `geri bildirim' ve `değerlendirme' alt-öğeleri temelinde incelenmiştir. Ardından buna uygun rubrik geliştirilmiş ve bu araç ile program, program kazanımları ve öğretmen kılavuz kitabı arasındaki tutarlılık saptanmaya çalışılmıştır.
Çalışma, medya okuryazarlığı öğretmen kılavuz kitabının beşinci ünitesi ile sınırlıdır. Araştırmada program, program kazanımları ve bunların öğretmen kılavuz kitaplarında var olma tutarlılığı öğretim sürecinin `giriş', `alıştırma' ve `geri bildirim' etkinliklerinde orta düzeyde; `sunu' ve `değerlendirme' etkinliklerinde ise kısmen tutarlı olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, medya okuryazarlığı dersi öğretim programı kazanımlarının, `korumacı temelli medya okuryazarlık yaklaşımı' yerine `eleştirel temelli medya okuryazarlık yaklaşımı', `ebeveyn destekli öğretim ilkeleri' ve `mesaj çözümleme temelli' analizlerine dayalı olarak geliştirilen yöntemlerle yapılması önerilmiştir. Diğer yandan medya okuryazarlığı dersini verecek öğretmen seçiminde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü mezunlarının yer alması gerektiği de önerilmiştir.
Mevcut araştırmanın, yapılandırmacı yaklaşım, öğretmen kılavuz kitapları ve medya okuryazarlığına yönelik etkin, işlevsel ve verimli ders materyali hazırlanmasına katkı sunması umulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Yapılandırmacı Yaklaşım, Öğretmen Kılavuz Kitabı, Eleştirel ve Korumacı Medya Okuryazarlık Yaklaşımı ve Ebeveyn Destekli Medya Okuryazarlık Öğretimi
Bu amaçla başlangıçta, öğretim programı, kitap, öğretmen kılavuz kitabı, yapılandırmacı yaklaşım ve medya okuryazarlığı konuları ele alınmış ve bunlar çeşitli yönleri ile betimlenerek; program ve öğretmen kılavuz kitabı arasında olması beklenen tutarlılık, öğretim sürecinin `giriş', `sunu', `alıştırma', `geri bildirim' ve `değerlendirme' alt-öğeleri temelinde incelenmiştir. Ardından buna uygun rubrik geliştirilmiş ve bu araç ile program, program kazanımları ve öğretmen kılavuz kitabı arasındaki tutarlılık saptanmaya çalışılmıştır.
Çalışma, medya okuryazarlığı öğretmen kılavuz kitabının beşinci ünitesi ile sınırlıdır. Araştırmada program, program kazanımları ve bunların öğretmen kılavuz kitaplarında var olma tutarlılığı öğretim sürecinin `giriş', `alıştırma' ve `geri bildirim' etkinliklerinde orta düzeyde; `sunu' ve `değerlendirme' etkinliklerinde ise kısmen tutarlı olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, medya okuryazarlığı dersi öğretim programı kazanımlarının, `korumacı temelli medya okuryazarlık yaklaşımı' yerine `eleştirel temelli medya okuryazarlık yaklaşımı', `ebeveyn destekli öğretim ilkeleri' ve `mesaj çözümleme temelli' analizlerine dayalı olarak geliştirilen yöntemlerle yapılması önerilmiştir. Diğer yandan medya okuryazarlığı dersini verecek öğretmen seçiminde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü mezunlarının yer alması gerektiği de önerilmiştir.
Mevcut araştırmanın, yapılandırmacı yaklaşım, öğretmen kılavuz kitapları ve medya okuryazarlığına yönelik etkin, işlevsel ve verimli ders materyali hazırlanmasına katkı sunması umulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Medya Okuryazarlığı, Yapılandırmacı Yaklaşım, Öğretmen Kılavuz Kitabı, Eleştirel ve Korumacı Medya Okuryazarlık Yaklaşımı ve Ebeveyn Destekli Medya Okuryazarlık Öğretimi
Yazar adı: OYA TAN
Danışmanı: DOÇ. DR. EMİNE UÇAR İLBUĞA
Tez adı: Medya okuryazarlığıeğitimi: Öğrenci, öğretmen, aile
bağlamında örnek bir araştırma.
Yılı: 2015
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Akdeniz Üniversitesi / Sosyal Biimler Enstitüsü / İletişim Anabilim Dalı
Özet:
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulan
medya okuryazarlığı dersini kapsamı, etkisi ve aktörleri bağlamında öğrenci,
öğretmen ve aile üçgeni çerçevesinde incelemek, söz konusu aktörlerin medya
kullanım alışkanlıklarının teknik ve eleştirel düşünme yeterliklerine nasıl
yansıdığını ortaya koymaktır. Medya okuryazarlığı çalışmalarının en somut
uygulama alanı olarak ilköğretimde, uygulayıcı (öğretmen), etkin alımlayıcı
(öğrenci) ve okul-aile işbirliği kapsamında dersin bir ayağı olarak aile
üzerindeki etkilerin ve olası eksikliklerin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Kuramsal literatür taraması ve araştırma bölümlerinden oluşan çalışma
öğrenci, öğretmen ve ebeveynlerden oluşan katılımcıların görüşlerine dayanan
nitel bir çalışma olup, "Belge İnceleme" ve "Görüşme"
teknikleri kullanılmıştır. Araştırma grubunun ilk ayağını Antalya'nın beş
merkez ilçesinden rastlantısal olarak seçilen beş ayrı ilköğretim okulunda
medya okuryazarlığı dersi alan/almış 15 kız ve 10 erkek öğrenci
oluşturmaktadır. İkinci araştırma grubu ise, araştırma grubu içinde yer alan
öğrencilerin velilerinden (10), üçüncü grubu ise yine araştırma grubunda yer
alan ve velileri ile görüşme yapılan 10 öğrencinin medya okuryazarlığı dersi
öğretmenlerinden (10) oluşmaktadır. Ebeveynleri ile görüşme gerçekleştirilen
10 öğrenci maksimum çeşitlilik örneklemesi ile seçilmiş, böylece farklı
sosyo-ekonomik çevrelerden gelen kişilerden bilgi alma olanağı elde
edilmiştir. Geriye kalan 15 öğrencinin aileleri ile görüşme
gerçekleştirilmemiş, bu öğrencilerden alınan bilgiler verilerin desteklenmesi
amacıyla kullanılmıştır. Görüşmelerde açık uçlu sorulardan oluşan
"Görüşme Formu" uygulanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel
analiz ve içerik analizi yöntemleri uygulanmıştır. Çalışmanın kavramsal
çerçevesini oluşturmak üzere gerçekleştirilen belge incelemesi sonucunda elde
edilen bilgiler betimsel analiz, katılımcılar ile yüz yüze gerçekleştirilen
görüşmelerden elde edilen veriler ise içerik analiz yöntemi ile
çözümlenmiştir. Çözümleme sonuçları medya okuryazarlığı dersinin; medya
kullanıcısı bireylerin ilgi ve gereksinimleri doğrultusunda program
geliştirme, öğretmen yetiştirme, veli işbirliğini sağlama, okulların
teknolojik altyapısını oluşturma alanlarındaki eksiklikler nedeniyle medya
kullanıcılarının teknik ve eleştirel yeterliklerinin geliştirilmesinde
amacına uygun işlev göstermediğini ortaya koymuştur. Anahtar kelimeler:
İdeoloji, pedagoji, eleştirel pedagoji, yeni teknolojiler, medya okuryazarlığı.
|
|||
Yazar adı: OSMAN YILMAZ KARTAL
Danışmanı: PROF. DR. REMZİ Y. KINCAL
Tez adı: Öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyleri ile
aktif vatandaşlık bağlamında toplum yaşamına katılma düzeyleri arasındaki
ilişki.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı
Özet: Yirmi birinci yüzyılın başlarında haklar ve sorumluluklar
bağlamında ele alınan vatandaşlık kavramı, bireylerin toplumdaki
sorumluluklarını ön plana çıkaran aktif vatandaşlık yaklaşımına doğru
evrilmektedir. Bunun yanında, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı
gelişime paralel olarak ortaya çıkan medya bağımlılığı ve medyanın olumsuz
etkilerine karşı, medya okuryazarlığı yaklaşımı medya tüketiminde eleştirel ve
bilinçli olmayı sağlamakta, bireylerin kendi medya mesajlarını yaratmalarında
fırsatlar sunmaktadır. Bireyleri medya karşısında donanımlı olmalarını
sağlayarak yetkilendiren medya okuryazarlığının nihai amacı aktif vatandaşlık
olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, medya okuryazarlığı ve aktif vatandaşlık
birbiriyle ilişkili iki kavram olarak öne çıkmaktadırlar. Çalışmada, öğretmen
adaylarının aktif vatandaşlık düzeyleri (sosyal ve bireysel katılım) ile medya
okuryazarlık düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmaktadır.
Araştırma karma yöntem ile gerçekleştirilmektedir. Karma yöntem nicel ve nitel
veri toplama tekniklerinin birlikte kullanıldığı bir modeldir. Karma yöntem
formlarından çeşitleme (trianqulation), çalışma modelinin temelini
oluşturmaktadır. Nicel yöntemde ilişkisel tarama modeli gerçekleştirilmiştir.
Nitel yöntemde ise odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Nicel araştırma
yöntemi kapsamında gerçekleştirilen ilişkisel tarama modelinde, çalışmanın
evrenini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğrenim gören
öğretmen adayları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemine, 1033 öğretmen adayı
dahil olmuştur. Odak grup çalışması 6'şar kişilik gruplardan oluşan çalışma
grupları ile gerçekleştirilmiş ve toplamda 4 odak grup çalışması yapılmıştır.
Toplamda 24 öğretmen adayının görüşleri alınmıştır. Çalışmanın nicel boyutuna
ilişkin veri toplama sürecinde Toplum Yaşamı Ölçme Aracı, Medya Okuryazarlığı
Anketi; nitel boyutuna ilişkin veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış
görüşme formu uygulanmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının sosyal ve bireysel
katılımlarını etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacı ile gömülü teori
çalışması gerçekleştirilmiş ve buradan ulaşılan sonuçlar ile kontrol
değişkenlerinin tanımlanması yapılmıştır. Çalışmada ulaşılan sonuçlar şu
şekilde özetlenebilmektedir: Üç model altında ele alınan medya okuryazarlık
düzeyleri ile sosyal ve bireysel katılım düzeyleri arasındaki ilişki
analizlerinde; medya okuryazarlığının iletişim becerileri boyutunun düşük
düzeyde, pozitif yönde ve anlamlı olarak öğretmen adaylarının sosyal katılım
düzeylerini yordadığı ve diğer değişkenlere göre en önemli belirleyici olduğu
görülmektedir. Sosyal katılım bağlamında, öğretmen adaylarının her türlü medya
metinlerine erişim ile medya metinlerini eleştirel olarak analiz ve
değerlendirme düzeyleri etkili olmamakta, sadece medya üretim becerileri etkili
olmaktadır. Fakat, aynı sonucun bireysel katılım anlamında yansımaması dikkat
çekicidir. Bireysel katılım düzeyi ile medya okuryazarlık düzeyleri arasında
düşük düzeyde, pozitif ve anlamlı ilişkiler mevcuttur. Burada dikkati çeken
nokta, eleştirel anlayış düzeyinin diğerlerine göre daha çok öne çıkan bir
belirleyici olmasıdır. Her ne kadar medya kullanım becerileri ile medya
iletişim becerileri de anlamlı olarak bireysel katılım düzeyini yordasalar da
eleştirel anlayış daha çok öne çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: Medya
okuryazarlığı, aktif vatandaşlık, toplum yaşamı, sosyalkatılım, bireysel
katılım
Yazar adı: DİĞDEM SEZEN
Danışmanı: DOÇ. DR. NİLÜFER PEMBECİOĞLU
Tez adı: Katılımcı kültürün oluşumunda yeni medya okuryazarlığı:
ABD ve Türkiye örnekleri.
Yılı: 2011
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema
Anabilim Dalı
Özet: İletişim teknolojilerinin değişimi, okuryazarlıkların da
değişimi anlamına gelir. Bu varsayımdan yola çıkan çalışma, iletişimbilimleri
perspektifinden medya ve okuryazarlık ilişkisini incelemekte, eleştirel
pedagoji bağlamında aktif birey ve katılımcı eğitim ilişkisi üzerine
temellenmektedir. Bu kapsamda, medya okuryazarlığı alanında, Amerika Birleşik
Devletleri'nde medya okuryazarlığı kavramının tarihsel gelişimi ve örnek
projeler değerlendirilmiş, alandaki çağdaş tartışmalar ve uluslararası
stratejiler incelenmiştir. Amerikan medya okuryazarlığı geleneğinin bir devamı
olarak, katılımcı kültür bağlamında yeni medya okuryazarlığı kavramı ve
becerileri ortaya konulmuştur. Yeni medya kavramı ve ilkeleri ile yeni medya
okuryazarlığı becerilerine dair Türkiye'deki mevcut durum değerlendirilmiş,
Türkiye'de katılımcı kültürün oluşmasında yeni medya okuryazarlığının
gerekliliğine dair bir çerçeve ortaya konmuş ve bu yöndeki stratejilerin neler
olması gerektiğine ilişkin önerilerde bulunulmuştur.
Yazar adı: MEVLÜDE NUR ERDEM
Danışmanı: PROF. DR. MELİHA NURDAN TAŞKIRAN
Tez adı: Tüketime dayalı bilinç endüstrisi ve reklam bağlamında
bir dijital reklam okuryazarlığı eğitim modeli önerisi.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Kocaeli Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Biimleri Dalı / İletişim Bilimleri Bilim Dalı
Özet: İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, medyanın gündelik
hayatta giderek daha fazla yer edinmesi sonucunu doğurmaktadır. Medyanın erişim
alanındaki bu artış, etki alanının da genişlemesine neden olmaktadır. Medya ve
etkileri sorunsalı üzerine yapılan çalışmalar, medyanın çocukların ve gençlerin
toplumsallaşma sürecinde tehlikeli olarak görülmeye başlanmasına yol açmıştır.
Bu durum da toplumbilim, iletişim bilimleri ve pedagoji alanında çalışan
akademisyenleri bir denetim yönelimi içine sokmuştur. Medya okuryazarlığı adı
verilen ve bu yaklaşımların ürünü olan alan zamanla genişlemiş ve medya
içeriğine bağlı olarak yeni okuryazarlık modelleri ortaya çıkmıştır. Medya
okuryazarlığındaki bu yeni yaklaşımlardan biri de reklam okuryazarlığıdır.
Bugüne kadar reklam okuryazarlığı ile ilgili yapılan çalışmalar nicelik olarak
çok azdır. Niteliksel açıdan ise medyadaki dijitalleşmeyi göz ardı etmelerinden
kaynaklı eksiklikleri bulunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada medya
okuryazarlığını bütünleyici bir alan olarak bir dijital reklam okuryazarlığı
kavram ve kapsam tasarısı yapılmakta; medya okuryazarlığı eğitimi kapsamında
değerlendirilmek üzere çocuklara yönelik bir dijital reklam okuryazarlığı
eğitim modeli önerisi sunulmaktadır.
Yazar adı: TAŞKIN İNAN
Danışmanı: DOÇ. DR. İSMAİL ÇİFTÇİĞLU
Tez adı: Medya okuryazarlığı sürecinde medya, çocuk ve ebeveyn
ilişkisi: Ortaokul öğrencilerinn ve ebeveynlerinin televizyon ve internet
kullanımlarına ilişkin tutum ve davranışlarının incelenmesi.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Dumlupınar Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı
Özet:
Kitle iletişim araçlarından televizyon ve internet, Medya Okuryazarlığı
becerilerine sahip olmayan çocukları ve gençleri, fiziksel, psikososyal ve
bilişsel açıdan olumsuz etkilemektedir. Olumsuz etkileri önlemek amacıyla,
Medya Okuryazarlığı dersi, 2007-8 yılında tüm Türkiye?de ortaokulda seçmeli
ders olarak okutulmaya başlanmış, çeşitli profesyonel toplantılar düzenlenmiş
ve kararlar alınmıştır. Ancak, alanyazın tarandığında Türkiye?de öğrenci ve
ebeveynlerin tutum ve davranışlarının ortaya konulabilmesi ve bu kitle
iletişim araçları vasıtasıyla çocukların yaşamış olduğu olumsuz durumların
tespit edilmesine yönelik olarak araştırmaların ve ölçme araçlarının yetersiz
olduğu görülmektedir. Alanyazındaki bu açığın kısmen de olsa kapatılması
amacıyla, araştırmacı tarafından, İnternet ve Televizyon Tutum ve Davranış
Ölçeği-Öğrenci [İTTÖ-Ö] ve İnternet ve Televizyon Tutum ve Davranış
Ölçeği-Ebeveyn [İTTÖ-E] ölçekleri geliştirilmiştir. Ölçeklerin kapsam
geçerliği ve yapı geçerliği çalışmaları yapılmıştır. Cronbach's Alpha
güvenilirlik testi sonucu, ölçeklerin her bir bölümünün güvenirliği yüksek
çıkmıştır (İTTÖ-Ö 2. Bölüm için .825 ve 3. Bölüm için .886; İTTÖ-E 2. Bölüm
için .868 ve 3. Bölüm için .896 bulunmuştur). Bu araştırmanın asıl
uygulamasında ortaokul öğrencilerinin televizyon ve internet kullanma
durumları ve sosyal yaşantılarında bu medya araçları nedeniyle
karşılaştıkları olumsuz etkileri ile ebeveynlerinin televizyon ve internetle
ilgili farkındalık durumları, çocukları üzerindeki denetim ve kısıtlamaları arasındaki
ilişki incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini Kütahya merkezde bulunan 1
özel ortaokul ve 11 devlet ortaokulunda 6., 7. ve 8. sınıflarına devam eden
1302 öğrenci ve bu öğrencilerin ebeveynleri oluşturmuştur (Toplam = 2604
kişi). Verilerin analizinde yüzde (%), frekans, t-Testi, ANOVA ve X2
kullanılmıştır. Bulgular göstermiştir ki, öğrencilerin büyük çoğunluğunun
televizyon, bilgisayar ve internet gibi geleneksel ve yeni kitle iletişim
araçlarına erişimleri üst düzeydedir. Ancak ebeveynlerin ve bu çocukların
Medya Okuryazarlığı becerileri kısıtlıdır ve bu çocuklar televizyon ve
internetin olumsuz etkilerine karşı risk altındadır. Araştırma bulgularına
göre, öğrenciler, kontrolsüz ve denetimsiz televizyon seyretme ve internet
kullanma, sosyal medyada kişisel bilgilerini herkesle paylaşma, internet
bağımlılığı, ebeveynden yardım isteyememe, internetten elde edilen bilgilerin
güncelliği ve doğruluğuna inanma, internette dolandırılma, haklarında
dedikodu yayılması gibi önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Ebeveynlerde ise
internet ve bilgisayarda çocuklarını kontrol edebilecek düzeyde bilgiye sahip
olmama, çocuklarının internet kullanımını denetleyememe, televizyon ve
internetin ödül veya ceza aracı olarak yanlış kullanılması, çocuklarına
kaliteli zaman ayırmama, kitle iletişim araçları yüzünden çocuklarında
gördükleri sorunlar (ahlâki çöküş, düzensiz beslenme, bilinçsiz tüketim,
şiddet vs) ön plana çıkan sorunlar arasındadır. Anahtar Kelimeler: Medya
Okuryazarlığı, Televizyon, İnternet, Medya Eğitimi, Sosyal Bilgiler
|
|||
Yazar adı:
FATİH TANRIKULU
Danışmanı: PROF. DR. AZİZ KILINÇ
Tez adı: Medya okuryazarlığı bağlamında çocuk dergileriyle
zenginleştirilmiş Türkçe dersinin etkililiği: Bir eylem araştırması.
Yılı: 2014
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim
Bilimleri Enstitüsü / Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı
Özet: Bu araştırmada medya okuryazarlığı bağlamında çocuk
dergilerini Türkçe dersinde materyal olarak kullanılmak, çocuk dergilerinin
dersin işlenişini nasıl etkilediğini gözlemlemek amaçlanmıştır. Bunun için
"Eylem Araştırması" model olarak kullanılmıştır. Günümüzde 170 tane
çocuk dergisi yayınlanmaktadır. Bu önemli bir sayıdır. Bazı dergilerin tirajı
100.000'in üzerindedir. Çocuk dergilerinin sayısı ve tirajı bu materyallerin
çocuklar tarafından tercih edildiğini göstermektedir. Görsel açıdan ve içerik
açısından zengin olan bu materyaller ders dışında tercih edilmektedir. Ders
dışında tercih edilen çocuk dergilerinin ders materyali olarak kullanılmasının
etkili olacağı düşünülmektedir. Türkçe dersinde tek materyal olan ders kitabı
yerine, görsel ve içerik yönünden zengin olan çocuk dergilerinin kullanılması
Türkçe dersinin işlenişini olumlu yönde etkileyebilir. Çocuk dergileri üzerine
yapılan araştırmalar daha çok edebiyat ve eğitim fakülteleri tarafından
yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda çocuk dergileri eğitici yönden ya da içerik
yönünden ele alınmıştır. Çocuk dergilerinin bir medya türü olduğu göz ardı
edilmiştir. Çocuk dergileri bir medya ürünü olduğu için oluşturulma sürecinde
medya formatına girmektedir. Fiziksel yönden ve içerik yönünden ait oluğu medya
grubunun ilkelerine, değerlerine göre yayınlanmaktadır. Bu yüzden çocuk
dergilerini sadece eğitim açısından incelemenin, değerlendirme yapmanın eksik
bir çalışma olacağı düşünülmüş ve dergiler medya okuryazarlığı bağlamında ele
alınmıştır. Araştırma Kayseri il merkezinde bulunan İldem İMKB Ortaokulu'nun 5
/ F sınıfında yapılmıştır. Uygulamada Türkçe ders kitabı yerine çocuk dergileri
kullanılmıştır. Türkçe ders kitabındaki "Sağlık ve Çevre" teması
çocuk dergileri kullanılarak işlenmiştir. Bu temadaki metinlerin yerine Bilim
Çocuk, Gonca, Ng Kids ve TRT Çocuk dergileri ve bu dergilerin içinde bulunan
metinler kullanılmıştır. Metinler kitap haline getirilmemiş, metinlerin
bulunduğu dergiler öğrencilere dağıtılmış, öğrenciler dersi çocuk dergisinden
takip etmiştir. Çocuk dergilerinin bir bütün olarak dağıtılmasındaki amaçlardan
biri de, bu materyallere yönelik öğrenci görüşlerini tespit etmektir. Seçilen
metinlerden ve dergilerden hareketle çalışma kitabı hazırlanmıştır. Çalışma
kitabı Türkçe kılavuz kitabındaki kazanımlara sadık kalınarak hazırlanmıştır.
Araştırmanın uygulaması 19.03.2013 tarihinde başlayıp 18.04.2013 tarihinde
tamamlanmıştır. Toplam 29 ders saati uygulama gerçekleştirilmiştir. Eylem
araştırmasının veri toplama sürecinde video kamera, odak görüşmesi, çalışma
kitabı, veli görüşmesi, facebook paylaşımları gibi araç ve yöntemler
kullanılmıştır. Toplanan veriler Nvivo 10 programı kullanılarak içerik
analizine tabi tutulmuştur. Yapılan araştırma sonucunda, çocuk dergilerinin bir
materyal olarak dersi olumlu yönde etkilediği, öğrencilerin çocuk dergilerini
her konuda Türkçe ders kitabına tercih ettikleri, çocuk dergilerinin içerik ve
fiziksel unsurlarına yönelik olumlu görüşler sunulduğu, Türkçe ders kitaplarına
yönelik ise birçok olumsuz görüş sunulduğu, çocuk dergileriyle işlenen dersin
Türkçe ders kitabıyla işlenen derse göre daha etkili olduğu, öğrencilerin dergilerdeki
medya unsurlarını fark ettiği gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: çocuk
dergileri, medya okuryazarlığı, Türkçe öğretimi, eylem araştırması
Yazar adı: MEHMET ÇELİK
Danışmanı: PROF. DR. YASEMİN TANRIKULU
Tez adı: Egemen ideolojinin bir aracı olarak medya ve eleştirel
farkındalığın gerekliliği: Medya okuryazarlığı
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Bilimleri Anabilim Dalı / Genel Gazetecilik Bilim Dalı
Özet: İçinde bulunduğumuz dönemin egemen ideolojisi olan
neo-liberalizm, piyasaların hakimiyeti düşüncesi üzerine kuruludur. Bu ideoloji
çerçevesinde ?piyasa?, kendiliğinden ve doğal bir düzen olarak; ?sivil toplum?
ve ?küreselleşme?, anlam kaymasına dayanan ve ?piyasa?yı destekleyecek bir
biçimde, özgürlük ile demokrasinin kaynağı ve boyutu olarak; ?özelleştirme ve
deregülasyon?, piyasanın doğal düzenini korumaya yönelik teknik uygulamalar
olarak; ?teknoloji? ise, onu kontrol edenlerden bağımsız, üstün bir güç olarak
sunulmaktadır.
Eleştirel bakış açısına göre ise; bu süreçte, askeri amaçlı araştırmaların sonucunda elde edilen teknolojik sıçrama, sermayenin hizmetine sunularak kapitalizmin krizini aşmada kullanılmakta ve IMF, DB, DTÖ eliyle küresel boyutta uygulatılan neo-liberal politikalar, uluslar aşırı bir sınıf niteliği taşıyan seçkinlerin denetiminde olan çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet etmektedirler.
Aynı süreçte medya endüstrisi, teknolojik yakınsamadan ve dünya ölçeğinde uygulatılan özelleştirme ve deregülasyon politikalarından destek alarak, uluslararası boyutta yoğunlaşmış ve seçkinlerin denetimindeki bir güç olarak, egemen ideolojinin işleyişinde ve yeniden üretilmesinde dev bir araç niteliğine bürünmüştür. Medyanın yaygınlaştırdığı mitlerle neo-liberalizm, doğallaştırılmakta, tarihselleştirilmekte ve sonsuzlaştırılmaktadır. Egemen ideolojinin varlığı için gereksinim duyduğu ?rıza ve meşruiyet? bu yolda araçlaştırılan medya endüstrisi sayesinde elde edilmekte, dünyayı neo-liberalizmin perspektifinden okuması sağlanan birey, nesneleştirilmekte ve işleyen mekanizmanın bir parçası haline getirilmektir.
Eleştirel farkındalık ve eleştirel pedagojiden beslenen medya okuryazarlığı, taşıdıkları potansiyeller nedeniyle bu noktada büyük önem taşımaktadırlar. Eleştirel farkındalık sayesinde, önce dünyayı farklı okuma; eleştirel medya okuryazarlığı sayesinde ise, hem dünyanın yanlış okunmasının engellenmesi hem de medya metinlerini sayesinde gerçekleştirilen egemen ideolojinin yeniden üretiminin sonlandırılarak bilinçli okuryazarlığın gerçekleşmesi sağlanabilecektir. Adorno'nun ?bilincin şeyleştirilmesi? ya da Freire'nin, ?insandışılaşma? olarak nitelediği ağır durumun önüne, ancak bu şekilde geçilebilecektir.
Eleştirel bakış açısına göre ise; bu süreçte, askeri amaçlı araştırmaların sonucunda elde edilen teknolojik sıçrama, sermayenin hizmetine sunularak kapitalizmin krizini aşmada kullanılmakta ve IMF, DB, DTÖ eliyle küresel boyutta uygulatılan neo-liberal politikalar, uluslar aşırı bir sınıf niteliği taşıyan seçkinlerin denetiminde olan çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet etmektedirler.
Aynı süreçte medya endüstrisi, teknolojik yakınsamadan ve dünya ölçeğinde uygulatılan özelleştirme ve deregülasyon politikalarından destek alarak, uluslararası boyutta yoğunlaşmış ve seçkinlerin denetimindeki bir güç olarak, egemen ideolojinin işleyişinde ve yeniden üretilmesinde dev bir araç niteliğine bürünmüştür. Medyanın yaygınlaştırdığı mitlerle neo-liberalizm, doğallaştırılmakta, tarihselleştirilmekte ve sonsuzlaştırılmaktadır. Egemen ideolojinin varlığı için gereksinim duyduğu ?rıza ve meşruiyet? bu yolda araçlaştırılan medya endüstrisi sayesinde elde edilmekte, dünyayı neo-liberalizmin perspektifinden okuması sağlanan birey, nesneleştirilmekte ve işleyen mekanizmanın bir parçası haline getirilmektir.
Eleştirel farkındalık ve eleştirel pedagojiden beslenen medya okuryazarlığı, taşıdıkları potansiyeller nedeniyle bu noktada büyük önem taşımaktadırlar. Eleştirel farkındalık sayesinde, önce dünyayı farklı okuma; eleştirel medya okuryazarlığı sayesinde ise, hem dünyanın yanlış okunmasının engellenmesi hem de medya metinlerini sayesinde gerçekleştirilen egemen ideolojinin yeniden üretiminin sonlandırılarak bilinçli okuryazarlığın gerçekleşmesi sağlanabilecektir. Adorno'nun ?bilincin şeyleştirilmesi? ya da Freire'nin, ?insandışılaşma? olarak nitelediği ağır durumun önüne, ancak bu şekilde geçilebilecektir.
Yazar adı:
HAKAN SARIÇAM
Danışmanı: DOÇ. DR. AHMET
AKIN
Tez adı: Çözüm odaklı kısa süreli yaklaşıma dayalı bir mdahale
programının ruminasyon üzreindeki etkisi.
Yılı: 2014
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Sakarya Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Bölümü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitimde
Psikolojik Hizmetler Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmanın amacı, "Çözüm Odaklı Kısa Süreli
Yaklaşıma Dayalı Bir Müdahale Programının, ruminasyon üzerindeki etkisini"
incelemektir. Araştırmaya katılacak katılımcılari belirlemek amacıyla,
2012-2013 güz-bahar eğitim döneminde Kilis 7 Aralık Üniversitesinin değişik
programlarına devam eden 901 üniversite öğrencisine araştırmada kullanılan ölçme
araçları uygulanmıştır. Bu öğrencilerin 498'i kız, 403'ü erkektir. Daha sonra
Self-Ruminasyon Ölçeğinin ön-test ölçümlerinden elde edilen puanlar yüksekten
düşüğe doğru sıralanmış ve düşük puan alan 104 öğrenci arasından tesadüfî yolla
seçilen katılımcılar deney, plasebo ve kontrol gruplarından birine yine
tesadüfî olarak atanmıştır. Böylelikle araştırma 11'i deney, 11'i plasebo ve
11'i kontrol gruplarında yer alan; 17'si kız, 16'sı erkek olan 33 üniversite
öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Üç gruba atanacak öğrenciler belirlendikten
sonra, deney grubunda yer alan katılımcılara araştırmacı tarafından
geliştirilen 6 oturumluk Çözüm Odaklı Kısa Süreli Müdahale Programı
uygulanmıştır. Deney grubuyla paralel olarak gerçekleştirilen plasebo grubu
etkinliklerinde ise, terapötik etkisi olmayan 6 oturumluk Eğitici Facebook®
Kullanımı ve Medya-Okuryazarlığı Eğitim Programı uygulamıştır. Kontrol grubunda
bulunan katılımcılara ise herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Araştırmada veri
toplama aracı olarak Self-Ruminasyon Ölçeği'nden yararlanılmıştır. Araştırmada
3x4'lük (deney/plasebo/kontrol grupları X ön-test/son-test/kalıcılık testi
1-kalıcılık testi 2) split plot desen kullanılmıştır. Araştırmanın bağımlı
değişkenlerini, katılımcıların ruminasyon ölçeğinden elde ettikleri puanlar,
bağımsız değişkenini ise ÇOKSMP oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçme
araçları oturumların başlamasından 2 hafta önce ön-test ölçümü olarak;
oturumlardan iki hafta sonra son-test ölçümü olarak; son-test ölçümlerinden 6
hafta sonra ve ondan 4 hafta sonra ise deneysel işlemin kalıcılığını belirlemek
amacıyla kalıcılık ölçümü olarak, deney, plasebo ve kontrol gruplarındaki
katılımcılara tekrar uygulanmıştır. Bu ölçümlerden elde edilen verilerin
analizinde, ölçüm ve gruplar arasında anlamlı bir farkın olup olmadığını
belirlemek için; tekrarlı ölçümler için iki yönlü ANOVA ve Tukey testi
kullanılmıştır. Veriler SPSS 20.0 paket programıyla analiz edilmiştir.
Araştırmadan elde edilen bulgular, Çözüm Odaklı Kısa Süreli Yaklaşıma Dayalı
Bir Müdahale Programı'nın deney grubundaki katılımcıların ruminasyon
düzeylerini azalttığı ve bu durumun kalıcılık ölçümlerinde de korunduğunu
ortaya koymuştur. Plasebo ve kontrol gruplarında bulunan katılımcıların
ruminasyon ön-test, son-test ve kalıcılık 1-2 testi ölçümlerinden elde
ettikleri puanlar arasında ise anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Elde
edilen bulgular ışığında araştırmadan elde edilen sonuçlar tartışılmış ve
gelecek araştırmalar için önerilerde bulunulmuştur.
Yazar adı: M. ELİF. DEMOĞLU
Danışmanı: PROF. DR. ESRA BİRYILDIZ
Tez adı: Sinemada gerçeklik ve sahte-belgesel
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema
Anabilim Dalı / Radyo Televizyon Bilim Dalı
Özet: Bu çalışmada, gerçekliğin sinema tarihinde geçirdiği
dönüşümler, akımlar ve eğilimler üzerinden değerlendirilerek, kurmaca ve
belgesel arasındaki sınırın belirsizliği vurgulanmıştır. Hem kurmaca hem
belgesel bir tür olan sahte-belgesel kavramı, sinemada gerçeklik tartışmaları
çerçevesinde; tür, biçim ve anlatı olarak dünyadaki örnekleri ile tanımlanarak
ortaya koyulmuştur. Günümüzde gerçekliğin belirsizleşmesi ve gerçeğin yerini
çok benzer kopyaların aldığı bir simülasyon çağına girildiğini vurgulayan Jean
Baudrillard?ın `simülasyon kuramı? ile bağlantılı biçimde türün Türkiye?deki
örnekleri incelenmiştir. Sahte-belgeselin simülasyon evrenini nasıl kurarak
bozduğunu uygulamalı biçimde gözlemlemek amacıyla Son Amazon adlı bir
sahte-belgesel çekilmiş; türün olumlu ve olumsuz yanları, seyirci tarafından
nasıl algılandığı ve gösterim ile ilgili sorunlar tartışılmıştır. Kurmaca bir
yapıda olmasına rağmen belgesel biçimi ile gerçek gibi görünerek seyircinin
gerçeklik algısı ile oynayan sahte-belgeselin, bilinçli seyirci oluşmasına
katkı sağlayan eleştirel ve eğitici bir tür olduğu ve bu anlamda sinemada
medya-okuryazarlığına benzer bir işlev gördüğü ortaya koyulmuştur. Anahtar
Kelimeler : Sinemada Gerçeklik, Simülasyon Kuramı, Terim olarak
Sahte-Belgesel(mock-documentary), Dünyada ve Türkiye?de Sahte-Belgesel.
Yazar adı: RUKİYE DİLLİ
Danışmanı: PROF. DR. ŞENİZ AKSOY
Tez adı: Görsel kültür kuramının ilköğretim 4. Sınıf görsel
sanatlar dersinde uygulanması.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı / Resim-İş Öğretmenliği Bilim
Dalı.
Özet: Bu araştırmada görsel kültür olarak nitelendirilen kavram,
öğrencilerin içinde yaşadıkları kültür bağlamında birbirleri ile olan
iletişimlerinde, okul ortamındaki sosyal etkileşimlerinde ve evdeki günlük
yaşamlarındaki önemli gördükleri, en sevilen ya da en popüler olan imaj ve
nesneleri anlamayı içermektedir. Aynı zamanda araştırma kapsamında
öğrencilerden popüler kültür olarak nitelendirilen kavramların (en popüler ya
da sevilen nesne, imaj vb.) resimsel anlatımlarında ne şekilde ortaya çıktığı
belirlenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda araştırma ile ilköğretim 4. sınıf
öğrencilerinin resimsel anlatımları ve bunlara anlatımlarına dayalı yazılı
ifadelerinde popüler kültür öğelerine ne kadar yer verdiklerini, popüler kültür
öğelerinin öğrencilerin düşünsel ve sanatsal ifadelerini ne derece etkilemekte
olduğunu belirlemek ve öğrencilere medya okuryazarlığı kapsamında eleştirel bir
bakış açısı amaçlanmıştır. Araştırma deseni, bir karma yöntem olarak
tanımlanan, nitel ve nicel yöntemlerden birlikte faydalanılan açıklayıcı
desendir. Karma yöntem araştırması, araştırmacının nicel ve nitel araştırma
tekniklerini tek bir çalışma içerisinde birleştirdiği araştırma olarak
tanımlanmaktadır. Buna göre, nicel ve nitel veriler ayrı ayrı toplanmış, analiz
edilmiş ve elde edilen veriler sonuçta bir araya getirilmiştir. Araştırmanın
nicel boyutunda yarı-deneme modeli seçilmiş, nitel boyutta ise nicel araştırma
yöntemiyle elde edilen veriler ışığında, nitel araştırma desenlerinden biri
olan eylem araştırması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu,
2012- 2013 öğretim yılında Ankara ilinde MEB' na bağlı özel bir ilköğretim
okulunun 4. sınıfları içinden Görsel Sanatlar Dersine kayıtlı seçkisiz
örnekleme ile seçilen 4D sınıfı (Deney Grubu) ? 4E sınıfı (Kontrol Grubu) olmak
üzere toplam 54 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından hazırlanan
görsel kültür etkinlikleri beş hafta boyunca yapılmıştır. Burada kullanılan
etkinlikler, görsel kültür kuramı ile bağlantılı, reklam ve çizgi film
inceleme, düşünmeyi düşünme, popüler kültürü tanıma ve eleştirel olarak düşünme
yaklaşımlarını içermektedir Araştırmanın nitel boyutunda veriler, 30 öğrenci
ile görüşme ve 10 öğrenci ile odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Araştırma
konusunun alanyazınına ve alan uzmanlarının görüşlerine dayalı olarak
oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formlarıyla toplanmıştır. Araştırmanın
nicel boyutunda oluşturulan sonuçlar şu şekilde özetlenebilir: (1) Öğrencilerin
görsel kültür etkinlikleriyle ilgili hazır bulunuşluk düzeyleri alt boyutuna
ilişkin, görsel medyada yer alan popüler kültür nesneleri öğrencilerin beğeni
ve isteklerini yönlendirmektedir. (2) Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin
öğrencilerin eleştirel düşünme becerisi kazanması alt boyutuna ilişkin, görsel
kültür kuramı ile ilgili yapılan etkinlikler sonucunda çevreye ve doğaya daha
duyarlı oldukları ve çevrelerinde yer alan görüntülere karşı eleştirel bir
bakış açısı geliştirdikleri anlaşılmıştır. (3) Görsel kültür tabanlı öğretim
yönteminin öğrencilerin görsel okuryazarlık kazanması alt boyutuna ilişkin,
öğrencilerin günlük hayatlarında televizyon, internet ve dergilerde yer alan
renklerden, şekillerden, güçlü karakterlerden etkilendikleri sonucuna
varılmıştır. (4) Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin uygulama
becerilerine ve anlamlı ürün ortaya koyabilmeleri alt boyutuna ilişkin,
yaptıkları uygulamalarda temayı anlama ve eleştirel bir bakış açısı
geliştirmede başarılı olurken, farklı araç gereçleri kullanma ile sanatsal
unsur ve ilkeleri kompozisyonlarında kullanmada daha az başarılı oldukları
görülmüştür. Araştırmanın nitel boyutunda oluşturulan sonuçlar şu şekilde
özetlenebilir: (1) Öğrencilerin görsel kültür etkinlikleriyle ilgili hazır
bulunuşluk düzeyleri alt boyutuna ilişkin, kız ve erkek öğrenciler arasında,
popüler kültüre ait etkilendiklerinde nesnelerin ve temsillerin farklı olduğu
görülmüştür. (2) İlköğretim görsel sanatlar dersi öğretim programında görsel
kültür ile ilgili kazanımlarına ait alt boyuta ilişkin, MEB görsel sanatlar
dersi öğretim programlarında görsel kültür kuramı ile ilgili dolaylı
kazanımların var olduğu, fakat yetersiz olduğu tespit edilmiştir. (3) Görsel
kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin eleştirel düşünme becerisi
kazanması alt boyutuna ilişkin, yapılan etkinler sonucunda öğrencilerin şiddet
içerikli program ve oyunlarından çok fazla etkilendikleri görülmüştür. (4)
Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin görsel okuryazarlık
kazanması alt boyutuna ilişkin, görsel medyada yer alan pek çok olay ve durumun
gerçek ya da hayal ürünü olup olmadığını öğrencilerin ayıramadıkları
anlaşılmıştır. (5) Görsel kültür tabanlı öğretim yönteminin öğrencilerin
uygulama becerilerine ve anlamlı ürün ortaya koyabilmeleri alt boyutuna
ilişkin, görsel kültür kuramı ile yapılan çalışmalardan öğrencilerin çok
etkilendikleri anlaşılmış ve anlamlı ürünler ortaya koyabilmişlerdir. Görsel
kültür çalışmalarında filmler, reklamlar vb. yanı sıra her türlü günlük
nesneler üzerinde yapılan araştırmalar görsel sanatlar dersi müfredatına çağın
bir gereği olarak yerleştirilmelidir. Çağdaş eğitim anlayışlarında sosyal ve
kültürel içeriklerin daha çok önemsenmesini ön gören araştırmalar, görsel
sanatlar eğitimine farklı bakış açısı ile bakılmasını zorunlu kılmıştır. Bu
bağlamada, görsel kültür kuramı eğitimdeki farklı bakış açılarından biridir ve
değerlendirilebilir. Anahtar Kelimeler: Görsel Sanatlar Eğitimi, Görsel Kültür,
Görsel Kültür Eğitimi, Sanat Eleştirisi, Algı, İmge, Temsil.
Yazar adı: TUGAY TUTKUN
Danışmanı: PROF. DR. REMZİ YAVAŞ KINCAL
Tez adı: Öğretmen adaylarının medya okuryazarlık düzeyi ile aktif
vatandaşlık bileşenlerinden temsili demokrasiye, protesto ve sosyal değişime
katılım düzeyi arasındaki ilişki.
Yılı: 2013
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Eğitim Bilimleri
Anabilim Dalı
Özet: Araştırmanın temel amacı, öğretmen adaylarının medya
okuryazarlık ve aktif vatandaşlığın -temsili demokrasiye katılım- ve -protesto
ve sosyal değişime katılım- boyutlarındaki düzeylerini belirleyip aralarındaki
ilişkiyi ortaya çıkarmak ve böylelikle öğretmen yetiştirme programlarının aday
öğretmenlerin vatandaşlık becerilerini ne şekilde etkilediğini belirlemektir.
Tarama modellerinden karşılaştırma türü ilişkisel tarama kullanılarak yapılan
araştırmanın örneklemini 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesinde 1. ve 4. sınıflarda öğrenim gören 1101
öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarının değerlendirilmesinde;
cinsiyete, öğretim türüne, öğrenim görülen sınıfa ve anabilim dalı
değişkenlerine göre anlamlı farklılık olup olmadığı, bağımlı ve bağımsız
değişkenler arasında öngörülen ilişkinin var olup olmadığı ve bağımsız ve
bağımlı değişkenler arasındaki ilişkinin sosyo-ekonomik faktörler sabit
tutulduğunda ne şekilde değiştiği istatistiksel testlerle sınanmıştır. Elde
edilen sonuçlar tablolar halinde ayrıntılı olarak verilmiştir. Araştırma
kapsamında öğretmen adaylarına uygulanan anketten elde edilen verilerin analizi
sonucunda; adayların medya okuryazarlık ve aktif vatandaşlığın -temsili
demokrasiye katılım- ve -protesto ve sosyal değişime katılım- boyutlarındaki
düzeylerinin düşük olduğu ve lisans eğitimi sürecinde bu düzeylerinin
gelişmediği tespit edilmiştir. Medya okuryazarlığı düzeyi ile -temsili
demokrasiye katılım- ve -protesto ve sosyal değişime katılım- arasında tespit
edilen anlamlı ilişkinin aktif vatandaşlık düzeyini etkileyen diğer
sosyo-ekonomik faktörlerin etkisi sabit tutulduğunda da var olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
Yazar adı: DÖNDÜ ÖZDEMİR ÖZDEN
Danışmanı: PROF. DR. CEMİL ÖZTÜRK
Tez adı: İlköğretim okullarında çevresel vatandaşlık eğitimi
Yılı: 2011
Hangi üniversitese/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversites / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / İlköğretim Anabilim Dalı / Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bilim
Dalı
Özet: Bu araştırmada ilköğretim okullarında gerçekleştirilen
çevresel vatandaşlık eğitiminin durumunu betimlemek amaçlanmıştır. Araştırmada
karma araştırma yaklaşımı benimsenmiş ve bu kapsamda eş zamanlı çeşitleme
deseni kullanılmıştır. Araştırma verileri yarı yapılandırılmış görüşmeler ve
Çevresel Bilgi Testi, Çevresel Tutum Ölçeği ile Çevresel Sorumlu Vatandaş
Davranışları Ölçeği'nden oluşan ?İlköğretim Öğrencilerinin Çevresel Vatandaşlık
Düzeyi Aracı (İÇEVA)? yoluyla elde edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutuna,
Eskişehir il merkezindeki 12 ilköğretim okulunda çalışan 22 öğretmen (Fen ve
Teknoloji ile Sosyal Bilgiler öğretmenleri) ve 22 öğrenci (6., 7. ve 8. sınıf
öğrencileri); nicel boyutuna ise Eskişehir il merkezindeki 12 ilköğretim
okulunda öğrenim gören 2007 öğrenci katılmıştır. Elde edilen nitel veriler betimsel
analiz tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın nicel verilerinin
analizinde ise aritmetik ortalama, ilişkisiz örneklemler t-testi ve tek yönlü
varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:
? Öğretmen ve öğrencilerin çevresel vatandaşlığı, bireyin çevresel sorunlara duyarlı olması ve bu sorunların çözümü için üzerine düşen çevresel sorumlu davranışları yerine getirmesi olarak algıladıkları belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre çevresel vatandaşlık eğitiminin ailede başladığı, okulda devam ettiği ve başta kitle iletişim araçları olmak üzere, arkadaşlar ve akrabalardan oluşan yakın çevre, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, yazılı ve basılı kaynaklar tarafından desteklendiği belirlenmiştir.
? Öğretmenlerin çevresel vatandaşlık eğitimi süreci içerisinde ilköğretim dönemi ve kurumlarının önemine ilişkin ortak görüşlere sahip oldukları ancak ilköğretimim ilk beş yılında verilen eğitimin daha etkili olduğunu düşündükleri belirlenmiştir.
? İlköğretim okullarındaki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler ders dışı etkinlikler, sosyal kulüpler, belirli gün ve haftalar, dersler ve eko okul çalışmaları çerçevesinde gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmenler ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitiminde öncelikle Sosyal Bilgiler ile Fen ve Teknoloji derslerinin, daha sonra Türkçe dersinin etkili olduğunu belirtmişlerdir. Çevresel vatandaşlık eğitiminde rol oynayan diğer dersler ise Teknoloji ve Tasarım, Resim, Müzik, Rehberlik, Matematik, Hayat Bilgisi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Medya Okuryazarlığı ve İngilizce olarak ifade edilmiştir. Öğretmenler çevresel vatandaşlık eğitiminde en etkili ders olarak Fen ve Teknoloji dersini, öğrenciler ise Sosyal Bilgiler dersini vurgulamıştır.
? Derslerdeki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler, yöntem ve teknikler, özel çalışmalar ve araç-gereç kullanımı olmak üzere dört boyutta gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitimine ilişkin, ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi ile çevresel bilinç ve duyarlılıklarının düşük olması, okullarda çevresel çalışmalar için gerekli alanların ve bahçelerin bulunmaması, öğretmenlerin yoğun ders yükleri, uygulamalı çalışmalar yapmanın zorlukları, ders sürelerinin yetersiz olması, merkezi sınav sisteminin olumsuz etkileri, öğrencilerin kişisel duyarsızlıkları ve başarı düzeylerinin, akranların olumsuz etkisi ve fen ve teknoloji derslerinde ilgili konuların geri planda kalması gibi sorunlar belirtmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler etkili çevresel vatandaşlık eğitimine yönelik yapılması gerekenleri, kitle iletişim araçlarının etkili kullanımı, velilerin bilinçlendirilmesinin sağlanması, okullardaki bahçe ve yeşil alanların genişletilmesi, yapılan ekinliklerin uygulamaya dönük olması, ayrı bir çevre eğitimi dersinin konulması, yöneticilerin halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar ile çevresel korumaya yönelik yatırımlar yapması, sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, öğretmenlerin çevreye duyarlı olması ve ağaç dikimi ve bakımı çalışmaları ile çevre gezilerin arttırılması olarak belirtmişlerdir.
? İlköğretim öğrencilerinin olumlu çevresel tutumlarının yüksek düzeyde; çevresel bilgi ve çevresel sorumlu vatandaş davranışlarının ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi düzeyleri arasında, sınıf, akademik başarı, anne-baba eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma ve eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel tutum düzeyleri arasında sınıf, cinsiyet, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise sınıf, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi ile çevresel tutum düzeyleri arasında ve çevresel bilgi ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında pozitif ve anlamlı ancak düşük düzeyde bir ilişkinin olduğu; çevresel tutum ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise pozitif, anlamlı ve orta düzeyde bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevresel vatandaşlık, çevresel bilgi, çevresel tutum, çevresel sorumlu vatandaş davranışı
? Öğretmen ve öğrencilerin çevresel vatandaşlığı, bireyin çevresel sorunlara duyarlı olması ve bu sorunların çözümü için üzerine düşen çevresel sorumlu davranışları yerine getirmesi olarak algıladıkları belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre çevresel vatandaşlık eğitiminin ailede başladığı, okulda devam ettiği ve başta kitle iletişim araçları olmak üzere, arkadaşlar ve akrabalardan oluşan yakın çevre, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, yazılı ve basılı kaynaklar tarafından desteklendiği belirlenmiştir.
? Öğretmenlerin çevresel vatandaşlık eğitimi süreci içerisinde ilköğretim dönemi ve kurumlarının önemine ilişkin ortak görüşlere sahip oldukları ancak ilköğretimim ilk beş yılında verilen eğitimin daha etkili olduğunu düşündükleri belirlenmiştir.
? İlköğretim okullarındaki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler ders dışı etkinlikler, sosyal kulüpler, belirli gün ve haftalar, dersler ve eko okul çalışmaları çerçevesinde gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmenler ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitiminde öncelikle Sosyal Bilgiler ile Fen ve Teknoloji derslerinin, daha sonra Türkçe dersinin etkili olduğunu belirtmişlerdir. Çevresel vatandaşlık eğitiminde rol oynayan diğer dersler ise Teknoloji ve Tasarım, Resim, Müzik, Rehberlik, Matematik, Hayat Bilgisi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Medya Okuryazarlığı ve İngilizce olarak ifade edilmiştir. Öğretmenler çevresel vatandaşlık eğitiminde en etkili ders olarak Fen ve Teknoloji dersini, öğrenciler ise Sosyal Bilgiler dersini vurgulamıştır.
? Derslerdeki çevresel vatandaşlık eğitimi sürecinin rutin etkinlikler, yöntem ve teknikler, özel çalışmalar ve araç-gereç kullanımı olmak üzere dört boyutta gerçekleştiği belirlenmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler çevresel vatandaşlık eğitimine ilişkin, ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi ile çevresel bilinç ve duyarlılıklarının düşük olması, okullarda çevresel çalışmalar için gerekli alanların ve bahçelerin bulunmaması, öğretmenlerin yoğun ders yükleri, uygulamalı çalışmalar yapmanın zorlukları, ders sürelerinin yetersiz olması, merkezi sınav sisteminin olumsuz etkileri, öğrencilerin kişisel duyarsızlıkları ve başarı düzeylerinin, akranların olumsuz etkisi ve fen ve teknoloji derslerinde ilgili konuların geri planda kalması gibi sorunlar belirtmiştir.
? Öğretmen ve öğrenciler etkili çevresel vatandaşlık eğitimine yönelik yapılması gerekenleri, kitle iletişim araçlarının etkili kullanımı, velilerin bilinçlendirilmesinin sağlanması, okullardaki bahçe ve yeşil alanların genişletilmesi, yapılan ekinliklerin uygulamaya dönük olması, ayrı bir çevre eğitimi dersinin konulması, yöneticilerin halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar ile çevresel korumaya yönelik yatırımlar yapması, sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, öğretmenlerin çevreye duyarlı olması ve ağaç dikimi ve bakımı çalışmaları ile çevre gezilerin arttırılması olarak belirtmişlerdir.
? İlköğretim öğrencilerinin olumlu çevresel tutumlarının yüksek düzeyde; çevresel bilgi ve çevresel sorumlu vatandaş davranışlarının ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi düzeyleri arasında, sınıf, akademik başarı, anne-baba eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma ve eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel tutum düzeyleri arasında sınıf, cinsiyet, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, bir çevre kuruluşuna üye olma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu; çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise sınıf, akademik başarı, bir çevresel etkinliğe katılma, eko okul öğrencisi olma değişkenleri açısından anlamlı fark olduğu belirlenmiştir.
? İlköğretim öğrencilerinin çevresel bilgi ile çevresel tutum düzeyleri arasında ve çevresel bilgi ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında pozitif ve anlamlı ancak düşük düzeyde bir ilişkinin olduğu; çevresel tutum ile çevresel sorumlu vatandaş davranışı düzeyleri arasında ise pozitif, anlamlı ve orta düzeyde bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevresel vatandaşlık, çevresel bilgi, çevresel tutum, çevresel sorumlu vatandaş davranışı
Yazar adı: MÜBİN KIYICI
Danışmanı: YRD. DOÇ. DR. ABDULLAH KUZU
Tez adı: Öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeylerinin
belirlenmesi.
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Anadolu Üniversitesi / Eğitim Bilimleri
Enstitüsü / Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı /
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bilim Dalı
Özet: Bu araştırmada öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık
düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini üniversitelerin
eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmaktadır.
Araştırma kapsamında her bir öğretmen adayına erişim olanağı bulunamayacağı
için olasılığa dayalı örnekleme yöntemlerinden küme (cluster) örnekleme yöntemi
ile örneklem alınmış ve araştırma Anadolu Üniversitesi, Gazi Üniversitesi,
Marmara Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi'nde
öğrenim gören öğretmen adayları üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeylerini belirmeyi amaçlayan bu araştırma tekil ve ilişkisel tarama modelleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tekil tarama ile öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeyleri belirlenmeye çalışılmış, ilişkisel tarama ile öğretmen adaylarının cinsiyetleri, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar olup olmadığı, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısı olup olmadığı, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüm, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas alınan puan türü, öğretmen adaylarının ailelerinin gelirleri ve öğretmen adaylarının kişisel gelirleri ile sayısal okuryazarlık düzeyleri arasında fark olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 paket programı aracılığıyla betimsel istatistik, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada verilerin çözümlenmesi aşamasından sonra elde edilen sonuçlar şu şekildedir; öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, bilgi okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı düzeyleri
? Öğretmen adaylarının cinsiyetlerine göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısına sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas olan puan türüne göre,
? Öğretmen adaylarının aile gelir düzeylerine göre,
? Öğretmen adaylarının kişisel gelir düzeylerine göre farklılık göstermektedir.
Öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeylerini belirmeyi amaçlayan bu araştırma tekil ve ilişkisel tarama modelleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tekil tarama ile öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık düzeyleri belirlenmeye çalışılmış, ilişkisel tarama ile öğretmen adaylarının cinsiyetleri, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar olup olmadığı, öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısı olup olmadığı, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüm, öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas alınan puan türü, öğretmen adaylarının ailelerinin gelirleri ve öğretmen adaylarının kişisel gelirleri ile sayısal okuryazarlık düzeyleri arasında fark olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 paket programı aracılığıyla betimsel istatistik, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada verilerin çözümlenmesi aşamasından sonra elde edilen sonuçlar şu şekildedir; öğretmen adaylarının sayısal okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, bilgi okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı düzeyleri
? Öğretmen adaylarının cinsiyetlerine göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir bilgisayar sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının kaldıkları yerde sürekli olarak kullanabilecekleri bir İnternet bağlantısına sahip olup olmama durumlarına göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme göre,
? Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme yerleştirilmelerine esas olan puan türüne göre,
? Öğretmen adaylarının aile gelir düzeylerine göre,
? Öğretmen adaylarının kişisel gelir düzeylerine göre farklılık göstermektedir.
Yazar adı: ÖZLEM OĞUZHAN
Danışmanı: PROF. DR. NURÇAY TÜRKOĞLU
Tez adı: Modern zeminde deneyimin düşünümsel yüzünü örten kitlesel
görüntü
Yılı: 2008
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / İletişim Bilimleri Anabilim Dalı / Radyo Televizyon Bilim Dalı
Özet:
Bütün, parçalarının toplamından farklı bir şeydir ve bütünü anlamak
parçaları arasındaki ilişkileri kavramakla mümkündür. Bu çalışma, moderniteyi
bütüncül bir süreç olarak anlamaya çalışırken, düşünümselliği bir yöntem
olarak önermektedir. Moderniteyi hem kavramsal hem de pratik anlamda
tanımlayan temel kavramlardan birisi belirsizliktir. Bu nedenle modernite
kavramı yerine ?modern zemin? kavramı önerilmiştir. Modernite zamanı biricik
değer kılarken, modern zemin mekâna vurgu yapar. Kavram düşünümseldir, düşünümselliğini
sağlayan içinde bulundurduğu çift yüzler için bir kap oluşturma niteliğidir.
Zemin bir yüzde kayganlaşmakta ve parçalanmakta, diğer yüzde ise
merkezileşmekte ve tektipleşmektedir. Modern zemin belli bir görme biçimi,
?perspektif? üzerine kuruludur. Perspektif gerçeği ikame etme savı taşıyan
bir teknik ve ideolojidir. Bu görme önceden belirlenmiş bir merkez ekseninde,
kodlayan ?yönetmene? işaret eder. Görüntünün bu biçiminde gözün hareket etme,
seçme imkânı yoktur. Bu nedenle perspektif kodlara dâhil olma pratiğidir.
Perspektif bir çeşit bakış açısıdır ve ona alternatif görme biçimleri de
(ikonografi ve tasvir vd.) vardır. ?Aracılığıyla görme? anlamı taşıyan
perspektifle kurulan kitlesel görüntü, gerçeği ikame eden niteliği ve yaygın
kullanımıyla deneyimi tektipleştirmektedir. Oysa deneyim düşünümseldir.
Deneyimin düşünümselliği onun mekâna, mesafeye, temasa ilişkin olmasına ve
kolektiflik niteliğine işaret eder. Deneyimin kolektifliği ?kamusal alan?
kavramıyla örtüşür. Kamusal alan kavramı için de mekân temel bir sorundur:
?Fail nerededir?? Medya okuryazarlığı çalışmaları, bu soruyu ?medya? olarak
cevaplamaktadır. Ancak ?medyayı medya üzerinden okuma çabası? sonuçtan
hareket etmektir. Öncelikle medyayı üreten koşullar anlaşılmalıdır. Böylece fail
olmanın imkânı ve zeminin farkındalığı sağlanabilir. Failin nerede olduğu
sorusu düşünümselliğin bir düşünme yöntemi olarak önerilmesinin önemini
ortaya çıkarmaktadır çünkü bu soru ancak soru sormanın bir sanata dönüştüğü
zeminde cevaplanabilir.
|
|||
Yazar adı: NECLA ODYAKMAZ
Danışmanı: PROF. DR. NURDOĞAN RİGEL
Tez adı: Medya ekolojisi
Yılı: 2005
Hangi üniversitede/fakültede yapıldığı: İstanbul Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Özet: Medya ekolojisi, bizim medyayı ne kadar tanıdığımızı veya
tanımadığımızı, enformasyon
bombardımanından etkilenip etkilenmediğimizi ortaya çıkarmaya ve medya iletilerinin bizi
yönlendirmesine izin verip vermediğimizi açıklamaya çalışır. Bunu açıklarken de medya
içeriğine bilinçli olarak gizlenen veya bizim medyayı sadece bir makine olarak kabul
ettiğimiz, önemsemediğimiz, küçümsediğimiz için gizli hale gelen iletileri açığa vurmaya,
yani medya okuryazarlığını arttırmaya çalışır. Medya ekolojisi, medyanın sadece bir makine
değil, iletileriyle düşüncelerimizi, duygularımızı, algılarımızı, yargılarımızı ve değerlerimizi
değiştiren bir ortam olduğunu kanıtlama yolunda disiplinlerarası bir çalışmadır.
Biz tezimizde yukarıda tanımını verdiğimiz medya ekolojisi kavramı çerçevesinde,
medyanın teknolojik, ideolojik ve kültürel yapısının değişim sürecini ve bu değişim
sürecinin medya içeriğine yansımasını ve bu bağlamda ekolojisi bozulan medyanın birey
üzerinde yarattığı etkiyi ele aldık.
bombardımanından etkilenip etkilenmediğimizi ortaya çıkarmaya ve medya iletilerinin bizi
yönlendirmesine izin verip vermediğimizi açıklamaya çalışır. Bunu açıklarken de medya
içeriğine bilinçli olarak gizlenen veya bizim medyayı sadece bir makine olarak kabul
ettiğimiz, önemsemediğimiz, küçümsediğimiz için gizli hale gelen iletileri açığa vurmaya,
yani medya okuryazarlığını arttırmaya çalışır. Medya ekolojisi, medyanın sadece bir makine
değil, iletileriyle düşüncelerimizi, duygularımızı, algılarımızı, yargılarımızı ve değerlerimizi
değiştiren bir ortam olduğunu kanıtlama yolunda disiplinlerarası bir çalışmadır.
Biz tezimizde yukarıda tanımını verdiğimiz medya ekolojisi kavramı çerçevesinde,
medyanın teknolojik, ideolojik ve kültürel yapısının değişim sürecini ve bu değişim
sürecinin medya içeriğine yansımasını ve bu bağlamda ekolojisi bozulan medyanın birey
üzerinde yarattığı etkiyi ele aldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder